Güncelleme Tarihi:
Daha önce Beşiktaş Jimnastik Kulübü Basketbol Şubesi’nde İdari Menajer ve Türkiye Futbol Federasyonu Etik Kurulu Başkan Vekili olan, Avukat Mertay Kugay, Avrupa Süper Ligi projesini hukuki açıdan değerlendirdi. Projenin kapalı lig formatı açısından basketboldaki EuroLeague’e benzetilmesi konusunda ise kapalı lig girişimlerinin hem yerel liglere, hem milli takımlara büyük zarar verdiğini ve vereceğini söyleyebiliriz dedi.
“Bu kulüpler Şampiyonlar Ligi’nden aldıkları payı daha da büyütme hedefinde”
Bu projeye başta dahil olan kulüplerin Şampiyonlar Ligi’nden aldıkları payı daha da büyütme hedefinde olabileceklerini belirten Mertay Kugay, “UEFA’nın elindeki en büyük pastası Şampiyonlar Ligi. Bu organizasyon için bile zengini zengin ediyor denebilir. Buna karşılık olarak, Avrupa’nın önde gelen 12 takımının birleşip, sonrasında Fransızları ve Almanları da çağıran oluşumu, Şampiyonlar Ligi’nden aldıkları payı yükseltmek istemekten başka bir şey değil. Böyle olduğu da 2 gün içerisinde anlaşıldı. Bu organizasyona bir zemin hazırlamadan böyle bir işe bir anda girişilmesi bunu gösteriyor. Mesela hangi maçları bu hakemleri yönetecek? Hakem oluşumu yok, pazarlama çalışması yok. Oyuncuların sigortalarının o ligi kapsayıp kapsamadığı bilinmiyor. Milli takıma oyuncular nasıl gidecek bu kulüplerden? Bunların hepsinin altı boş. Sadece 1 ekonomik kaynak açıkladılar. Buna karşılık UEFA Başkanı Alexander Ceferin’in de açıklaması şunu gösteriyor; yaptırım uygularız ama kapımız açık. Bu da biz bunu neden yaptığınızı biliyoruz, bir an önce vazgeçin gelin, biz size daha fazlasını zaten vereceğiz demek. Buradan benim anladığım sonuç bu. Bu kulüpler bence Şampiyonlar Ligi’nden aldıkları payı da daha da büyütecekler. Biraz ses çıkaralım, daha çok para alalım gibi bir yere vardı bu iş. Burada yine zararı küçük bütçeli ve daha az başarı elde etmiş şeklinde görülen, daha az para harcayan kulüpler görecek” dedi.
“Kredi veren kuruluşun ne kadar hakkını arayacağı ile ilgili bir durum”
Kulüplerin Süper Lig’e katılırken bir belge imzaladıklarından bahsedildiği ancak kulüplerin imzaladıkları katılım belgelerinin ne kadar bağlayıcı olduğunun bilinmediği konusunda ise Kugay, “Eğer o sözleşmelerin sonunda bir tahkim koşulu var ise ki yargı anlamında vardır diye düşünüyorum ve bu proje gerçekleşmediği için konusuz kaldı diye bir noktaya gelirse, kredi veren kuruluşun ne kadar hakkını arayacağı ile ilgili bir durum bu. Bu bir plandı, olmadı kapatıyoruz da diyebilir veya ben bu parayı istiyorum derse o sözleşmedeki yargı yeri neresi ise orada hakkını arayabilir. Büyük bir ihtimalle İsviçre Tahkim’dir diye düşünüyorum çünkü sportif yargılama ile ilgili FIFA ve UEFA hukuk kurulları bu işin dışında olduğuna göre, CAS’ı (Spor Tahkim Mahkemesi) da sanmıyorum ki burada yetkili kılsınlar, özel bir finans anlaşması olduğu için bir tahkime bağlanmıştır. Bu finans kuruluşu orada yargıda hakkını ararsa alır diye düşünüyorum. Ama en başından, bu proje gerçekleşirse yapalım gibi hükümler de konulmuş olabilir sözleşmeye.
Avrupa Süper Ligi için bahsedilen kulüpler vazgeçtiği için bu anlaşma olmuyor. Bu durumda ya imza konulmamış lazım olsun ki bu kadar kolay vazgeçtiler ya da finansör şirketin baştan rızasını aldılar ki vazgeçebilecek durumdalar. Ben kurgunun baştan böyle yapıldığı kanısındayım. Bunun da bir dava doğurmayacağını düşünüyorum ama dava olursa o da tamamen ticari bir alacak üzerinedir, spor hukuku ile ilgili bir durum değil bu” açıklamasında bulundu.
“FIFA ve UEFA kendi organizasyonlarından men edebilir”
Avrupa Süper Ligi’ne katılan takımlara ve sporculara uygulanması muhtemel yaptırımları da değerlendiren Kugay, “Buna darbe gibi bir şey denebilir aslında. Darbe nasıl ki başarılı olursa kendi meşrutiyetini oluşturuyorsa, Avrupa Süper Ligi de eğer kendi ligi için gereken her koşulu sağlayabilirse ve oynamaya başlarsa buna hukuki bir yaptırım olmaz bence. FIFA ve UEFA kendi organizasyonlarından tabii ki men edebilir. Ama bu sadece kendi organizasyonlarına almama hakkını kullanmak, yoksa yaptırım gibi uygulamaların olabileceğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
“Bu kulüpler FIFA ve UEFA’dan istediklerini alamazlarsa, bunu yeniden deneyebilirler”
Başkan Florentino Perez’in, kulüplerin çekileceklerini duyurmasının ardından “Süper Lig projesi ölmedi, hayatta. Sadece askıya aldık. Her şeye açığız ama örneğin küçük bir ligden, diyelim ki Türkiye'den bir takım girmek isterse problem olur. Çünkü para büyük maçlardan, büyük rekabetlerden geliyor” şeklinde konuşması üzerine Avukat Mertay Kugay, “Şu an altyapısını oluşturmadan yola çıktıkları için bir deneme yayını yaptılar denebilir. Artık FIFA ve UEFA’dan istediklerini alamazlarsa, hazırlıklarını yapıp bunu yeniden deneyebilirler. Bu bir fikirdi ve fikri yeşerttiler. Artık böyle bir fikrin olduğu duygusu kulüplerde uyandı. Türk kulüpleri bile buna sıcak kalabilir. Nasıl ki Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko, EuroLeague’in A lisanslı kulüpleriyse, futbolda da böyle bir yapıda Türkiye’den o trene binmek isteyecek kulüpler olabilir. Ben bunu fikir olarak doğmuş ama bir alternatif olarak geliştirilebilecek bir proje olarak değerlendiriyorum” dedi.
“Türkiye’den bir takım girmek isterse problem olur derken, Sonuçta İngiltere Ligi’nden bu işe başta dahil olan 6 kulüp var, hangisinin sahibi 20 yıl önceki İngilizler? Bir çoğunda artık Arap sermayesi var. Türkiye’de taraftar aidiyeti çok yüksek olduğundan, bir yabancı sermayenin Türk kulübünü alması zor olduğundan, belki de onun yolunu açmaya çalışıyorlardır. Yani sadece Türkiye için değil, küçük olarak adlandırıldığı, reytingi daha düşük ülke liglerinin hepsi için geçerli. Ülke olarak büyüğüz ama futbol ekonomisindeki yerimiz henüz küçük. Bence onu işaret ederek, daha büyük sermaye ile gelin demek istiyor. Bugün Türk kulüplerinin bu borç yapısı içerisinde zaten oralarda olması çok zor” ifadelerini kullandı.
“EuroLeague, Avrupa basketbolunu tabii ki kurtarmadı”
Real Madrid başkanı Florentino Perez EuroLeague’in kapalı lig sisteminde olduğunu örnek göstererek futbolun bundan farkı yok, Euroleague Avrupa basketbolunu kurtardı demesi üzerine ise Kugay, “Bu konular hep İspanya’dan çıkıyor baktığımızda. Bu anlamda tecrübeleri var. Şunu söylemek istiyorum, NBA de kapalı lig. Ama orada hakkaniyet veya ekonomi ile ilgili bir şikayet yok. Çünkü kuralları düzgün koyulmuş. EuroLeague de böyle bir şey yok. Örneğin EuroLeague’de harcama limiti diye bir şey var mı? Yok. Bir yerden 100 milyon avro bulursan, 100 milyon avroyu harcayabilirsin. EuroLeague’de kendilerince zenginler ligini oluşturdular ama denge yok, hakkaniyet yok. Yerel liginde şampiyon olan kulübün bile buraya katılma hakkını kapattılar. FIBA, Basketbol Şampiyonlar Ligi’ni düzenliyor ve bence pazarlamada da çok iyi iş yaptılar. Artık kulüpler ligde kaçıncı olabilirsem buraya giderim diye düşünüyor. Ben şahsen isterim ki FIBA’nın düzenlediği organizasyonlar daha da çekici hale gelsin. Yani şimdi Türkiye Basketbol Federasyonu’na alternatif bir şey yaratmıyoruz. Diğer federasyonlar için de geçerli bu. Memnun olunmayan şeyler tabii ki var. Bu alternatiflerin oluşmasındaki amaç kulüplerin daha fazlasını alabileceğini ve almadıklarını fark ettiğinde oluyor diye düşünüyorum. Bu noktada Avrupa spor modelinin de öldürülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Real Madrid Başkanı Perez’in dediği gibi EuroLeague Avrupa basketbolunu tabii ki kurtarmadı. Sadece ayrı bir zenginler kulübü oluşturdu ama EuroLeague kulüplerin harcadığı parayı bile karşılayamıyor. Kulüpler oradaki şan şöhret için para harcıyor şu anda, hepsi zararda. Belki Anadolu Efes gibi şirket kulüplerinin bir reklam getirisi oluyordur. Onun dışında hepsi zarar içinde” dedi.
FIBA’nın EuroLeague ile Avrupa Komisyonu’nda devam etmekte olan davası ile ilgili ise Kugay, “Avrupa Süper Ligi dolayısıyla çıkan olaylar ve bu organizasyonun gerçekleşmemesi için yoğun bir tepkinin olması, FIBA’nın davasında Avrupa Komisyonu’nun kararını etkileyebilir” dedi.
“Bir sporcunun en doğal hakkı milli takımda oynamak”
Avrupa Süper Ligi’nin hayata geçmesi ve yaptırım uygulanması durumunda mevcut Avrupa Süper Ligi'nde forma giyen futbolcuların EURO 2020'de forma giyememeleri söz konusu olması ve Türk Milli Takımı’nın Ozan Kabak (Liverpool), Merih Demiral (Juventus), Hakan Çalhanoğlu’ndan (AC Milan) yoksun olması olasılığını değerlendiren Kugay, “Bence bu işin en hukuki olarak bakılabilecek yönü burası. Mesela Merih Demiral’ı örnek alalım. Merih Demiral Juventus’a imza atarken hangi koşullarla imza attı buna bakmak lazım. Burada milli takımı var, Şampiyonlar Ligi var, vs. Bunlara artık belki de bir sonraki sözleşmelerde dikkat etmek, sözleşmeleri bunları da belirterek yazmak gerekiyor. Spor hukukçuları, sporcu ve kulüp avukatlarının bunlara dikkat etmesi gerekecek. Birtakım koşulları baştan koymak gerekecek zira o sözleşmelerin yapıldığı tarihte yeni bir ligin kurulacak olması öngörülebilir bir şey değil. Belki de artık bundan sonraki sözleşmelerde denilecek ki kulüp FIFA veya UEFA dışında bir organizasyonda oynar ise sporcu şu seçim haklarına sahiptir. Örnek verecek olursam, kulüpten ayrılma hakkı, tazminat hakkı gibi bir sürü türevleri olabilir. Milli takıma gidemeyiş noktasında ise orada da mutlaka sporcunun bir seçim hakkı olmalı. İş hukukunda bir iş yeri şehir değiştiriyorsa, işçinin de o şehre gitmek gibi bir zorunluluğu yoktur ve isterse işten ayrılabilir. Burada da sporculara o hakkı vermek gerekir. Bir sporcunun en doğal hakkı milli takımda oynamak. Milli takımda oynamak hem vatan sevgisini içerir hem de en görünür vitrindir bir sporcu için. Bir sporcunun milli takımda oynayamaması oradan tazminat hakkını, kulüpten ayrılma hakkını araması gibi bir sürü seçeneği ortaya çıkarır mutlaka. Dolayısıyla böyle bir durumda sporcular bu tercihleri yapabilecek olacaktır” dedi.
“Kapalı lig girişimleri hem yerel liglere, hem milli takımlara büyük zarar”
Avrupa Süper Ligi’nin kapalı lig girişimi olarak EuroLeague’e benzetilmesi ve milli takım dönemlerinde yaşanan sorunlar üzerine Kugay, “Kapalı lig girişimlerinin hem yerel liglere, hem milli takımlara büyük zarar verdiğini ve vereceğini söyleyebiliriz. Bu organizasyonlarla sporun ruhunu kaybettiğini söyleyebiliriz. Avrupa Süper Ligi’nin kurulduğunu düşünelim. Orada oynayan oyuncuya yerel ligdeki maç zulüm haline veya gereksiz hale gelebilir. Orada para akışı daha fazla olacak. O yüzden sporcular ve takımlar yerel liglerindeki maçtansa, o ligdeki maçı daha çok önemseyebilir. Basketbola bakarsak Anadolu Efes’in mesela çok fazla yabancı oyuncusu var. Bunların 5’ini yerel ligde oynatabiliyor. Yerel lig ve EuroLeague’in statüleri farklı. Böyle olunca bazı oyuncuları atıl bırakmak durumunda kalıyor. Türkiye Basketbol Federasyonu da milli oyuncular yetişsin diye bir yabancı kısıtlamasına gidiyor. Bence şu anki rakam bile sıkıntılı bir rakam yabancı kontenjanı açısından. Anadolu Efes ve Fenerbahçe Beko gibi kulüplerin zaten ana hedefinin EuroLeague olduğu belli. Ama tabii öyle durumlar olur ki bu ticari organizasyonlar bir gün yok olabilir, ama yerel ligler kalır. O yüzden her organizasyon kendi ligini çekici halde tutmak için çalışmalı, ileriye götürmeli ve pastayı büyütmeli” dedi.