Güncelleme Tarihi:
Maç öncesinde bomboş bir alana 11 tane oyuncu sürerken, oyunun öncesini o boşluğa uyduramazsın. Doldururum diye başladığın yer tabela olarak maç sonu karşına çıkar. Maçın içine ne elin değmiş olur ne kafan... Kaderini seyreder durursun. Hatta kaderinle baş başa kalırsın. Kişisel hataların çok olduğu yerde takım oyununun manası kalmaz.
İşte yeni Beşiktaş buraları sıyırdı. Kendinden daha iyi bir takımla oynarken bile kendi oynamak istediğini kabul ettirmeye başladı. Bu tarifin içinde Paris maçı var. Son geçilen oyun Göteborg. Beşiktaş'tan daha iyisi değil. İki farklı maç, iki farklı düşünce. Düşünen kim? Toshack.
Beşiktaş'ın sezon başından bu geldiğimiz yere taşınana kadar seyir defterini tuttum. Benim defter aynen şöyle söylüyor. Eski futbolculuğunu gözardı etmemişim. Burada tuhaf bir şey yok. Herkesin bildiğini söylemişim. Kariyerine sivri bir dil çıkartmamışım. İyi de etmişim. Takımını, tek tek oyuncularının neler yapacağını, ne kadar oyuncu olduklarını, zaman yol aldıkça anlayacak diye de ilave etmişim. O geçmiş günler için tek telaşım; aman çabuk olsun, hem içerideki lig geride kalmasın, hem de dışarıda oynadığımız lig sekteye uğramasın diye dile getirmişim.
SEZON BAŞI KORKULAR
Yanlış yerlerde yanlış adam kullanmak bu oyunun en büyük handikapı. Benim için sezon başı korkular üç tane futbolcunun içinden geçiyordu. Rahim'in kafa kafaya kaldığı arka boşluk çok büyük bir araziydi. Zaten başa da çıkamıyordu. Oynadığı yer daraltılsın, yakınında o bölgeyi daraltan oyuncular olsun istiyordum. Tek kalem geçtiğim de Recep idi. Son maç kritiğimde görkemli bir adam Beşiktaş'ın başında duruyor derken, çabuk döndüğü saplantısından dolayı, Toshack'ı ayrıca kutluyorum. Tayfur yeni oyuncu. Takımın sağında, solunda işi yoktu. Hatta bir kaç kere denediği, takımın en arkası da ona göre değil. Toshack'ın yeni bulduğu yerde, her eve lazım eşya gibi çok faydalı. Tayfur yeni takımına ısındı, benim de ona kanım.
Bir son fasıl geçeceğim... Bu ülkenin insanı, özellikle Beşiktaş'ın arkasına takılmış büyük kalabalık, senelerce ‘‘Benim takımım Avrupa'da iş görmüyor’’ ezikliğini sırtlandı. Onur ve gurur, borç olarak alınmaz, kazanılır. İşte şimdi benim defterin son sayfası, onurla gururu üst üste koyup topladı. Avrupa'da oynanan ligin defteri, kitabı iyi tutulursa akıllı matematik yalan söylemeyecek. Turnuvanın en iyisi işin içinden birinci çıkar. Benim birincim Bayern... Onun peşine takılıp ikinci olabilirsek, tabii ki istenilen kadar da puan biriktirebilirsek, ikincilerin arasından en iyisi olabiliriz. Bu gidişle olacağız da galiba.