Edip Uras
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2010 10:36
Eğer Aston Villa maçı kazanmak için daha pozitif bir tavırla oynayabilseydi, kırmızı kart çıkmamasına rağmen sonuç çok daha farklı olabilirdi. BBC TV Carling Kupası değerlendirmesi
Londra’da Carling Cup Finali oynanıyor. Londra’da bir pub’da çoğunluğu Aston Villa formalı büyük bir kalabalıkla maçı izliyoruz. Birminghamlı Aston Villa ile İngiltere futbolunun devi Manchester United finalde. Adadaki diğer kupalarla karşılaştırıldığında bir nevi ikinci sınıf bir kupa, eski adıyla Lig Kupası. Yeni Wembley tıklım tıklım dolu. Birmingham takımı 23 yıl sonra bir final oynuyor, Manchester United taraftarı başarıya doymuyor. Londra’da Şubat’a neredeyse yakışmayacak güneşli bir hava var.
Maç başladı. Henüz 4. Dakikada United ceza alanına hızla dalan Agbonlahor, Vidic tarafından biçilerek durdurulabiliyor. Hakem hiç tereddüt etmeden penaltı noktasına koşuyor, nefesler tutuldu: beklenen kırmızı kart çıkmıyor. Pub’daki Villa taraftarları kararı beğenmiyor, stattakiler de öyle. Aston Villa maça 1-0 önde başlıyor ama rakibin Manchester United olunca korkmak da fayda var.
Korkulan başa geliyor nitekim. Önce Owen beraberliği sağlıyor. 74. Dakikada ise daha sonra oyuna giren Rooney müthiş bir kafa vuruşuyla (bir nevi Fatih Tekke kafası) galibiyeti getiriyor. Kupa Manchester United’ın oluyor.
Birlikte maçı izlediğimiz Aston Villalılar haliyle üzgün ve bir o kadar da kızgın. Yanımdaki amca İngiltere’deki futbol federasyonunun sadece 4 büyük takıma yarandığını (ManU, Liverpool, Chelsea, Arsenal) diğer takımları piyon gibi kullandığını söylüyor. Hakeme sövenler çoğunlukta. Daha sakin olanları hakemin tek hata yaptığını, onun da kupaya mal olduğundan şikayet ederek ayrılıyorlar oradan.
Basın genelde Vidic’in kırmızı kart görmesi gerektiği konusunda hemfikir. Akşam televizyondan maçı yorumlayan eski golcü Lineker, 10 kişi kalan bir United’ın bu maçta zorlanacağını söylüyor. Manchester United menajeri Ferguson, Vidic’in kırmızı kart görmediği için şanslı olduğunu açıklıyor. Aston Villa menajeri Martin O’Neill’ın hayal kırıklığı yüzünden okunuyor: Sanırım herkes kırmızı kart olması yönünde hemfikirdir. Maçın tamamında iyi olan hakemin kötü bir kararıydı. Diyor.
Vidic penaltıyı kabul etse de kırmızı kart görmemesinin doğru olduğunu söylüyor. Aston Villa’nın yedikleri ilk golde hatası büyük olan defans oyuncusu Richard Dunne maça çok iyi başladıklarını ama kendi hatası yüzünden beraberliğe düştüklerini anlattıktan sonra Son 20 dakika iyi bastırdık ama golü bulamadık. Diyor. Dunne kırmızı kart çıkmamasının maçın kaderini değiştirdiği konusunda menajeri ile hemfikir değil. Daha önce de 10 kişi kalan bir United’a yenilmiştik, bugün kazanabilirdik de, ne yapalım, bugün onların günü. Diyor.
Neden anlattım? Kendi başarısızlıklarını, tüm sezon yapamadıklarının mazeretini sadece iki hakem kararına bağlayan idari yönetimlere alternatif yaklaşımlar da olabileceğini göstermek için.
Neden anlattım? Bir 90 dakika boyunca rakip kalede pozisyon bulamadıktan sonra maç sonu açıklamalarında sadece hakemden bahseden teknik yönetimlerin ciddiye alınmadığı yerler de olduğunu kanıtlamak için.
Neden anlattım? Uyduruk nedenlerle maçın iptalinden de öte, hükmen galibiyetlerine karar verilmesi için Federasyona başvuranların dönüp karşı tarafı kazanmak için her şey mubahtır diye suçlamasının saçmalığını görelim diye.
Ağlamadan ve ağlayanlara prim vermeden yenilmeyi öğrendiğimiz gün, biz de adam gibi adamlar olacağız.
Bilmem anlatabildim mi?