Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2003 00:00
Bu röportaj aslında birkaç ay önce yapılacaktı. Denedim. Ama olmadı. Çok tazeydi, Nedim Esgin, olayın biraz soğumasını, araya zaman girmesini istedi. Bu yüzden Aralık'ın başına kaldı. Nedim Esgin'i hatırladınız değil mi?
Koç'un, bin yıllık kemikleÅŸmiÅŸ amiral gemisi Arçelik'in başına geldikten sonra, herkesin dikkatini çekecek bir cesaretle ÅŸirketin logosunu ve konseptini tamamen yeniledi. Bu, cümle ÅŸeklinde kurması kolay ama gerçekleÅŸtirmesi takdir edersiniz ki, bir hayli zor bir iÅŸti. ‘‘İnsanların kafasına yerleÅŸmiÅŸ bir imajı, bir önyargıyı deÄŸiÅŸtirmek, atomu parçalamaktan daha zor bir iÅŸ!’’ Einstein'in dediÄŸi gibi. Biz direnmedik mi sanki: ‘‘Neden bin yıllık Arçelik deÄŸiÅŸiyor ÅŸimdi?’’ Ama biraz zaman geçince Çelik'i sevdik, yeni logoyu benimsedik. Ve yeni imajla barıştık. Bütün bunları yapan adam Nedim Esgin'di. Tam biz, onun yaptıklarına alışmışken, o yine bizi ÅŸaşırtan bir ÅŸey yaptı. Arçelik Genel Müdürlüğü'nün üçüncü yılında görevden ayrıldı. Bu alıştığımız bir ÅŸey deÄŸil. Zirvedesin. Neden gidersin? Ve tabii haliyle fısıltılar, dedikodular, sohbetler, muhabbetler arasında ÅŸu soru gündeme yerleÅŸti: ‘‘Nedim Esgin Arçelik'ten neden ayrıldı?’’ Ä°nanın hálá soruluyor. Herkesin merak ettiÄŸi bir sorunun cevabını aramak da benim boynumun borcu oluyor...Ne piÅŸmanım ne de kahramanım21 yıl Koç bünyesinde çalıştınız. 21 yıl Koç'ta çalışmak nasıl bir ÅŸey?- Yılların nasıl geçtiÄŸini fark etmiyorsun. Mutluysan çalışıyorsun, mutsuzsan seni kimse 21 yıl çalıştıramıyor! Ben kariyerimin ilk 6 yılını seyahatle geçirdim. 12 yıl da Fransa'daydım. Son 3 yıl Türkiye'ye geldim. Onun da epey bir süresinde seyahat ettim. Yani ‘‘21 yıl aynı yerde kaldım!’’ hakikaten diyemem...Bu süreç sona erince ne oluyor? Normal hayata uyum saÄŸlamakta zorlanmıyor mu insan?- Bir günde olmadı ki. Kafamda bir hazırlık devresi geçirdiÄŸim için, hayat aynı ÅŸekilde devam ediyor.Koç'ta öğrendiÄŸiniz ve bütün hayatınızı etkileyen en önemli ÅŸey?- Dürüst ve açık olmak.GÖREVE GELİŞİM YADIRGANDINasıl yani? Bunlar sizde daha önce yoktu da, Koç sayesinde mi oldu?- Bazı iÅŸyerleri sizi alır, sizden baÅŸka bir ÅŸey yaratır. Size farklı ÅŸeyler yaptırır. DoÄŸrusu da o zannedersin, normal kabul edersin. Koç'ta her ÅŸey düzgün olmak zorundadır. Karşı tarafa haksızlık yapamazsın. Ve dünyanın her tarafında koruma altındasın. Ailene bir ÅŸey olsa, Koç Grubu arkandadır. Ben bile, kendi yetkimde insanları tedaviye, hem de en pahalı hastanelere Amerika'ya yolluyordum. Dünyanın herhangi bir yerinde başına bir ÅŸey gelse, Koç seni oradan aldırır. Tarifi zor bir güven duygusu.Fransa'da geçirdiÄŸiniz 12 yılda, kurduÄŸunuz hayaller neydi? Kendinize nasıl bir gelecek öngörüyordunuz?- Farklı etaplar vardı. Kariyerimin birkaç yılı, dış ticaretle uÄŸraÅŸtım. Sonraki dönem dağıtım. Derken, birkaç üründe uzmanlaÅŸtım. ‘‘Böyle olacağım, şöyle olacağım’’ diyemiyorsunuz ki, sürekli çalışıyorsunuz. Ama yine de, birkaç yıllık sürelerde olayın dışına çıkıp, ‘‘DoÄŸru mu yapıyorum? Ä°stediÄŸim bu mu? Yaptığım ÅŸeyin geleceÄŸi var mı?’’ derdim. Olaylara dışarıdan bakabilme kabiliyetim, genel müdürü olduÄŸum Fransa'daki ÅŸirketin faaliyetlerini defalarca deÄŸiÅŸtirmeme sebep oldu. Küçük ama çok baÅŸarılı bir ÅŸirketti. Arçelik'in ürettiÄŸi ürünlerin Avrupa'daki satışından sorumluydum. Peki Arçelik'in Genel Müdürü olmak süpriz oldu mu? Buna çok ÅŸaşıranlar olmuÅŸ, neden ÅŸaşırdılar?- Benim için bile büyük süprizdi. Ä°nsanların ÅŸaşırmalarına hiç ÅŸaşırmıyorum yani. Ben de olsam ÅŸaşırırdım. Bir sürü insan için Türkiye tecrübesi olmayan biriydim, ki doÄŸru, Türkiye'de çalışmıyordum. Dahası mühendis olmak çok önemlidir Koç'ta, ben deÄŸildim. Arçelik gibi üretim kökenli bir ÅŸirkete, pazarlama ve satış kökenli bir yöneticinin atanması haliyle yadırgandı. Bir de tabii gençtim ve sistem dışıydım. O ÅŸirketin pek çok genel müdür muavini vardı. Neden ben? Herhalde bir deÄŸiÅŸiklik istediler ve beni getirdiler.Arçelik'te çalışırken ve gündemdeyken zaman zaman kendi kiÅŸiliÄŸinizin Arçelik ve Koç'un yani ÅŸirketin ve grubun tüzel kiÅŸiliÄŸinin önüne geçtiÄŸini düşündüğünüz oldu mu?- Hayır olmadı. Ama siz farklı bir yöneticiydiniz...- GeçmiÅŸe bakarak konuÅŸursak, evet. Hedefim, yurtdışına açılmaktı. Åžirketlerin bir ‘‘güvenlik alanı’’ vardır. Arçelik'in bayi teÅŸkilatı ve markası çok kuvvetliydi, üretim tesisi de bu ülkedeydi. Fakat ‘‘güvenlik alanı’’mızın sadece Türkiye olması, aynı zamanda büyük bir tehlikeydi. BaÅŸka sepetlerinizin de olması gerekiyor. Uluslararası bacağımızın kuvvetli olması icap ediyor. Benimle birlikte Arçelik üst yönetimine çok ciddi yurtdışından beyin göçü oldu. Dışarıyla iÅŸ yapan, dışarıda yaÅŸamış insanlar geldi. GS futbol takımı Avrupa Kupaları'nı alırken, yabancı oyuncu getirdi ya, onlarla devrim yaptı ya, bizimki de o hesap. Arçelik'in güvenlik alanı deÄŸiÅŸti. Yurt dışı normal pazarımız haline geldi. Çember büyüdü.KENDÄ°MÄ° HAFÄ°F HÄ°SSEDÄ°YORUMSizin yöntemleriniz ve çalışma tarzınız, Arçelik'te dalgalanma yaratmadı mı?- Yarattı. Ayak uyduramayıp, ayrılanlar oldu. BaÅŸarılı olamayacağımı düşünenler oldu. Ama üç sene sonra gördük ki, baÅŸarılı olduk.Nedim Esgin olarak Arçelik ve Koç'a kattığınız en önemli deÄŸerin ne olduÄŸunu düşünüyorsunuz?- Yurtdışı açılımı. Daha önce böyle bir ÅŸey yoktu. Koç Grubu'nun tarihine baktığınız zaman, organik büyüme görürsünüz. Yani, yeni bir iÅŸe girilir, sıfırdan bir fabrika kurulur, o ürün üretilir, satılır, satışlar büyür, o zaman fabrika da büyür. Halbuki dünyaya baktığınız zaman -dünya devlerinin hepsi böyle baÅŸlamış olsa bile-, rakiplerini satın alır, onları yok ederler. Farklı bir anlayış, farklı bir lig. Ä°ÅŸte, biz o lige girmek için uÄŸraÅŸtık. Koç da buna hazırdı ki, izin verdi.Koç grubu içinde sizce nasıl repütasyonunuz var? Ä°syankar, uyumlu...- Bu soruya cevap veremem, çünkü bilmiyorum.Yılın profesyoneli seçildiniz. Arçelik'e 6 marka kattınız ve bütün bunları sadece üç yıl içinde yaptınız. Ve artık o bünyede deÄŸilsiniz. Kaçınılmaz soruyu soruyorum: Ayrıldınız mı, gönderildiniz mi?- Ayrılmadan bir kaç ay öncesine kadar, Koç grubunda daha önemli pozisyonların bana teklif edildiÄŸini söylesem...Ä°yi de her ÅŸey mis gibiyse, niye ayrılır insan!-21 yıl uzun bir süre. Evet zevk aldığım iÅŸler yaptım ama sonunda öyle bir noktaya geldim ki, ‘‘Yaptım, bitti’’ dedim. Yurtdışında ‘‘sabbatical’’ diye bir olay vardır, ara vermek, nefes almak. Tabii bunlar bize yabancı kavramlar. Ä°lla, bir bit yeniÄŸi aranıyor, ‘‘Neden ayrılır ki insan böyle bir pozisyondan?’’ deniyor, hálá bana en çok sorulan soru bu. Oysa, farklı ÅŸeyler de yapmak isteyebilir hayatta insan. Öyle bir noktaya geliyorsun ki, tatmin oluyorsun. Size tuhaf gelebilir ama çocuklarım küçük, onlarla daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Bunu da hak ettiÄŸimi düşünüyorum. 3 ay, 6 ay, bir sene tamamen kafamı boÅŸaltmak istiyorum. Sizi ne kadar ikna edecek bilmiyorum ama çocuklarımla, karımla daha fazla vakit geçirmek istiyorum.Küskünlük, kırgınlık var mı?- Ä°kisi de yok.Peki, tam tersine kendinizi kurtulmuÅŸ ve hafiflemiÅŸ mi hissediyorsunuz?- Hafiflemek olabilir. Yattığınız vakit, ertesi günün sorunlarıyla boÄŸuÅŸmuyorsunuz.Ayrılma nedeninizin yorgunluk olduÄŸu yazıldı. Ben bu yorgunlukta bir aile rolü olduÄŸunu düşünüyorum. Hangi aile diye sormayın! Yanılıyor muyum?- Yanılıyorsunuz. Ne benim ailemin ne de Koç ailesinin rolü oldu.Kafanızdaki yeni sayfa nedir? Çocuklarınıza iyi baba ve eÅŸinize iÅŸi koca olmak dışında?- Henüz bilmiyorum. Ama yapacağım ÅŸey, gerçekten istediÄŸim bir ÅŸey olacak. Tekrar CEO olmam gerekmiyor. En tepeye çıktığınız vakit, yalnızsınız. MüthiÅŸ bir yalnızlık var orada. Hep kendinizi ve arkanızı kollamanız gerekiyor. Hep daha iyi sonuçlar almak, hep ama hep pedala daha hızlı basmak. Bu da haliyle bir gün geliyor, anlamsızlaşıyor. Bir dönem meditasyona gitmiÅŸtim. Orada insanlar size, en yumuÅŸak halleriyle ‘‘Hayata hep sevgiyle bakın. Size kötülük yapana bile aÅŸk verin ki, hayat anlamlı olsun’’ gibi ÅŸeyler söylüyor. Ben de güldüm tabii, ‘‘Nasıl olacak bu?’’ dedim. ‘‘Bizler öyle bir formasyondan geçtik ki, her tarafımızda silah var. Kim kımıldasa, ona ateÅŸ ediyoruz. Kimin ne yapacağı belli deÄŸil, sürekli dikkatliyiz, biz Rambo gibiyiz...’’HİÇ PÄ°ÅžMAN DEĞİLÄ°MSizin davranışınızın Ä°brahim Betil'den ne farkı var? Çekilmek mi bu? Yoksa, gücünü tek başına ispatlamak mı?- Çekilmek. Ä°nsan kendi isteÄŸiyle böyle bir görevden ayrılıyorsa bu çekilmek anlamına geliyor.Zaman zaman yaptığınızın ucuz kahramanlık olduÄŸunu düşünüyor musunuz?- Hayır. Zerre kadar piÅŸmanlık da duymuyorum. Ne piÅŸmanım ne de bir kahramanım. Sadece kendi için baÅŸka bir hayatın daha iyi olacağını düşünen bir insanım.BASKETÇİ NEDÄ°MSaint Benoit'yı bitirirken, gelecekteki Nedim Esgin olarak ÅŸimdiki halinizi mi hayal ediyordunuz?- Bilmem, çok geride kaldı o yıllar. Hayatımı dolduran en önemli ÅŸey, basketboldu o zamanlar. Tabii ki iyi bir basketbolcu olmayı hayal ediyordum.Peki neden olmadınız? Belli ki, tuttuÄŸunuzu koparan birisiniz. Niye o hayallerin peÅŸinde koÅŸmadınız?- Teknik Ãœniversite'de, sonra da Eczacıbaşı'nda oynadım ben. Profesyoneldim. Milli takıma seçildim. Avrupa Kupaları'nda oynuyordum. Fena bir basketçi deÄŸildim yani. 8 yaşında baÅŸladım, 21 yaşına kadar oynadım. BoÄŸaziçi Ãœniversitesi'ni bitirdiÄŸimde hálá ‘‘Basketçi Nedim’’ diye anılıyordum. Ama Amerika'ya gidince iki seçeneÄŸim olduÄŸunu fark ettim: Ya okuyacağım ya basketbol oynayacağım. Karar vermek zorundaydım. Baskete ihanet ettim, okulu seçtim.Bu sporun en çok nesi sizi baÅŸtan çıkarıyor?- Mücadele gücü. Bir de sahada 5 kiÅŸisin, ama sen diÄŸer 4 arkadaşının ne yaptığını bilirsin, takip edersin. Yeryüzünde var olan en güzel takım oyunu. Devamlı aynı yere bakmazsın, ama bir ÅŸekilde diÄŸer oyuncuları da görürsün. Bu sana ciddi bir analitik düşünme kabiliyet verir. Hep beraber hücum edersin, hep beraber müdafaa edersin.LOGOYU DEĞİŞTÄ°REN ADAMArçelik'te çok büyük deÄŸiÅŸikliklere imza attınız. Logoyu deÄŸiÅŸtirdiniz. Siz mi üst yönetimi ikna ettiniz, talep onlardan mı geldi?- Logo hikayesi 10, 15 yıllık bir sorundu. 70'li yıllarda yapılmış, o dönem için idealmiÅŸ ama eskimiÅŸ. Fakat hálá üniversitelerde örnek logo olarak okutuluyor ve en tanınan logo olma özelliÄŸini koruyor. Ne var ki, demode. Bunu Arçelik üst yönetimi de biliyor. Üç kere deÄŸiÅŸtirmek için giriÅŸimde bulunuyor ama son anda hep vazgeçiliyor. Ben Arçelik kültüründen gelmeyen biri olduÄŸum için, gayet soÄŸukkanlı bakabildim meseleye. Ä°ki seçeneÄŸimiz vardı. Ya eski logoya rötuÅŸlar yapıp, 10, 15 yıl içinde yavaÅŸ yavaÅŸ deÄŸiÅŸtirmek. Ya da meseleyi kökünden, radikal bir biçimde halletmek. Büyük bir riskti, halk sevmeyebilirdi ama ikinci alternatifi seçtik.O geceler, hayatınızın en zor geçen geceleri miydi: Bu yeni logo tutacak mı tutmayacak mı?-Pek çok zor gece geçirdim ben, onlardan biriydi. Logoyu piyasaya sürerken, aynı zamanda Arçelik'in reklam stratejisini deÄŸiÅŸtirip, Çelik robotunu çıkarttık. Ve onunla birlikte sunduk. Çelik robotu bir anda acayip sevildi. Ve aslında Çelik, yeni logoyu lanse etti. GeçiÅŸ, yumuÅŸak oldu. Bu bizim ÅŸansımızdı.İçeriden çok dirençle karşılaÅŸtınız mı?- Evet.Bunu sadakatsizlik olarak algılayanlar oldu mu?- ‘‘Bu adam yenilikçi ama çok risk alıyor!’’ diyenler olmuÅŸtur.Neticede deÄŸiÅŸiklik tuttu ve her ÅŸey yerli yerine oturdu. Ama siz yine de bir bedel ödediniz. BaÅŸarılı olduÄŸunuz için mi baÅŸarısız oldunuz için mi?-O bünyeden ayrılma kararını ben verdiÄŸim için bedel ödediÄŸimi zannetmiyorum. Kendi tercihimdi.KOÇ’A GAZETE Ä°LANIYLA GÄ°RDÄ°MAmerika'dan dönünce Koç'a girdim. Gazete ilanıyla. O dönem, Türkiye'de bir ihracat patlaması yaÅŸanıyordu ve lisan bilen genç insanlar aranıyordu. Benim de aralarında bulunduÄŸum ihracat ordusu, o ülke, bu ülke, Türk mallarının satışıyla uÄŸraşıyordu. Tabii bu ihracat ordusu neferlerinin deÄŸiÅŸmez aksesuvarları da vardı: Samsonite çanta, Rayban gözlük, sarı Cross kalem! UçaÄŸa binerdin, uçağın yarısı bu tip aksesuvarlı genç insanlarla dolu olurdu...Â
button