Bir kıvılcım yeter

Güncelleme Tarihi:

Bir kıvılcım yeter
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2003 00:00

Başarılı müessese kulüplerimiz var, seyircileri yok. Spor kulüplerimizin ise seyircisi var, ama onlar da yatırım yapmıyor. Tribünler boş kalınca da sponsorlar destek vermiyor.Başbakan ve bakanlarımızdan rica ediyorum; Türk basketboluna omuz verin. Başbakanımız Erdoğan'ın vereceği olumlu bir kararla, Türk sporunda da tarihe geçme şansı var.Ülke olarak son yıllarda içine düştüğümüz ekonomik krizden basketbolumuz da nasibini aldı. Son iki yılda kulüplerimizin yaşadığı sıkıntılar arttı. Krizin ardından yeniden bir çıkış yakalamak isteyen basketbolumuza yeni bir ivme kazandırmak ve bugün içine düştüğü sorunlardan kurtarmak için neler yapabiliriz? Galatasaray geçen sezon bir ilke imza atarak basketbol şubesini özerkleştirdi. G.Saray'da özerk basketbol şubesinin başkanı Yalçın Granit'e Türk basketbolunu, içine düştüğü sıkıntıları ve çözüm yollarını sorduk. Bakın basketbolumuzun duayeni neler söyledi...* Yıldız Milli Takımımız'ın başarısı gelecek için size ne düşündürüyor?Hep söylüyoruz, Türk milletinin basketbol yeteneği çok fazla. Bizim çocuklarımızın topa, çok yumuşak bir dokunuşları var. Topu ellerinde okşar gibi tutuyorlar. Bir sürü ülkenin çocuğu elinde pin-pon raketi varmışcasına pata küte dripling yaparken, bizim driplingimizde o topa temasın verdiği sıcaklığın bir hakimiyeti var.Özetle Türk çocuğu basketbol topunu seviyor, top da Türk çocuğunu seviyor. Buna bir de bizim nişancılığımız ekleniyor. Türk milleti nişancı bir millet. Top hakimiyeti ve nişancılık basketbolumuzun en önemli iki vasfı. Bu yüzden ben iddia ediyorum ki, Türk basketbolu için başarı sınırsız. Yıldız takımının aldığı sonuç bunun açık ve seçik ıspatı. Bu yeteneklere Nihat İziç'in kazanma hırsı da eklenince, sonuç böyle oluyor.İki kulüplü Milli Takım* Ulusal takım düzeyinde başarılı oluyoruz, ancak kulüp seviyesinde sıkıntılar karşımıza çıkıyor. İki kulüple lig oynuyoruz. Seyirci az, bu sorunları nasıl aşacağız?Dünyada müessese takımları ile spor kulüplerinin birarada oynadıkları bir lig yok, bu yalnız Türkiye'de var. Bundan, benim müessese takımlarına karşı olduğum anlaşılmamalı. Bugün Ülker ve Efes Pilsen, Türkiye'nin en köklü basketbol kulüpleri olarak görülüyorlar. Artık müessese kulübü değiller.Müessese kulüplerinin olmasının Milli Takım'a çok faydası var. Çünkü Türkiye'deki en iyi oyuncuların yarısı Ülker'de, yarısı Efes'te. Bir başka deyişle, Ülker ve Efes her antrenman yapışında bu çalışmaları siz bir anlamda Milli Takım idmanı sayabilirsiniz. Bu yüzden dünyada bir arada en çok çalışan milli takımın başında bizimki geliyor. Müessese kulüplerinin her şeyi var. Yalnız iyi oyuncular değil, en iyi menajerler antrenörler ve kendilerini bu işe adamış ciddi yönetim kuralları var. Ama seyircileri yok.Teslimiyetçi anlayışO yüzden Türk basketbolunun problemi, Milli Takım'da değil, Milli Lig'de. Seyircilerin olmayışı onların suçu değil. Çünkü, Türkiye'de çocuklar ilk okuldan itibaren üç büyük spor kulübünden birinin hastası oluyorlar. Bu tutkunun yerini müessese kulüplerinin alması çok güç.Seyircinin olmayışının asıl sebebi spor kulüpleri. Çünkü 12 yıldır hiçbir spor kulübü Türkiye'de şampiyonluk kazanmış değil. Son şampiyonluğu 1991 yılında Fenerbahçe kazanmış. Bugünkü şartlar değişmezse önümüzdeki 10 yılda Ülker mi, Efes mi daha çok şampiyon olur, tartışmasını yaparız.Bu geçen 10 sene spor kulüplerinde bir kadere razı olma, boyun eğme kavramı yaratmış durumda. ‘Müesese kulüplerinin parası ve imkanı çok. Biz onlarla boy ölçüşemeyiz’ anlayışı spor kulübü yöneticilerinin beyinlerinin arkasına yerleşmiş durumda. Hele son yıllarda müessese kulüplerine yenildiklerinde üzülmüyorlar bile. Her yıl başa oynamak hırsından ve iddiasından biraz daha uzaklaşıyor.Tribünlerin boş olmasının esas sebebi bu. Gözümüzü kapayıp, şöyle bir hayal kursak; Abdi İpekçi'nin önünde binlerce genç spor kulübünün taraftarı var, ama içeri maça girmiyorlar. Ve spor kulübü yöneticilerine sesleniyorlar, ‘Kazanacak takım kurun, tribünleri dolduralım.’ Düğüm buradan başlıyor.Final kaderi değiştirecek* Peki çözümü nasıl olacak? Spor kulüpleri müessese kulüplerine oranla biraz daha şanslılar. Onların daha pahalıya yaptıklarını, daha ucuza gerçekleştirebilme şansları var. Bu avantajı niye kullanmıyorlar?Spor kulüplerinde bugün başa oynayacak takım için gerekli para, sadace 1 milyon dolar. Oysa müessese kulüplerinde 1 milyon dolarlık oyuncular var. Spor kulüplerinin müessese kulüplerine karşı bir tek avantajları var; o da coşku. Tribünleri dolduran taraftarlarının onlara aşıladığı itici güç. Bütün mesele, tribünleri doldurmaktan geçiyor.Çizeceğimiz bütün imaj resim buradan geçiyor. Kolay değil. O seyirciler basketboldan giderek daha iyi anlıyorlar. Geçen sene F.Bahçe-G.Saray oynarken tribünler neredeyse doluydu. Mucize gerçekleşmek üzereydi. Ama ertesi hafta Efes-G.Saray maçında sadece 40 genç G.Saraylı taraftar vardı. G.Saray'ın kazanması mümkün olmadığı için maça gelmemişlerdi.Spor kulüplerinin en büyük problemi mali sıkıntı. Bugün herhangi bir TV kanalına sorsanız, ‘Basketbol ile niye ilgilenmiyorsunuz?’ deseniz, alacağınız cevap hep aynı: Boş tribünlerin görüntüsünü çekmekten sıkıldık. Tribünleri doldurun maçları yayınlamak için sıraya girelim.Geçen sene aynı problemler vardı. Bir parça hamle yapılır gibi oldu. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sayın Erdoğan Toprak, TRT'den spor kulüplerine 500.000 dolar ödetti. Üstelik Garanti Bankası hiç hesapta yokken üç kulübe parasal yardımda bulundu. Biz kendimizi hem Erdoğan beye, hem de Ergün Özen'e yürekten borçlu hissediyoruz.Diğer sponsorlar da aynı televizyon kanalları gibi. Sadece spor kulüplerine duydukları yakınlık onlara yetmiyor, ödedikleri paranın karşılığını almak istiyorlar. Spor kulüplerinin markalarının satılması da tribünlerin dolmasına bağlı.Hepimizin görevi* Son günlerde Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ile bazı çevreler arasında tırmanan gerilimi nasıl değerlendiriyorsunuz?Turgay Demirel, her türlü maddi ve manevi riski göze alarak Türk basketbolunu 1. kattan alıp zirveye taşıyor. Bunu da tek başına yapıyor. Tabii ki yönetim kurulu üyeleri, teknik adamlar gibi yardımcı unsurlar var, ama Türk basketbolunu bugünkü noktasına getiren yegane güç Turgay Demirel. Karşısında, Türkiye'nin kişilikli, güvenilir, bilgili, görgülü menajer ve spor yazarlarından bazıları var. Bu gerilimli havayı dağıtıp, karşılıklı sevgi ve saygı ortamını yaratmak hepimizin görevi. Eğer bunu yaratamazsak Türk basketbolu beklenildiği noktaya gidemeyecektir.Medyada yeri büyüyecekBen iddia ediyorum, G.Saray ile F.Bahçe'nin tıklım tıklım dolu Abdi İpekçi Salonu'nda oynayacakları finalin ertesi günü Türkiye'de basketbolun kaderi değişecektir. Türk basketbolunun yeri medyada büyüyecek, TV kanalları yayın için sıraya girecektir. Abdi İpekçi'nin dolması, İzmir ve Ankara basketbolunun problemlerine de çare olacaktır. Bunun için spor kulüplerinin geçici de olsa TRT'nin ciddi yardımına ihtiyacı var. Eğer bu sene TRT spor kulüplerine 1'er milyon dolar yayın hakkı öderse, sezon sonunda Türk basketbolunu kimse tanıyamaz. Şu anda iki tarafa da açık bir çizgi üzerinde duruyoruz. TRT'den ciddi bir destek gelmezse, spor kulüpleri bırakın başa oynamayı, seneler sonra elde ettikleri Avrupa kupalarında oynama hakkını bile kullanamazlar. Ama 3 spor kulübünün elinde az sayıda da olsa gayet iyi Türk oyuncular var. TRT'den ciddi yardım gördükleri anda, bu ezici, üzücü, kahredici Birinci Lig tablosu değişir. Bu kısır döngü kırılır. Çözüm bugünkü hükümetin elinde.Getireceği ihtişam büyükBen buradan Spor Bakanı’ndan, Maliye Bakanı’ndan hatta eski bir sporcu olan Başbakanımız’dan rica ediyorum; Türk basketboluna omuz verin. İhtiyaç duyulan para, getireceği ihtişamın yanında çok hafif. Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceği olumlu bir kararla, Türk sporunda da tarihe geçme şansı var. Ne demek istediğim, Başbakanımızın dolu tribünler önünde oynanan, izlemeye geldiği ilk maçta, onu dakikalarca ayakta alkışlayacak genç seyircilerimiz tarafından daha iyi anlatılacaktır. O kapının önünde bekleyen 10.000 genç sizin ilginizi bekliyor.Kendi ayakları üstünde durur* Özerklik kulüplerimize ne getirir?G.Saray'da bizim özerkleştirme çalışmaları nedeniyle Başkanımız Özhan Canaydın'a teşekkür borçluyuz. Bu uygulamanın henüz çok başarılı olduğu söylenemez. Henüz G.Saray basketbol camiasını biraraya getirebilmiş değiliz. Bunun için de ümidimiz, Tarabya Metin Oktay Tesisleri'nin alınıp, açılabilmesidir. Olumlu yapabildiğimiz yegane şey bu.G.Saray’da açık söylemek gerekirse 50 senedir futbolun kazandığı para basketbola harcanmış durumdaydı. O yüzden de G.Saray'da basketbolun başı, futbolun önünde hep önündeydi. 50 senedir ilk kez geçen yıl G.Saray Basketbol Şubesi kulüpten, özellikle futboldan bir tek lira almadan seneyi geçirdi ve 3. oldu.Bu üçüncülükte Erman Kunter'in payı çok büyük. Ayrıca ona katkıda bulunan 1905 İş Adamları Derneği'ne de teşekkür ediyorum. Erman Kunter'in esas faydası, ekibi ile birlikte günde 12 saat her gün çalışarak takıma getirdiği iş ahlakı. Bundan sonra G.Saray'da bunun değişmesi mümkün değil. Erman'ın getirdiği uygulama devam edecek.Birlikte çalışmalıyızBugün takımın başında Halil Üner var. G.Saray Kulübü'nde Halil Üner ve Cihansever Yeşildağ ile beraber, 15 sene sonra ilk kez şampiyonluk kelimesi mırıldanır oldu. Bugün Türkiye'de spor yazarlanın tümü Basketbol Milli Ligi'nin iki ayrı kümeden oluştuğunu ve Efes ile Ülker'in erişilmezler olduğunu söylüyorlar. Bu tespit çok doğru. Ama olayı tesbit etmek yetmiyor. Hep birlikte bu olaya çare üretmek zorundayız. O yüzden benim kendi inancım, bütün spor yazarı arkadaşlarımızın ilk görevi, bu soruna çare üretmek ve spor kulüplerinin gelişmesini ayakları üzerinde durmasını sağlamaktır. Bu karşılıklı görüşme ile dikkatleri basketbolun üzerine çekebileceksek tarihi bir olay gerçekleştirmiş oluruz.Bu yardım yapılır, hayal ettiğimiz spor kulüpleri başa oynama şansını yakalarsa, tribünlerin dolacağı muhakkaktır. Tribünlerin dolduğu an basketbol futbolun karşısında başı eğik durma tavrını bırakacaktır. Sponsorlar, yaptıkları yatırımların karşılığını alacaktır. TV'ler de maçları yayınlamak için sıraya girecekler ve kısır döngü bitmiş olacaktır. Kısır döngünün bitme sinyali binlerce gencin gelip seyrettiği basketbol maçı olacaktır.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!