Güncelleme Tarihi:
Doğan Hakyemez iki buçuk yıl önce Milli Takımlar Genel Direktörü iken eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'in de isteği ile Antalya'ya gelmiş ve basketbolun başına geçmişti.
Onunla birlikte Orhun Ene ve ekibi ile 2.ligde mücadele eden ve 6. sırada yer alan Antalya B.B. takımını aldı ve öncelikle 1. lige çıkardı. Daha sonra Eurocup’ta takımının mücadele etmesini sağladı ve son olarak da bu sene önce Orhun Ene'nin takımı bırakması, ardından yönetimin değişmesi gibi gelişmelerle çalkalanan ekibi Play-Off'lara kadar götürdü. Tabi ki bu bir ekip işiydi. Ancak ekipte yaşanan kopmalar ve birtakım ekonomik sıkıntılar Doğan Hakyemez'in de istifasını beraberinde getirdi.
Gelelim serin bir Antalya akşamında – benim de ilk röportaj deneyimimi yaşadığım- Dodo ile yaptığımız içte Şerife Çaldenk'in röportajı
İşte sevgili Hakyemez'in takıma nasıl gelip daha sonra başarılı geçen bir dönemden sonra nasıl gittiği ile ilgili açıklamaları;
ŞÇ: Sayın Hakyemez 2007 yılında Milli Takımlar Genel Direktörü iken istifa ederek 2.ligde yer alan Antalya Büyükşehir Belediyesine yine Genel Direktör olarak geldiniz. Şimdi bu görevi kendi isteğinizle bırakıyorsunuz. Önce geliş sürecinizden biraz bahsedebilir misiniz?
DH: Milli Takımlar Genel Koordinatörü iken Menderes Türel 2010 Dünya Şampiyonası’nın Antalya'da yapılacağını, 1.ligde Antalya'nın da olmasını istediklerini belirterek bu şampiyona için hem takım hem de seyirci bazında yetiştirmek adına bana bir teklif yaptı. Ben de Anadolu'dan bir takımın şampiyon olabilmesi düşüncesiyle buraya geldim. Geldiğimde bu takım 2.ligde 6.durumdaydı. Hatta ben Menderes Bey'e benim kurmadığım bir takımı bu durumlardan 1.lige çıkarmanın o kadar kolay olmadığını, çıksa bile tutunmasının mümkün olamayabileceğini belirttim. Ayrıca benim almadığım antrenör ve oyuncular vardı takımda. Ancak kendisi ısrarla en azından oyuncuların tecrübe kazanması amacıyla beni takımın başına getirdi. Ben de biraz takviye yaptım ve o seneyi şampiyon bitirdik ve üst lige çıktık. Biz çıkmakla da kalmadık Kepez'in de çıkmasını sağladık.
ŞÇ: Sizin geldiğiniz dönemde her iki takım da 2.ligdeydi daha sonra her iki takım da 1.lige çıktı.
DH: Ben geldiğimde Kepez Belediyesi bizim önümüzdeydi. Biz 6. durumdayken onlar 1. sıradaydılar. Sonra biz kafa kafaya geldik. Son maçta biz 11 sayının altında yenilse idik biz takım olarak çıkıyorduk yenilmemize rağmen, Kepez çıkamıyordu ama biz farklı yenerek Kepez'in de önünü açmış olduk.
ŞÇ:Ancak Kepez Belediyesi ile ilgili olarak sezon ortalarında sizin Kepez'in kapanmasını ve ligden düşmesini istediğinizle ilgili birtakım tartışmalar yaşandı..
DH: Ben Antalya basketbolunu incelediğimde şunu gördüm ki; iki takım var. Birisi sponsorlu 2.5 milyar TL bütçesi var.. Ancak bizim takımın sponsorsuz 2.5 milyon dolar üzerinde bir bütçesi var. Ancak bizim takım Play-Off 'ta oynuyor ancak Kepez düşmemek için mücadele ediyor. Bir güç birliğine gidilsin, tek takım olalım ve Antalya'dan bir takım şampiyon olsun düşüncemi dile getirdim ki, benim tek derdim buydu. Antalya'dan tek takım yaratalım, basketbolda zaten yeni kanunla belediyelerin adı kalkıyor, diğer takımları da farklı dallarda geliştirelim istedim. Ancak maalesef bu yanlış anlaşıldı. Aramızda Kepez ile ufak bir sürtüşme oldu, şimdi o yanlış anlaşılmaları çözdük, sorun kalmadı. Böyle bir kriz ortamında şirket bile birleşirken neden spor dünyasında aynı şehirde iki takım güç birliği yapmasın. 5 milyon dolarlık bir takımla şampiyon olma şansı varken neden ikiye bölünsün ki..
ŞÇ: Sizin geldiğiniz günden bugüne kadar başarılı bir 2,5 sene geçirdiniz.
DH: Ben bu takıma ilk geldiğimde de söylemiştim. Biz bu takımı 1.lige çıkarırız ve ligin de en renkli takımı oluruz diye. Zaten 1.lige çıktık, Avrupa kupalarına katılma şansı yakaladık. Ben benim takımıma Anadolu'nun Yıldızı diyorum çünkü önümüze takımlara baktığımız zaman bütçeler 25 milyon dolarlardan başlıyor, 8 milyon dolarlara kadar geliyor ayrıca o takımların sponsor gelirleri de bir hayli yüksek. Bizim hiçbir şeyimiz yok hatta biz sezon içinde 4 ay maaş alamadan oynadığımız zamanlar oldu..Kendi paramızla deplasmanlara gittiğimiz zamanlar oldu.. Kriz ve seçimler bizi gerçekten çok etkiledi..
ŞÇ: Ama bunlara rağmen play-off lara kalmayı başardınız..
DH: Biz maalesef iki senedir play-off larda şampiyonluğa oynayan ve çok derin bir kadrosu olan Fenerbahçe Ülker ile karşılaşıyoruz. Biz eğer son iki maçta son saniyelerde yenilmemiş olsaydık 5. olarak Fenerbahçe ile karşılaşmayacaktık ve bizim önümüz açık olacaktı. Ancak Fenerbahçe ile güç farkımız var ve iki senedir başarılı olamadık.
ŞÇ: Tabi bir de sizin Play-Off’lar başladığı sıralarda Fenerbahçe ile oynanacak maçlardan önce mart sonunda sözleşmeniz fesh edildi karşılaşma öncesi ve size ulaştırıldı tek taraflı olarak.
DH: Ben bu sözleşme feshine de bir açıklık getirmek istiyorum. Ben sözleşmemi yaparken 2+2 opsiyonlu olarak 4 senelik yaptım. Seçim sonuçlarında başka taraf kazanırsa iki tarafı da rahat bırakmak adına böyle bir karar verdim. Ben karşı tarafı istemeyebilirim, onlar beni istemeyebilir. Ancak yeni yönetim geldi. Bizim sözleşmeyi eski yönetim bana haber vermeden, benle konuşmadan gazetelere haber vererek ve Fenerbahçe maçı öncesinde noterden feshederek gönderdi. Bu çok da etik olmayan bir davranış. Bana sorarak böyle bir şey yapsalar biz karşılıklı oturup belki maddeler üzerinde konuşacağız. Ne bunu basın duyacak, ne de oyuncular bundan etkilenecek. Altar haricinde bütün yardımcıların da sözleşmesini feshettiler. Ben tabi bunun üzerine Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ı aradım, kendisi de kesinlikle sezon sonuna kadar devam etmek istediğini ve çıkıp oyunumuzu oynamamızı, başka bir şey düşünmememizi istedi. Zaten hukuksal açıdan da benim sözleşmem sezon sonuna kadardı.
ŞÇ: Aslında Antalya B.B. yeni başkanı sayın Mustafa Akaydın sizinle çalışmak istediklerini belirtiyordu, peki ne oldu da ayrılma talebine kadar uzadı bu mesele?
DH: Sayın Akaydın her demecinde benimle çalışmak istediğini vurguladı. Fakat biz Play-Off’a girerken yeni yönetim kurulu seçildi. Onlar da her zaman benimle çalışmak isteklerini tekrarladılar. Ancak benim de fedakarlık yapmam istendi. Böyle Play-Off’ların sonuna kadar geldik daha sonra benimle ufak-tefek hesaplar yapmaya çalıştılar. Ben de onlara aldığım ücretin çok fazla konuşulduğunu ben de bu ücreti yarıya indirebileceğimi söyledim. Böylece kendi tarafımdan fedakarlık yaptım. Ancak bu sefer 2.5 milyon dolar olan bütçeyi borçların 1.5 milyon dolar olması gerekçesiyle alt seviyeye çekeceklerini söylediler. Ben de böyle bir bütçeyle hedeflerimizi gerçekleştiremeyeceğimizi belirttim. Bunu reddettim ve Başkan'la görüştükten sonra kararımı verebileceğimi söyledim. Ancak yöneticiler yine etik olmayan bir davranışla ben daha görevden ayrılmadan ve durum netleşmeden hem bu haberleri basına sızdırdılar hem de transfer çalışmalarına başladılar.
ŞÇ: Peki sizin Başkan Akaydın'la görüşme fırsatınız oldu mu?
DH: Ben bu konuyu Başkan'la konuşmak istedim ancak bana 48 saat sonraya randevu verdi. Ben de kendisine bütçemizi anlattım.Bütçemizin toplam hiçbir çalışma yapmaksızın gelirlerimizin reklamlar hariç 2.9 trilyon olduğunu belirttim. (Bunun içinde 1.3 milyon iddia’dan, isim hakkından 500 bin TL, 3 Amerikalı ile oynama şartı sunduğunuzda federasyon 250 bin TL bütçeye katkı yapıyor, otopark ve Düden şelalesinden gelen 200 + 600 bin TL daha gelirimiz var. )
Yöneticiler ise bu bütçeyi Başkan'la paylaşırken 2.9 milyon gelirimiz, 1.5 milyon da borcumuz var. Ancak bütçemiz 1.5 milyon olabilir diyorlar. Bizim reklamlardan ve VIP tribününden yapacağımız gelirleri hesaba katmadılar. Onlarla birlikte ortalama 4 milyon TL'yi buluyor bu rakam. Bu tamamen yöneticilerin bilgisizliklerinden kaynaklanıyor ve ben buna spor cahilliği diyorum. Fakat burada benim kariyerimde kaybedeceğim hiçbir şey yok, tamamen Antalya basketbolu kaybedecek.
Ben bugün Antalya'dan ayrılırken 3 tesis bıraktım. (Aksu Antbirlik tesislerinin yenilenmesi, Atatürk Spor Salonu'nun yenilenmesi ve Açıkhava basketbol sahası ) Bunların birçoğu sponsor paraları ile yapıldı. Benim bu süre zarfında bu kulübe 1.5 milyon dolar sponsor girdim var. Ama tüm bunlar değil de hep benim aldığım paralar konuşuldu.
ŞÇ: 2010 Dünya şampiyonasında Antalya da yer alacaktı, ancak tesis problemleri olduğu söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, Antalya şansını kaybetti mi?
DH: Şimdi para olmadığı söyleniyor, belediyenin bu işi yapacak durumda olmadığı belirtiliyor. Ben de diyorum ki; sponsorlar çağırılsın 60 trilyona mal olacak salonu kendi reklamlarını da yapacak biçimde, Arena olarak yapsın. Bu her türlü faaliyette kullanılacak şekilde kongrelerde vs. yapılsın. Neden yapılmıyor, burada Antalya'ya yazık oluyor?
ŞÇ: Bu düşüncelerinizi de paylaştınız herhalde..
DH: Tabi tüm bunları danışmanlar aracılığı ile Başkanımızla paylaştım ancak maalesef belki de bakış açılarımız çok farklı. Ama turizm açısından bu tarz organizasyonlar çok önemli ancak biz ayağımıza kadar gelmiş fırsatı kaçırıyoruz hatta belki de kaçırdık bile. Yazık oldu diyorum.
ŞÇ: Siz tamamiyle hiçbir şans kalmadı diyorsunuz..
DH: Bence tamamiyle gitti. 15 Temmuz'a kadar bir şans var, belediyenin parası yok sorun bir tek sponsor ile çözülebilir.
ŞÇ: Bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz, planlarınız var mı?
DH: Ben buraya gelirken bir demeç vermiştim. Benim en son ve en zor görevim demiştim. Bu takımı ben mutlaka şampiyon yapacağımı söylemiştim.2. 5 milyon dolar ile ortalara oynar, 5 milyon doları bulduğumuzda 15 ila 25 milyon dolar bütçesi olan takımları yenerek şampiyonluk hedefi vermiştim. Ben bugüne kadar çalıştığım tüm takımlarda ne dediysem yerine getirdim. Fenerbahçe’de, Ülker'de, Milli Takım'da. Bu benim için tecrübelerin verdiği bir şey. Ancak müsaade etmediler. Şu an çok yeni olduğu için düşünmüyorum hiçbir şey, neler yapabilirim diye biraz zamana ihtiyacım var.
ŞÇ: Peki Milli takıma dönmek gibi bir düşünce var mı?
DH: O benim dışımda gelişecek bir olay. Şu anda menajerlik pozisyonunda Harun Erdenay var ama ben takımı Milli Takımlar Genel Koordinatörü iken bırakmıştım. O pozisyonda kimse yok şu anda. Ama bu karar tamamen federasyonun ve kamuoyunundur.
ŞÇ: Sizin ayrılmanızla ilgili duyum alınmış ve belki teklifler gelmeye başlamış olabilir.
DH: Benim ayrılacağımı kimse tahmin etmiyordu. Birçok kimseye şok oldu. Çünkü ben her fırsatta kalmak istediğimi söylüyordum. Herkes başka şeyler anlıyordu belki ama ben takımı şampiyon yapmak istiyordum. Basın toplantısında da üzüldüğümü belirttim çünkü koymuş olduğum şampiyonluk hedefini gerçekleştirmedim. Ramak kalmıştı ancak yine belirtiyorum spor cahili kimseler yüzünden Antalya bu açıdan “Ufak” bir zarar gördü diyorum.
ŞÇ: Ben son olarak hem Antalya taraftarı ile ilgili düşüncelerinizi almak ve de sizin geldiğiniz dönemde başladığınız altyapı çalışmalarını sormak istiyorum.
DH: Çok güzel bir ortamda bir salon yarattık. Küfür edilmeyen, herkesin ailece gelip rahatlıkla izleyebildiği, parasal açıdan takıma da katkı veren – biz parasız hiçbir seyirciyi içeri almıyorduk- bir ortam yaratılmıştı. Benim en büyük üzüntüm altyapı konusunda. Altyapıdan birkaç oyuncuyu beş sene içinde A takımlar seviyesinde oynatmaktı. Bunun için büyük emek sarfedildi. 12 Dev Adam Altın Bilekler Okulları açıldı ve bunlar devam ediyor, ancak bunların hepsi silinecek.
ŞÇ: Tüm bunların biteceğini mi düşünüyorsunuz?
DH: Hayır biteceğini düşünmüyorum ama artık hedefler küçültüldü. “Biz küme düşmemek için takım kuruyoruz” lafını söylediğiniz zaman oynayan oyuncuların ve taraftarların bakış açısı çok kötü olur. Hedef büyük olunca oyuncular bu takıma koşarak gelir, taraftar maçlara koşarak gelir. Şunu da söyleyeyim; Avrupa kupasına katılacağımız hedefini koyduk, tur geçeceğiz hedefini koyduk ve ilk turu geçtik ancak daha sonra yine maddi problemler nedeniyle ikinci turu geçemedik çünkü bütçemiz bunlara el vermedi. Avrupa Kupalarına gidiş bütçesini federasyondan avans alarak toparladık. Tüm bunları söylemek belki acı ama ne tür fedakarlıklar ile buralara gelindiğinin de bilinmesi gerekir.
Sohbetimizin sonlarında Doğan Bey'le Orhun Ene'nin gidişinden de bahsettik, kendisi sezon ortasında takımı bıraktığı için Orhun Hoca'ya çok kızgın ve kırgındı. Ancak şimdi kendisi de takımdan ayrıldı. Bakalım Antalya B:B önce Orhun Ene'siz kalmıştı şimdi de Doğan Hakyemez'siz yoluna nasıl devam edecek?
Antalya defterini kapattığını ancak tatil için biraz daha kalacağını söyledi Doğan Hakyemez. Ben kendi adıma burada olduğu 2,5 sene içerisinde kim ne dersin Antalya'da basketbolun gelişmesi için yaptığı tüm katkılardan dolayı ona minnettar olduğumu söylemek istiyor ve iyi tatiller diliyorum.
Basketbol camiasının Hakyemez Amca'ya ve onun gibilere ihtiyacı var.