Bedene takılan kimi yapay özellikler, orijinalinden daha iyi çalışıyor...

Güncelleme Tarihi:

Bedene takılan kimi yapay özellikler, orijinalinden daha iyi çalışıyor...
Oluşturulma Tarihi: Mart 19, 2005 22:22

Haberin Devamı

BEYİN: Beynin içine yerleştirilen elektrotlar, Parkinson hastalığının tedavisinde uzun zamandır kullanılıyor. Benzer implantların, yemek yeme gibi alışkanlıkların kontrol edilmesinde veya hafızanın güçlendirilmesinde kullanılabileceği yönünde iddialar var. Bilgisayar gücünün artmasıyla gelecek 10 yıl içinde, bilgiyi anında sağlayacak beyin implantlarına, bunun sonucunda da makine ile aklın birleşmesine tanık olabiliriz.

KULAK: Bir koklea implantı, duymayı kısmi olarak geri kazandırabilir. İmplant, kulağı geçerek, doğrudan duyma sinirlerini uyarır. Kulak üzerine takılan bir mikrofon, sinyalleri radyo dalgaları halinde kulağın çok derinindeki implanta iletir. Bunun sonucunda, sinir uçlarını uyaran elektrot dizisi harekete geçer. Gelecekte duyma, daha geniş elektrot dizileri, gelişmiş ses yöntemleri ve duyma sinir uçlarının büyümesinin sağlanmasıyla daha da güçlendirilecektir.

KALP: İlk yapay kalp, hastalara nakil ameliyatı geçirmeden önce geçici olarak yardım ediyor. CardioWest olarak bilinen yapay kalp, 2 poliüretan ventrikül içeriyor. Bu ventriküllerin her birinde, hava odacığını kan odacığından ayıran esnek bir diyafram bulunuyor. Bir odacığa dolan kan, diğer odacığın dışarıdaki bir parçadan gelen sıkıştırılmış havayla dolmasıyla boşalır.

KALP ĞVENTRİKÜL: Kalp yetmezliği vakalarının büyük çoğunluğu, kalbin en önemli odacığı olan sol ventriküldeki hasarlara bağlıdır. Eğer kalbin geri kalanı sorunsuz çalışıyorsa, kalp hizasına "sol ventriküler yardımcı cihazı" denilen bir destek pompası yerleştirilir. Bu cihazın bir modelinde, aorta sürekli kan akışını sağlayan bir pervaneyi döndürmek için manyetik alan kullanılır.

Haberin Devamı

PENİS: Penis implantlarının en gelişmişinde şu özellikler yer alıyor: Penisin sertleşen dokusunun içine ameliyatla yerleştirilen bir çift silikon silindir, karın duvarının altına konulan bir tuz haznesi ve skrotuma takılan, ereksiyona ulaşmak için birkaç kez sıkılması gereken bir pompa. Pompanın bir tarafında bir açıklık yaratılınca, implant iniyor. Bu yöntem, ereksiyon bozukluğu ilaçlarla tedavi edilemeyen hastalar için tasarlanmış. Bazı hastalar, penis implantlarının orijinallerinden çok daha iyi çalıştığını ve sarhoşken bile sertleşme sağladığını söylüyor.

KAS UYARICILARI: 1.4 santimetre uzunluğundaki silindirik mikro-uyarıcılar, önemli sinirlerin yanına enjekte edilir. Cihazın dışındaki elektromanyetik bobinden gelen sinyaller, beyin sinyalleri gibi hareket ederek cihazları aktive eder. Böylece, sinir uyarılır ve adale kasılması başlatılır. Kaliforniya’daki Alfred Mann Vakfı’nca geliştirilen mikro-uyarıcılar, inme geçiren hastaların kollarını yeniden kullanmalarını sağlamak amacıyla deneniyorlar. Bu sistemle ulaşılmak istenen nihai amaçsa, kısmi felç geçiren hastalara hareket kabiliyetini geri verecek, mikro-uyarıcılar ve sensörlerden oluşan, kendi kendine güç sağlayan kablosuz bir şebeke kurmak.

KAN: Yapay kan, hem kan nakli için gerekli kaynakları sağlar hem de enfeksiyon yayılmasını önler. Ancak yedek kan oluşturmak zorlu bir süreçtir. Yapay kanın bir dezavantaj, kılcal damarların çökmesine neden olmasıdır. Yeni Kaliforniya’dan Sangart adlı şirket, oksijen taşıyan molekülü, polietilen glikolle kaplama yolunda ilerlemeler sağladığını öne sürüyor. Sonuç olarak elde edilen, kan kadar yoğun sıvının, oksijeninin uzun süre kaybetmeden kılcal damarları açık tutabildiği belirtiliyor.

GÖZLER: On yıl içinde orta yaşlı insanlar, yaşlanan ve sertleşen göz merceklerini çıkarıp yerine, esnek plastik lensler ve yumuşak polimer jeller yerleştirebilecekler. Bu yöntem, miyopluğu, hipermetropluğu ve astigmatı düzeltecektir. Gözün kendi merceği üzerine daimi olarak eklenen veya katarakt nedeniyle zarar görmüş mercekleri yenileyen plastik lensler şimdiden bulunabiliyor.

KOLLAR: Kolların kaybetmiş kimselerin doğrudan sinir sistemine bağlanan biyonik kollar yakında geliyor. Biyonik kolu takan kişi kolunu hareket ettirmeyi sadece düşünerek, bir dizi mikro ölçekli motor aracılığıyla eklemlerini kontrol edebilecek. Günümüzdeki en yeni teknolojili protez kollarda, elektromyografi denilen bir teknik kullanılıyor. Tekniğe göre, kolun geri kalan kısmındaki adalelerin kasılmasıyla oluşan elektrik sinyalleri, yapay elin nesneyi tutmasını veya bırakmasını sağlayacak sensörlerce toplanıyor.

BÖBREK: 1940’larda yaratılan böbrek diyaliz makineleri, ilk yapay organdı. Makinede, sosisin sarıldığı kabuktan yapılan yarı geçirgen bir zar içinden kan geçirilip zehirli maddeler arındırılıyordu. Teknoloji sürekli ilerlese de, kanı filtre edebilen ve kırmızı kan hücrelerinin kontrol edilmesi gibi böbreğin diğer fonksiyonlarını yerine getirebilen tamamen yapay bir böbrek implantı yakın gelecekte yok. Michigan Üniversitesi'nde geliştirilen "biyo-yapay" böbrekse umut veriyor, çünkü dış bir kartuş içindeki böbrek hücreleri, diyalizin geliştirilmesinde kullanılacak.

ÜRETRAL SFİNKTER: Yaşlı nüfusun giderek artması demek, idrar tutamayanların sayısının ve beraberinde ped satışlarının artması demektir. Avustralya’daki Continence Control System International, daha narin bir seçenek olarak, hastanın kendi kaslarından yapılan bir sfinktere bağlı sinirleri uyarmak için implanta elektrotlar kullanmayı planlıyor. Bir radyo cihazı hareket geçirilince, sfinkter rahatlayacak ve idrar istenilen zamanda bırakılacak. Sfinkter şu anda hayvanlar üzerinde deneniyor.

KALÇA KEMİĞİ: University College London’daki mühendisler, kanser nedeniyle uyluklarının bir bölümünü kaybetmiş çocuklar için, çocuk büyüdükçe uzayan protez geliştirdiler. Protezin içinde dişli bir mekanizma bulunuyor. Her ay, bu mekanizmaya bağlı bir mıknatısı döndürmek için, çocuğun bacağına manyetik alan uygulanıyor. Bu, iç içe girmek suretiyle uzayıp kısalan titanyum protezi her seferinde 4 milimetre uzatıyor. İşlem yaklaşık olarak 15 dakika sürüyor.

BACAK: Doğrudan iskelete bağlanan bacak protezleri, günümüzdeki yapay uzuvlardan daha iyi algısal geri bildirim sağlar. "Kemik birleşmesi-osseointegration) denilen ve halen gelişme aşamasında olan çalışmalar, İsveç’teki Sahlgrenska Üniversitesi Hastanesi’nde yürütülüyor. Çalışmanın ilk aşamasında, titanyum çivi, bacağın geri kalan kısmının içine takılıyor. 6 ay sonra, çivi üzerinde kemik oluşunca, ikinci bir ameliyatla uzvun ucuna çıkıntı yapacak şekilde bir bağlayıcı eklenir. Protez de bu bağlayıcıya kilitlenir. Birleştirilmiş kemikler kötü aşınmaları ortadan kaldırır ve hareketliliği arttırır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!