Bestekar ihtiyardan huysuz ihtiyara mektup

Güncelleme Tarihi:

Bestekar ihtiyardan huysuz ihtiyara mektup
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 05, 2001 00:00



Evren ATALAY/ İZMİR (DHA)
Haberin Devamı

İzmir'de yaşamını sürdüren Müzisyen Avni Anıl'ın İstanbul'daki çocukluk arkadaşı Oğuz Aral'a yazdığı mektup bir dönemin belgeseli sanki.

Değerli Sanatçım,

Güzel Kardeşim,

Salacak'lı Oğuz'um...

‘‘En Kürdilihicazkar sevgi benden sana, özlemle...’’

Hangi konu olursa olsun ‘‘Artık geçti..’’ demedim, demiyeceğim de sonuna kadar...

‘‘Bu iş bitti de...’’ demedim, demiyeceğim sonuna kadar..

Dalgalana dalgalana düzeleceğiz, biz az dalga mı gördük sevgili Salacak'lı...

Nasıldı şarkının nakaratı? ‘‘Denizler durulmaz dalgalanmadan...’’ Ne dalgaymış bu sevgili Oğuz... Ne denizmiş bu!.. 1940'lı yıllar. Paşakapısı Ortaokulu, erkek erkeğe eğitim görüyoruz, bacılar yok o dönem... Bacılar Köprülükonak'da okumaktalar...

Başmuavin Memduh Bey'in adı duyulur duyulmaz kaçacak delik aradığımız güzel günler...

‘‘Kelle Fuad’’dan tarih bilgimizi derinleştiriyor, coğrafyacı Faik Bey'den de ülkemizin derelerini, göllerini öğreniyoruz, İngilizcemizi de Ayşe Hanım'dan derinleştiriyor, teneffüslerde ‘‘Hacı Baba’’nın aşura'sı ile gıdamızı pekleştiriyor, ‘‘Ragap Amca’’dan da, 16,5 kuruşa, fındık - üzüm karışık idare edip gidiyoruz...

Ve, o güzelim Üsküdar Halkevi'nin kütüphanesinde, yardımcı Müsahipzade Celal Bey Tunusbağı'nda ikamet etmekte, Emin Ongan Hocamız İmrahor'da... Burhan Felek Hocamız İhsaniye'de, Tuğrakeş Hakkı Bey Çiçekçi'de... Abdülbaki Gölpınarlı Hoca, Çiftekayalar'a inerken bir sapa yolda... Bu güzelim insanlarla karşılaştıkça bir heyecanlanıyoruz ki, anlatılmaz...

Müzikli oyunlar oynuyoruz halkevinde, inan kapalı gişe... Şehir Tiyatrosu Çocuk Bölümü rejisörü Ferih Egemen konuk yönetmen olarak Sabih Gözen'in ‘‘Mavi Gözlük’’ müzikli oyununu sahneye koyuyor, Öksüz Ömer başrol ve vallahi ben oynamaktayım ki, o kadar olur...

Bak kimler var kadroda:

‘‘Vurun Kahpeye’’ siyah - beyaz olarak çevrilen ilk film ve jön Kemal Tanrıöver aramızda... Abidin Doran, Mehmet Muhtar, Orhan Çağman, Güneri Oktar, Hokkabaz İhsan ve sıkı dur; Suavi Süalp...

Orkestra harika. Piyanoda Mehmed Abud. Akordeon Orhan Andaç. Banço Tahsin. Trompet Bedri. (Ünlü trafikçi güzel Cemal'in kardeşi.) Bateri: Teke Hamdi. Nasıl ama...

Ve Süavi bir yeni arkadaş getiriyor bir gün halkevine, kim mi? Semih Balcıoğlu, yıl 1943 ha, notunu al...

Hem halkevi, hem Üsküdar Musiki Cemiyeti'ni birarada götürüyorum... Niyazi Sayın, Cüneyd Orhon, Neyzen Mim Bey, Süznak Ahmet Ağabey, Arif Sami Toker ve hocaların hocası Emin Ongan'dan büyük form eserler, şarkılar, usüller...

Çarşamba akşamları Hale sinemasındayım. Dümbüllü var... Cumalar aboneyiz, Muammer Karaca var...

Doğancılar Aypark bahçesinde Sadi Tek'den ‘‘Hamlet’’ seyrediyoruz, İnşirah Bahçesi'nde Münir Nureddin Selçuk konseri, konser arasında Ferdi Tayfur'dan skeçler...

Şimdiki Ferdi Tayfur değil, hatırlatmakta yarar var.

Ferdi Tayfur'un yanından ayrılmayan kimdi dersin? Güzelliğini bugün de devam ettiren Orhan Boran...

Gelelim Üsküdar'ımızın kabadayılarına!.. Arap Yaşar, Kıvırcık Muzaffer ve Bahriyeli Etem... Hepsi hepsi bu be kardeşim... Ufak tefek vukuatları Üsküdar Emniyet Müdürlüğü'ndeki nasihat (!) la geçer, hepsi bu... Kimseleri de ‘‘Mermi Manyağı’’ yapmadı bunlar... Arap Yaşar'ın forsunu kim indirdi bilir misin? Kahveci Abidin'in oğlu Halit... Arkasından gelmiş, poposunu hafiften dürtüklemiş, al sana bir kahraman daha!..

Şimdikilerle Adalet Bakanları, savcılar, cezaevleri müdürleri, jandarma bile zor başediyorlar, amma da ilerlemişiz di mi?..

Kıvırcık Muzaffer Salacak bahçesinde kendisinden hesap isteyen garsonları döverdi alt tarafı... Bahriyeli'den pek bir şey kalmadı, Yaşar da, kendi suratını falan jiletlerdi, zararı kendisine adamlardı bunlar...

Cağaloğlu yokuşundan aşağı inerken vilayeti biliyorsan, hemen altında ahşap bir konak, Türkiye Yayınevi, biraz daha in Suavi'nin yazıhanesi...

Uğrardım yokuştan inerken, o zamanlar Kazım Şinasi Dersan'ın Akşam'ında yazıyorum, gelmişiz 1954'e... Yazı müdürümüz Hıfzı Topuz, sanat sayfaları düzenleyen bir usta, Melih Cevdet Anday... Ve bir değerli fıkra yazarı Cemal Refik... Okudun mu Hıfzı Topuz'un ‘‘Eski Dostlar’’ını, genişçe yazıyor olayları... Gazetenin Malik Yolaç'a satılmasını ve Yolaç'ın ettiklerini... Neyse bunlar bizim konumuz dışında...

Suavi rahmetli, bazı ürünlerin kutularına da çizer, usta kalemiyle mizahını yapar, mandalsız olmak kaydıyla da kanun çalardı. Ellilere gelmemiştik daha, Suavi düğünlerde sazını konuşturur, ben fakir de Kısıklı aile bahçesinde bateri çalardım!..

1942'de aldık diplomamızı Paşakapısı ortadan, vardık Haydarpaşa Lisesi'nin 4/F sınıfına... Tarih hocam Reşat Kaynar Allah ömür versin, aynı zamanda da halkevinin başkanı. Yakın bir süre önce Üsküdarlı hemşeriler olarak ödüllendirdiler bizi, ben hocama, hocam da bana verdi ödülleri, iyi mi?.. Sordum törende hocama: ‘‘Hocam, dinlenmek için Salacak'da kayığınla balığa çıkardınız, kayık duruyor mu hala?’’

Güldü: ‘‘Avni oğlum, Salacak kaldı mı ki, kayık kalsın!..

Sevgili Oğuz, Bodrum'u bilirsin; hani daha tepeden inerken iki güzellik görürdük, mavinin ve yeşilin tonlarını... Şimdilerde gittin mi bilmem, benzetmek gibi olmasın, Zincirlikuyu Mezarlığı!.. Her taraf motel, pansiyon. Tamam da, bu ne iştir, ne kafadır ki, narenciyeyi öldür, taş kapla her tarafı!..

Güzelim Harem'e otobüs terminali mi yapılır? Yapıldı... Nerede Çiftekayalar, Muçuba, nalkaya, Salacak plajı...

Nerede Caddebostan ve Fenerbahçe, Suadiye plajları? Senin de bunca işin varken, bir de ben çıktım başına... Ne bileyim içimden geldi işte, darılmadın di mi? İzin ver bir şey daha danışacağım sana, sonra tamam...

Oğuz kardeşim, sen bilirsin belki, bu dalgalanma içinde elimde mebzul miktarda dolar, mark var, bana bir akıl ver n'olur!.. Tamam tamam, bir şey söyleme anladım!..

Özlemle Oğuzcuğum, 25. baskısı yapılan ‘‘Huysuz ihtiyar’’ın, ilk 24 baskısını biran önce gerçekleştirmeni diliyorum, özlemiş özlemiş gözlerinden öpüyorum, benim güzel Salacak'lı arkadaşım, değerli sanatçım...

Hayırlı, uzun ömrün olsun dilerim, güzelliklerini sürdürmeni dilerim, ayrıca sabırlar dileğimle, gönlümce sevgimi iletirim...

Kopmayalım birbirimizden...

Fazladan bir de Nihavend selam...

Avni ANIL

Biraz kül biraz duman

Bestekar Avni Anıl (74) eşi Mine Anıl ile birlikte İzmir Mimkent'deki mütevazı evinde yaşıyor. Günün 18 saatini çalışarak geçiriyor. Bir yandan yeni besteler yapıyor, bir yandan da yeni kitabını çıkarmaya hazırlanıyor: ‘‘Hayatım boyunca yorgunluğu sevdim. Yıllardır sabahın 4'ünden önce yatağa girmedim. Kalktığımda kapıdan gazetemi alırım, o gün yapacağım programı düzenlerim. Sabahleyin, rahmetli anneciğimin bakır cezvesi ile kahvemi kendi elimle yaparım. ‘Çilehane' adındaki kütüphanemde devamlı araştırırım, her gün yeni birşey öğrenirim. Okumadığım, yazmadığım, mırıldanmadığım hiçbir dakika yoktur. Yorulmadan güzelliği yakalamak mümkün değildir, bu ilkemdir.’ Dinlencelerimi eşimle, çocuklarımla, torunumla geçiririm. Onlar benim güçlerim, bana güç veren insanlar. ’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!