Suat Kılıç, İstanbul'daki spor medyasının sorumlularıyla yaptığı toplantıda soruları cevapladı, yapmayı planladıkları stadyumlar konusunda bilgi verdi. İzmir'de bir ya da iki stat yapmayı öngördüklerini, Ankara'da ve Eskişehir'de stat yapımı için arsa arayışlarının sürdüğünü belirten Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bursaspor, şampiyonluk yaşayan 5. takımımız oldu. Bursa Stadı'nı Bursa Belediyesiyle yaptığımız protokol çerçevesinde yapacağız. Mevcut stadyumun da mal sahibi yine biziz, mülkü Gençlik ve Spor Bakanlığına ait. Trabzonspor da şampiyonluk yaşamış kulüplerimizden birisi. Trabzon'da hükümet olarak çok önemsediğimiz Akyazı projesi var. Trabzon'a da yeni bir stadyum kazandıracağız. Avni Aker Stadı'nın da yine mülk sahibi Gençlik ve Spor Bakanlığı.
Fenerbahçe'nin stadyumu Şükrü Saracaoğlu'nun mülk sahibi yine Gençlik ve Spor Bakanlığı. Yerinde yeniden yapıldı. Güzel, nitelikli, donanımlı, modern bir stadyuma Fenerbahçe camiası kavuşmuş oldu. Keza
Galatasaray'ın stadyumu Ali Sami Yen de yine Gençlik ve Spor Bakanlığına aitti. Burada arazimize karşılık yeni bir stadyum yaptırdık, kullanma hakkını da Galatasaray'a vermiş olduk.
Stadyumu yenilenmeyen, şampiyon kulüpler arasında sadece
Beşiktaş kaldı. Camianın bir talebi arzusu var. Bölgenin coğrafi yapısı yapılırken de zamanında yapılırken mimari şaheseri denilecek bir stadyum yapılamadı. Sonrasında da biliyorsunuz atletizme ayrılan alanlar yok edilerek biraz daha taban aşağıya katıldı. Beşiktaş'ın da yeni bir stadyuma ihtiyacı olduğu kanaati hepimizde mevcut. Bölgenin, tarihi dokusu nedeniyle bir takım güçlükler var. Hukuk sınırları içinde, tarihi yapıya, kültürel yapıya zarar vermeksizin bu sorun aşılabilir mi? Doğrusu bunun çabası ve gayreti içindeyiz. Bu çalışmaların neticesini kamuoyuyla paylaşacağız. Beşiktaş camiasının, stadyumunun aynı yerde yapılmasına yönelik arzusunu, haklı ve yerinde bir arzu olarak değerlendiriyoruz.”
Türkiye'ye 18 stadyum inşaatına başlanacağı müjdesinin, gazetelerde yeterli yankıyı bulmadığını kaydeden Suat Kılıç, “Yaklaşık maliyeti 1.5 milyar lira. Yunanistan'da ekonomiyi yönetemediği için hükümetin istifa ettiği, İtalya'da başbakan ve bakanların görevden el çektiği, İrlanda'nın, İzlanda'nın yönetilemez hale geldiği, Fransa'nın bile Almanya'ya teslim olduğu ekonomik gidişat döneminde Türkiye'nin, hepimizin gurur duyması gereken başarısı var. Böyle bir zaman dilimi içinde, biz 18 tane stadyumun yapımından söz ediyoruz” şeklinde konuştu. “Marifetin iltifata tabi” olduğunu hatırlatan Suat Kılıç,
basının daha duyarlı olmasını istedi.
“Statların değişim zamanı geldi”
Türkiye'nin deprem kuşağında yer alan bir ülke, mimarilerinin eski, sosyal alanlarının yetersiz kaldığını ifade eden Kılıç, bu stadyumların deprem normlarına göre değerlendirildiklerinde de çok sıhhi denilebilecek yapılar olmadığını kaydederek, Türkiye'de stadyumların değişim zamanının geldiğini ifade etti.
Kılıç, soru üzerine, Olimpiyat hedefinden de şaşmanın asla söz konusu olmadığını, “Şu an İstanbul'da Olimpiyat Aday başvurusu adaylık dosyası hazırlamak için çalışan kişi sayısı 100'ün üzerinde” dedi.
Şike
Suat Kılıç, “şike yasası” olarak da bilinen, Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun'da yapılan değişiklik konusunda sorulan soru üzerine, “Hukuk normlarında çok önemli bir şey vardır. O da evrensel standartlara uygunluk. Getirdiğiniz kanun normu, evrensel kriterlerle örtüşmüyorsa, uygulanabilirlik noktasında problemler yaşanması muhtemeldir. Sporda şike hadisesi, suç olmaktan çıkarılmadı. Birlik üyesi çok sayıda Avrupa ülkesinde, şike suçunda alt sınır yok, 1 yıl da 1 ay da ceza verilebilir. Üst sınır ise 5-6-7 yıl. En yüksek üst sınır, yalnızca bir ülkede olmak kaydıyla 10 yıl” ifadelerini kullandı.
Türkiye'de de yapılan yasal düzenlemeyle şike suçlarına 1 ile 3 yıl ceza öngörüldüğünü, suçu işleyenin kulüp ya da federasyon yöneticisi olması halinde cezanın 4'te 1'den 4'te 3'e kadar artırıldığını dile getiren Kılıç, ayrıca verilecek cezada ertelemenin söz konusu olmayacağını ve kişilere hak mahrumiyeti cezası verileceğini ifade ederek, “Dolayısıyla ben bu kanunun, kanunlaştırılan kişiye özel bir düşünce olduğu düşüncesinde değilim. Kişiye özel bir kanunun tarafı olmak istemem, gelinen noktada Avrupa'da yürürlükte olan ceza hükümlerine paralel bir ceza düzenlemesine kavuşulduğu anlaşıldı” dedi.
Özerklik konusunda UEFA'nın çok büyük hassasiyet gösterdiğini söyleyen Suat Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O tarihten bu yana, hep hukukun ve özerklik statüsünün gereği olan bir yerde durmaya gayret ediyoruz. Türk futbolunun karşı karşıya bulunduğu sorunlar var. Artık Kulüpler Birliği'nin bile kaos dediği bir ortam var. Ben bunu kaos olarak değil, yönetilebilir bir sorun ve kriz olarak görmek istiyorum ama bu sürecin yönetenlerin kim tarafından olduğu, burada önemli. Kim karar alıp, kimin bu kararları uygulayacağı ve hangi kararlar neticesinde sorunların aşılabileceği, tüm bunların tespitini yapabilecek olan yer TFF. TFF'nin karar alma ve sorunları çözme sürecindeki en önemli paydaşı, çözüm ortaklarından birisi de Kulüpler Birliği Vakfı'dır. Çünkü biz bile siyaset yaparken, sivil toplum kuruluşlarından, derneklerden, vakıflardan, sendikalardan bağımsız hareket edemiyoruz. Kulüpler Birliği Vakfı'nda temsil edilen kulüplerin tamamı bir kere TFF'nin sorun sürecinde muhatabı olan kulüpler; kurumlar... Futbol camiasının lokomotifi olan kulüpler bir araya gelmeli, konuşmalı, doğruları birlikte tespit etmeli, ortak aklın eseri olan müşterek kararı alarak Türk Futbolunun önünü açmalıdırlar. UEFA'dan da bu yönde açıklamalar var. UEFA'nın da yaptığı şey özerklik vurgusudur. 'Siyaset kurumu futbola müdahale ediyor' şeklinde bir takım yaklaşımlar gündeme gelebilmektedir. Biz zaten yönetilmesi zor olan süreçte, ayrıca bir özerklik tartışmasını alevlendirecek cümleler kurmamaya özen gösteriyoruz ama sorun bir kaç kulübün sorunu değil, yaşanan sorun Türk futbolunun müşterek sorunudur. Dolayısıyla bir ya da bir kaç kulübün bir araya gelerek çözüm bulabilmesi mümkün değildir. Tüm kulüplerin bir araya gelerek, varsa bir çözüm yolu onun üzerinde ittifak etmeleri gerekir.”
Türkiye'nin ve Türk futbolunun daha büyük sorunlar yaşamaması için gereken zemini oluşturmak konusunda Kulüpler Birliği'nden başlayarak herkesin katkı sağlamasının önemine işaret eden Kılıç, Futbol Disiplin Talimatı'nın 58. maddesinin değişmesi konusunda sorulan soruya ise, “Şu an itibariyle sürecin bu kadar dinamik aktığı bir zaman dilimi içinde bizim bakanlık olarak, 'doğrudur' ya da 'yanlıştır' şekilde yapacağımız her değerlendirme, TFF'nin de Kulüpler Birliği'nin de UEFA'nın da işini zorlaştıracaktır. Sadece zorlaştırmakla da kalmayacak, 'Özerklik üzerinde siyasal etkiler mi var?' şeklinde tartışmaları gündeme aldıracaktır. Biz zaten karmaşık olan ve yönetimi zorlaşan bir süreci açıklamalarımızla daha da zor hale getirmeyi düşünmüyoruz” cevabını verdi.
Uluslararası organizasyonlar
Suat Kılıç, uluslararası organizasyonlara önem verdiklerini, ancak maliyeti de dikkate almaları gerektiğini dile getirdi. Suat Kılıç, şöyle konuştu:
“Türkiye kazandırılan uluslararası organizasyonların Türk sporuna ve o branşlardaki başarılara katkı sağlayacağına inanıyoruz. Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın havuzundaki parayı uluslararası organizasyonlara kullandığınız ölçüde yatırımlara kullandığınız kaynak miktarı azalıyor, yatırımlara kullandığınız ölçüde uluslararası organizasyonlara kalacak para miktarı eksiliyor. Dolayısıyla dengeyi tutturmamız ve çok maliyetli işlerden kaçınmamız gerekiyor.
1 hafta 10 gün süren uluslararası organizasyon bittiğinde geride edindiğiniz tecrübe dışında çok fazla bir şey kalmıyor. Tasarruflu bir şekilde bunu yaparsanız, hem para elinizde kalır, hem deneyim kazanırsınız, hem de organizasyon markası, ülkesi haline gelirsiniz. Bunlar mümkün olabilecek şeyler. Universiade Yaz Oyunları İzmir'e 3.5 milyon avroya, Kış Universiade Oyunları Erzurum'a 5 milyon avroya alındı. Türkiye bu işi o kadar iyi yaptı ki, Kocaeli adına Universiade'a tekrar aday olduğumuzda, isim hakkı bedeli olarak, 20 milyon avro talep edildi. Biz de başvurumuzu geri çektik. 3.5 tamam, 5'e tamam ama 20 fazla. Ancak Kocaeli'ye stadyum, spor salonu yapmaya devam ediyoruz. Maliyetli organizasyonlara biraz mesafeli davranacağız. Organizasyonları alırken Türkiye'nin üstlendiği sorumluluklar konusunda daha titiz olmaya gayret edeceğiz ama bu demek değil ki organizasyonlara kapılar kapalı. Organizasyonlara kapımız sonuna kadar açık. Mesela Basketbol Federasyonu, olimpiyat elemelerini sadece 375 bin avro ödeyerek ülkemize kazandırdı, çok güzel bir organizasyon çok düşük bir maliyet. Keza Voleybol Federasyonu'nun uluslararası organizasyonlar maliyet bakımından çok hesaplı, çok ince matematikle kazandırılan organizasyonlar. Biz maliyet hesabı yapmak zorundayız.”
Doping merkezi
Hacettepe Doping Merkezi konusundaki soruya ise Suat Kılıç, sorunu göreve geldikten çok kısa bir süre sonra önünde bulduğunu kaydederek, “Dünyadaki doping kontrol merkezlerindeki hangi tıbbi teçhizat varsa bunların Türkiye'ye tedarik edilmesi için ilk etapta 1 milyon lira kaynak ayırdık. Ayrıca uluslararası doping merkezine Türkiye'nin ödemesi gereken bir para vardı. Türkiye olimpiyatlara aday olan bir ülke çok sayıda uluslararası organizasyon gerçekleştiren bir ülke. Doping Kontrol Merkezi'nin eskisinden daha donanımlı şekilde faaliyetlerine kavuşması için çalışıyoruz” dedi.
Suat Kılıç, soru üzerine Spor Genel Müdürlüğü görevine getirilen Mehmet Baykan'ın iç bünyede önemli projelere imza attığını dile getirerek, kısa sürede spor kamuoyuna da “rüştünü ispat” etme imkanı bulacağına inandığını ifade etti.
İl Müdürlükleri değişiklikleri konusunda kurum içi performans değerlendirmelerini dikkate aldıklarını, bazı il müdürlerinin de yerlerini değiştirdiklerini ifade eden Kılıç, “Bunun bir heyecan getireceği kanaatindeyim. 8-9 hatta 12 yıldır devam eden arkadaşlarımız var. Bırakın devam etsin diyebilirsiniz ama bir yerde ister istemez üretkenliği azalıyor. Biliyorsunuz bizde, milletvekilliği bile 3 dönemle sınırlı. Bizim de yaşımız fazla sayılmaz ama siyasette benim de son dönemim” şeklinde cevapladı.
Kılıç, “Yılın sporcusu ve yılın takımı size göre kimdi?” şeklindeki soru üzerine, “Çok sayıda altın madalya sahibi olan sporcularımıza haksızlık etmemek için bunu paylaşmak istemiyorum ancak yılın takımı bana göre tarihimizde ilk kez dünya şampiyonluğu kazandıran Yıldız Kızlar Voleybol Milli takımımızdır. 16 yaş yıldız takımımız büyük bir başarıya imza atmışlardır” dedi.