Güncelleme Tarihi:
Eski futbolcu Hakan Dilek, 2003'te çektiği Beşiktaş belgeselinin ardından, şimdi de Galatasaray'ın efsanevi golcüsü Metin Oktay'ın belgeselini yapmak için kolları sıvadı. Dilek, bu projeyle ilgili "Belgesel için Metin Oktay’ı seçtim çünkü 'mahallenin en şık ağabeyi'dir aynı zamanda. Hümanisttir, yardımseverdir. Ama bu kadarla kalmayacağım, 15 isim için daha belgesel planlarım var" diyo
- "Mahallenin En Şık Ağabeyleri" kitabınız ile futbol severlerin beğenisini kazandınız...
"Mahallenin En Şık Ağabeyleri" bütünlüklü bir çalışmanın adı. Altında eski futbolcuların hayat hikayeleri var. Kitap futbolcuların sadece nasıl futbol oynadıklarına değil, nasıl bir hayat yaşadıklarına da ışık tutuyor. İkinci çalışmam "O Gol Kaçmaz" oldu. Ardından “Maçı Kaybettik Ama Zemin Futbol Oynamaya Müsait Değildi”, “İşte Böyle Bir Şey”
- "Top Yuvarlaktır" birçok ünlünün bilinmeyen ortak yanı futbola işaret ediyor...
Kitabın içerisinde Kazım Koyuncu, Atilla İlhan, Beyazıt Öztürk, Metin Üstündağ, Mustafa Altıoklar, Fuat Saka, Hasan Kaçan, Kadir Çöpdemir ve Gönül Yazar gibi aslında futbolla iç içe yaşayan ama futboldan uzak olduklarını düşünen yazar ve çizerlerle, sanatçılarla yaptığım söyleşiler yer alıyor. Mesela Gönül Yazar’ın 17 yaşında Fenerbahçe’nin en genç kongre üyesi olduğunu kimse bilmez. Anekdotmuş gibi duran ama hatırlandığında insanları şaşırtan noktalar üzerinden öyküyü kuruyorum.
- Futbolcuların hayatlarına ne zaman merak saldınız?
Zaten eski futbolcuyum. Topu önümde buldum, bir biçimde aramama gerek kalmadı. Top belki biraz tersten geldi ama top tekniğim iyi olduğundan göğsümde yumuşattım. En başta "Bunları kimler okuyacak" diyen gazeteler, dergiler, televizyonlar nostalji köşesi açtılar. Hayatın ve futbolun kesintisiz tarihinde efsane futbolcuların nasıl bir görev üstlendiği merak ediliyor artık. Şeytanı ayrıntısında gizli bambaşka bir alanı anlatıyorum. Bu futbol olmayabilir, başka bir alan da olabilirdi. Ama kendim de futboldan gelme biri olduğum için bu yöne doğru girdim.
- Kitaplarınızda mahalledeki ağabeyin bakış açısıyla mı yansıtıyorsunuz olayları...
Tribünler içerisine girdiğin zaman kalabalık içerisinde oyunun güzelliğine hürmeten eriyen insan topluluklarının içerisinde bulundum. Oradaki hissiyatın ve sevincin adına ne yaşanması gerekiyorsa ben de yaşadım. Hagi için Galatasaray’ı, Rıdvan ve Aykut için Fenerbahçe’yi, Metin-Ali-Feyyaz efsanesi ve o efsaneyi yaratacak Beşiktaş’ı izlemiş biriyim. Aykut İstanbulspor’a geçtiğinde de onu izledim çünkü takımları değil adam tutuyorum. Metin Oktay yapısı, duruşu, hali ve tarzı dolayısıyla takımından çok merak ettiğim ve izlemek istediğim insanların başında geliyor. Metin Oktay sadece bir futbolcu değil aynı zamanda hayatıyla da doğrudan ilgimizi çekecek bir öyküdür.
FUTBOLLA MEŞGUL OLMAYAN YOKTUR
Ahmet Muhip Dranas’tan, Nazım Hikmet’e, Abidin Dino’dan, Aziz Nesin’den Hasan Hüseyin Korkmazgil’e kadar futbolla meşgul olmayan kimse yoktur. Cemal Süreyya, Metin Oktay için “Bademciğiyle, ensesiyle top alırdı” der. Onlar oyunun güzelliğini kavramış insanlar. Kazım Koyuncu’yu futbol konuşurken kimse düşünemez ama bizim onunla Trabzonspor ve futbol üzerine yaptığımız muhabbeti keşke insanlar okumuş, dinlemiş ya da izlemiş olsalardı.
- Çekeceğiniz Metin Oktay belgeselinden biraz tüyo almak istersek...
Metin Oktay belgeseli için çalışırken 1959’da ilk maçlarından birinde Oktay kendisine tekme atan oyunculardan birine yumruk atıyor. O dönemde kırmızı kart olmamasına rağmen saha dışına gönderiliyor. Bu bilgi benim için önemli. Derbi maçları hakkaniyet duygusu kaybolmasın diye İtalyan hakemler yönetiyor. O dönemdeki hakem sayısı çok az ve neredeyse hangi takımları tuttukları bile biliniyor. Aynı Metin Oktay kendisine sinkaflarla yazılan Fenerbahçe tribününe gidip belinden aşağıya doğru eğilerek selam veriyor. Aynı tribün şok geçirerek onu alkışlıyor. Öyle ki oyun 7 dakika duruyor ve yan hakem Metin Oktay’ı sahaya geri çağırıyor.
Dünyada oyundan atılmış bir futbolcunun bu şekilde tekrar oyuna dahil edildiğini hiç gördünüz mü?
Metin Oktay İtalya’ya Palermo’ya transfer oluyor ama memleket ve Galatasaray aşkı ile Türkiye’ye geri dönüyor. İnsanlar Can Bartu’ların, Lefter Küçükandonyanis’lerin Fioentina’da top koşturduklarını bilmezler. Bu yüzden benim gibi bu işi yapan insanları ve yaptığımız işi önemsiyorum. İnsanlar sayemizde fikir sahibi oluyorlar.
- Neden Metin Oktay?
İlk belgesel çalışmam 2003’te Beşiktaş şampiyon olduğu sene yaptığım Beşiktaş belgeseliydi. Metin Oktay’ı seçtim çünkü "mahallenin en şık ağabeyi"dir aynı zamanda. Hümanisttir, insalcıldır, yardımseverdir, toplumla ve bağlantılı
Nazım Hikmet'infutbol yazarlığını ben ortaya çıkardım
- Son kitabınızda yer alacak kişileri arkadaşlarınız arasından mı seçtiniz yoksa özel bir araştırmanız oldu mu?
Birebir tanıştığım insanlardı. Sunay Akın, Volkan Konak, Fuat Saka ve kitaptaki daha birçok ismin ne konuşacaklarını az çok kestirebiliyordum. Bu yüzden konuşulanlar hayata dair beklentilerimizi daha çok karşılıyordu, hem edebiydi hem de yenilir yutulurdu. Nazım Hikmet’in futbol yazarı olduğunu ben ortaya çıkardım. Farklı isimlerle yazılmış altı ayrı futbol yazısı vardır. Onları seçmemdeki gerekçe ise onların kavrayışlarına, duruşlarına, tarzlarına, yazdıklarına ve söylediklerine olan
- Çoğu kişi Gönül Yazar’ın futbolla ilgisini bilmez...
İddiasına göre futboldan hiç anlamadığını söylüyor ama “Top yuvarlaktır değil mi kardeşim” diyor. Bu da kitabın adı oldu.