Güncelleme Tarihi:
UEFA Avrupa Ligi’ndeki temsilcilerimizden Fenerbahçe ile Beşiktaş, dün gece Avrupa’nın 2 numaralı kupasında ilk maçlarına çıktı. Fenerbahçe, sahasında ağırladığı Belçika ekibi Union Saint-Gilloise’yi Çağlar Söyüncü ve Christian Burgess’in golleriyle (kendi kalesine) 2-1 mağlup etti. Süper Lig’deki iyi gidişatını Avrupa’da da sürdürmek isteyen Beşiktaş ise Ajax deplasmanında şok bir yenilgi aldı. Siyah-beyazlılar, zorlu rakibine Johan Cruyff Arena’da 4-0 mağlup oldu. Avrupa futbolunda uzun yıllardır görev yapan NAC Breda’nın yardımcı antrenörü Serdal Güvenç, temsilcilerimizin maçlarıyla ilgili analizlerini aktardı. Güvenç, ayrıca NAC Breda’ya uzanan serüvenini anlatırken; hedeflerini de açıkladı.
NAC BREDA’NIN YARDIMCI ANTRENÖRÜ SERDAL GÜVENÇ’TEN ÖZEL AÇIKLAMALAR ŞU ŞEKİLDE:
“FENERBAHÇE’NİN ÜZERİNDE DERBİNİN VE TARAFTAR BASKISININ ETKİSİ VARDI”
Union Saint-Gilloise, maçın ilk 20 dakikasında daha iyi olan taraftı. Pozisyonlara girdi ancak gol bulamadı. Eğer o ilk 20 dakikada gol bulabilseydi çok farklı bir maç izleyebilirdik. Fenerbahçe’nin üzerinde derbideki yenilginin ve seyirci baskısının etkisi vardı. Jose Mourinho gibi bir teknik direktörü takıma getirdiğin zaman baskı biraz daha artıyor. Çünkü herkes iyi sonuçlar bekliyor ve derbileri kaybettiğinde sıkıntılar oluşabiliyor. Union Saint-Gilloise, zaten 4 maçtır gol atamayan bir takımdı. Biraz bu konuda tıkanıklık yaşıyorlardı. Aslında iyi bir futbol oynuyorlar; bunu ilk 20 dakikada gördük ama gol bulamadılar. Fenerbahçe’nin hak ettiği bir galibiyet aldığını düşünüyorum. İkinci yarıya daha dinç ve diri çıktılar. Pozisyonlara da girdiler. Maçın sonlarına doğru yaklaşırken sıkıntı yaşayabilirlerdi. Dominik Livakovic, neyse ki penaltıyı kurtardı. Union Saint-Gilloise, penaltıdan hemen sonra golü buldu. Fenerbahçe, baskın bir futbol oynadı ve daha fazla gol atabilirdi.
“MOURİNHO’NUN TECRÜBESİNİ KONUŞTURACAĞINA İNANIYORUM”
Jose Mourinho, bu baskıyı kesinlikle kaldıracaktır. Bunu geçmişte de gördük. Roma’daki ilk zamanlarında da aynı sıkıntıyı yaşamıştı. Çok büyük bir beklenti var. Yeni bir ülkeye geliyorsunuz ve farklı bir kültürle tanışıyorsunuz. Mourinho, tecrübeli bir hoca ve neler yapabileceğini geçmişte ispatladı. Süper Lig, uzun bir maraton ve daha çok maç var. Galatasaray da puan kaybedecektir; Mourinho, bence bunun bilincinde. Mourinho’nun durumu toparlayacağını düşünüyorum. Süper Lig, yine Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında çekişmeli bir şekilde geçecek. Mourinho’nun tecrübesini konuşturacağına inanıyorum. Türk futbolunda teknik direktörlerden zaten çok çabuk bir şekilde sonuç alma bekleniyordu. Mourinho gibi bir hoca getirdiğiniz zaman bu durum çok normal. Çünkü böyle bir teknik direktör getirdiğin zaman direkt sonuç bulman lazım. Diğer taraftan Galatasaray da boş durmuyor ve kadrosunu güçlendiriyor. 2 sezon üst üste şampiyonluk yaşadılar. Galatasaray da gayet iyi bir performans sergiliyor. Beşiktaş da yeni hocasıyla beraber aynı performansı gösteriyor.
“POCOGNOLİ’NİN OYNATTIĞI FUTBOL GEÇEN SENEKİNDEN ÇOK DAHA İYİYDİ”
Union Saint-Gilloise, geçen sene takımın en etkili oyuncusu olan Mohamed Amoura, Puertas ve Gustaf Nilson’u bu yıl çok ciddi paralara sattı. Union, transfer politikası çok iyi olan bir takım. Union, diğer yandan Brighton’ın pilot takımı. Brighton’ın sahibi olan Tony Bloom, aynı zamanda Union’un da sahibi. Her sene aynı şekilde uygun, ucuz ve yetenekli futbolcuları keşfediyorlar. Daha sonra bu oyuncuları ciddi paralar karşılığında satıyorlar. Bu 3 futbolcu geçen sene 53 gole katkı sağladı. Amoura, Puertas ve Gustaf Nilson olsaydı bugün çok farklı bir maç izleyebilirdik. Union Saint-Gilloise Teknik Direktörü Sébastien Pocognoli, tecrübesiz birisi. Daha önce Genk’in ve Belçika Milli Takımı’nın alt yaş kategorisinde görev yaptı. Yani A Takım ve Avrupa tecrübesi olmayan bir isim. Sébastien Pocognoli’nin oynattığı futbol geçen seneki futboldan çok daha iyi. Topa daha fazla sahip olma, geriden oyun kurma ve oyunu rakip sahaya yıkma felsefesine sahipler. Oyunu bu şekilde domine etmeye çalışıyorlar ama gol bulamıyorlar. Amoura, Puertas ve Gustaf Nilson’ın ayrılmasından sonra yeni futbolcuların adaptasyon süresi uzun sürdü. Bu durum ligde de kendini gösterdi. 8 maçta 10 puan topladılar ve 12.sıradalar. Ortada pozitif bir oyun olduğu için Union Saint-Gilloise yönetiminin teknik direktörlerine olan güveni tam. Sonuç alma konusunda biraz tıkanıklık var. Bunu aştıkları zaman işleri rayına oturtacaklardır. Sébastien Pocognoli, tecrübesiz ama ciddi bir kariyere sahip. Daha önce Premier Lig ve Belçika’nın köklü ekiplerinde oynadı. O yüzden Pocognoli, boş bir teknik direktör değil.
“FENERBAHÇE TARAFTARI, 12.ADAM HİSSİYATI VERMEDİ”
Fenerbahçe’nin Galatasaray derbisinden sonra dünkü maçta daha coşkulu, istekli, bol bol pozisyona giren ve rakibi boğan bir şekilde oynamasını bekliyordum. Çünkü kaliteye baktığınız zaman Fenerbahçe’de üst seviyede olan oyuncular vardı. Tadic ve Dzeko ilk 11’de oynamadı ama yine de sahada tecrübeli oyuncular vardı. Seyircilerin de takımı yeterince ateşlemediğini düşünüyorum. Fenerbahçe taraftarı, normalde 12.adam hissiyatı verirdi. Ben bugün o hissiyatı alamadım. Derbinin kaybedilmesinden dolayı seyircinin tepki göstermesi normal. Fenerbahçe gibi bir kulübün böyle durumları bir an önce aşabilmesi lazım. Mourinho, takımı ve taraftarı toparlayacaktır.
“FENERBAHÇE, AVRUPA’DA EN AZ YARI FİNAL OYNAR”
Fenerbahçe’nin kalitesine ve bütçesine baktığımız zaman Avrupa’da kesinlikle yarı final veya final görebilir diye düşünüyorum. Fenerbahçe’nin grubunda AZ Alkmaar, Twente ve M.United gibi takımlar da var. Mesela Twente, M.United deplasmanından 1-1’lik beraberlikle döndü. AZ Alkmaar, geçen günkü Avrupa maçını 3-2 kazanmıştı. Bu iki takımı Hollanda Ligi’nden tanıyorum. Bu takımların da kaliteli ayakları var. Fenerbahçe, ligde işler iyi gittiği zaman Avrupa’da daha istekli oluyor. Avrupa maçlarında takım ruhunun ayrı bir önemi var. Seyirci desteği o zaman biraz daha farklı oluyor. Ayrıca takımın başında Mourinho gibi o sahneyi bilen bir teknik direktör var. Bence bu çok önemli bir etken.
“TWENTE, UNİON’DAN 2 KAT DAHA İYİ OLAN BİR TAKIM”
Manchester United-Twente maçını izledim. Maçtan önce Twente’nin geriye çekileceğini düşünmüştüm. Maça baktığımda Twente’nin ön alanda baskı yaptığını, pozisyonlara girdiğini, geçişlerde iyi olduğunu ve defansif anlamda da başarılı olduğunu gördüm. Bu hafta sonu Hollanda Ligi’nde Twente’ye karşı oynayacağız. Onların da analizini yaptık. Gerçekten çok kaliteli ayakları var. Twente, geriden oyun kuran bir takım. Ayrıca ön alanda baskı yaparak oyunu domine etmeye ve tehlikeli olmaya çalışıyorlar. Sol kanattaki oyuncuları çok süratli. İyi bir pivot santrfor oyuncuları var. Twente’nin santrforu; çalışkan ve kale önünde topla buluştuğunda tehlikeler yaratan tipik bir Hollanda santrforu. Orta sahadaki oyuncuları da iyi ayaklara sahip. Defans oyuncuları, gayet iyi seviyede. Onun için Twente, Union’dan 2 kat daha iyi olan bir takım. Twente’nin Fenerbahçe ayarında bir takım olduğunu söyleyebiliriz. AZ Alkmaar da şu an Hollanda Ligi’ndeki sonuçlara baktığımızda resmen aldı başını gidiyor. Mesela Heerenveen maçını 9-1 kazanmışlardı. Şu an bu iki takım Hollanda Ligi’nde gayet iyi bir performans sergiliyor. Ayrıca Avrupa’daki ilk maçlarından da iyi sonuç aldılar. Fenerbahçe için kolay bir fikstür değil.
AJAX-BEŞİKTAŞ MAÇI HAKKINDA:
“AJAX, DAHA CESARETLİ OYNAYAN TARAFTI. BEŞİKTAŞ İSE RUHSUZ BİR TAKIM GİBİYDİ”
Gio, aslında Hollanda Ligi’ni ve Ajax’ı bilen bir teknik direktördü. Farioli, geçen sene Fransa’da muazzam bir iş çıkarmıştı. Farioli’nin oynattığı futbol biraz Roberto De Zerbi’nin oynattığı futbola benziyor. Zaten geçmişte beraber çalıştılar. Ajax, ön alanda baskı yaptığın zaman o ilk baskıyı kolaylıkla geçebilen bir takım. Ayrıca oyunu domine etmeye çalışan bir ekip. O yüzden Beşiktaş, daha sağlam bir defansif anlayışla maça çıkabilirdi. Savunmada çok açıklar verdi. Topla buluştukları zaman ön alanda pas yapamadı. Ajax, Beşiktaş’ın geriden oyun kurmasına izin verdi ama siyah-beyazlı takım etkili olamadı. Ajax, biraz daha coşkulu ve etkili bir futbol sergiledi. Hatta daha cesaretli oynayan taraftı. Hava toplarında ve bire bir mücadelelerde Ajax, biraz daha aktif olan taraftı. Ajax, daha dişli ve istekli olan takımdı; kazanmak için oynadılar. Beşiktaş, biraz ruhsuz bir takım gibi oynadı. Ajax’ı geride karşılamak Beşiktaş gibi bir takımın kültürüne uymuyor. Sonuçta Beşiktaş da köklü bir kulüp. Beşiktaş’ın biraz daha coşkulu bir baskı yapması lazımdı. Beşiktaş, bugün oyundan kopuktu.
“AJAX’A KARŞI SAĞLAM BİR DEFANSİF ANLAYIŞLA MÜCADELE ETMİŞTİK”
NAC Breda olarak Hollanda Ligi’nin 2.haftasında Ajax’a karşı oynadık. Ajax, geçişlerde tehlikeli olan bir takımdı ancak bu durum aynı zamanda onların bir zafiyetiydi. Biz de bu noktadan faydalanmıştık. Çünkü Ajax; genelde rakibi boğup, risk alarak ileriye çok fazla sayıda oyuncu gönderiyordu. Ajax’ın bu geçişlerde zafiyetleri oluyordu. Çünkü Ajax’ın son adamı, rakip sahanın ortasına kadar geliyordu. Orada pas yaparak bu zafiyeti iyi değerlendirdik ve golleri bulduk. Ayrıca duran toplarda da tehlike oluşturduk. İlk hedefimiz rakibi başarılı bir şekilde karşılayarak gol yememekti. Ajax’ın kenardaki oyuncuları bire birde çok etkiliydi, onları elimine etmeye çalıştık. O bölgelerde sağlam bir defansif anlayışla mücadele ettik. Ayrıca kompakt ve birbirimize yakın bir futbol oynadık. Hatlarımız arasındaki mesafe kısaydı. Ajax, topu o hat arasına aldığı zaman 2’li ve 3’lü baskı yaptık. Bunun sonucunda da planımız istediğimiz şekilde tuttu ve 3 puanın sahibi olduk.
“HOLLANDALILAR, MAÇIN SONUNDA ‘BU KADAR KOLAY OLMAMALIYDI’ DİYE DÜŞÜNDÜ”
Ciro Immobile’nin neden ilk 11’de oynamadığını anlamış değilim ama Mustafa Hekimoğlu da gayet iyi çalıştı, güzel koşular yaptı ve iyi mücadele etti. Mustafa’nın o formanın hakkını verdiğini düşünüyorum. Mustafa, topla fazla buluşamadı ve tehlikeli olamadı ama tecrübesiz olmasına rağmen gerekeni yaptı. Beşiktaş’ın daha cesaretli, sağlam ve bağlantılı bir oyun ortaya koyması gerekiyordu. Beşiktaş’ın kadrosuna baktığımda Gio, sanki bu maçı önemsemiyormuş gibiydi. Kenarda Immobile ve Joao Mario gibi oyuncular vardı. Gio, bu maçta fazla zorlamadan daha çok lige odaklanmayı istiyor gibiydi. Beşiktaş gibi bir takımın her rakibe karşı etkili oynaması gerekiyordu. Maçı anlatan Hollandalı spiker, Ajax 4-0 öne geçtikten sonra, ‘Türkiye Ligi’nde 3.sırada yer alan Beşiktaş’ı yendik’ diye söylüyordu. Çünkü Hollandalılar da Beşiktaş’ın ne kadar köklü bir takım olduğunu biliyorlardı. Bence onlar da şaşırdı çünkü, ‘bu kadar kolay olmaması gerekiyordu’ diye düşündüler.
ANTRENÖR SERDAL GÜVENÇ’İN KARİYER HEDEFİNE DAİR AÇIKLAMALARI İSE ŞÖYLE:
“ŞAMPİYON OLMAKLA KALMADIK AYNI ZAMANDA OYUNCU DA YETİŞTİRDİK”
İlk önce 2 sene Belçika 1. Lig ekiplerinden Sint-Truiden’de altyapı antrenörü olarak görev yaptım. U16 Ligi’nde şampiyonluk yaşadık. Sadece şampiyon olmakla kalmadık aynı zamanda futbolcu da yetiştirdik. A Takıma yükselen oyuncularımız oldu. Orada çok iyi bir iş çıkardık. Bu başarılarımız fark edildikten sonra kulüp beni 2.takım (U-21) antrenörü yaptı. Orada da müthiş bir iş çıkararak takımı U23 Ligi’ne çıkarmayı başardık. Sint-Truiden’in A Takımı’nda antrenör olma şansım vardı ama o sırada NAC Breda takımdan teklif geldi. Yardımcı antrenör olarak NAC Breda ile anlaştım. Teknik direktörümüz Carl Hoefkens, daha önce Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden tecrübeli bir hocamız. NAC Breda, geçen sene Hollanda 2.Ligi’nde mücadele ediyordu. 5 senedir 1.Lig’e çıkmak için uğraşıyorlardı ve geçen sezon bunu başardılar. NAC Breda’nın geçen seneki teknik direktörü olan Jean-Paul van Gastel, şu an Beşiktaş’ta Gio’nun yardımcısı olarak görev yapıyor.
“BİR GÜN PREMİER LİG’İN VEYA BUNDESLİGA’NIN BÜYÜK TAKIMLARINDA ÇALIŞMAK İSTİYORUM”
Şu an için NAC Breda’da çok mutluyum. İyi bir sezon geçirip ligde kalmayı hedefliyoruz. İlerleyen zamanlarda teknik direktör olarak da görev yapmak istiyorum. Bir gün Türkiye’de de çalışmak isterim. Öncelikle kendimi burada ispatlamak istiyorum. Daha sonra iyi bir takıma gidip orada da güzel işler çıkarmayı hedefliyorum. Roberto De Zerbi’yi çok beğeniyorum. Çünkü ben de uzun top oynayarak çıkmak yerine geriden oyun kurmayı seviyorum. Uzun top oynamak bana göre biraz kumar oynamak gibi geliyor. Ayaktan ayağa pas yapmak biraz daha sağlam duruyor. Roberto De Zerbi’nin felsefesine sahibim. O, benim için çok güzel bir örnek. Brighton’a ilk geldiğinde geriden oyun kurma felsefesini takıma ezberletip; Premier Lig’in dev ekiplerine karşı da muazzam sonuçlar aldı. Roberto De Zerbi’nin oynattığı futbolu çok beğeniyorum. Çok baskılı bir futbol oynuyor ve oyunu rakip sahaya yıkmaya çalışıyor. Mesela topu kaybettikleri anda 5 saniye içinde topa sahip olmaya çalışıyorlar. O yüzden Roberto De Zerbi’nin futbol stilini örnek alıyorum. Hayalimde Premier Lig veya Bundesliga’nın büyük takımlarında çalışmak var.