Artık tenis izlemiyorum

ANADOLU Efes’in Los Angeles Lakers patentli yıldızı Sasha Vujacic. eski nişanlısı Rus raket Maria Sharapova ile ayrıldıktan sonra tenis maçlarını izlemediğini söyledi. Geçen sene sadece iki tenis karşılaşması izlediğini belirten Sloven yıldız, İstanbul’da Sharapova’nın final oynadığı WTA Tenis Turnuvası’nı takip etmediğini vurgulayarak, “Ben basketbol oynamakla meşguldüm” diye konuştu.

‘HENÜZ TAKIMIMI SEÇEMEDİM’

FUTBOL izlemeyi sevdiğini ve her ülkede desteklediği bir takım olduğunu anlatan Sasha, “Türk taraftarları çok çılgın ve ateşli. Türkiye’de özel olarak takip ettiğim takım yok. bu sene sadece G.Saray-Manchester United maçını izleme fırsatı buldum. Müthiş bir karşılaşma oldu. Bu sezonki performansına baktığımda en beğendiğim takım G.Saray diyebilirim. Ama Partizan’la aynı renklere sahip olan Beşiktaş’ı seviyorum. Yani şu an için tam olarak takımımı seçemedim” diye konuştu.

Sloven yıldız, Efes’in kariyerli ve kendini ispatlamış isimlerden oluştuğunu ama takım olgusunun kolay oluşmadığını söyledi. Takımdaki tüm arkadaşlarıyla uyum içinde olduğunu vurgulayan Vujacic, CSKA maçı için bulunduğu Moskova’da Hürriyet’e bilinmeyen yönlerini anlattı...

Beşiktaş’a geçen sezon çok yenildik!

RAKİPLERİMİZDEN F.Bahçe iyi bir takım.. Pianigiani gibi başarılı koçları var. Beşiktaş da çok güçlü bir rakibimiz. Onlara geçen sezon çok yenildik. Ancak geçtiğimiz haftalarda ligde Beşiktaş’ı mağlup etmeyi başardık ve bu gerçekten güzel bir andı.

Bir değil üç idolüm var!

İDOLÜ sorulduğunda hemen herkes 1 kişinin adını verir. Ama benim için idol olan 3 isim var. Hep izlediğim ve her şeyini bildiğim isimlerden ilki tabii ki Michael Jordan. Ve Magic Johnson ile Larry Bird... Aklımda hep bu isimler vardır. Bird’ün şutları, Magic’in pasları ve Jordan’ın atletik yapısı beni ve basketbolumu hep etkilemiştir. Ayrıca ailem bana güveni de iyi yerlere gelmemde çok etkili oldu.

Burada zorluk çekmedim

ANADOLU Efes’te fazla zorluk çekmedim. Çünkü Türkiye, Avrupa’nın en iyi basketbol oynanan ülkelerinden biri. NBA’de gelişimi tamamladım ve Avrupa’ya dönüş zamanımın geldiğini düşündüm. Tekrar Eski Kıta’ya gelmem normal bir durumdu. Bu arada 3 takımla Euroleague’de yer alan Türk basketbolunun kalitesi her geçen gün artıyor...

Lakers kapısının açık olduğunu bilmek güzel

HAYATIMIN en iyi yıllarını Lakers’ta geçirdim. Ben daha çocukken hayalim Los Angeles Lakers forması giymek ve NBA’de şampiyonluk kazanmaktı. O zamanlar NBA yalnızca Lakers, Bulls ve Celtics demekti. Çok çalıştığınız zaman hiçbir şey imkansız değildir. Ben de çok çalıştım ve draft edilip, NBA’e gittim. Ve şampiyonluğun kazanılmasında elimden geldiğince yardımcı oldum. Orada bir kapının bana hep açık olduğunu bilmek güzel...

Umarım buradaki en iyi anım Final Four olur...

‘TOP 16’ya CSKA yenilgisiyle başlasak da Efes’in hedefi her zaman Final Four’dur. Aksi, insanları ahmak yerine koymak olur.’

FİNAL Four hedefimize adım adım ilerliyoruz. Çok iyi ve başarılı bir ekip ve takım ruhuna sahibiz. Final Four hakkında konuşmak için biraz erken ama; her büyük takımın böyle bir hedefi vardır. TOP 16’ya Moskova’da CSKA yenilgisiyle başladık fakat neler olacağını birlikte göreceğiz. ‘Final-Four’a gidemeyeceğiz’ dersek, bu insanları ahmak yerine koymak olur. Anadolu Efes her zaman Final Four hedefi olan bir takımdır. Bunu gerçekleştirirsek umarım temmuz ayında tekrar konuşuruz ve sana Türkiye’deki en iyi anım olarak Final Four’u anlatırım...

Kobe’den çok şey öğrendim

AVRUPA’dayken şutördüm. Daha sonra oyun kurucu olarak oynadım. Sürekli olarak bu iki mevki arasında değiştim. Lakers’ta Phill Jackson geldi. Beni iki yıllığına oyun kurucu olarak oynattı. Daha sonra bana, “Senin oyun kurucu olarak oynayabildiğini biliyorum ama şutör olarak oynamanı tercih ediyorum” dedi. Ve ben sonraki 4 sezonda Lakers’ta şutör olarak forma giydim. O yıllarda Kobe’den çok şey öğrendim. Hangi mevkide olursanız olun oyunu iyi okumanız gerekiyor. Ben de bunu oyun kurucuyken öğrendim. O nedenle iki mevkinin gözümde bir farkı yok.

LA’de insanlar bana inanmıştı

‘NBA bambaşkaydı... Şimdi geriye dönüp baktığımda Lakers taraftarları, koç ve takım arkadaşlarım hep benim arkamdaydı.’

NBA’e gitmeden önce İtalya’da oynadığım zaman çok sayıda son saniye basketiyle takımımı galibiyete taşıdım. Ama NBA bambaşkaydı. Orada oynadığım süreçte çok önemli oyuncularla mücadele ettim. Benim için Los Angeles’ta ikinci şampiyonluğu kazandığım maçlar çok önemli ve unutulmazdı. Lakers’ta özellikle kritik anlarda kullandığım isabetli serbest atışlar öne çıktı.

İnsanlar bana, “Sen Lakers için önemlisin... Çok kritik serbest atışlarda sayı buldun” dediler. Benim bunun anlamını çözmem 1 yıl sürdü. Şimdi geriye dönüp baktığımda daha iyi anlıyorum. O insanlar, koç ve takım arkadaşlarımın hepsinin; bana yaptığı tek şey inanmaktı...

Farmar’la bir sonraki durağımızı kim bilebilir!

FARMAR’’la birbirimizden ayrılmayı çok denedik ama ayrı kalamıyoruz (Gülüyor). Önce LA sonra New Jersey şimdi de Efes... Bu oldukça komik ve dikkat çekici bir durum. Basketbolu nasıl oynayacağımızı birlikte öğrendik. Sahada birbirimizi hissederek oynuyoruz. Bu da oyunun gidişini değiştiriyor.  Birlikte oynadığımızda kendimizi iyi hissediyoruz. O çok iyi bir oyuncu ve Efes’te onunla birlikte olmaktan memnunum. Bir daha hangi takımda birlikte olacağız bunu ben de çok merak ediyorum!

Fark NBA’in şovu

NBA ve Avrupa basketbolu arasındaki en büyük fark, oyunun şov yönünün NBA’de ön plana çıkıyor olması. Euroleague’in yaptığı hamlelerle NBA seviyesine yaklaştığını düşünüyorum. ABD’de Avrupa’nın tersine, NBA yani basketbol ilk sıradadır.

VUJACİC KİMDİR?

Boy: 2.01
Kilo: 93
Oynadığı takımlar: Snaidero Udinese, L.A. Lakers, New Jersey Nets, Anadolu Efes.