OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 28, 2004 00:00
Toprağın aslında, pek çoğumuzun hayatında, farkında olmasak da çok önemli bir yeri vardır. Hele tarım toplumu olduğumuzu düşünürsek yaşam kaynaklarımızdan biridir toprak. Biz şehirde beton yığınlar içinde yaşamaya alışıp onu unutmuş olsak da toprak kendine has duruşuyla bir şekilde hep çıkar karşımıza.Anadolu'da pek çok kişi için hayattır hatta. Ben çocukluğumdan beri çok severim toprakla haşır neşir olmayı. Enteresan bir yaşam var çünkü onun içinde... Düşünsenize küçücük bir tohumdan neler üretmeyi başarabiliyor. Herkes şimdi elini vicdanına koyup itiraf etsin. Hepimizin aklında bir yerlerde yaşlandığımızda onunla daha sıkı fıkı olma niyeti vardır. Geçtiğimiz haftalarda ben niyeti bozup pek haşır neşir oldum kendileriyle... Efendim, motosikletiyle şehirde pırrın pırrın gezmeye alışmış, asfalt yollarda, kendine rüştünü ispatlamış bir motor sevdalısı olarak, ömrü hayatımda ikinci defa motosikletimle toprağa çıktım. İlkinde bir yayla çıkışı yapmıştım gerçi ama o zaman tek amaç o yolu gitmek olduğundan çok da korkmamıştım. Ancak gelin görün ki bu defa toprakta gazlamak icap etti. Yok yok arkamdan kovalayan filan yoktu. Sevgili Şakir Şenkalaycı'yla, ki kendileri 2003 Türkiye Enduro Şampiyonu olurlar... O önde ben arkada, giydik kros kıyafetlerini vurduk kendimizi toprağa... Canım kendimizi derken kendimi onla bir tuttuğumu filan sanmayın. Ben nire? O nire? İşte sevgili hocam beni Ayazağa'da kendilerinin antrenman yaptıkları parkura soktu. Bu arada altımdaki alet de KTM 520... Özellikle cüssesine göre hayli güçlü, hafif ve hırçın olan bu yaramaz çocuk, altımdan her an fırlayıp gidecek diye Allah sizi inandırsın hop oturup hop kalktım. Haa, hop oturup hop kalkmamın tek sebebi bu değildi elbette. Toprakta giderken öyle bir alette isteseniz de sürekli oturamıyorsunuz zaten oturursanız oturan yerleriniz, ertesi gün herhangi bir yere oturmanıza müsaade etmiyor. Söylemedi demeyin. Neyse parkurda 1-1,5 saatlik bir dolanmanın ardından anladım ki lastikleriniz iyi olduğu sürece toprakta gazlamak sanıldığı kadar da korkunç değilmiş. Yok yani öyle basit bir şey de değil elbette. Ciddi bir cesaret istiyor, çünkü her an toprakla gereğinden fazla haşır neşir olabilirmişsiniz hissi yakanızı hiç bırakmıyor. Yakanızı bırakmayan biri daha var ki tüm motor kullanıcılarının yakından tanıdığı, ‘‘yusuf!’’ Evet evet toprakta gazlarken ‘‘yusuf’’ hatta pek çok ‘‘yusuf’’ size 'anaaaaaa...' diye bağırarak sıkı sıkı sarılıyor. İşte sizde kendinize ve ‘‘yusuf’’a zarar gelmesin diye azami çaba safretmek durumunda kalıyorsunuz. Yani ben öyle yaptım.Neyse zamanla alışıyor tabi insan. İşte o zaman toprak, dünyanın en keyifli yerlerinden biri oluveriyor. Biz iyi anlaştık yani kendileriyle. Dedim ya küçüklükten beri çok severim diye. Parkurdan çıktıktan sonra hep şu şarkıyı söyler oldum kendi kendime; 'benim sadık yarim kaaraaa topraktır' Bir de, Şakir manyağının o toprakta neler yaptığını görseniz benim gibi siz de Allah'ın insanları yaratırken eşit davranmadığına inanırdınız. Şu ‘‘yusuf’’ Şakir'in arkasına hiç oturmuyor anlaşılan... Diyeceğim o ki, uygun bir motosikletle bu tecrübeyi hayatınızda en az bir kere mutlaka yaşayın.. Rally D'Orient’de ben de varım1-7 Ağustos tarihleri arasında Ankara'dan start alıp, Kapadokya civarında üç yapraklı yonca tadında bir rota izleyip Antalya da sona erecek olan Rally D'Orient Dünya Şampiyonası'nın Türkiye ayağında ben de varım. Evet evet yarışın 40 motosikletli yarışmacısından biri de benim. İnanın bu duruma ben de hálá pek inanamıyorum. Yarış 7 gün sürecek ve her gün yarışmacılar ortalama 300-500 km'lik yol yapacak. Yol dediysem öyle bizim daha doğrusu benim bildiğim yollar değil. Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerden dağ, tepe, bayır, çayır demeden gidilecek. Her yarışmacının motosikletinde yarışın rotasını gösteren olmazsa olmaz 'road-booklar' var. Yani olay bir yandan nerden gideceğini bu aletler yardımıyla bulmaya çalışıp bir yandan da gazlamak. Bunları yaparken de kafayı gözü kırmamaya gayret etmekten oluşuyor. Ben ilk günden beri renkleri dolayısıyla hayranı olduğum Opet sponsorluğunda, Opet Team olarak Kemal Merkit ve Kutlu Torunlar'la beraber katılıyorum.. Geçenlerde 'Kemal! Kutlu! oğlum ne yapcam yahu ben kız başıma oralarda?' dediğimde güzel bir cevap aldım. 'Korkma ver gazı'... Arkadaşlar vallaha da billaha da çok heyecanlıyım. Gaza gelip patlamamak dışında da çok büyük planlarım yok açıkçası. Amaaan gidip göreceğiz işte. Size söz veriyorum olayı yerinde, bizzat tespit edip size bir bir anlatacağım, ne menem bir şeymiş şu Rally D'Orient... Tek ricam dualarınızı esirgemeyin de sağ salim döneyim. Belli mi olur, iki teker şeytan icadı... Motosikletlere ucuz geçişKaç zamandır pek çoğunuz gibi ben de köprü geçişlerinde motosikletlere yapılan adaletsizliğe takmış durumdayım. Hele şu son zamda bile bizi hiç iplememiş olmaları yaramızı iyice deşti. Geçtiğimiz hafta EMOK başta olmak üzere pek çok motosiklet kulübünün katılımıyla bir eylem gerçekleştirildi. Fotoğrafta gördüğünüz gibi 4 motosikletin yüklendiği çekiciler köprüden tek araç ücreti ödeyerek geçti. Vallaha ne diyeyim bu eylem benim pek hoşuma gitti. Hatta bu haksızlık devam ederse, mesela
BeÅŸiktaÅŸ-Kadıköy arasına bu çekicilerle düzenli seferler düzenlemeyi teklif ediyorum. Ne diyelim yani umarım birileri bu eylemin sebebini anlar.Çakır da motorcu olduGeçen hafta bahsetmiÅŸtim ya Kelebek için ünlülerle motosikletli sohbetler yaptığımı, bu hafta da Oktay Kaynarca'yı oturttum motosiklete. Gerçi onun daha önceden binmiÅŸliÄŸi varmış. Hatta alıp birkaç tur bile attı. 'FiziÄŸimle para kazandığım bir iÅŸim olmasaydı, yani oyunculuk yapmıyor olsaydım, kesin sürekli binerdim motora...' diye baÅŸlayan röportajın sonunda, 'Ya aslında ben de bir tane alsam hiç fena olmaz ha, A2 ehliyetim de var zamanında alınmış...' ÅŸeklindeki soru iÅŸaretleriyle bitti. Yakında trafikte onu da motosikletiyle aramızda görürseniz hiç ÅŸaşırmayın.Â
button