Güncelleme Tarihi:
Lig TV'de yayınlanan “Futbol Gündemi” programının konuğu olan Brezilyalı yıldız oyuncu, Spor Toto Süper Lig'de ilk 10 haftanın ardından lider durumda bulunduklarını hatırlatırken, “Ligde inişli çıkışlı dönemlerimiz olabilir. Sonuçta lider olmamıza rağmen daha iyi oynayabilir, daha iyi futbol sergileyebiliriz. Bazı oyuncuların da alıştığımız performanslarına dönmesiyle kendi gücümüze kavuşacağız ve herkesin istediği Fenerbahçe'yi gösterebileceğiz” dedi.
Sıkıntılı bir şekilde başlayan bu sezonda taraftarların takıma bağlılığının arttığını düşündüğünü dile getiren Alex, “Malum olaylar nedeniyle taraftarın takıma bağlılığı ortaya çıktı. Geçen sene taraftarın ne kadar sevgisi ve saygısı varsa, bu sene de devam ediyor ama bağlılıkları arttı diyebilirim” ifadelerini kullandı.
Takımda oyuncuların motive edebilmek için özel bir çabası olup olmadığının sorulması üzerine ise sarı-lacivertli oyuncu, “Ben kimseyi motive etme ihtiyacı hissetmiyorum. İçinde bulunduğumuz ortamda Fenerbahçe forması giyerken ekstra bir motivasyona ihtiyaç duymuyorum. Bu forma ve armanın kendisi, kulübün ve camianın tarihi, büyüklüğü, forma giyen oyuncu için ayrıca bir motivasyon kaynağı olmalı. Bir futbolcu bu ağırlığı kaldıramazsa ya mesleğini değiştirecek, ya da Fenerbahçe de tercihini değiştirecek. Fenerbahçe'de en büyük motivasyon kaynağının formasındaki arma olduğuna inanıyorum” diye konuştu.
“Kaptan olarak sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum”
Alex, Fenerbahçe'de takım kaptanı olarak görevlerini yaparken ne tür yöntemler kullandığı konusuna değinirken, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sorumluluklarım doğrultusunda iletişimle sıkıntıları çözmeye çalışan bir kaptanlık yapmaya çalışıyorum. Kaptan olduğum süre içerisinde bir çok noktada müdahale etme, oyuncu arkadaşlarımla konuşma ihtiyacı hissettim. Gökhan Gönül ile ilgili aramızda kavga çıktığı şeklinde yansıdı. Benim Gökhan'la bir çok kez konuşmuşluğum, yapmamız gerekenleri aktardığım olmuştur. Örnek olarak verebilirim, Sivas'ta şampiyon olduğumuz maçın ardından soyunma odasında Gökay'ı yanıma çağırıp bazı şeyler söyledim. Anladığına inanıyorum. O zamanda söyleme ihtiyacı hissettim. Şimdi Recep Niyaz var, genç oyuncu. Bolu'da kamp yaparken onu da karşıma alıp konuştum. Sorumluluklarımı sonuna kadar yerine getirmeye çalışıyorum. Bunlar sadece benim sorumluluğum da değil. Takımda başka tecrübeli isimler var. Semih, Selçuk ve Emre gibi oyuncular mevcut. Bu oyuncular hem tecrübeli, hem de yaş olarak diğer oyuncuların üzerinde. Bütün takımın bu anlamda birbirine destek olması gerektiğini düşünüyorum. Bizi geçen sene başarıya götüren buydu. Herkes birbirinden bir şey aldı, ruhunu koydu ve başarı geldi. Niang ile Lugano'nu savaşçı karakterleri ve şimdi yoklukları takımı etkiliyor. Bu yoklukta bile takımın içinde kimden ne alabilirsek kardır. Bazısının bilgisi, bazısının duygusu...”
“Ben Aykut Kocaman'ın öğrencisiyim”
Alex de Souza, takım içinde Aykut Kocaman'ın aldığı kararlara etki edebildiği şeklindeki söylemlerin gerçek dışı olduğunu aktarırken, Aykut Kocaman ile antrenör-sporcu ilişkisi içinde bulunduklarını aktardı.
“Ben Aykut Kocaman'ın söylediklerini saha içinde en iyi şekilde yapmakla yükümlüyüm” diyen Alex, “Kararları veren kişi kendisidir. Kararlara ortak olduğum yönünde bazı şeyler çıkıyor. Böyle şeyler olamaz. Ben hocamızını öğrencisiyim ve saha içinde bir yardımcısı olarak kendimi görüyorum. Kendisine de, sonuna kadar yanında olduğumu ifade ettim” şeklinde konuştu.
Milli takım yorumu
A Milli Takım'ın 2012 Avrupa Şampiyonası elemeleri play-off turunda Hırvatistan ile yapacağı karşılaşmalarla ilgili değerlendirmede bulunan Alex, Türk Milli Takımı için “Biz” ifadesini kullanacağını vurgularken, iki takım için de çok zorlu maçlar olacağını belirtti.
Brezilyalı oyuncu, yarın yapılacak ilk maçta alacağı sonucun Türkiye'nin finallere gidebilmesi yolunda büyük önem taşıyacağını anlatırken, “Umuyorum ki şansı yanında maçlar çıkarır ve Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye yer alır” dedi.
Türkiye'nin son zamanlarda takım olarak kolektif anlamda istenilen düzeyde olmadığını gözlemlediğini, bunda ise grupta ikinci olma baskısı ve stresin etkili olduğunu düşündüğünü belirten Alex, “Grupta kimin ikinci olacağı stresi tüm oyuncuların üzerinde vardı ve olumsuz etkiledi. Bu oyuna da yansıdı. İkinci olarak gruptan çıkma hedefi başarıldı ve sonuç olarak o stres bir anda gitti. Artık bir rakiple oynanacak 2 maç var. Daha farklı bir baskı olacağını ve Türkiye'nin daha iyi mücadele ve futbol ortaya koyacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Hırvatistan'ı çizgisini korumaya çalışan bir ekip olarak nitelendiren Alex, “Avrupa'nın çeşitli liglerine dağılmış kaliteli oyuncuları var. Teknik direktörleri de öyle. Kaliteli bir ekip ama bizim ilk maçta alacağımız sonuç önemli. Türkiye her ülkeyle rekabet edebilecek güçte bir takıma sahip” diye konuştu.
“Atatürk, dünya tarihindeki en önemli liderlerden”
Alex de Souza, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 73. ölüm yıldönümü olması dolayasıyla kendisinin görüşlerinin sorulması üzerine ise, “Atatürk, tarihteki en önemi isimlerden. Vizyonu, görüşü ve uygulayış şekliyle örnek alınacak bir insan. Onun en iyi şekilde anılması gerektiğini düşünüyorum, çünkü dünya tarihindeki en önemli liderlerden” yanıtını verdi.
"En beğendiğim gol Kayseri Erciyes'e attığım gol"
Alex, Türkiye'de attığı gollerden en çok hangisine sevindiğini ve en çok hangisini beğendiği sorusuna, teknik direktör Zico'nun sarı-lacivertli ekipteki ilk sezonunda Kayseri Erciyesspor'a attığı golün en çok beğendiği gol olduğunu, en çok sevinmek istediği gole ise takım arkadaşları Mehmet Topuz ve Lugano'nun engel olduğunu söyledi.
Geçen sezon Türk Telekom Arena'da Galatasaray'a attığı ikinci golün sevincini fazlasıyla yaşamak istediğini anlatan Brezilyalı oyuncu, “Benim Türkiye'de attığım goller içinde en beğendiğim golüm Kayseri Erciyesspor'a karşı attığım gol. Zico'nun ilk senesiydi. Gollerim içinde belki de beni en fazla sevinmeye teşvik eden goldü. En fazla kutlayacağım fakat Mehmet Topuz tarafından engel olunan gol var ki, o da geçen sezon Galatasaray'a karşı attığım ikinci gol. O kadar fazla içimden duygular çıkıyordu ki, kutlamak istiyordum ki... Tek engel Mehmet Topuz oldu, beni tuttu. O ve Lugano. İki tane takımın delisi diyelim. Onlar beni tuttular o anda kutlamama engel oldular” şeklinde konuştu.
Sezon başında takımdan ayrılan futbolcularla bir görüşmesi olup olmadığı sorulan Fenerbahçe kaptanı, bu gibi kişisel kararlarda oyuncularla konuşmak gibi bir inisiyatifi olmadığını belirterek, “Burada önemli bir nokta var. Bir oyuncu kulübü birazcık gözünden çıkardıysa o oyuncudan o kulüp fazla verim alamaz. Bu noktada hem oyuncunun hem kulübün hassas olması gerekiyor. Olumlu şartları oluşturup yolları ayırmak gerekiyor” şeklinde ifadeler kullandı.
Sivasspor karşısında kendisinden yoksun mücadelede kaybettikleri ifade edilerek, Alex'siz Fenerbahçe'nin nasıl olacağı sorusuna Brezilyalı oyuncu, “Sivasspor maçında Alex de sahada olsaydı Fenerbahçe o maçı büyük ihtimalle kaybederdi. O gün saha içinde rakibi karşısında üstünlüğünü rakibine kabul ettiremeyen bir Fenerbahçe ile Bekir ve Yobo'yu dışında tutarak, ortalamanın altında olan bir oyuncu grubu vardı” şeklinde yanıt verdi.
Kardemir Karabükspor maçında gördüğü kırmızı kart hatırlatılarak yöneltilen “Alex'i futbolda ne sinirlendirir” sorusuna Fenerbahçe kaptanı, “Futbol içinde beni en fazla sinirlendiren şey, saha içinde zor olanı yapmaya çalışmak. Başarıya götüren yol basit olanı yapmaktır” yanıtını verdi.
“En yakın hedef Kocaman'ın rekoru”
Fenerbahçe'deki istatistikleri ve teknik direktör Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe adına ligde en çok gol atan futbolcu olduğu hatırlatılarak, kırmak istediği başka rekor olup olmadığı sorulan Alex, rekorları hedefleyerek, planlı bir şekilde kırdığını anlatarak şöyle konuştu:
“2009'da kontratımı iki sene uzatınca yetkililerden, kulübün tarihiyle ilgili, atılan gollerle ilgili liste ve dökümler istedim. Baktım ki bazıları ulaşabileceğim hedeflerdi. Burada kaldığım sürece bu hedeflere ulaşmak için koşmam gerektiğini düşündüm. Bu saydığınız da elbette ki hedeflerden birisi. Ulaşabilirsem kişisel olarak benim adıma elbette ki bir mutluluk olur.”
Aykut Kocaman'ın rekorunun bu listede yer alıp almadığı sorusuna ise Alex, “O zaman uzak bir hedefti, 60 küsur gol vardı. Zaman bakımından ulaşılması güç olarak duruyordu. Fakat yakınımdakileri hep görebiliyordum. Şu anda en yakın isim tesadüftür ki Aykut Kocaman. En yakın hedef o benim için şu anda” diye yanıt verdi.
“Eskiden yaptığım planlarda kendimi 34 yaşımdafutbolu bırakmış olarak görüyordum”
Brezilya'da futbola başladığı Coritiba'da kendisi için marş bestelendiği hatırlatılan Alex, futbolu bu takımda bırakıp bırakmak istemediği sorusuna, “Kulüp için besteler yapan bir besteci ayrılmadan önce bana böyle bir beste yapacağını söylemişti. Son zamanlarda da üzerinde durulan bir konu oldu. Benim biraz daha duygularımla oynamak için açıkçası sona yaklaşmışlar gibi geldi. Açıkçası ben 34 yaşımdayım. Eskiden yaptığım planlara göre 34 yaşında çoktan kendimi futbolu bırakmış, evimde oturuyor parkta hayatımı geçiriyor olarak görüyordum. Fakat şu anda baktığımda gayet iyi maçlara çıkıyorum. Maçtan sonraki toparlanma dönemimi olağan şekilde geçiriyorum. Sonuç olarak kendimi iyi hissediyorum. Neler getirir yaşantım bana, net bir şekilde söylemek zor” şeklinde yanıt verdi.
Futbolu bıraktıktan sonra teknik direktör olma konusunun planları içerisinde bulunmadığını, şimdiye kadar da bu konuyu hiç düşünmediğini, anı yaşadığını aktaran Alex, “2013 yılına kadar Fenerbahçe ile kontratım söz konusu. Sene başı geldiğinde ailemle oturup konuşacağım. Benim, kulübümün durumuna bakacağız. O anda karar vereceğim şeyler. Daha buna karar verememişken, açıkçası futbolu bitirdikten sonra teknik direktör olacak mıyım olmayacak mıyım, bunun kararını henüz vermedim” dedi.
Fenerbahçe taraftarının kendisinden bir teknik direktörlük beklentisi olduğu ifade edilerek, “Kendisi bunun farkında mı?” sorusu yöneltilen Brezilyalı futbolcu, “Teknik direktör olmanın ayrı sorumlulukları olduğunu, kolay olmadığını düşünüyorum. Aykut Kocaman'ın bu sene özellikle üzerine aldığı yük öyle böyle bir yük değil. Bu kadar sıkıntılı bir dönemden geçerken, bunlardan takımı izole edip takımı sahaya sokması, bütün oyuncularını hazırlaması elbette çok kişinin payı var. En büyük payı ben bu noktada bizi böyle hazırladığı için Aykut Kocaman'a vermek istiyorum. Teknik direktör olmak o kadar kolay değil. Bir günden ötekine 'Gel Fenerbahçe'nin teknik direktörü ol' denmez insana. Bunu hak etmek gerekir. Elbette dışarıda insanlar soruyorlar. Bu sadece bir düşünce, insanların isteği olarak şu anda bulunuyor. Bazı yerlerde kulübün bana teklif yaptığı şeklide yorumlar çıkıyor. Kesinlikle böyle bir şey yok” şeklinde konuştu.
Fenerbahçe'nin yaşadığı sıkıntılı süreçle ilgili bir soru üzerine de kaptan Alex, “Futbolun, polisin, politikacıların yetkisinde olan şeyler bizim hazırlıklı olduğumuz şeyler değil. Neler yapılıyor olursa olsun, hangi karar alınıyor olursa olsun, benim bilincimden, benim kişiliğimden elde ettiklerimden, geçen sene bizim elde ettiğimiz şampiyonluğu kimse alamaz. Çünkü saha içinde sonuna kadar hak edilerek kazanılan, hiçbir maçın kolay olmadığı bir sezondu. Her maç alın terimizle kazandığımız, camiamızın sonuna kadar hak ederek kazandığı şampiyonluktur. Bu şampiyonluğu camiamızın ve takım arkadaşlarımızın ne bilincinden ne elinden kimse alamaz” ifadelerini kullandı.
“Şartlara uyabilenler uzun süre kalıyor”
Alex, Beşiktaş'ın yıldız oyuncu Guti ile yollarının ayrılacağı yönündeki iddialar hatırlatılarak, “Türkiye'de bazı oyuncular çok uzun süre kalıyor, bazı oyuncular ise kısa sürede gidiyor. Bunun nedeni sana göre nedir?” şeklindeki soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Guti konusunda yeterli bilgiye sahibi olmadığımız için bu konuda yorum yapmak doğru olmaz. Ancak genel bir yorum yapmak gerekirse, benden fikir almak isteyen yöneticilere önce, 'Bu futbolcu Türkiye'de yaşamak istiyor mu?' diyorum. Buranın bir İspanya, bir İtalya ligi olmadığını, Türkiye ligi olduğunu, kendine özgü şartları olduğunu yabancı oyuncuya söylemek lazım. İstanbul'un şartlarını bilmesi lazım. Futbolcu burada gece hayatı nedeniyle kendisini kaybedebilir. İstanbul'un şartlar gözünü döndürebilir. Tüm şartlara uyabilenler uzun süre kalıyor, ayak uydurmamayı seçenler ise kısa sürede gidiyorlar.”