Oluşturulma Tarihi: Temmuz 29, 2006 00:00
Hücre ölümüne karşı terapi
İnme sırasında beyinde çok sayıda hücre ölür. Buna karşı bir terapi geliştiren bilim adamları, yeni yöntemin diğer hastalıklarda da işe yarayabileceğini söylüyorlar.
Max-Planck Birliği bilim adamları tarafından geliştirilen yeni bir madde, inme için tipik olan sinir hücresi ölümünü, farelerde kısmen engellediği gibi meydana gelen hasarları bile onarmış. Bilim adamlarının açıklamasına göre DM-CHX olarak adlandırılan yeni madde, inme sırasında sinir hücrelerinin ölümünden sorumlu olan bir enzimi bloke ediyor. Blokaj öte yandan sinir hücrelerinin daha hızlı büyümesini sağlamakta.
Bu şekilde ölen hücreler bile yenilenebilmiş. Aynı maddenin mesela Alzheimer gibi hastalıklarda da etkili olabileceği düşünülmekte. Ancak DM-CHX’in ilaç olarak üretilebilmesi için maddenin kısa ve uzun vadeli etkilerinin daha iyi araştırılması gerekmekte.
Suyun kirliliğini gösteren akıllı şişe
Küçük bir şişe, hızlı bir şekilde içme suyundaki kirliliği uyarmakta. "Coliblack" olarak adlandırılan sistemin özellikle de her yıl milyonlarca insanın ishal ve benzeri hastalıklar yüzünden yaşamını yitirdiği az gelişmiş ülkelerde olumlu sonuçlar verebileceği sanılmakta.
Akıllı şişe, Escherichia coli bakterisinin hayatta kalabilmesi için gerekli olan tüm besleyici maddeleri ve bir göstergeye sahip. Bu gösterge maddesi koli bakterisi bulunması halinde suyu siyaha boyuyor. İçme suyunun temizlik kontrolü için suyun şişeye doldurulması gerekiyor.
Bu örnek bir gece boyu karanlık bir odada bırakılmakta. Eğer su ertesi sabah kararmışsa, biyoteknoloji uzmanı Puja Tandon’a göre koli basili taşıyor demek, dolayısıyla da işlem görmeden içilmemeli. Araştırmacıya göre bakterileri öldürmenin üç basit yöntemi var. Şişeye doldurulmuş su beş altı saat kadar güneşte bekletildiğinde, güneş ışığı hastalık etkenlerini öldürür.
Suyu temizlemenin diğer basit bir yöntemi de suyu 48 saat kadar bakır kapta bekletmek. Bu şekilde bakır tanecikleri suyun içinde çözülür ve koli bakterileri ölür. Son bir yöntem de tabii ki suyu kaynatmaktır. Tandon şu sıralar Coliblack sistemi için ucuz bir kimyasal madde arıyor. O zaman şişeden yoksul ülkelerdeki insanlar da yararlanabilecekler.
Uyku, belleği güçlendiriyor
Amerika’da gerçekleştirilen bir araştırma sırasında 60 kişi bir kelime listesi ezberlemiş. Katılımcılar ezberleme esnasında biraz uyduklarında, öğrendiklerini daha iyi hatırlamışlar.
Harvard Üniversitesi’nden Jeffrey Ellenbogen, Current Biology dergisinde yeni sonuçların, uykunun aktif deklaratif belleği güçlendirdiğini ve bozucu etkilerden koruduğunu gösteren ilk kanıtlar olduğnu vurguluyor.
Araştırma sırasında 20 kelime ezberleyen katılımcıların bir kısmı uyurken diğerleri serbest bırakılmış. On iki saat sonra katılımcılardan, birinci listedeki sözcüklerle ilişkili yeni kelimeler öğrenmeleri istenmiş. Öğrenme sırasında uyuyanlarda ortalama başarı oranı %76, diğerlerinde sadece %32’ydi diyor bilim adamları.
İkinci listeyi ezberlemek zorunda kalmayan katılımcılarda başarı oranı arasındaki fark daha az. Buna göre uyuyan grubun başarı oranı %94, diğerlerinin %82.
Deniz canlıları, dünya atmosferindeki karbonu denize taşıyorlar
Dünya denizlerinde yaşayan medüze benzer milyarlarca salpanın, dünya atmosferindeki karbondioksit dolaşımı üzerinde önemli katkıları bulunmakta. Sonuç, salpaları inceleyen Amerikalı bilim adamlarına ait. Salpalar, havadaki karbondioksiti soğuran bitkilerle besleniyorlar.
Bu şekilde "toplanan" karbon, diğer hayvanlarda olduğu gibi atmosfere değil, dışkılar ve ölü hayvanların kalıntılarıyla birlikte denizin dibine çöküyor. Atlantik’te araştırma yapan bilim adamları, 100.000 salpanın bir araya geldiğini görmüşler. Tüp biçiminde bedenlere sahip olan hayvanlar bir tür tahrikli motor mekanizmasıyla suyu çekip yeniden dışarı atabiliyorlar. Gündüzleri 600-800m derinlikte, geceleri ise bitkisel plankton yiyebilmek için suyun yüzeyine doğru yüzüyorlar.
Salpalar bir seferde, bir günde oluşan bitkisel biyokütlenin, dörtte üçünü yiyip süpürüyorlar. Böylesine büyük bir sürü bu şekilde her gün dünya atmosferinden 4000 ton karbon alarak, deniz diplerine taşıyor. Bilim adamları bundan sonraki çalışmalarında, bu fenomenin karbon dolaşımı üzerindeki etkisi ayrıntılı bir şekilde araştıracaklar.
Vişne suyu, kas ağrılarına iyi geliyor
Vermont Üniversitesi’nde şimdilik çok az sayıda katılımcıyla gerçekleştirilen son bir araştırmayla, vişne suyunun spordan sonra ortaya çıkan ağrıları dindirdiği görüldü. Araştırmaya katılan 14 kişi, antrenmandan üç gün öncesinden günde iki kez vişne suyu içmiş. Vişne suyu kas gücünün zayıflamasını önlediği gibi zayıflayan kasları da güçlendirmekte.
Ayrıca vişne suyu içen denekler, antrenmandan sonra daha az ağrı hissetmişler deniyor British Journal of Sports Medicine dergisinde.
Kuş gribi virüsündeki mutasyon insanlar için tehlikeli değil
Kısa bir süre önce Endonezya’nın Sumatra adasında saptanan mutasyona uğramış H5N1 virüsü, Birleşmiş Milletler’e göre insanlar için henüz akut bir tehlike oluşturmamakta. Bununla birlikte kuş gribiyle mücadeleden sorumlu BM koordinatörü David Nabarro, daha fazla dikkatli olunması konusunda uyardı. Endonezya’daki bir ailede virüsün insandan insana bulaştığı ve genetik değişim geçirdiği saptanmıştı.
Ama bu kesinlikle bir salgının başlangıcı değil diye konuştu Nabarro. Söz konusu mutasyon daha önceleri de görülenler gibiydi. Virüs, bugüne kadar üç vakada insandan insana bulaşmasına rağmen diğer insanlar arasında yayılmamış.
Ancak insandan insana bulaşma vakalarının daha tehlikeli hale gelmesine hazırlıklı olmalıyız diyen Nabarro, Cenevre’de düzenlenen ECOSOC konferansında, kuş gribi salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini de hatırlattı.
BM tarım organizasyonuna (FAO) göre kuş gribi Asya’da ama en çok da Afrika’da yayılmakta. Avrupa’da kontrol altına alınmasına rağmen bu bölgelerde yıllarca mücadele gerektirmekte.
Einstein’ın özel mektupları yayımlanabilecek
Kudüs İbrani Üniversitesi, ünlü fizikçi Albert Einstein’ın özel yazışmalarının yayımlanmasına izin verdi. Mektuplarda özellikle kadınlarla ilişkisi, sevgilileri ve çocuklarıyla ilgili bilgiler var. Almanca yazılan mektuplar Einstein’ın araştırmaları hakkında yeni bilgiler vermese de fizikçinin kişiliği hakkında önemli ipuçları veriyor. Einstein, mektuplarında, kadınlarına ve çocuklarına sevecen ve duygusal yaklaşıyor.
Mektuplarından birinde ilk karısı Mileva Maric ile boşanmasının zorlukları ve oğullarını yetiştirirken yaşadığı sorunları anlatıyor. Ama mektuplar öte yandan Einstein’ın hayatındaki komik olayları da yansıtmakta.
Mesela ikinci karısı Elsa’ya Oxford Üniversitesi’ndeki ziyareti sırasında frak giymenin zorluğunu anlatırken, çorap giymediğini ve bunun anlaşılmaması için de frak çizmesi giydiğini itiraf ediyor. 1955 yılında Princeton’da yaşamını yitiren Einstein, yazılı belgelerini İbrani Üniversitesi’ne bağışlamıştı.
Üvey kızı Margot ise 1984 yılında özel mektuplarını da vermişti. Ama Margot’un bir şartı vardı. Yazışmalar özel olduğu için ancak ölümünden yirmi yıl sonra yayımlanabilecekti.
Embriyonik kök hücrelerinden ilk kez sperma üretildi
Georg-August Üniversitesi bilim adamları ilk kez embriyonik kök hücrelerinden elde edilen spermayla üremenin mümkün olduğunu kanıtladılar. Gelişmenin, erkeğin kısır olduğu durumlarda çiftlere yardımcı olabileceği düşünülmekte.
Bilim adamları embriyonik gelişimin daha iyi anlaşılması halinde diğer birçok hastalığın kök hücrelerle tedavi edilebileceğini sanıyorlar. Konuyla ilgili araştırma yazısı Developmental Cell dergisinde (www.developmentalcell.com) yayımlandı. Farelerle gerçekleştirilen deneyler sırasında, yapay spermayla dünyaya gelen yedi fareden altısı yetişkinlik dönemine kadar yaşayabilmiş.
Newcastle Üniversitesi’nde Karim Nayernia ile çalışan ekip, birkaç günlük fare embriyosundaki kök hücreleri laboratuarda büyütmüş. Özel bir enstrümanla bazı kök hücreleri yalıtılmış ve bunlar bir müddet sonra sperma olarak gelişmişler.
Bu öncü sperma hücreleri, yetişkin sperma hücreleri olarak geliştikten sonra dişi farelerin yumurta hücrelerine aşılanmış. Döllenmiş yumurta hücreleri büyümüş ve başarılı bir şekilde nakledildikten sonra da yedi yavru vermiş.
Nayernia bu şekilde ilk kez yapay spermadan yaşam doğduğunu söyledi. Tüm süreçleri iyice anladıktan sonra erkeklerdeki kısırlığı tedavi edebiliriz diyor araştırmacı.