Oluşturulma Tarihi: Ağustos 16, 2004 00:01
Hayvanlar sandığımızdan zeki mi?
İki bilim adamı, yabanıl hayvanların zekáya dayalı başarılarını inceleyip iki karşıt fikri geliştirdi.
Oxford Üniversitesi’nde bulunan Yeni Kaledonya kargası Betty’nin, istediği bir kovayı kendine doğru çekmek için kancalı bir tele ihtiyacı vardı. Betty, laboratuarda bulunan bir teli, bir deliğe sokup büktü ve istediği aleti elde etti.
Ohio State Üniversitesi’nden Şeba, en fazla 4 portakal toplama ve topladıktan sonra da elindeki portakalları sayma eğitimi gördü. Georgia State Üniversitesi’ndeki bonobo maymunu Kanzi ise, klavyedeki sembolleri kullanarak eğitmenleriyle iletişim kuruyor. Kanzi, ‘Kolayı, limonatanın içine dök’ ile ‘Limonatayı kolanın içine dök’ cümleleri arasındaki farkı anlayabiliyor.
Burada ne olduğunu anlamak zor. Bu hayvanlar düşünüyor mu yoksa dili kullanabiliyor mu? İnsan olmayan hayvanlara, insani yetenekleri mi aşılamaya uğraşıyoruz? İnsanlar dışındaki dünyanın zeka özelliklerini ele alan iki kitap, birbirinden tamamen farklı sonuçlara varıyor.
Hayvanlar düşünür mü?
Florida Üniversitesi’nden psikolog Clive Wynne, ‘Hayvanlar Düşünür mü?- Do Animals Think?’ adlı kitabında (Princeton University Press, 26.95$) hayvanların zekaya dayalı maharetlerinin bizim beyinlerimizin ürünü olduğunu öne sürüyor. Dilin yalnızca bize ait olduğunu vurgulayan Wayne, hayvanların sorunlarına karmaşık tepkiler vermelerinin, düşünmeye değil otomatik mekanizmalara bağlı olduğunu kaydediyor.
Bu durumda insanlar, bir dili kullanabilme ve bir kültüre sahip olabilme yeteneğini nasıl kazandı? Gazeteci Tim Friend’e göre, ‘bu mutasyona bağlı bir mucize’ sonucu değil. Friend, ‘Animal Talk - Hayvan Dili’ kitabında (Free Press, 25£), kültür, dil ve matematiğe dayalı yeteneklerin, yaşayan tüm canlılar için ortak olan bir sürece bağlı olduğunu savunuyor: evrime.
Biz düşünüyoruz, çünkü düşünmek kazanılabilen bir yetenek. Bu nedenle, insan ve insan dışı hayvanlar arasındaki bilişsel yeteneklerde benzerliklere rastlayabiliriz.
Friend’in kitabı, böyle karmaşık hayvan davranışlarıyla dolu. Erkek Humpback balinaları, ezgiler besteleyip bunların uzunluğunu ve karmaşıklığını mevsimden mevsime değiştirir. Yeşil sakallı maymunlar (Vervet maymunları), yılanlar ve kartalları farklı uyarı sesleri çıkararak ayırt ederler. Bir ağaç kurbağası, vücudunun bir kısmını ağacın deliğindeki suya daldırır ve ağacı bir müzik aleti misali çalabilmek için ötüşünü deliğin boyutuna göre ayarlar.
Friend’e göre, ‘insanlar ve hayvanlar, türleri ve ırkları ne olursa olsun, her gün aynı şeylerden bahsederler; seksten, evlerden, patronun kim olduğundan ve akşam yemeğinde ne yiyeceklerinden..
Wynne, öyle görünse bile hayvanların kesinlikle bizim gibi düşünmediğini belirtiyor. Sözgelimi, matematik uzmanı Şeba, saymak yerine ezberden söylüyor olabilir. Uzman, bazı hayvanların basit işlemleri yapmada yetenekli olabileceği görüşünde, ‘Ancak, insanın gelişimini sağlayan psikolojik yetenekler, diğer türlerde kesinlikle yok.’ Friend, insanlar ve geri kalanlar arasında bir ‘süreklilik’ çizerken Wynne, araya ‘keskin bir çizgi’ koyuyor.
Bilimsel olarak anlamsız
Biyolojik bir açıdan bakıldığındaysa, böyle bir ayırım yapmak mantıklı değil. İnsanlar olarak, genetik özelliklerimizin yüzde 99’u şempanzelerle, yüzde 30’u da papatyalarla ortak. Dünyayı ikiye ayırmak ve ‘birinde tek bir hayvan türü (biz) yaşıyor, geri kalanıysa 5 ila 50 milyonunun bir araya gelmesidir’ demek bilimsel olarak anlamsızdır.
Wynne’ın inançları dehşet verici olsa bile okuması, Friend’inkiler kadar eğlenceli. Her iki kitap da akıllı deneyler, şaşırtan anekdotlar ve havyan davranışlarının çeşitlilikleriyle dolu.