Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2004 00:00
BU bir yerli ‘La Fontaine’ hikáyesidir: Bakan ile kuş.Gala Gölü, Edirne’nin güzel doğasının bir parçası. Kuşların göç yolu üzerinde ve birinci derecede tabiatı koruma alanı.Ne var ki sorun çıktı.Edirneli Maliye Bakanı Unakıtan, kuşların buraya konmadan geçmelerini istiyor.Çünkü o sulak alanın kurutulup, köylülere pirinç tarlası olarak dağıtılması değerli devlet adamının aklına yattı.Diyor ki:‘Kuşlar gölün üzerinden uçup gitsin, yani konacak da ne olacak?...’*Şimdi kuşların konmadan geçip gitmeleri için ne yapmalı?Belki direği uzunca bir ‘Park edilmez’ tabelası konulabilir. Ya da oku başka yeri gösteren ‘Mecburi istikamet’ levhası olabilir.Olmadı; Maliye Bakanı’nın heykeli gölün ortasına dikilebilir...Ki kuşlar korkup kaçsınlar.Kuş bu.Nasıl diyeceksiniz kuşlara:‘Konmayın arkadaş... Burasını pirinç tarlası yapıp köylülere dağıtacak Bakan...’Bakan’ın hayvansever olduğu, oğlunun tavukları için gemiler dolusu indirimli mısır getirmesinden belli olsa bile, kuşların göle inmemelerini istemesi kafaları bulandırıyor.*Kurutulan göller konusunda Metin Sertoğlu dünkü yazısında ‘Amik, Hotamış, Akgöl, daha niceleri birer utanç abidesi olarak karşımızda duruyorlar’ diyordu.Demek ki sıra Gala Gölü’ne geldi.İyi de kuşlara ‘Konmadan geçin’ nasıl denilecek?Ya da ‘Göle siz konmayın, Bakan ve arkadaşları konacaklar’ denilse olur mu?B-2 arazilerinin satışı ile ormana konduktan sonra...*Ve bugün pazar.Edirneliler göllerine bakan değil de kuşlar konsun diye Tuz Tepesi’nde toplanıp doğalarını korumaya çalışacaklar, ‘Gala Gölü bizimdir’ etkinlikleri yapacaklar.Bütün Edirneliler katılmalı bence.Artık doğa parçalarının kendi malımız olduğunu, onları koruma görevinin önce bize düştüğünü, pısırık-tepkisiz toplumların durmadan soyulduklarını öğrenmeliyiz.Hikáyelerin sonu kötü bitmesin.
button