Avantajım İtalyanca

Güncelleme Tarihi:

Avantajım İtalyanca
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2002 22:54

Ergin Ataman'ın (35) Siena'da basketbol antrenörü olarak yakaladığı başarı belki kendisi için bile sürpriz oldu. Takımı Montepaschi di Siena, geçen haftasonu Forli'de İtalya Kupası Final 8'de Cantu, Benetton gibi takımları dize getirerek Avrupa ve İtalya Şampiyonu Kinder Bologna'nın önüne finalist olarak çıktı.

Uzatmada maç kaybedildi ama tarihinde tek bir başarısı bile bulunmayan Montepaschi di Siena bugüne kadarki en önemli ünvanını almış oldu. Ataman, Montepaschi di Siena takımıyla İtalyan Ligi’ni hallaç pamuğu gibi atıyor. Bu küçük kentte çok popüler. Öyle ki maçlarda kimi zaman Siena'lı taraftarlar, kulüplerinin renklerini simgeleyen yeşil-beyaz bayrakların yanı sıra koçun ülkesinin bayrağını da sallıyor.

İtalya'ya ilk gelişinizde ‘‘Tüm kupalara talibiz’’ demiştiniz. Herkes buna gülmüştü. Oysa ilk kupa kılpayı kaçtı. Şimdi ne diyorsunuz?

-Ben inandığımı söylemiştim. İtalya Kupası'nda da final oynayarak bunu kanıtladık. Kinder'i yenmemiz işten bile değildi ama oyuncularım bir ‘‘kazanma sendromu’’ yaşadılar. Resmen maçı kazanma korkusuna kapıldık. Zaman azaldıkça ve rakip arayı kapattıkça elimiz ayağımız dolaştı. Bu bir deneyim eksikliğiydi ve iki sayı ile kaybettik. Şimdi hedefimiz Saporta Kupası'nda final oynamak ve İtalyan liginde ilk dörde girerek gelecek sezon Euroleague'de oynama hakkı kazanmak.

Siena'ya neden geldiniz?

-Her Türk antrenörün gönlünde yurtdışında bir takım çalıştırmak yatar. Fatih Terim Fiorentina'ya geldiğinde bu hedefimi gerçekleştireceğime daha fazla inanmaya başladım. Üstelik benim çok önemli bir avantajım vardı: İtalyanca bilmem. Aydın Örs gibi bir hocanın asistanlığını yıllarca yapmam, Efes Pilsen antrenörü olarak Euroleague'de bir Final Four'a katılıp üçüncülüğe ulaşmam herhalde dikkati çekti. Siena'nın teklifi cazipti. Takımı kuracak ve üç yıllık bir projeyi uygulayacaktım: Hedef Kinder, Skipper (iki Bologna takımı), Benetton (Treviso) ve Scavolini (Pesaro) gibi dev takımlar arasına katılıp Siena'yı beşinci büyük yapmaktı.

Türk basketbolunun zirveye çıktığı bir dönemde İtalya'da kulüp buldunuz. Bunun bir katkısı oldu mu yurtdışına gidişinizde?

-İtalyanlar, Türk basketbolunun büyük bir çıkış yakaladığını biliyorlardı. Hidayet'in NBA'de, İbrahim Kutluay'ın Yunanistan'da, Mirsad'ın CSKA Moskova'da oynaması. Efes Pilsen'in Final Four'a kalması, Elbette dikkatler Türkiye'ye çevrildi. Bir Türk oyuncunun bile İtalyan basketbol liginde oynayacağı kimsenin aklına gelmezdi. Ama Karşıyaka'dan transfer ettiğimiz Alpay Öztaş bugün Siena'da forma giyiyor.

Montepaschi di Siena alışılanın dışında çok başarılı bir sezon yaşıyor. Bunda sizin payınız ne?

-Siena 1975'te bir kez beşinci olmuş, o kadar. Futbol takımı başarısız. Burada spor deyince akla basketbol geliyor. Beş bin kişilik spor salonumuza geçen sezon maç başına 2700 seyirci gelmiş. Bu sezon seyirci rekoru kırılıyor. Burada benim payım ne? Öncelikle her kafadan bir ses çıkmaması, yani yönetimle uyum önemli. Benim sorumlu olduğum kişi kulübün başkanı. Tüm kararları ikimiz veriyoruz. Tüm transferi ben yaptım. Doğru mevkilere doğru oyuncuları seçmenin avantajını yaşıyoruz.

Kadronuzda niçin daha çok Doğu Avrupalı oyuncular var?

-Efes Pilsen'de bir dönem Amerikalılarla oynadık. Sorun çıkartabiliyorlar. Ama Doğu Avrupalı sporcu sorumluluk alıyor, daha kolay kavrıyor. Üstelik basketbolda da bir ekol oluşturuyorlar. Karşıyaka'daki oyun kurucum Stefanov etrafında çabuk, dirençli, mücadeleci ve şutörlerden oluşan bir ekip kurdum. Tek Amerikalı geçen sezon Galatasaray'da oynayan Brian Tolbert.

İtalya'da bir ilke imza attınız. Takımı maç günü kampa alıyorsunuz?

- Sabah ter atma antrenmanı yaptıktan sonra kampa giriyoruz. Bu oyuncuyu rahatlatıyor.

Taraftarla inanılmaz bir dayanışmanız var.

-İtalyanca bilmenin avantajları önemli. Televizyona çıkıp hedeflerimizi anlatıyorum, özeleştiri yapıyorum.

Size Küçük İmparator, Prens, Dük lakaplarını yakıştırdılar. Bunu nasıl karşıladınız?

-İtalyan medyası da Akdenizli. Çabuk havaya giriyorlar. Hele yerel spor medyası Montepaschi di Siena ile yatıyor, kalkıyor. Başarılı olduğunuz sürece bu lakaplar sevindirici. Ama önemli olan sezon sonunda hálá bu lakapları koruyabilmek.

Türk basketbolünü izliyor musunuz?

-Elbette. Hatta bu sezon Saporta Kupası'nda Darüşşafaka ile aynı gruba düştük. İyi ki Türk Telekom ile eşleşmedik. Çünkü Türk Telekom güçlü bir engel. Tabii kriz bazı takımların belini büktü. Bu da lige yansıyor.

İtalya’da beleşçilik yok

İtalya'da basketbol müesseseleşmiş. Örneğin kulüp her basketbolcuya bir, çocuğu varsa iki bilet veriyor. Bunun dışında ben dahil konuklarımız gelince parayla bilet almak zorundayız. Kısacası beleşçilik yok. Türkiye'de ise tribünleri doldurmak için kulüpler bedava otobüs kaldırıyorlar. İtalya'da ise kombine bilet en değerli gelir kaynağı.

Ergin Ataman'ın eşi Hale Ataman için Siena uygun bir ortam. Çünkü bu sakin kentte üç yaşındaki kızları Gizem ve Ceren'i yetiştiriyor. ‘‘Siena'da zamanımız ikizleri büyütmekle geçiyor. Ergin deplasmanları ve kulüp çalışmaları dışında Siena'nın dışındaki kampusteki evimizde oluyor.’’ Ergin Ataman ise Siena'yı şöyle anlatıyor: ‘‘Şirin küçük bir kent. İtalya'nın en kaliteli halkı burada yaşıyor. Floransa 55 kilometre uzaklıkta. Dünya şarapçılığının, İtalyan mutfağının simgelerinden.’’

Türkiye’nin şansı

Dünya basketbol Şampiyonası'nın ilk turunda Brezilya, Porto Riko ve Lübnan'ın bulunduğu gruptan rahat çıkılır. Ancak şanssız bir çapraz kura çekildi. İspanya veya Avrupa Şampiyonu Yugoslavya ile eşleşme durumu var. Bunlar çok zor maçlar.

KULÜP BAŞKANI FERDINANDO MINUCCI

Montepaschi di Siena olarak uzun vadeli bir atılım yapmaya karar verdik. Aklımızda üç aday vardı. Genç, dinamik, cesur, Avrupa kupası deneyimli bir hoca arıyorduk. Ergin Ataman'ı izliyorduk. Kenar yönetimi, oyunu okuyuşu, takımı hazırlayışı, Efes Pilsen'deki başarısı önemli faktörlerdi. Sonunda onun üzerinde karar kıldık. Bu kararın ne kadar doğru olduğu ortaya çıkıyor. Takımın böyle bir patlama yapacağını beklemiyordum, samimi olarak söylüyorum. Hele Kinder, Benetton, Scavolini gibi büyükleri farklı skorlarla yenmemiz bir sezona bedeldir. Şunu da çok iyi biliyoruz ki Türkiye'de 65 milyon taraftarımız var.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!