Oluşturulma Tarihi: Ocak 16, 2004 00:00
‘‘Yanlış yaptık o zaman’’ dediğinde, çok gerilere gidiyorum.70'li yıllar. Ecevit iktidarı. Günümüzün tersine, özelleştirme yerine, moda devletleştirme. İdeoloji o yönde akıyor.Devletleştirme ideolojisinin simgeleri var. Bunların başında, o sırada Bafa Gölü geliyor. Dönemin Köy İşleri Bakanı Ali Topuz, müsteşar yardımcısı Murat Karayalçın. Hedef Bafa Gölü'nü devletleştirmek!..Cumhuriyet Ankara Bürosu'nda muhabirim, henüz temsilci değil. Bu amacı öğrendiğimde, doğru Bafa Gölü'ne gidiyorum. Bafa ve çevredeki diğer gölleri de kapsayan bir röportaj çıkıyor ortaya. Adı Göl Kulları. Göllerdeki sömürü düzenini anlatan, daha önemlisi, Bafa'nın devletleştirmesinde, belki de kamuoyunu hazırlayan bir röportaj.Sonra Bafa devletleştiriliyor. Herkes memnun!..BİR HESAPLAŞMAGeçen mayısta Ertuğrul Özkök'le Bodrum'a giderken, Bafa'nın yanından geçiyoruz. Ertuğrul takılıyor, ‘‘Bak hani sen gelip buradan röportaj yazmıştın ya, işte sizin kamulaştırdığınız göl’’ diye dalga geçiyor.Şiddetle itiraz ediyorum. Bir dönemin ideolojisi çünkü öyle!.. Göle bakıyorum, bakımsız, çamur deryası. Terkedilmiş çiftlik gibi. İçim acıyor. Üretim yok. Çalışan yok. En azından görüntü kasvetli. Bizler bunun için mi düşmüştük yollara?..Ve geçen hafta Murat Karayalçın bir gurup yazar arkadaşla sohbet için Hürriyet'e geliyor. Bir ara, konu nedense, Bafa Gölü'nden açılıyor. Karayalçın hiç unutamayacağım ses tonuyla:‘‘Yanlış yaptık o zaman!.. Devletleştirmek hataydı!..’’Bir hesaplaşma!.. İnsanın kendisiyle ve çevresiyle!.. O zaman hem Ecevit, hem Topuz, hem Karayalçın, hem bütün sol haklı!..Günümüzde ise, dünya farklı. Şimdi, dünyada devletleştirmeden söz eden var mı?.. Castro bile, Küba'da tarihi eserlerin yeniden yapımını baksanıza kimlere bırakıyor!..KÖR UÇUŞBugünün Türkiye'si.. Soldaki partiler...Çoğu yakından tanıdığım, dostluklar kurduğum insanlar. Senli, benli konuştuğun insanlar. Temiz, dürüst insanlar. Siyasal görüşlerini paylaştığım insanlar. Onun için kimseyi kırmak istemiyorum.Ama çoğu, ne yazık ki, zaman tünelinde yollarını aramakla meşgul!..Üstelik, çok ama çok önemli bir eksikleri var. Aynı siyasal görüşe rağmen, toplanıp bir araya gelemiyorlar. Kendi aralarında sık sık kavga ediyorlar. Zaman zaman birbirlerini fena halde suçluyorlar.O nedenle, üçü, beşi bir araya geliyor, bir parti kuruyor!.. Ne isimleri biliniyor, ne başkanları. Bilinen başkanlar da, geçmişteki kimliklerinden dolayı tanınıyor, parti başkanlığından dolayı değil. Ama, parti olarak bir şey ifade etmiyor.Bütün bu sol partileri toplayın, kaç tankları var acaba?.. Papa'nın kaç askeri var gibi!..Şimdi öğreniyorum ki, Mümtaz Soysal'ın partisi ile Yekta Güngör Özden'in partisi birleşiyormuş!.. Kaç yazar?.. Bütün sol birleşmedikten sonra!..Buna karşılık,
seçim için dayanışma içine giren beş sol parti var. SHP, DEHAP, EMEP, ÖDP, Sosyalist Demokrasi Partisi.Hepsinin çabasına saygı duyuyorum. Doğru yapıyorlar. Ama, yetiyor mu?.. Toplam oyları yüzde kaç?.. Hani, nerede CHP, DSP, YTP?.. Ayrılık, AKP'ye yaramıyor mu?.. İşte, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyeleri kaç seçimdir, soldaki bölünmenin göz önündeki örneği değil mi?.. Deneme-yanılma yöntemiyle bile öğrenmek bu kadar mı zor?..Kör uçuş dedikleri, bu olsa gerek!..
button