Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2002 17:43
Başta Amerika olmak üzere ülkemizde de, yaşla birlikte anımsama gücü azalan belleği geliştirmek için yığınla hap piyasada satılıyor. Ve milyonlarca insan milyarlarca dolar harcayarak bu ilaçları kullanıyor.
Yapılan bir araştırmaya göre, bu ilaçların çok azı işe yarıyor ve paralar boşa gidiyor. Uzmanlar belleği güçlendirmenin doğal yollarını öneriyorlar...
Arkadaşlarınıza veya çocuklarınıza, artık bazı şeyleri anımsayamadığınızdan şikayet ediyor musunuz veya bu şikayetleriniz daha mı sıklaştı? Bir akıl defteriniz varsa onu daha sık mı kullanır oldunuz? O halde buzdolabınızın üzerinde not defterine de sık bakıyorsunuzdur.
Bunlar doğal. Biyolojik döngümüz doğal seyrini izliyor. Yıllardır belleğimizde birikenlerin yaşlılıkla beraber giderkek azalmaya başlaması da bunun sonucu. Bir karikatür: Bütün bedeni, yapacağı işleri yazdığı küçük kağıtlarla kaplı fil, yanındaki arkadaşına, ‘Yaşlandıkça hatırlayabilmek için yapıştırdığım bu kağıtlara daha çok bakmam gerekiyor’ diyor.
Yaşlandıkça bellekte bu yitimlere çare bulmak umuduyla büyük bir pazar var dünyada. Tabii bu pazarın en büyüğü ABD’de. Avrupa ve Türkiye’de belleği güçlendirdiği iddia edilen ilaçların tüketimi giderek artmakta. Türkiye’de hali vakti yerinde olan bir azınlık, düzenli bir şekilde dışardan getirdiği bu ‘bellek güçlendirici’ ilaçlardan kullanıyor. Ayrıca Capitol vb gibi büyük yerlerde de bu tür dükkanların açıldığını görüyoruz.
Ne kadar etkili?
Hemen herkes belleğini güçlendirmek istiyor ve milyonlarca insan beyinsel işlevleri geliştirdiği söylenen bir sürü ilaç alıyor. Yeterince denenmeden piyasaya sürülen bu ilaçlar, yaşlılıkla birlikte görülen kavrayış güçlüğünü durdurduğu, belleği ve dikkati geliştirdiği söylenerek satılıyor.
Washington merkezli tüketici örgütü, Halk Yararına Bilim Merkezi’nin yaptırdığı bir araştırmanın sonuçları geçenlerde açıklandı. Brain Gum, CerebroPlex ve Mind-Max isimleriyle satılan ve soyadan elde edilen phosphatidylserine dışında bu ilaçların tümü etkisizdi. Paranızı boşa harcamayın diyordu merkez. İlaçların aylık maliyeti ise 90 doları buluyordu. Merkez, bu açıklamayı, Nutrition Action isimli yayın organında yapmıştı.
Alzheimer ve benzeri bellek ve düşünce bozuklukları, gerçekte 65 yaş üzerindeki nüfusun yüzde 3-10’unu, 80 yaşın üzerindekilerin yüzde 40 kadarını etkiliyor. Ama yaş ilerledikçe herkes şu ya da bu ölçüde öğrenme ve anımsama güçlüğü çekiyor.
Beynin isteği
Araştırmacılar, beyin etkinlikleri yavaşlasa bile sağlıklı yaşlılarda sinir hücrelerinin pek çoğunun ölmediğini ve doğru bir uyarı yöntemiyle yeni sinir hücreleri oluşturulabileceğini ve aralarında bağlantılar kurulabileceğini söylüyor. Yapılacak en önemli şey, beyin işlevlerine zarar verdiği bilinen hastalıklardan ve alışkanlıklardan uzak durmaya çalışmak:
Beyne kan gitmesini engelleyen yüksek tansiyon ve buna bağlı olarak kimi zaman ayırdına varmadığımız inmeler, kalp hastalığı, damar sertliği, şeker.
Bu hastalıklardan biriyle karşılaşıldığında sağaltıcı önlemlere uymak, her gün düşük dozda bir aspirin almak ya da düzenli olarak ibuprofen kullanmak yararlı oluyor.
Arabada mutlaka kemer, motosiklet gibi araçlarda başlık takmak beyni zedelenmelerden koruyor.
Sigara, alkol ve kafein tüketiminin de sınırlanması gerekiyor. Sigara kan damarlarını büzüyor, kafeinse beyne kan akışını yavaşlatıyor. Alkolün azı beyin işlevlerine yararlı olurken, fazlası beyin hücrelerini öldürüyor.
7 Madde
ABD’de Yaşlanma ve Uzun Ömür Merkezi Araştırmaları Enstitüsü bir rapor yayımlayarak (Kaynak: New York Times- İnternet) yapılması gerekenleri 7 maddede sıraladı: Her gün dolu dolu yaşayın, üretken olun, yeni bilgiler edinin, sağlığınızı koruyun, yaşama katılın, bağımsız yaşayın, aile ve toplumsal ilişkilerinizi sürdürün, yaratıcı olun, güçlüklerden yılmayın, depresyondan uzak durun. İşleyen demir Işıldar. Gerçekte bütün bunları her yaşta insanın yapması gerekir. Ama özellikle yaşlılara önerilen etkinlikler:
Yaşam boyu Öğrenme:
Kullanılmayan organ körelir. Kurslara gidin, çaba gerektiren kitaplar okuyun, hobiler geliştirin, bilmece çözün, bellek alıştırmaları yapın ve beyni geliştirici oyunlar oynayın.
Düzenli hareket:
Fiziksel etkinlik beyne kan akışını hızlandırdığından, fiziksel açıdan hareketli yaşlılar beyin gücünü ölçen testlerde daha başarılı oluyorlar. Araştırmalar, ruh ve beden sağlığı yeterince güçlü olmayanların bile düzenli hareketten yararlandığını ortaya koyuyor.
Günlük Etkinlikler:
Başkalarıyla birlikte olabileceğiniz günlük etkinlikler arasında emeklilikte çalışmayı sürdürmek, gönüllü olarak çalışmak, seyahat etmek, bahçeyle uğraşmak, örgü örmek ve gruplara katılarak günlük gezilere çıkmak öneriliyor.
Stresten uzak durmak:
Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, stresin beynin yapısını etkilediğini ve normal fizyolojik işlevlerin bozulmasıyla bilişsel işlevlerin de zarar görebildiğini ortaya koydu. Fiziksel etkinlik, meditasyon, dua, en yaygın stres giderici yöntemler. Ama bunlar yetmediğinde doktora gitmekte yarar var.
Düzenli Uyku:
Yaşlıların çoğu uyku bozukluklarından yakınır. Yetersiz uyku ve özellikle düş uykusunun (REM) bölünmesi, beyin işlevlerini olumsuz etkiliyor. Bu konuda yol gösterici kitaplar yetmediğinde bir doktora ya da hastanelerin yalnızca bu konuda çalışmalar yapan uyku kliniklerine danışmak gerekebilir. Yapılacak en kötü şeyse, uyumak için alkole yönelmektir, çünkü alkol gerçekte uykuyu böler.
Yeterli Beslenme:
Yetersiz beslenme beyin işlevlerini olumsuz etkiliyor. E ve C vitamini ve sarı ve yeşil meyve ve sebzelerde bulunan beta karoten gibi antioksidanları yeterli dozda kullanan yaşlıların belleği daha sağlam. İnsan yaşlandıkça daha az kaloriye, ama daha nitelikli beslenmeye gerek duyar. Araştırmalara göre 65 yaşın üzerindeki insanların yalnızca yüzde 15’i doğru besleniyor. Çoğu yeterince protein, B vitamini ve antioksidan almıyor, posalı besinleri az tüketiyor, yeterince su içmiyor. Bütün bunları yiyeceklerden almak en iyi yöntem olmakla birlikte, günlük vitamin tabletleri de kullanılabilir.
Ruh Sağlığı:
Araştırmalar, ruh sağlığıyla beyin gücü arasında kesin bir ilişki olduğunu ortaya koyuyor. Yaşlı insanlarda yaygın olan depresyon, beyni de olumsuz etkiliyor. Yalnız yaşayanlar ve emeklilikten sonra kendilerini meşgul edecek bir etkinliğe katılmayanlar depresyona daha açık hale geliyor. Depresyon geçiren kişiler bunu çoğunlukla anlamıyor. Düzenli fiziksel etkinlik, grup etkinlikleri, gönüllü çalışmalar gibi yöntemler başarılı olmadığında doktora danışmak gerekir.
Bunlara dikkat...
Gevşeyin: Gergin ve stresli kişiler unutkanlığa daha yatkın oluyor.
Yoğunlaşın: Bir şeyi daha sonra anımsamak istiyorsanız dikkatinizi bu konuya yoğunlaştırın.
Dikkatinizi
toplayın: Dikkatinizi dağıtacak ve sizi yaptığınız işten uzaklaştıracak engelleri ortadan kaldırın.
Yavaşlayın: Dikkatinizi tam olarak verebilmek için yavaşlamak gerektiğini unutmayın.
Düzenli olun: Sizin için önemli olan şeyleri hep aynı ve kolay ulaşabileceğiniz yerlere koyun.
Not alın: Elinizin altındaki bir küçük not defterine sizin için önemli olan şeyleri yazın.
Tekrarlayın: Tekrarlamak anımsamayı geliştirir, yardımcı olur. Yeni insanlarla tanıştığınızda ya da yeni bir şey öğrendiğinizde bunu tekrarlayın.
Görselleştirin: Anımsamak istediğiniz şeyleri bir görsel imge ile birlikte aklınızda tutun.
Meraklılar için bir başka kitap daha: The Memory Workbook. Yazarları 2 Psikolog: Dr. Douglas J. Mason ve Dr. Michael L. Kohn, 230-sayfa (New Harbinger Publications, 2001, $18.95).
Neydi o şarkının adı?
Radyoda dinlediğimiz ve anımsayamadığımız bir şarkının adını anında cep telefonundan öğrenebileceğiz.
Radyoda dinlediğiniz bir parçanın büyüsüne kapılıp da, adını öğrenmek istediğiniz hiç oldu mu? Veya neydi o şarkının adı diye kafa patlattığınız?
Tabii ki oldu.
Hatta hemen telefona sarıldığınız ve arkadaşlarınıza hemen radyoyu açtırdığınız da.
Artık bu soruna da bir çözüm getiriliyor. Elektronik devi Philips şirketinin Hollanda’daki laboratuvarlarında görevli araştırmacıların bu soruna getirdikleri çözüm son derece basit. Yapacağınız tek şey, ezgi çalınırken cep telefonuyla bir hizmet sunucusunu arayıp telefonunuzu birkaç saniye boyunca radyo ya da TV hoparlörüne doğru tutmak.
Bir bilgisayar sistemi müziği çözümleyip, geniş bir veritabanında sağlamasını yaptıktan sonra, birkaç saniye içinde parçanın adını yazılı ileti biçiminde cep telefonundan bildiriyor. Dahası, standart bir e-ticaret işlemi aracılığıyla, parçanın yer aldığı CD ile ilgili satınalma bilgilerini bile veriyor.
Şirket söz konusu sistemi, uzun iletilerin güvenli bir biçimde alınıp alınmadığını denetleyen ve karıştırma adı verilen, şifrelere dayalı bir yöntemden esinlenerek geliştirdi. Karıştırma yönteminde aktarılan iletideki veri ya da sözcük yığınları karşılaştırıldıktan sonra yalnızca iletiyle birlikte çözülebilen şifrelere dönüştürülüyor.
Özel şifre
Karıştırma yönteminin müziğe uyarlanmış biçiminde Philips, tüm parçanın belleğe alınmasına gerek kalmaksızın, her bir şarkı için tek bir parmak izi oluşturmayı düşünüyor. Bunun için, bir parçanın tınıları 33 kısa frekans bandına ayrılıp, her bir bandın içerdiği enerji miktarı ölçülüyor.
Elde edilen bu ölçümlerle her ezgiye özel olan şifreler çözülebiliyor.
New Scientist dergisinin 1 Aralık sayısındaki habere göre, Philips piyasada satılmakta olan 100 bin kadar kaydın şifresini içeren merkezi bir veritabanı oluşturmayı tasarlıyor. Cep telefonundan bilinmeyen bir müziğin sesi veritabanına aktarıldığında, veritabanı gelen bu sesi tarayıp depolanmış şifreleriyle karşılaştırıyor. Şifrelere uygun bir parça bulduğunda bunu yazılı mesaj olarak gönderiyor. Philips ezginin yalnızca birkaç saniye çalınmasının kimliğinin belirlenmesine yeterli olacağını düşünüyor.