Oluşturulma Tarihi: Nisan 27, 2008 11:39
Dünyada at yarışları saf kan İngiliz atları ağırlıklı yapılırken, Arap atı cinsinde en fazla yarış ve en yüksek ödül Türkiye'de.
Türkiye'de, “kültürel tercihler” nedeniyle Arap atı yarışları yapılırken, yine aynı kültürel tercihler nedeniyle, Japonya'nın, seyirci tercihlerini dikkate alarak geçen yıl Arap atı yarışlarına son verdiği belirtiliyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı himayesinde Türkiye Jokey Kulubü (TJK) tarafından önceki hafta düzenlenen Atçılığın Dünya Ekonomisindeki Yeri konulu seminerde, dünyadaki belli başlı atçılık organizasyonları bir araya getirildi. ABD, İngiltere, İrlanda, Fransa ve Japonya'dan katılan temsilciler, ülkelerindeki atçılık ve yarış atı faaliyetleri hakkında bilgi verirken, yarış atçılığının gelişmesi açısından yarış gelirlerinin artırılmasının önemine işaret ettiler.
At endüstrisinin büyümesinde en büyük engellerden birinin hasılatlardan yapılan vergi ve diğer kesintiler olduğu vurgulanırken, İrlanda'da yüzde 5, gelişmiş ülkelerde ortalama yüzde 10-20 düzeyinde olan bu kesintinin Türkiye'de yüzde 49 ile çok üst düzeyde bulunduğuna dikkat çekildi. Kesintilerin yüksekliğini, kayıt dışı bahisleri artırabildiği gibi, yarış severlerin ilgisinin alternatif alanlara kaymasına neden olduğu da belirtiliyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker ise toplantıda, orta vadede, kesinti oranlarının dünya standartlarına çekileceğini söyledi.
ARAP ATLARINA EN BÜYÜK İKRAMİYE TÜRKİYE'DE
Uluslararası Arap Atları Yarış Yetkilileri Federasyonu (IFAHR) yetkililerinin seminerde sunduğu bilgiye göre, 2007 yılı itibariyle dünyada, 3 bin 300'ü diğer ülkelerde, 1792'si Türkiye'de olmak üzere toplam 5 bin 92 idmanda Arap atı vardı.
Dünyada geçen yıl 3 bin 746 Arap atı yarışı koşulurken, bunun 1646'sı Türkiye'de, 2 bin 100'ü diğer ülkelerde yapıldı. Aynı yıl Arap atı yarışlarında dünyada toplam 46,9 milyon avro ikramiye dağıtılırken, bunun 34,4 milyon avrosu Türkiye'de, 12 milyon 561 avrosu diğer ülkelerde verildi.
Geçen yıl, Arap atında en yüksek ikramiyeli yarış da Türkiye'de yapıldı. Geçen yıl Eylül'de İstanbul'da yapılan Malazgirt Kupası'nda 587,9 bin avro ödül verilirken, Katar'da yapılan Emir'in Kılıcı kupasının ödülü 311,8 bin avro, BAE'de yapılan Dubai Kahayla yarışının ödülü 193,7 bin avro düzeyindeydi.
Geçen yıl en fazla ikramiye kazanan 10 Arap atından 7'si de Türkiye'den çıktı. İzbatur, 11 yarışta 789,8 bin avro ile geçen yıl en fazla ikramiye kazanan yarış atı olurken, onu, 8 yarışta 746,1 bin avro ödül kazanan İngiltere'den Al Dahma, 14 yarışta 599,4 bin avro ödül kazanan Kafkaslı izledi. Ayabakan, 4 yarışta 353,4 bin avro, Uçanbey 12 yarışta 335,4 bin avro, Beybora 13 yarışta 292,2 bin avro, Peksoy 9 yarışta 235,7 bin avro, Ufukbir 4 yarışta 224 bin avro ikramiye aldı.
İngiltere'den Majd Al Arab, 4 yarışta 326,9 bin avroluk ikramiye ile 6'ıncı, Dahess de 5 yarışta 204,9 bin avroluk ikramiye ile geçen yılın en çok ikramiye alan Arap atları sıralamasında 10, sırada yer aldılar.
-İNGİLİZ ATINA DEVLET DESTEĞİ YOK
Safkan İngiliz Atları Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Genel Sekreteri Cengizhan Gödek'in seminerde sunduğu bilgilere göre, Türkiye'de 2007'de koşan at sayısının yüzde 59'u (2 bin 622) İngiliz atı, yüzde 41 (1792) Arap atı olmasına karşın, at başına düşen ortalama ikramiye İngiliz atında 29 bin 408 dolar, Arap atında 35 bin 609 dolar.
Arap atının devlet tarafından desteklenmesine karşın sadece özel sektör tarafından yetiştirilen safkan İngiliz atlarında 5 yılda 3 başarılı safkan çıkardıklarını anlatan Gödek, İngiliz atının önünün açılmasını istedi.
Gödek, ikramiye dağıtımının hak ettiği seviyeye getirilmesi gerektiğini vurguladı.
-“ARAP ATLARI YARIŞTAN ÇEKİLİRSE, YÜZDE 70 SEYİRCİ KAYBI OLUR”
Safkan Arap Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Başkanı Cihat Gürüz ise seminerde yaptığı konuşmada, zenginlik ve asalet sembolü olan Arap atının Osmanlı Devleti zamanında korunarak dünyaya tanıtıldığını söyledi.
Türkiye'de halen 2 bin 500'ü damızlık olmak üzere 6 bin civarında Arap atı olduğunu, Şanlıurfa, Diyarbakır, Malatya, Konya, Bursa ve Adana'da 150 kadar yetiştiricinin bulunduğunu anlatan Gürüz, bakanlığın haralarında yılda 300 civarında Arap atı satıldığını, ortalama satış fiyatının 20 bin dolar olduğunu, özel sektörün satış fiyatları resmi kayıtlarda bulunmadığı için at fiyatları konusunda bir bilgi edinilemediğini belirtti.
Gürüz, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede ise Türkiye'de yarışları sırtlayan, bugünlere getirenin Arap atları olduğunu belirterek, şu bilgiyi verdi:
“Bugün sayı olarak İngiliz atları safkan Arap atlarından fazlaysa da toplam ikramiyenin yüzde 45'ini Arap atları, yüzde 55'ini İngiliz atları paylaşıyor. Ayrıca İngiliz atlarının uluslararası yarışlarda aldığı ikramiyeler bu rakamlara dahil edilirse, oran yüzde 41'e yüzde 58 oluyor.
Arap atının yarış hayatındaki start sayısı, İngiliz atından yüzde 40 fazladır. 100 Arap tayı sahaya geldiği zaman bunun 60-70'i o yıl start alır. 100 İngiliz tayının yüzde 40-45'i start alır. Start sayısı ile karşılaştırılınca bu ikramiye bize az bile.”
Türkiye'nin dünyada en iyi Arap atlarını yetiştiren ülke, “Arap atları sınıfında dünyada birinci” olduğunu vurgulayan Gürüz, “Arap atları ile İngiliz atları arasında rekabet olduğu, yarışların İngiliz atları üzerine kurulması gerektiği yönünde son yıllarda değerlendirmeler var. Ama Türk seyircisi Arap atını seviyor ve onun üzerine oynuyor. Arap atlarını yarıştan çektiğinizde yarış severi kovarsınız, yüzde 70'i gider” dedi.
Arap atının çok yaygın kesim tarafından yetiştirildiğini, İngiliz atlarının hatip ettiği kesimin az olduğunu ifade eden Gürüz, “Önceden çok az İngiliz atı vardı. Ama Avrupa'dan çok ucuz kilo ile İngiliz atı getirdiler. Yarışlarını da koydular. Zaman içinde bunların sayısı arttı. Biz hep yerli üretim ile at yetiştirdik. Bizimki milli servet” diye konuştu.
“ABD, BAŞKA ÜLKEDE OYNANMIYOR DİYE AMERİKAN FUTBOLUNU KALDIRIYOR MU”
Japonya'nın Arap atı yarışlarına son vermesini de değerlendiren Cihat Gürüz, şu bilgiyi verdi:
“Japonya'da zaten safkan Arap atı yoktu. İngiliz ve Arap atını melezleştirip Anglo-Arop diye yarıştırdılar. Bizde o atlara 'kadana' denir. Saf kan Arap atının en çok bulunduğu ülke Türkiye, biz burada birinci sıradayız. İngiliz atında, üçüncü ligin orta sıralarındayız. ABD'de Amerikan futbolu oynanıyor. Başka ülkelerde Amerikan futbolu oynanmıyor diye ABD de bunu kaldırsın mı? Adamların seyircisi var, halk seviyor.”
Gürüz, yarışan at sayısının her yıl arttığını, 2-3 yıl önce 3 bin olan yarışan at sayısının şimdi 4 bin 500'e çıktığını, Arap atı sayısının daha hızlı arttığını söyledi.
Cihat Gürüz, “Biz Arap atçılarının at sevdası vardır. Başka yerde böyle safkan at yok ki... Onun için Arap atı başına en yüksek ödüller bizde veriliyor” dedi.
-SEKTÖRE DESTEK GEREKLİ-
Türkiye Yarış Atı Yetiştiricileri ve Sahipleri Derneği Başkanı İnci Özdemir de safkan yarış atı yetiştiriciliğinde hedefin sadece yarış pastası olmadığını, kısraklarda kalitenin yükseltilerek uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Uygun olmayan hayvanların belirlenerek elimine edilmesi için iç kaynak bulunması gerektiğini kaydeden Özdemir, “Türkiye'de İngiltere, Fransa, Almanya kadar aygır var. Kalite sorunu yaşanıyor. Aygır olma kalitesini yeniden gözden geçirmek lazım” dedi.
Özdemir, sektörün desteklenmesi için yarış gelirlerindeki kesintilerin azaltılması yanında, özel pansiyon haralar için İstanbul, İzmir ve Adana'da arazi tahsis edilmesini, sektöre de tarımsal kredi kullandırılmasını, at yetiştiricileri birliği kurulmasını önerdi.
-ATÇILIK SEKTÖRÜNÜN DÜNYADAKİ HACMİ 120 MİLYAR AVRO-
Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Yasin Kadri Ekinci de atçılık sektörünün dünyadaki ekonomik hacminin 120 milyar avro olduğuna dikkati çekerken, kaliteli atçılığın yapılması açısından Türkiye'nin, altyapısını iyileştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Bunun için “İyi at, iyi organizasyon, iyi program, iyi tesisler” gerektiğini anlatan Ekinci, küresel pazara kapalı olduğu için Arap atının desteklenmesi için iç pazarın cazip hale getirilmesinden başka çare olmadığını, Arap ve İngiliz atını birlikte desteklemeye devam edeceklerini söyledi.
-JAPONYA, ANGLO/ARAP ATLARI YARIŞINA SON VERDİ-
Seminerde Japon'yada at yarışları sektörü hakkında bilgi veren Japon Yarış Birliği (JRA) Paris Ofisi Temsilcisi Aki Mitusaki Akitani, Türkiye'de Arap atları kültürel bir gelenek gereği kullanılırken, Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında zorunluluktan Arap atlarını kullanmak zorunda kaldığını anlattı.
Zaman içinde İngiliz ve Arap atlarının eşleştirilmesi sonrasında Anglo-Arap atlarının üretildiğini kaydeden Akitani, Safkan koşusunun teşviki için 1981'de Japon kupası koyduklarını, o yıl 200 Anglo/Arap atı yarışı yapılırken, 1995'te bu sayının 40'a kadar düştüğünü, bunda seyircilerin tercihinin büyük rol oynadığını anlattı. Akitani, Anglo/Arap atı koşularında yarış başına 1,92 milyon dolar olan getirinin, safkan İngiliz atı yarışlarında 2,65 milyon dolar olduğuna dikkati çekti. Safkan İngiliz atı yarışına göre daha yavaş olan Anglo-Arap atlarının yarışlarına ilginin giderek bittiğini belirten Akitani, JRA'nın 1995'te, yerel hipodrumların da geçen yıl Anglo-Arap atı yarışlarına son verdiğini, Japonya'da halen Anglo-Arap atlarının koştuğu yarış kalmadığını bildirdi.
Akitani, Anglo-Arap atı yarışlarının yürürlükten kalkmasının etkilerini hafifletmek için 1995 ve 2000 yıllarında toplam 40 milyon dolarlık 2 özel fon kurarak, yetiştiricilerin ve at sahiplerinin desteklendiğini kaydetti.
Yarış hasılatlarının yükseltilmesi açısından seyirci tercihlerinin çok önemli olduğuna işaret eden Akitani, Türkiye'nin de at yarışçılığının gelişmesi açısından tercihlerini ortaya koyması gerektiğini vurgularken, şöyle konuştu:
“Eğer bu değişiklikleri yapmasaydık, at yarışlarındaki ciromuz çok daha fazla düşecekti. Yarışlarınız ve endüstrinizi küreselleştirmek istiyorsanız, bunu gerçekleştirebilecek tek ürün safkandır. Bir şeyleri değiştirmek her zaman sancılı bir süreçtir. Ama yeni bir sayfa çevirmenin bu sancıya değeceğine inanıyorsanız, bunun harekete geçirmek için doğru zaman olduğunu düşünüyorum.”