Güncelleme Tarihi:
Bu 3 ülkenin kadınları aslında sadece olimpiyat sahnesine çıkmadılar.
Bir önyargıyı da yerle bir ettiler..
Suudi Arabistan’ı temsil eden judocu Vojdan Shahrkani’nın dün sabahki mücadelesi sadece 1 dakika sürdü. Ama o bir dakikalık an Suudi kadınları için bir devrin kapanıp başka bir devrin açıldığı andı.
Vojdan’ın hikayesi çok ilginç aslında.
Ülkenin aşırı muhafazakar din adamları onun olimpiyatlarda yarışmasına karşı çıktılar.
Suudi kadınlarının olimpiyatlarda yarışmasını istemiyorlardı.
Vojdan bu zorluğu aştı. Aştı ama bu kez örtüsü sorun oldu.
Güvenlik gerekçesiyle Londra’da başörtüsüyle yarışmasına izin verilmiyordu.
Kadınlara araba kullanmayı yasaklayan, muhafazakar bir ülkeyi dize getiren bu 16 yaşındaki genç kız bu kez uluslar arası Judo Federasyonu ile mücadeleye başladı.
Örtü ile mücadele etmek istiyordu.
Bir satranç tahtasının piyonu gibi hissediyordu kendisini.
Önce Suudiler bir hamle yapıyor, sonra devreye Judo sporunu yönetenler giriyordu.
Bu savaşı da kazandı.
Mindere başına siyah bir bone takarak çıktı.
Porto Rikolu rakibine kaybetti.
Ama o ülkesinde kadının başkaldırı ateşinin simgesi oldu, başlattığı savaşı kazandı..
“Kalabalıktan çok korktum” diye söze başladı müsabakadan sonra.
-Bugünün yeni bir çağın başlangıcı olmasını diliyorum. Judoda kapalı sporcular da yarışmalı. Herkes inancını özgürce yaşayabilmeli.
Eki bir judo hakemi olan babası ise itiraf ediyordu:
-Minderde kızımı görünce özgürce ağladım.
XXXXXX
Silah seslerinin susmadığı, kadının hep yok sayıldığı, sosyal hayattan soyutlandığı Afganistan’dan geldi Londra’ya.
Tahmina Kohistani, 23 yaşındaydı.
Piste çıktığında kırmızı, yeşil ve siyahtan oluşan ve ulusal renkleri simgeleyen bir örtü tercih etmişti.
Uzun kollu bir mavi bir kıyafet vardı üzerinde. Ve siyah bir tayt ile üzerinde yine siyah bir şort.
Olimpiyat Stadı’ndaki gürültü ve ıslıklar onu şaşkına çevirmişti.
Tahmina o gürültüye değil, antrenman yaptığı sahada erkeklerin tacizine alışkındı.
- Sen git evinde otur.
- Ne işin var burada.
- Senin yerin erkeğinin arkası…
Londra’da sadece rakipleriyle değil, alışkın olmadığı bu kalabalıkla da yarışmak zorunda hissediyordu kendini.
100 metreyi 14.42 saniyede tamamladı. Bu 100 metre dünya rekorundan (10.49) yaklaşık 4 saniye daha kötü bir dereceydi.
Yarıştan sonra yaşadığı zorlukları anlattı:
- Ülkemde taksi şoförü beni Londra için hazırlandığımı duyunca beni taksiden kovdu. Seni oraya götürmem dedi.
- Bu şeyler sizin için iyi değil diyerek bizi rahatsız eden çok insan var ülkemde.. Afgan kadınlarının ve benim sizlerin yardımına ihtiyacımız var.
- 2016’da Brezilya’daolmak için elimden geleni yapacağım. Benim yolumu takip etmek isteyen Afgan kadınları için yapacağım.
XXXXXX
Muhammed Farah Zemzem.
Açlıkla, sefaletle boğuşan Somali’nin temsilcisi.
2 sporcuyla Londra’da Somali. Barajı aştıkları için değil, IOC’nin kontenjanından.
Bir kadın, bir erkek sporcu.
Zemzem açılışta ülkesinin bayrağını taşıdı.
Cuma sabahı da piste çıktı.
400 metre kadınlar yarışı için.
Yarışı ABD’li Francena McCorory 50.78’lik derecesiyle kazandı.
Zemzem ise 1 dakika 20.48 ile yarışı tamamladı.
Onun performansı alay konusu oldu.
Açlıktan, yoksulluktan, sefaletten, kurşun delikleri ile dolu yıkılmış, yağmalanmış antrenman tesislerinden geldi.
Ama hiçbir zaman pes etmedi, koştu, yarıştı ve yarışı bitirdi.
XXX
Katarlı Nur Hüseyin El- Malki 17 yaşında.
Ülkesini olimpiyat oyunlarında temsil eden ilk kadın.
Cumartesi sabahı 100 metre için piste çıktı o da.
Ama sakatlandı.
Yarışı bırakmak zorunda kaldı.
Tüm bu kadınlar Londra’da yarışı kaybettiler.
Savaşı değil.
Ülkelerinde yeni bir dünyanın ateşini yaktılar.