Güncelleme Tarihi:
15 YAŞINDA HAKEME KAFA ATTI!
ESPN yazarı Wright Thompson, son olarak İtalyan Milli futbolcu Chiellini'yi ısırarak futbol tarihinin en uzun süreli cezalarından birini alan, Ajax ve Liverpool formalarıyla da rakipleri üzerinde "dişlerinin keskinliği" deneyen golcü futbolcunun ilk olayını 15 yaşında bir hakemin burnunu kanlar içinde bırakarak gerçekleştirdiğini gün yüzüne çıkardı.
Her şey Montevideo'da başladı
Luis Suarez'in ilk antrenörü onun futbolu değil top oynamayı sevdiğini söylerken sonraki yıllarda beraber top koşturduğu takım arkadaşları ise futbolcuyu "eşkıya" olarak tanımlıyordu. Kazanmak için sahada varını yoğunu ortaya koyan Luis Suarez için her şey Nacional'de top koşturduğu gençlik yıllarına dayanıyordu. O dönem hakimlik yapan ve gençler liginin disiplininden sorumlu olan Enrique Moller kafa atma olayını inkar ederken yaşananları "sözlü gerginlik" olarak tanımlıyordu ancak işin iç yüzü hiç de anlatıldığı kadar basit değildi. Her şey olayı yaşadığı iddia edilen hakem Luis Larranaga'da bitiyordu.
İşin ucu mafyaya kadar dayanıyor
O dönem Uruguay'daki uyuşturucu örgütleri para aklamak için futbolu kullanıyordu. Gençler futbol liginden sorumlu örgütün üyelerinden Nelson Spillman adlı biri hakem Luis Larranaga'yı tehdit ediyordu. Mafya üyesi, hakem Larranaga'nın disiplin komitesine vereceği raporu değiştirmesi yönünde baskılarda ve tehditlerde bulunuyordu. Bir gazetecinin bu bilgiye ulaşarak yaşananları haber haline getirmesi ve bir tetikçi tarafından evinin önünde bacağından vurulmasıyla olaylar medyanın gündemine düştü... Gazetecinin vurulmasından sonra mafya üyesi yakalanırken mahkeme süreci tüm medya kuruluşlarınca haber haline getirildi. Ancak haberlerin hiçbirinde olayların başlamasına neden olan genç futbolcunun adı geçmiyordu. Herkes o çocuğun Luis Suarez olduğunu düşünüyor ancak bir türlü dillendirmeye cesaret edemiyordu. O dönem Suarez'in yanında olan pek çok kişi olayı kafa atma olarak değil "dengesini kaybedip hakemin üstüne düşmüş" olarak yorumluyordu. Kafasının hakemin yüzüne geldiği doğruydu ama bir kasıt yoktu.
Kurşunu yedi ama susmadı!
Olayın fitilini ilk ateşleyen ve bacağından vurulan gazeteci Ricardo Gabito o günleri şöyle özetliyordu: "Suarez'in bir hakeme saldırdığını ortaya çıkarmam, birilerinin ayağıma kurşun sıktırmasıyla sonuçlandı". Gabito, idsdianın bulunduğu raporun aslının kaybolduğunu söylerken, hakem Larranaga konuşmadığı sürece gerçeğin ortaya çıkmasının mümkün olmayacağını söylüyordu. Yalan haber yazmayı reddettiği için iki kere kovulan, medya sektöründe istenmeyen adam haline gelen, hiçbir araştırması televizyonda yayınlanmayan ve manşetlerden uzak tutulan Gabito, Luis Suarez'in rakiplerini ısırmasının sebebini sadece "delilikle" açıklanamayacağını belirtiyordu. Garbito ne yaşarsa yaşasın Suarez'in karanlık hayatından kurtulmak için verdiği savaşı takdir ediyordu. Ve onun bu mücadelesini, "Suarez için futbol, kendini kurtarmasını sağlayacak bir araçtı. Futbola öylesine tutundu ki, ya batacaktı ya çıkacaktı" sözleriyle anlatıyordu.
Parçalanmış bir aile...
Suarez'in yoksullukla geçen hayat hikayesi kadar parçalanmış ailesi de onun karakterini belirleyen en önemli olaylardan biri olarak biliniyor. Annesi bir temizlikçi olan Suarez krampon alacak paraları olmadığı için çok istediği bir takımın seçmelerine bile giremiyordu. Suarez'in ergenliğe adım attığı yıllarda babasının ailesini terk edip gitmesi ise golcü futbolcuyu bambaşka bir dünyanın içine itiyordu. Antrenmanlara gitmeyen, içki içen ve evinin yolunu unutan bir adama dönüşüyordu. Sahaya çıktığında ise hayatındaki tüm öfkeyi futbol topundan çıkarıyordu.
Aşk hayatını değiştirdi!
Suarez'in bir boşlukta kaybolduğu dönemlerde elinden tutan Sofia Balbi adında bir kız oldu. Uruguaylı golcü ona aşıktı ve kızın zenginliğine rağmen ilk kez hayatında birine güven duyuyordu. Sofia ve ailesinin 2003'te ispanya'ya taşınması ise Suarez'in basamakları hızla tırmanması için büyük bir güce dönüşüyordu. Sofia ile beraber olabilmek için tüm hayatını futbola adayan Suarez, her şeyi Sofia'ya kavuşmak için planlıyordu.
Ve beklenen itiraf...
Sofia'nın gidişinden bir ay sonra ise Suarez, her şeyin kontrolden çıktığı o maça çıkıyordu. Takım şampiyonluk için sahadaydı ve hakem berbat bir maç yönetiyordu. Suarez pes etmiyordu. Golcü futbolcu rakibine sert girdiği için önce sarı ardından hakeme itiraz ettiği için kırmızı kartla oyun dışında kalıyordu. Bu Suarez'in rövanşta forma giyemeyeceği anlamına geliyordu. O sezon tam 63 gol atmış, kırmayı çok istediği kulüp rekoruna ulaşmasına sadece bir gol kalmıştı. Larranaga gösterdiği kırmızı kartla sadece onu oyundan atmıyor, aynı zamanda kırmak istediği rekordan ve ailesinden de ayırıyordu. Suarez öfkeden yanıp tutuşuyordu. Ve Sofia'nın özlemiyle de Suarez'in tüm korkuları yerini hakeme saldıran bir futbolcuya bırakıyordu. Suarez'in takımında gençlerden sorumlu direktör olan Daniel Enriquez, herkesin merak ettiği o sorunun cevabını yıllar sonra açıklıyordu;
"Luis Suarez önce hakemi itti, sonra da kafayı çaktı"