Güncelleme Tarihi:
Gençlik ve Spor Bakanlığı binasında gerçekleştirilen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Suat Kılıç, 2020 Yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları adaylık sürecinin geride kaldığını hatırlatırken, Türkiye'nin bir spor ülkesi olma yönündeki kararlılıklarının devam ettiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin 2020 Olimpiyat Oyunları adaylık sürecinin 13 Ağustos 2011 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylık dilekçesine attığı ilk imza ile başladığını aktaran Bakan Kılıç, şunları kaydetti:
"Geçen 2 yıllık zaman diliminde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nin, Gençlik ve Spor Bakanlığı koordinasyonunda çalışmalarına hep birlikte tanıklık ettik. Hangi proje ve projeksiyonları hayata geçirebileceğimizi hem Türkiye'ye hem de dünyaya kanıtladık.Tokyo'nun seçilmesiyle süreç şekillendi. Bu bizim 5. adaylığımızdı ve bunda Türkiye en yüksek performansını ortaya koydu. Geriye dönüp baktığımızda, olimpiyat tutkumuzu büyük bir hayranlıkla takdir etmemiz gerektiğine inanıyorum. Türk toplumu olimpik ruha, İstanbul halkı olimpiyat felsefesine büyük bir tutkuyla sahip çıktı. Ev sahibi olmak isteyen değil, adeta olimpiyatın doğduğu bir ülke gibi büyük bir tutku, heyecan ve istek toplumun bütün katmanlarına egemen oldu."
Arjantin'e giderken bıraktıkları Türkiye ile Arjantin'e vardıktan sonra fark ettikleri Türkiye'nin çok farklı olduğunu anlatan Kılıç, şu ifadeleri kullandı:
"Giderken hissedemediğimiz bir şeyi, Arjantin'e gittikten sonra sosyal medyadan takip ederken fark ettik. Gördük ki Türk toplumu bütün katmanlarıyla, tüm kesimleriyle olimpik hedeflere inanmış, marjinal ve sınırlı bazı çevreler dışında olimpiyatı gerçekten gönülden, aşkla istemiş, benimsemiş. Bunun üzerine, Arjantin'de yaptığım bir açıklamada ifade ettiğim gibi, hayata hangi pencereden bakarsak bakalım, gündelik olaylara, siyasi konulara hangi pencereden bakarsak bakalım, olimpiyatlara bakış açımız aynıdır. Bakış açımızdaki bu örtüşme, Türkiye'ye önümüzdeki yıllarda çok daha büyük eserler, değerler ve katkılar kazandıracaktır."
"Olimpik harekete olan inanç, güçlenerek devam edecektir"
Yaşadıkları büyük heyecanı iki gün öncesi itibarıyla geride bıraktıklarını söyleyen Suat Kılıç, başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek olmak üzere, emeği geçen tüm kişi, kurum ve kuruluşlara teşekkür ederken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları'na adaylık dilekçesini verirken ifade ettiğimiz bir cümle vardı; 'Biz sadece olimpiyatın 5 halkasını Türkiye'ye getirmek için bu yola çıkmadık. 700'e yakın uluslararası spor organizasyonu gerçekleştirdik, sadece olimpiyatlar kaldı. Onu da gerçekleştirelim' gibi kısır bir hedefle çıkmadık bu yola. Biz olimpiyat adaylık yoluna çok geniş bir proje anlayışıyla çıktık. Olimpiyat hedefine, 2023 Türkiye'sinin, yani cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yıl dönümününün büyük vizyon projelerinden biri nazarıyla çıktık. Cumhuriyetimizin 90. yılında bu heyecanı yaşarken, 100. yılında sportmen, sağlıklı, sporu hayatın öznesi haline getirmiş 10 milyonlarca gencin omzunda yükselecek yeni bir cumhuriyet hayaliyle yola çıktık. Olimpiyat adaylığı, olimpik harekete bakışımızın tek parametresi değildir. Olimpiyat adaylığımız dün itibarıyla geride kalmıştır ama Türkiye, olimpik harekete olan inancını bugünden itibaren de korumaya, geliştirmeye, güçlendirmeye devam edecektir. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, olimpiyata aday olurken, Türkiye'nin bir spor ülkesi olması yönünde kuvvetli bir vizyon ortaya koymuştur. Adaylığımz dün itibarıyla geride kalmıştır ama Türkiye'nin bir spor ülkesi olması vizyonundan hiçbir şey eksilmeyecek, bilakis bu vizyon güçlenerek yol almaya devam edecektir."
"Spor altyapısına yönelik hamlelerimiz devam edecek"
Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç, yapımına devam edilen 776 büyük spor projesi bulunduğunu ve bunlara yenilerinin de ilave olacağını vurguladı.Türkiye'de sporun altyapısının geliştirilmesine yönelik büyük hamlelere devam edeceklerini belirten Kılıç, şunları kaydetti:
"Türkiye'de lisanslı sporcu sayısı 200 binli rakamlardan, geçen ay itibarıyla 4 milyon 100 bin rakamına ulaşmıştır. AK Parti hükümetinin spora verdiği önem buradan anlaşılmaktadır. Toplam 268 bin olan lisanslı sorcu sayısı, 10 yılda 4 milyon 100 bin sayısına ulaşmıştır. Bunlar daha da artacak. Lisanlı sporcularımızın, faal sporcularımızın, önem verilen branşların, nitelikli özel tesislere kavuşturulan baranşların sayısı artacak. Amatör branşlara yönelik maddi destek ve malzeme desteği verilecek. Amatör branşlara yönelik spor tesisleşmesi konusunda destekler sağlanacak. Spor altyapısına, halen devam etmekte olduğumuz biçimde, Türkiye'nin 81 ilinde önemli katkılar olacak."
Altyapıyı, tesis ve insan kaynağı olarak iki ana başlıkta ele aldıklarını vurgulayan Suat Kılıç, şöyle konuştu:
"Sporcunun yetişmesi için tabii ki tesisler lazım. Tesislerden elit sporcuların yetişebilmesi için de iyi sporcu adaylarının bulunması ve tesislerle buluşturulması gerekli. Bunlardan biri olmadığı zaman, zaten diğeri anlamsız hale geliyor. İnsan olmadan tesisin anlamı yok, tesis olmadan insanı sporcu haline getirmenin, dünya çapında marka heline getirmenin imkanı yok. Dolayısıyla bu ikisini birbiriyle entegre biçimde, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonraki günlerimizde de korumaya ve sürdürmeye devam edeceğiz. Türkiye bir spor ülkesi olacak ve olma yolunda. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu ülkenin spor ülkesi olması yönünde Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte belirlemiş olduğumuz vizyonu adım adım gerçekleştireceğiz. Attığımız her adım, aldığımız her karar, harcadığmız her kuruş, bu ülkenin gençleri içindir. Bir kez daha sporcu bir başbakana sahip olmanın, olimpik harekete inanmış bir başbakanla çalışıyor olmanın ne kadar büyük bir avantaj olduğunu dünkü diyaloglarımızda görme imkanı yaşadım."
MEDYAYA YÜKLENDİ
-Olimpizm ruhuyla baktığınız zaman, ırkçı söylemleri olan bir sporcuya bayrak taşıttık. Doping olayları, gezi olayları ve suriye olayları. Olimpik ruha aykırı şeylerden mi kaybettik?
-Japonya ve İspanya medyası kendi adaylıklarına sahip çıktılar. Kendi yaşadıkları olumsuzluklara başkalarından önce abartmadılar. Elbette ki kazanamamamın nedenleri vardır. Herhangi bir neden gösterilemez. Değişik nedenler kazanmama üzerinde tesir icra etmiş olabilir. Doping meselesinin bu kadar önemi olduğuna inanamıyorum. Doping Türkiye’nin değil dünyanın da meselesi. Türk medyası olayı bu yönüyle görmedi. Bayrak taşıtma vesaire olayla ilgili yabancı basında tek bir haber çıkmadı. Sporcuların üzerine yüklenen isimler oldu. Bunların da kim olduğunu siz daha iyi biliyorsunuz.
KINAYA İLK CEVAP
Yeni bir olimpiyat adaylığı konusunda o bugünün meselesi değil. 2015 yılının ikinci yarısı olacaktır. Kendimizi yada yöneticileri bağlamaya gerek yok. 2020 olimpiyatlara aday olduğumuzdan dolayı, aynı yıl başka bir spor organizasyonuna ev sahibi olma imkanımız yoktu.
-Sizin Arjantin’den attığınız tweetlerdi. Kına stokları tükenmiş ve iki ayrı tweetiniz. Tam olarak ne anlatmaya çalıştınız?
Bir ülkenin milli hedefi olur. Oyunuzu hangi partiye atarsanız atın. Bu ülkede yaşayan herkesin tek bir devleti var. Bazı konularda duygudaş olabilmesi lazım. Olimpiyat oylaması yapılıncaya kadar, aleyhte yazıp çizenler, içerden bir takım fikirler geliştirenler, sağa sola elektronik posta gönderenleri o güne kadar önemsemedik. Olimpiyat alamadığımız gün sevinmelerini, mutlu olmalarını, bu ekibe liderlik yapan biri olarak hazmetmemiz mümkün değil. Keşke bu tepkileri siz koysaydınız. Cumhuriyet ne kadar ortak değerimizse, vatan o kadar ortak değerimiz. Bu ortak değerin heyecanlarını yükseltecek bir takım etkinlikler vardır. Altıncı kez aday oluyoruz.
İyi günde kötü günde iyi olmak diye bir deyim vardır. Gitmeden öne kıvancımıza ortak olmayacağını belirtenler, hüznümüze ortak olmayıp, hüznümüzden sevinç duymaları insanın duygularını tahrip eden bir duygu. Biz böylesine büyük bir birlik hareketine talipken bunu alamamış olmaktan dolayı sevinmek, neyin ifadesidir varın onu siz ifade edin. Sonra bahane üretecekler. Dönsünler o zaman bu kesimler kendilerine baksınlar. Aynı duygulardan kenetlenememiş olmaktan da alamamış olabilir miyiz?
Türkiye’nin imajını bozacak bir takım olayları, fotoğrafları servis etmelerinden dolayı alamamış olabilir miyiz? Bunun nedenini herhangi bir kesime yüklemeyi düşünmüyoruz. Böyle bir zayıflığı düşünmüyoruz. Almamızın da alamamızın da bir çok nedeni olacaktı. Birinci turdan ikinci tura çıkarken oy sayımız 49, ikincisi 36. Üye sayısı 96. 96 kişinin 49’u, bu saydığınız her şeye rağmen İstanbul’un finalde yarışması gerektiğine karar vermiştir. Bu ülkenin gücüne vizyonuna siz de inanın. Herkes inansın. Bu ülkenin gücüne vizyonuna inanmak için herkesin AK Partili olması şart değil. bize oy vermesi, çok sevmesi şart değil.
"GEZİ'Yİ GÜNDEME GETİRMEDİK"
- Biz Gezi olaylarını gündeme getirmedik. Zannedildiği gibi gezi olayları uluslararası alanda çok fazla önemsenmedi. Maalesef Türkiye’de İstanbul’un adaylığını olumsuz etkileyecek haberler üzerinde duruldu.
- Biz Tokyo ve Japonya’yı tebrik ediyoruz. Biz aday kentler hakkında spekülatif değerlendirmede bulunmayız. Temennimiz bir sorunun olmaması. Bu bizim meselemiz değil. Medyamızın da genel manada olimpiyat olarak, sürece destek verdiği, İstanbul’un olimpiyat kenti olması yönünde arzulu olması yönündeydi. Türkiye’de spor medyası da bunu sahiplendi.
"MEDYAYA KIRGIN FALAN DEĞİLİZ"
- Eğer İstanbul olimpiyat kenti olsaydı, bunun Türk toplumunda bölgedeki etkisi AB adaylığımızdan daha büyük olacaktı. Doğrudan insana hayata dokunan bir değerler kümesinin çok önemli bir etkisi olacaktı.
Medyaya kırgın filan değiliz. Geneline yönelik yorumlarımı almayıp da neden bir kısmını alıyorsunuz ki? Türkiye’de sporun gelişmesi için yine birlikte çalışmaya mecburuz. Spor kulüpleri, spor medyası birlikte çalışmaya devam edecek. Türkiye olimpik ruhu kaybetmedi.
- Final müsabakasında biri kazanır, biri kazanamaz. Bunu anlamadıysanız... Anlamamak yönünde bir iradeniz olabilir. 100’e yakın üye oy kullanıyor. İki ülkenin iki yıla aşkın ortaya koyduklarıyla kararlarında gerçekçi duygusal olanlar olabilir. İki ülkeden biri seçiliyor. Bu kadar açık, net cümlelerle bunları anlattım. Şunları da söyledim. Dinlemediğiniz anlaşılıyor. Alamamış olmamızın bir tek domine eden nedeni olmayabilir. Nihayetinde kendinize ne kadar pay çıkarırsınız, bu ayrı bir mesele. Bize düşen yapmamız gerekenleri ne kadar yapıp yapmadığımız meselesidir. Size düşen, yarattığı yeni heyecanına rağmen niye seçilememiş olduğunu irdelemektir.