Güncelleme Tarihi:
BİR dönem Türk futboluna yön veren Stankoviç, Parreira, Otto Bariç, İvic, Miloş Militunoviç, Veselinoviç ve Vahid Halilhodziç gibi teknik adamların yardımcılığını yapan Cemşir Muratoğlu, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor’da yaşadığı unutulmaz hatıraları Hürriyet”e anlattı...
“Otto Bariç, anılarımda ayrı bir yer tutuyor. 11 Şubat 1998’deki Trabzonspor-Fenerbahçe maçında sırtına gelen taşla kendisini yere atması profesyonellik değil, çok ayıptı.”
“Trabzon Vugrinec’in golüyle 1-0 öne geçtikten sonra tribünden Otto Baric”e bir taş atıldı. Üzerinde palto olduğu için beline gelen bu taşla yere yıkılması abartıydı. Fenerbahçe sahadan çekildi, Trabzon hükmen kazandı. Aslında karakteri böyle bir şeye müsait değildi. Ama o an yanlış bir karar verdi sanıyorum.”
HÖGH-SAFFET TERCİHİNİ İYİ YAPAMADI
“Otto Bariç’in Fenerbahçe’deki sonunu kendinden çok emin olması hazırladı. ‘Ben çok büyük bir teknik adamım nasıl olsa şampiyon olurum’ diye düşünerek sezon başı hazırlık kampını çok kısa tuttu. Daha sonra da yıldız isimlere töleranslı davrandı. Bu da Fenerbahçe’nin mutlak şampiyonluğuna mal oldu. Ligin ilk yarısı sonunda tüm bunlara rağmen Galatasaray’ın 9 puan önündeydik. Defansın bel kemiği Högh sakatlandı onun yerine görevi Saffet Akbaş yüklendi, defansı adeta sırtlayıp götürdü. Ancak Högh düzelir düzelmez Bariç Saffet’i kenara aldı. Deplasmanda oynanan bir Kocaeli maçında hazır olmayan Högh hatalar yapınca o maçı 3-2 kaybettik ve bu Fenerbahçe’nin şampiyonluğuna mal oldu. Oysa sezon sonuna kadar Saffet ile devam etseydi her şey farklı olurdu.”
STANKOVİC TOZ TOPRAK YÜZÜNDEN GİTTİ
“FENER ve Beşiktaş’ı şampiyon yapan Stankoviç aradığı her şeyi Beşik-taş’ta bulmuştu. Beşiktaş’ı Fener-bahçe’den daha sevmişti. Yaşlı olduğu için Şeref Stadı’nın toz toprak içindeki zemininde çalışmak istemiyordu. Yönetim “Kalırsan burayı çimle kaplarız” sözü vermesine rağmen bu sözü yerine getirmeyince istemeye istemeye tekrar Fenerbahçe’ye döndü. Şeref Stadı’nın toprak zemininde 1 yıl daha çalışmayı göze alamadı. Beşiktaş’taki altın jenerasyonun yaratılmasına ilk imzayı atanlardan biri de Stankoviç’tir. Metin, Ali, Feyyaz, Gökhan gibi yıldızlara güvenip forma veren Stankoviç’tir.”
Yöneticinin derdi kişisel çıkarı
“Tanıdığım yöneticilerin yüzde 90’ı futboldan bir haber. Kendi çıkarları için yöneticilik yapıyorlar. Onların tek derdi çabuk ünlü olup çok para kazanmak.”
Milutinoviç’in 5-0’lık şanssızlığı
“ÇOK sert ve otoriter olan Stankoviç’ten sonra Beşiktaş’a gelen Miloş Militunoviç halefinin aksine oyunculara özgürlük veren,, futbolcuların uyarılarını dikkate alan bir teknik adamdı. Onunla Beşiktaş çok gol attı. Ancak onda Stankoviç’in disiplini olsaydı Beşiktaş büyük işler yapabilirdi.”
KAR BİR TÜRLÜ KALKMADI
“1986-87 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nda çeyrek finalde 2000 yıllarının takımı olarak adlandırılan Dinamo Kiev ile karşılaştık. Kar yüzünden o maç 3 kez tehir olmasaydı Beşiktaş, yarı finale çıkabilird. Ancak kar kalkmadı, biz gerekli antremanlarımızı yapamadık ardından maç İzmir’e alınınca malesef sonuç 5-0 mağlubiyetimizle bitti.”
Tercüman olmadığımı kimseye anlatamadım
“Ben aslında hiç tercümanlık yapmadım. Aldığım eğitim gereği hep yardımcı hocalık yapmama rağmen futbolcu ve teknik adamların konuşmalarını tercüme etmem bana tercüman gözüyle bakılmasına ne-den oldu.
En başarılı hoca İviç’tir
“Çalıştığım teknik adamlar içinde en başarılı bulduğum Tomislav İvic’tir. Stankovic’in otoritesi ve prensip sahipliliğiyle Militunoviç’in özgürlükçü anlayışının bir potada erimesini İvic’te gördüm. Fenerbahçe’de istediği Tolunay, Alpay gibi futbolcular alınmadığı için istifa etti. Paraya değil başarıya odaklanmış bir insan olduğu için elindeki kadroyla taraftarın şampiyonluk isteğine cevap veremeyeceğini düşünüp ayrıldı. Kendi alacağı paraya ve çıkarına bakmadı.”
Türk futbolunda torpil var
“Türk futbolunda torpil vardır. Bilgisi, birikimi yeterli olmadığı için bir yerlerde olmaması gereken bazı hocalar kolaylıkla iyi noktalara ulaşabiliyor. A takımlar düzeyinde de torpille forma şansı bulan futbolcular gördüm. Bu bazen bir yöneticiye yakın olan futbolcu olabilir. Bazen de teknik adama yakın olan bir futbolcu olabilir.”
Parreira'nın sırrı
“Parreira her çarşamba günü A takım ile U19 takımına maç yaptırırdı. Böylece ligde oynanacak maçın provasını gerçekleştirirdi. Bu yolla hem gençleri takip eder, hem de takımına sıkı bir antrenman yaptırırdı. F.Bahçe’de Parreira ile çalışırken, İvic’in beni Birleşik Arap Emirlikleri milli takımına önermesiyle yanından ayrıldım.”
Ayhan Akman’ın psikolojisini düzelttim
“Ayhan Akman Beşiktaş’ta oynarken psikolojik çöküntüye girmişti. Galatasaray’a transfer olduğunda kendisini dışarıdan özel olarak çalıştırdım. Psikolojisini düzelttim, seyirciyi duymadan oynamasını sağladım. Kendisiyle özel idmanlar yapıp fiziğini güçlendirdim. Bu sayede uzun ömürlü ve çok başarılı bir futbol hayatı geçirdi. Kısacası kafasını temizledim ve 11 yıl Galatasaray’da başarıyla oynamasını sağladım.”
Cemşir Muratoğlu kimdir?
Alt yapıya adanan bir ömür
Uzun yıllar büyük kulüplerde yardımcı antrenörlük yaptı. Kariyerinde Konyaspor, Altay, Vanspor, Alibeyköyspor, Küçükköyspor, Bayrampaşa, Bilecikspor’un çalıştırıcılığı da var. Birleşik Arap Emirlikleri genç ve A milli takım yardımcı hocalığı yaptı, S. Arabistan’da Al-Nasr Riyad’ı çalıştırdı. Şu an Birleşik Arap Emirlikleri’nde Al Shabab’ın hocası...
Seba gibisi gelmedi
“Türk Futbolu’na başkan olarak en önemli izi bırakan kişi Süleyman Seba’dır. Parası olmamasına rağmen elde ettiği otoritesiyle Beşiktaş’ın yeniden yapılanmasında büyük rol oynayan bir efsanedir. Seba ayrıldığından bu yana Beşiktaş’ın başına onun ayarında bir başkan gelmedi.”