Aurelien Chedjou'dan Galatasaray'daki eski hocasına salvolar: 'Oynamak istemiyoruz' dedik, anlamadı! | "Tünelde bizden korkarlardı"

Güncelleme Tarihi:

Aurelien Chedjoudan Galatasaraydaki eski hocasına salvolar: Oynamak istemiyoruz dedik, anlamadı | Tünelde bizden korkarlardı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 27, 2022 11:59

2013-2014 sezonunda Fransa’nın Lille takımından Galatasaray’a transfer olan ve sarı kırmızılı ekipte 119 maçta forma giyip, gösterdiği başarılı performansla taraftarların takdirini toplayan Kamerunlu eski defans oyuncusu Aurelien Chedjou, Spor Arena’ya özel bir röportaj verdi.

Haberin Devamı

Galatasaray’da 4.yıldız sevinci başta olmak üzere lig ve kupa şampiyonlukları yaşayan; Bursaspor, Başakşehir ve Adana Demirspor formaları da giyen 37 yaşındaki eski futbolcu, kariyeri ve Süper Lig serüveniyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Sarı kırmızılı takımla geçirdiği dönem Fatih Terim Roberto Mancini, Igor Tudor ve Hamz Hamzaoğlu ile çalışan Chedjou, bu teknik adamları kıyaslarken çarpıcı analizlerde bulundu. Abdullah Avcı'dan övgü dolu sözlerle bahseden Kamerunlu, Jorge Jesus'la ilgili düşüncelerini açıkladı. Takım arkadaşı Selçuk İnan'ın teknik direktörlük kararıyla ilgili 'Sahadayken anlamıştım' diyen Chedjou, yeni nesil hocalar Emre Belözoğlu, Nuri Şahin gibi isimlerle ilgili görüşmelerini de aktardı.

 “FENERBAHÇE BENİ İKNA ETMEYE ÇALIŞTI AMA GALATASARAY’A SÖZ VERMİŞTİM”

Haberin Devamı

2013-2014 sezonunda “Fransa’nın en iyi savunmacısı” unvanıyla rekor bir bedelle (6.30 mil. €) Galatasaray’a transfer olmuştun. O dönem basında Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın seninle ilgilendiği iddiaları yer almıştı. Sarı kırmızılı ekibe transfer sürecinde neler yaşandı?

Hatırladığıma göre Lille’den ayrıldıktan 1 hafta sonra Fenerbahçe’den birileri aramıştı. Bana Fenerbahçe’ye gelmek isteyip istemediğimi sordular. Ama ben onlara çoktandır Galatasaray’la konuştuğumu söyledim. Beni ikna etmeye çalıştılar ama Galatasaray’a söz verdiğimi ve bu yüzden gelmeyeceğimi söyledim.

“FATİH TERİM, DAHA ÖNCE KONUŞTUĞUM ANTRENÖRLERDEN ÇOK FARKLIYDI”

O dönem verdiğin bir röportajda, “Fransa'da bu tercihime şaşırdılar ancak ben bu tercihimin ne kadar doğru olduğunu biliyorum. Fatih Terim benimle hep ilgilendi” şeklinde açıklamalarda bulunmuştun. Fatih Terim’le beraber çalıştığınız sarı kırmızılı ekipteki dönemi değerlendirir misiniz?

Fatih Terim, oyuncularına baba gibidir. Galatasaray benimle ve menajerlerimle konuşmuştu. Ardından ben de Fatih Terim’le konuştum. Galatasaray’a imza atmadan birkaç ay önce sakattım ve bana sürekli nasıl olduğumu, nasıl hissettiğimi sordu. Bu bana daha önce konuştuğum diğer antrenörlerden çok farklı geldi. Bildiğiniz gibi kendisi İtalyanca ve İspanyolca konuşuyor. Ben İtalyanca bilmiyordum ama biraz anlayabiliyordum.  Sezon hazırlıkları için İngiltere’deydim ve bir gün İstanbul’a geldiğimde Fatih Terim bana mesaj attı. Bir şeye ihtiyacım olursa kendisiyle direk iletişime geçmemi istedi. Benim için bir antrenörden daha çok baba gibi. Galatasaray’a gelmek kolay değildi ama bana eğer zamana ihtiyacım olursa bunu bana vereceğini söyledi. Nasıl oynadığımı ve sahadaki değerimi bildiğini söyledi. Bunu bir iltifat olarak aldım, evet benim için bir baba gibiydi.

Haberin Devamı

“EĞER MANCİNİ GİBİ BİR ANTRENÖRÜNÜZ VARSA SAHADA ONUN İÇİN ÖLMEK İSTERSİNİZ”

Galatasaray, 2013-2014 sezonunda kötü başladığı UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Mancini ile 2. tura yükselme başarısı göstermişti. Mancini’nin takımdaki yönetimi nasıldı?

Roberto Mancini, Fatih Terim’den çok farklı değildir. O da oyuncularıyla bir baba gibi olmasa da arkadaş gibidir. Bugün hala mesajlaşıyoruz, çok iyi bir insan. Eğer o antrenörünüzse sahada onun için ölmek istersiniz. Eğer sahada yeterli değilseniz bunu sizin yüzünüze söyler ve sizden daha çok şey beklediğini belirtir. Teknik olarak da dünyanın en iyilerinden birisidir. Evet, oynuyordum ama sahada bir stoper olarak nasıl koşmam gerektiğini bilmiyordum. Bana sadece nasıl koşacağımı değil nasıl pozisyon almam gerektiğini de gösterdi.

Haberin Devamı

Şampiyonlar Ligi'nde Chelsea’ye attığın gol ile sarı kırmızılıların tur umutlarını Londra’ya taşımış, aynı zamanda o hafta UEFA'nın en iyi 11'ine seçilmiştin. Attığın gol ve kaçırdığınız tur şansı ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Şampiyonlar Ligi’nde olmak her zaman güzeldir. Gol attığım için çok mutluyum ne yazık ki tur atlayamadık. Chelsea çok iyi bir takımdı ve onlara karşı inanın bana yüzde yüz performansla oynadık. Çok iyi oyuncuları vardı ve kaybettik. Zaten bu tip takımlara karşı yüzde 90’la oynayamazsınız. Taraftarlarınıza karşı sorumluluklarınız var. Berabere kaldık ve tur atlayamadık. Gol attığım için elbette mutluyum ama tur atlayamamış olmak üzücüydü. Chelsea, belki de bizden daha iyi bir takımdı.

Haberin Devamı

Teknik direktör Hamza Hamzaoğlu, Galatasaray’da görev yaptığı 1 yılda, 3 kupa kazanıp aynı zamanda 4.yıldızı getiren isimlerden birisi olmuştu. Hamzaoğlu’nun daha sonra beklenmedik şekilde takımdan gönderilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şok olmadım ama ben de şaşırmıştım. Kendisi iyi bir insan ama bence yaşadığı problem takımı yönetmekle ilgiliydi. Futboldan zevk almamızı istiyordu öncelikle. Eğer bir şey denemek istiyorsak onu denetiyordu. Sonra bize görev verip baskı yüklüyordu.

Aurelien Chedjoudan Galatasaraydaki eski hocasına salvolar: Oynamak istemiyoruz dedik, anlamadı | Tünelde bizden korkarlardı


“TUDOR’A 3-5-2 SİSTEMİNDE OYNAMAK İSTEMEDİĞİMİZİ SÖYLEDİK AMA BİZİ ANLAMADI”

Igor Tudor döneminde sarı kırmızılıların maçlara 3-5-2 sistemiyle başlaması başarısızlığı getiren etmenlerden biri olarak gösterilirken, özellikle bu oyun sistemiyle alınan 5-1’lik Başakşehir mağlubiyeti tepki çekmişti. Tudor dönemi ve oyun sistemi hakkında düşünceleriniz nelerdir?

Haberin Devamı

Evet ben bu sistemi sevmiyordum. Eğer bu sistemde oynamak istiyorsanız, bunu oyuncularınızla yapmanız lazım. Kendisine böyle oynamak istemediğimizi ve rahat hissetmediğimizi söyledik lakin bizi anlamadı. Ve bu sistemde devam etme konusunda ısrar etti. Gün sonlarında böyle oynamak istemediğimizi söylüyorduk. Evet, o bir antrenördü ama biz takım olarak oyunun iyi gitmediğini hissediyorduk. Hatta Selçuk ve Sneijder kendisiyle konuşmak istediler. Çünkü topsuz bir şekilde sürekli koşuyorduk. Ve bilirsiniz ki oyuncular böyle oynamak istemez. Bruma, Sneijder ve diğer hücum oyuncularından sürekli defansa yardım bekliyordu. Evet, defans bir takım işidir ama bu tip hücum oyuncuları için ilk iş defans olmaz. Antrenman bitiminde çok yorgun düşüyorduk ve maçlar için yeterince güçlü kalamıyorduk. Çoğu maçta merkez stoper olarak görev alamadım. Beni sağ stoper olarak kullanıyordu ve ben sağ stoper oynamak için yeterince atletik değildim. Bunu ona söyledim çünkü benden istediği şeyleri yapabilecek bir oyun tarzına ve yeteneğe sahip değildim. Beni stoperin merkezinde kullanmasını söyledim. Böylece orta saha ve forvet oyuncularına pas dağıtabileceğimi düşünüyordum. Ama o bunun yerine takım arkadaşlarıma, benim oynamak istemediğimi söylediğimi söyledi. Ben de bunun böyle olmadığını söyledim. Bu olay aramızda problem oldu. Tudor’dan, futbolun sana her zaman sevdiğin ve seni seven bir antrenör vermeyeceğini öğrendim. İyi bir oyuncu olabilirsiniz ama hocanın sistemine uymayabilirsiniz. Yine de antrenmanlarda yüzde yüzünüzü verip kendinizi hazır tutmanız gerektiğini öğrendim. Çünkü her an sizi tekrar oynamanız için çağırabilirler.

“BAZI MAÇLARDA RAKİBİN BİZDEN KORKTUĞUNU DAHA TÜNELDEYKEN ANLARDIK”

Başakşehir’de şampiyonluk yaşayan Okan Buruk, şimdi Galatasaray’da teknik adamlık kariyerine devam ediyor. Okan Buruk’un yönetimi başta olmak üzere Mertens, Icardi, Mata gibi yıldız isimlere sahip sarı kırmızılıların kadro yapısını değerlendirir misiniz?

Galatasaray oyuncuları her zaman büyük karakterlidir. Bazı maçlarda daha tüneldeyken karşı takımın bizden korktuğunu anlardık. Zaten maça çıkmadan kazanan savaşçılar gibiydik. Onlara, onları her an yok edebileceğimizi maçlardan önce hissettirmeye başlardık. Bize bunu kazandıran yegâne kişi tabi ki Fatih Terim’di. Bence Okan Buruk’un da bunu gerçekleştirme şansı var çünkü elindeki oyuncuların hepsi Avrupa görmüş önemli oyuncular. Hepsi kendine güvenen oyuncular ve iyi bir takım olacaklar. Okan Buruk’un sadece onlara liderlik edip iyi futbol oynatması lazım. Kendisi de daha önce yıldız bir futbolcuydu ve ne yapması gerektiğini elbette ki biliyor.

“BENCE ŞU AN BİZİM ZAMANIMIZDAKİ GİBİ DEFANSTA LİDERLİK YAPACAK OYUNCU YOK”

Victor Nelsson, Abdülkerim Bardakçı, Mathias Ross gibi defans oyuncularına sahip Galatasaray’ın savunma sistemini kendi döneminize göre nasıl yorumluyorsunuz?

Dürüst olmak gerekirse Galatasaray’da oynamak için zaten kaliteli olman lazım. Ama benim zamanımda daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Benim zamanımda Felipe Melo ve Semih Kaya vardı. Oynamak için biz sanki birbirimizin düşmanı gibi çok hırslıydık. Bizden sonra gelen ve Sevilla’ya transfer olan Marcao’da gayet iyiydi. Bence şu anki defans da gayet iyi oyunculardan kurulu ve ligi kazanmak için az gol yemeniz lazım. Birlikte çalışmanız ve birlikte defans yapmanız gerekiyor. Bunu yapmanız için takımınızda gerçek bir lidere ihtiyacınız var. Ve bence şu an gerçek bir defans liderleri yok. O yüzden biz daha iyiydik.

Galatasaray, 2012-2013 ve 2013-2014 sezonunda Şampiyonlar Ligi’nde adından söz ettirmiş fakat o dönemden sonra Galatasaray’ın Avrupa Kupaları karnesi iyi durumda yer almamıştı. Okan Buruk’la bu başarı sizce gelecek mi?

Tabii ki başarılı olacaktır çünkü zaten daha önce Avrupa’da oynadı. Buralara alışık ve iyi oyuncuları var. Daha önceden Şampiyonlar Ligi tecrübesi olan oyuncuları da var. Bu durum sadece antrenörle ilgili değildir. Tecrübeli oyuncuların, tecrübesizlere cesaret vermesi gerekir. Bence Şampiyonlar Ligi’ndeki başarı, antrenörden ziyade biraz daha Şampiyonlar Ligi tecrübesi olan oyuncuların üzerindedir. Tecrübeli oyuncuların, gençlerle konuşması ve onları bu efsaneye dahil etmeleri gerekir.

“FENERBAHÇE MAÇLARI KARİYERİMDEKİ EN ZOR MAÇLARDANDI”

Ocak ayının ilk haftasında liderlik yarışını yakından ilgilendiren Fenerbahçe-Galatasaray derbisi oynanacak. Bu mücadele başta olmak üzere Galatasaray’da oynadığın derbilerle ilgili neler söylemek istersiniz?

Daha önce derbide yaşadıklarımı Kamerunlu birine anlatmıştım. Böyle bir şeyi daha önce hiç yaşamamıştım. Fenerbahçe maçları kariyerimdeki en zor maçlardandı. Her maç baskı vardır ama Fenerbahçe maçlarında bu kat kat fazlaydı. Kesinlikle hata yapmamalısınız, tek bir hatanız maça mal olur. Türkiye’de bu tip maçlarda her zaman iyi performans göstermeniz gerekir. Bana göre bu tip maçları herkes hayatında bir kez yaşamalı. Fenerbahçe’ye karşı oynadığımız süper kupa maçı hala aklımda, kaybetmiştik. Eşime bile halen desteklemek için Fenerbahçe-Galatasaray maçına gitmemiz gerektiğini söylüyorum. Galatasaray’a imza attığımda menajerimin bana söylediği ilk cümle, “Fenerbahçe maçını kazanmak zorundayız” şeklindeydi.

Aurelien Chedjoudan Galatasaraydaki eski hocasına salvolar: Oynamak istemiyoruz dedik, anlamadı | Tünelde bizden korkarlardı

“REAL MADRİD MAÇINI 6-1 KAYBETMEMİZE RAĞMEN TARAFTARLAR BİZİ ALKIŞLAMIŞTI”

Sarı kırmızılı ekipte 119 maça çıkıp sarı kırmızılı taraftarlardan alkış topladın. Stadyumun atmosferi başta olmak üzere taraftarların verdiği destek sende ne gibi bir etki bıraktı?

İlk Şampiyonlar Ligi maçımı hatırlıyorum, Real Madrid’e karşı 6-1 kaybetmiştik. Maçtan sonra taraftarlar bizi alkışlıyordu. Buna bir anlam verememiştim. Selçuk’un yanına gidip, “6-1 kaybettik, neden bizi alkışlıyorlar?” diye sordum. Selçuk bana, “Eğer taraftarlar senin yüzde yüzünü verdiğini görürse alkışlar. 10-0 kaybetmen bile önemli değildir” demişti. 6-1 kaybetmiştik ve bizi alkışlıyorlardı. Gerçekten şoka uğramıştım. Yüzde yüzümüzü verdiğimiz sürece ve çabaladığımızı gördükleri müddetçe bizi destekleyeceklerini anlamıştım. Bu yüzden her gol attığımda kendimi bebek gibi hissediyordum. Hatta o zamanlar uçağım daha Türkiye’ye yeni indiğinde, “Bu ülke futbol kokuyor” demiştim. Onları çok seviyorum ve gerçekten çok teşekkür ediyorum. Galatasaray’da oynadığım 4 yıl boyunca beni çok desteklediler. Ne yazık ki son maçımı oynayıp onlara güle güle deme fırsatını yakalayamadım. Sosyal medyadan da dediğim gibi orası benim evim ve onları çok seviyorum.

“JORGE JESUS FENERBAHÇE’YLE İYİ BİR BAŞLANGIÇ YAPTI AMA ZAMANA İHTİYACI VAR”

Jorge Jesus ile çıkışa geçen Fenerbahçe, dikkat çeken bir hücum sistemiyle oynamaya devam ediyor. Jesus’un takımdaki rolü ve Fenerbahçe’nin şampiyonluk yolundaki şansıyla ilgili neler söylemek istersiniz?

Lig başladığında büyük takımların tabi ki ligi kazanma şansı olduğunu biliyoruz. Bence Fenerbahçe’nin iyi bir kadrosu var ve her zaman oldukları gibi Galatasaray’a iyi bir rakip olacaklardır. Jorge Jesus, iyi bir iş çıkarıyor ama Türkiye’de özellikle büyük takımlarda antrenörlere iyi bir iş çıkarmaları için yeterince zaman verilmiyor. İyi sonuçlar alınmadığında hemen yollar ayrılıyor. Mesela Arsenal’deki Arteta’ya bakın, bu takımı kurmak için ona ne kadar zaman verildi? Arsenal’in şu anki formu herkesin malumu. Bunun yapılması için antrenörlere zaman verilmesi lazım. Başlangıç her zaman zordur. İnsanlarda ne yazık ki bu mantalite yok. Jorge Jesus iyi bir başlangıç yaptı ama zamana ihtiyacı var.

“AVCI’NIN ŞAMPİYON OLMASINA ŞAŞIRMADIM, BENCE O TÜRKİYE’NİN GUARDİOLASIDIR”

Daha önce Başakşehir’de beraber çalıştığınız teknik direktör Abdullah Avcı, geçtiğimiz sezon Trabzonspor’la şampiyonluğa ulaştı. Abdullah Avcı’nın yönetimiyle ilgili neler düşünceleriniz nelerdir?

Abdullah Avcı’ya çok saygı duyuyorum, beni Başakşehir’e isteyen kendisiydi. Ne yazık ki sakatlandığım için onunla çok fazla maç oynayamadım. Her zaman beni aradı ve durumumu sordu. İyileşmem için bana zaman verdi ve beni destekledi. Şampiyon olmasına şaşırmadım. Bence o Türkiye’nin Pep Guardiolası. Her zaman bir takım alıyor ve bu takıma her oyunu oynatıyor. Arkadan oyun kurdurup, kalecileri oyuna sokuyor ve pas oyunu yaptırıyor. Evet, bence Türkiye’nin Guardiolası Abdullah Avcı.

Emre Belözoğlu, Nuri Şahin, Volkan Demirel, İlhan Palut, Çağdaş Atan gibi teknik direktörlerden “yeni nesil teknik adam” diye bahsediliyor. Performansını başarılı bulduğun ve ileride adından söz ettirir dediğin bir teknik adam bulunuyor mu?

Bence yeni jenerasyon antrenörler arasında Selçuk İnan’da var. Daha önce Borussia Dortmund’da oynayan Nuri Şahin’de olmak üzere hepsi iyi antrenörler. Yeni jenerasyona güvenmemiz gerekiyor. Ama yine aynı noktaya geliyoruz. Stratejilerini oyunlarına adapte etmek için zamana ihtiyaçları var. Türkiye’de buna izin verilmiyor ama eğer bu antrenörler oradaysalar kendilerine güveniyorlar demektir. Oyuncularına güven aşılamalı ve onları anlamalılar. Mesela Selçuk İnan, defalarca ligi ve kupayı kazandı. Milli takımda kaptanlık yaptı. Bu genç insanların antrenörlük yapmaları çok önemli. Bahsettiğimiz antrenörlerin çoğu kendi futbolculuk dönemlerinde Avrupa’da oynadı. Oradaki tecrübelerini oyunculara aktaracak ve elbette ki onları daha iyi seviyelere taşıyacaklardır. Ama taraftarlara ve başkanlara ısrar ediyorum: Lütfen yeni jenerasyon antrenörlere iyi sonuçlar almak için biraz zaman tanıyın. Her 3-4 ayda bir antrenör değiştirirseniz hiçbir şeyi başaramazsınız.

“SELÇUK’UN BİR GÜN ANTRENÖRLÜK YAPMAK İSTEDİĞİNİ SAHADAYKEN ANLAMIŞTIM”

Galatasaray’dan eski takım arkadaşınız Selçuk İnan, ilk teknik direktörlük deneyimine adım atarak Kasımpaşa’nın başına geçti. Selçuk İnan ilk serüveninde sizce başarılı olabilecek mi?

Evet, ocak ayında gelip onu ziyaret edeceğim. Hala görüşüyoruz, o iyi bir arkadaşım. Artık Kamerun’da bir akademim yok ama bazı koçlarla çalışmak istiyorum. Oraya geldiğimde nasıl bir oyun oynatmak istediğiyle alakalı Selçuk’la konuşacağım. O her zaman liderdi. Onu sahada izlediğimde bir gün antrenörlük yapmak istediğini anlamıştım. Çünkü sürekli takımı saha içinde yöneten, teknik direktörle, hakemle ve takımla konuşan hep Selçuk’tu. Antrenörlüğün ona çok uyacağını düşünüyorum. Bu iş onun gibi birisi için çok uygun ve mantıklı. Yeni kariyerinde umarım başarılı olur.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!