OluÅŸturulma Tarihi: Mart 06, 2004 00:00
İstanbulspor parasal sıkıntılar yüzünden 2003 yılını zor bitirdi. Futbolcular aylarca para almadan maçlara çıkmaya devam ettiler. Buna karşın ligin en çarpıcı sonuçlarını almayı sürdürdüler. Gazeteci-yazar Barış Tut’un deyimiyle bu zor süreçte Teknik Direktör Aykut Kocaman adeta bir ‘tutkal’ işlevi gördü, takımın dağılmasını önledi.Bu çalkantılı dönemi onun ağzından duymak istiyorsanız Barış Tut’un kaleminden çıkan ‘Kocaman Bir Adam’ adlı kitaba göz atacaksınız. Tut, aylarca Aykut Kocaman’ın ve İstanbulspor’un peşinden koştu. Ondan dinlediklerini, kağıda döktü. Ortaya 380 sayfalık ‘Kocaman Bir Adam’ kitabı çıktı.11 saatlik bir otobüs yolculuğu. Ön koltukta iki adam saatlerdir konuşuyor. Muhabbetin diğer tüm ortakları birer birer köşelerine çekilmiş uyuyor. Ama, zorlu Samsunspor deplasmanı dönüşü İstanbulspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman ve gazeteci yazar Barış Tut telden tele atlayıp bitmeyen bir muhabbeti sürdürüyor. Ta ki İstanbul’a varan kadar. Futbolcuların uyku mahmurluğu sürerken Kocaman ve Tut bu meşakkatli yolculuğu bir an bile susmadan tamamlıyor. Geçen yıl temmuz ayında başlayan projenin ayaklarından biridir bu. Kuzguncuk’ta yenen bir akşam yemeğinde temelleri atılan bir işbirliğinin göstergesi aynı zamanda.Barış Tut 2002-03 futbol sezonu bittiğinde kafasındaki projeyi belirler. Yeni sezonda Aykut Kocaman’ı gölge gibi izleyip teknik direktörlük öyküsünü kaleme alacaktır. O yemek masasında projeyi detaylı konuşurlar, Kocaman’ın da aklına yatar. Barış Tut’a göre böyle bir kitap projesi için Türkiye’de Aykut Kocaman’dan daha uygun bir başka antrenör yoktur: ‘Büyük kulüplerde hem ortam uygun olmazdı hem antrenörün yaklaşımı aynı kalmazdı. Üstelik Aykut Hoca gibi spor bilincine sahip başka bir teknik direktörle karşılaşacağımı zannetmiyorum. Doğrusu haftada iki gün, değerli saatlerini bana ayırmakta bir sakınca görmedi.’Barış Tut’un çalışma planına göre hafta içi antrenman sonrası biraraya gelirler. Kocaman o hafta oynayacakları maç hakkındaki görüşlerini ve takımın çalışmaları üzerine görüşlerini aktarır. Hafta sonu oynanan lig maçını takip eden gün yine buluşurlar. Kocaman hem İstanbulpor’un nasıl bir oyun ortaya koyduğunu anlatır hem de rakip takımın performansını değerlendirir. Tabii çoğunlukla bu değerlendirmeler deplasman dönüşü uçak koltuğunda yapılır. VALİ ‘OYUNCU DEĞİŞTİR’ DEDİBarış Tut, ligin ilk yarısında adeta takımın bir parçası gibidir. Sadece başkan Adnan Sezgin, menajer Sinan Dinler’in eşlik ettiği deplasman kafilesinde ailenin bir bireyidir. ‘Çok ilginç olaylarla karşılaştım. Türkiye Ligi’nin televizyonda izlediğimiz üç dakikalık özet görüntülerden ibaret olmadığını anladım. Bu ligde takım tamamen yalnız bırakılmıştı. Ortada başkan Adnan Sezgin dışında tek bir yönetici gözükmüyordu. Bu sayede deplasmanlarda İstanbulpor yöneticilerine ayrılan koltuklara oturdum. Anadolu şehirlerinde önde gelen eşrafın tribünden nasıl oyuna karışmaya yeltendiğini gördüm. Valinin başkana oyuncu değişikliği telkininde bulunmasına şahit oldum.’Söyleşiler birbirini takip ederken futbolcular da bu durumu kanıksar. Hatta takımın gençlerinden Aytekin üç ay boyunca Barış Tut’u teknik direktörün arkadaşı zanneder. Bu birlikteliğin bir kitap projesine dönüşeceğini öğrenince şaşırıp kalır.SİNİRLİ DEĞİL SAKİN BİR HOCABarış Tut bir yandan duyduklarını kitaba dökerken bir yandan da sakin bir teknik direktörün portresini çizer. Öyle ki soyunma odasının önündeyken onun bağırdığını hatta yüksek sesle konuştuğunu görmez. Hep bir sükûnetle futbolcularına hitap eder. Aykut Kocaman bu noktada atılır ‘Barış, Rizespor maçında yoktun. Fırtınalar koptu soyunma odasında. Çünkü kötüden öte laubali bir futbol oynadı takım o gün. Ama öyle bağırıp çağıran, oyunculara sert davranan bir teknik adam değilim.’Bu arada Kocaman, teknik direktörün futbolcudan farkını da anlatıyor. Futbolcunun sadece kendisini düşündüğünü, maç taktiği üzerine fazla kafa yormadığını hatırlatıyor. Halbuki bir lig maçı sona erer ermez teknik direktör anında bir sonraki haftaya odaklanıyor. Acaba cezalı oyuncunun yerine kimi oynatsa veya rakibin kanat akınlarını nasıl engellese? Zaten bazı maçların ertesinde Barış Tut, onu derin düşüncelere dalmış bulur. Çünkü Kocaman, gelecek haftanın ilk 11’ini kurmaktadır. 11 hazır olunca yine muhabbete koyulabilirler.En asparagas futbol haberleriFutbol Türkiye’nin gündeminde yer aldıkça espriler de tükenmiyor. Birkaç ay önce faaliyete geçen deplasman.com web sitesi de Asparagas bölümünde Türk futboluyla ilgili esprili haberlere yer veriyor. Web sitesinde Şampiyonlar Ligi finalinin Barcelona’daki Nou Camp Stadı diye İstanbul Olimpiyat Stadyumu’na alınmasıyla veya Şenol Güneş’in milli takımdan istifasıyla ilgili asparagas haberler okuyanları güldürüyor. İşte deplasman.com’daki asparagas futbol haberlerinden örnekler.Ali Aydın: 6 atarımBeş futbolcunun atılmasıyla 84. dakikada sona eren
Beşiktaş-Samsunspor maçıyla ilgili tepkilerin en beklenmeyeni ve kuşkusuz en ilginci Ali Aydın’dan geldi. İki sezon önce yönettiği Fenerbahçe-Galatasaray maçında Sarı-Kırmızılılar’a dört kırmızı kart çıkartan Aydın, bu olayı hatırlatarak ‘Cem Papila rekorumu elimden almak istedi ve başardı, ancak bu iş burada bitmeyecek, gerekirse bir maçta altı oyuncu atarım. Arkadaşlar, hakemliğin de püf noktaları var. Hatırlarsanız ilk derbi maçımda Batista ve Hasan’ı bir köşeye çekip aynı anda kırmızı kart göstermiştim. Rekoru istersem alırım, gerekirse bütün takımı yanıma çağırıp aynı anda atarım, bu kartları Türkiye’de benim kadar seven kimse yoook!’ diyerek rekortmenlik ruhuna sahip olduğunu gösterdi. Basın toplantısı boyunca sinirli hareketler yapan Ali Aydın, altı gazeteciyi iki sarıdan, dördünü ise doğrudan kırmızı kartını kullanarak toplantı salonunun dışına gönderdi.Uçakta garip şey içince (O garip şey rakıydı) kendimizi statta bulduk2004-05 sezonu Şampiyonlar Ligi finalinin Olimpiyat Stadı’nda oynanmasına karar veren UEFA’ya büyük şok! İddialara göre UEFA görevlileri Olimpiyat Stadı yerine Nou Camp’a götürüldü. Tesise hayran kalan görevliler de finalin Olimpiyat Stadı sandıkları bu statta oynanmasına karar verdi.Olaylar şöyle gelişti: Altı ay kadar önce Olimpiyat Stadı’nı tetkik etmeye gelen görevliler İstanbul
Atatürk Havalimanı’nda kimliği belirsiz kişilerce karşılandı. Söz konusu kişiler, UEFA heyetini, stadın biraz uzak olduğunu söyleyerek başka bir uçağa bindirdiler. Barcelona’ya inen heyet camsız bir limuzinle Nou Camp Stadı’na gitti. Heyet, basına sağlanan kolaylık ve seyirci rahatlığı gibi konularda çok üstün olduğunu belirleyerek, finali Olimpiyat Stadı görünümlü Nou Camp’a verdiler. Heyetteki bir görevlinin geçerken Olimpiyat Stadı’na uğramasıyla ortaya çıkan skandal, UEFA kulislerini çalkalamaya başladı. İfadesi alınan görevlilerden birinin ‘Uçakta bize garip bir şey içirdiler, tadı güzeldi, bizi o çarpmış olabilir’ dediği ve söz konusu ‘garip şey’in rakı olduğunun belirlendiği kaydedildi.Şenol Güneş istifa etti!Ve beklenen son geldi. A Milli Futbol Takımı’nın teknik direktörü Şenol Güneş, takımı Euro 2004’e götürememesinin kabul edilemez olduğunu söyleyerek istifa etti. Açıklamanın metni şöyle: ‘
Dünya Kupası’ndan sonra her ÅŸey iyi görünüyordu, kupada yanılmıyorsam dördüncü olmuÅŸtuk, Senegal maçında Ä°lhan’ı oyuna kimin aldığını hálá çözememiÅŸtim. Neyse, ben de durumu fazla sorgulamadan sevinmeye devam ettim. Ä°ÅŸin doÄŸrusu Euro 2004 elemelerinin baÅŸladığını neden sonra fark ettim. Ä°ngiltere ile ilk maçımızı oynadığımızda (galiba Ä°ngiltere’de oynamıştık) durumun önemini yavaÅŸ yavaÅŸ kavradım. Ä°kinci Ä°ngiltere maçına altı ay kadar bir süre vardı ve bu kısa zaman içinde yeni oyuncular koymam mümkün deÄŸildi. Ben de ‘saldım sahaya Allah kayıra’ modelini uygulamaya baÅŸladım. Ä°ngiltere ile berabere kaldıktan sonra bütün akrabalarımı Eyüp Sultan’a seferber edip 40 baÅŸ kurban kestirdim. Kura çekilince kurban operasyonunun iÅŸe yaradığını görmüş oldum. Letonya zor rakip yollu açıklamalar yapıp ortamı soÄŸutmaya çalıştım. Ä°lk maçta çok ÅŸaÅŸkındım, çünkü Letonya beklediÄŸimden bile kötü bir takımdı. Nasıl oldu anlamadım ama iki maç sonunda elenen takım biz olduk. O nedenle herkesten özür diliyor ve görevimden istifa ediyorum.’GS’ye uzaktan kumandalı topTakımın gösterdiÄŸi olaÄŸanüstü baÅŸarısızlıktan bezen Galatasaray yönetiminin, yeni bir proje üzerinde yoÄŸunlaÅŸmakta olduÄŸu öğrenildi. Ä°smini vermek istemeyen bir yönetici, projenin 2002 Dünya Kupası’ndan bu yana gündemde olduÄŸunu belirtti. ‘Dünya Kupası’nda Rus hackerlar, Japonlar’ın Yokohama Stadyumu’nda yeni bir teknoloji kullanarak topa yön verebildiklerini iddia etmiÅŸlerdi. O günlerde bu bilgiyi aklımızın bir köşesine yazmıştık. Ne de olsa her yazın bir kışı vardır deÄŸil mi?’ diyen ve ismini ısrarla vermek istemeyen yönetim kurulu üyesine göre, Japonya’ya giden birkaç GS kulüp ajanı, bu teknolojinin izini buldu ve gerekli alet-edevatı alarak Türkiye’ye döndü. Plana göre, top uzaktan kumanda ile kontrol edilerek, top kontrolü, pas, ara pas, oyun kurmak gibi Galatasaraylı oyunculara zor gelen eylemler kenarda duran bir kiÅŸi tarafından halledilecek. Adını açıklamaya ikna olmamak için yoÄŸun bir çaba harcayan yönetim kurulu üyesinin, topu kimin kontrol edeceÄŸi yönündeki sorumuza verdiÄŸi cevap ise ilginçti: ‘Önce takımdan birilerinin kontrol etmesini uygun bulduk, ancak bu karardan hemen sonra birinin soyunma odasında ayağı kaydı ve baygınlık geçirdi, çocuklar bu tür oyuncakları seviyorlar tabii, ÅŸimdiyse iki adayımız var, baÅŸka bir ÅŸey söyleyemem, söylersem top beni bile takip edebilir’.Â
button