Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 27, 2006 00:00

Tamiflu ilacının daha hızlı üretilmesine izin veren yöntem

Nobel ödüllü Elias Corey, birkaç ay önce kuş gribi salgını nedeniyle aranan bir grip ilacı olan Tamiflu’nun üretimini hızlandıracak bir yöntemle ilgili bir fikre ulaşmıştı. Harvard Üniversitesi’ndeki ekibi sekiz haftalık yoğun bir çalışma sonucunda, Oseltamivir etki maddesini akrilik asit ve vinil etilenden üretmeye başardı.

Araştırmacılar, Journal of the American Chemical Society dergisinde, sentezin on bir aşamada uygun hammaddelerle ve belli başlı bir reaksiyon hızlandırıcısıyla ne kadar çabuk üretilebileceğini anlatıyorlar.

Corey tarafından keşfedilen yöntem hızlı ve hesaplı olmasının dışında, bilim adamları patlayıcı maddelerle gerçekleştirilen iki ara aşamanın yerine daha güvenirli bir alternatif de buldular.

30 kilo yıldız anasondan sadece (Illicium verum) bir kilo Shikimi asidi elde edilmekte. Bilim adamları buna alternatif olarak, bakterilerle biyolojik olarak üretileni kullanıyor ya da 1,4-sikloheksadien (cyclohexadien) gibi maddeler deniyorlar.

Aşırı et tüketimi kansere yol açabiliyor

Özellikle Helicobacter pylori mide bakterisini taşıyan kişilerde risk daha büyük.

Avrupa’da 500.000 kişinin kalıtımıyla gerçekleştirilen bir beslenme araştırmasıyla (Epic= European Investigaiton into Canser and Nutrition) elde edilen sonuçlara göre Helicobacter enfeksiyonuna sahip kişilerde mide kanseri riski beş misli fazla.

Aşırı et tüketimi günde 100g et olarak açıklandı. Enfeksiyonu olmayan kişiler için et tüketimi ve mide kanseri arasındaki ilişki geçerli değil. Mide mukozasında iltihaplara ve ülsere yol açan H.pylori’yi bulan bilim adamları 2005 yılında Tıp Nobel ödülünü almışlardı.

Mide kanseri dünya genelinde en fazla ölümü neden olan ikinci kanser türü. Aşırı et tüketimi ve kanser riski arasındaki ilişkinin sebebi kesin olarak bilinmiyorsa da bilim adamları etin yoğun demir içerdiğini ve Helicobacter pylori bakterisinin de demirle beslenerek güçlendiğini düşünüyorlar.

Yalancıları, tikleri ele verecek

Yeni bir bilgisayar programı, yalancıları ele verecek istem dışı yüz hareketlerini tarıyor.

Buffalo Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilen sistem, sorgulama sırasında zanlıların yüzlerindeki yüz ifadesinde yalana işaret eden hareketleri algılıyorlar. Program, ABD’de de kriminal suçluların saptanılmasında kullanılmış ve yakın bir gelecekte potansiyel teröristler üzerinde denenecek.

Sosyopsikolog Mark Frank’ın bilgisayar programının temeli, antropolog ve psikolog Paul Ekman’ın bazı duyguların tüm kültürlerde aynı yüz hareketleriyle dışa yansıdığını gösteren çalışmasına dayanıyor. Minik ve bilinçsiz hareketler şaşırtıcı bir biçimde bunlara uzanan duygularla birebir örtüşmekte. Bunların yalanı anlamakta yararlı olacağını düşünen

Ekman, tüm yüz hareketleri için bir numaralandırma sistemi geliştirerek ilgili duygularla birleştirmiş. Bu sistemin yardımıyla Frank, 44 yüz kasında, korku, üzüntü, sıkıntı ya da yalan konuşmayı yansıtan hareketleri belirledikten sonra, bunları Ekman’ın numaralandırma sistemiyle birleştirmiş.

Bununla birlikte bir veya daha fazla istem dışı yüz hareketinin yalan için bir kanıt sayılmamakta diyor Frank. Bunlar ancak diğer dikkat çekici davranışlarla önem kazanmakta. Hatta bu durumda bile kanıt değil sadece çok iyi ipucu olarak kullanılabilirler diye açıklıyor bilim adamları.

Kleopatra’nın mozolesi bulundu

Yunanlı araştırmacılar, İskenderiye kıyısında Mısır kraliçesi Kleopatra’nın mozolesini bulduklarını söylüyorlar. Tarihçi Haris Tzallas, "Eleftherotypia" gazetesindeki habere göre İskenderiye’deki Sema bölgesinde yedi yıldan bu yana kazılar yapıyor.

Tzallas ve ekibinin bulduğu yapı, birkaç ton ağırlığında anıtsal bir kapı. Tzallas, mozolenin burada bulunduğu 150 yıldır tahmin ediliyordu nihayet kapının granitten inşa edilmiş kısmını bulduk diyor. Kleopatra’nın (İ.Ö.69-69) henüz hayattayken, İskenderiye’de Isis tapınağının yanına kendi mozolesini yaptırdığı bilinmekte.

Silisyum çiplerini soğutan ilginç yöntem

Tipik bir bilgisayar çipinin soğutulması sırasında sadece beş derece kadar ısınmasını sağlayan yeni bir iletken geliştirildi.

Bir çipin üzerindeki sıcaklığın önemli bir ısı birikimi olmadan metal soğutucuya iletilmesi için, iki parçacığın karbon nano tüplerden oluşan ince bir tabakayla birbirine bağlı olmaları gerekiyor. Karbon nano tüpler ısıyı çok iyi ilettikleri için de sıcaklık akımı ara tabakadan geçerken, bildik ısı ileten tabakalardan yaklaşık 10 derece daha az ısınmakta.

Bir bilgisayar çipinin en iyi şekilde soğutulması için, yüzeyindeki metal soğutucu başlık ile çok iyi temas etmesi gerekiyor. Ne var ki yüzeydeki düzensizlikler yüzünden, iyi bir ısı iletimini engelleyen hava kabarcıkları oluşmakta. Bu nedenle soğutucu başlıklar, genelde iyi bir ısı iletkeninin elastik bir tabakasıyla çipin üzerine yerleştirilmekte.

Purdua Üniversitesi’nden Timothy Fisher ve ekibi, şimdi bu amaçta kullanılabilecek bir ısı iletkeni geliştirdi. Söz konusu iletken, tipik bir bilgisayar çipinin soğutulması sırasında sadece beş derece kadar ısınmakta. Ara tabaka, iç içe geçmiş karbon nano tüplerden oluşmakta. Nanoteknolojide birçok alanda kullanılan minik tüpler ilkede, tek atomlu karbon tabakalarının yuvarlanmış halinden başka bir şey değildir ve çapları da sadece birkaç nanometredir.

Bilim adamları araştırmaları sırasında ince bir karbon tüpü tabakasını, hem bilgisayar çipinin üzerine hem de soğutucu başlığın üzerine yerleştirmişler. İki yapı parçası bastırıldığında ise iki nano tüp tabakası (spor ayakkabılarda veya anorak manşetlerinde kullanılan cırt cırtlı bantlar gibi) iç içe geçmiş. Bilim adamları yöntemin kısa bir süre içinde seri üretime hazır olacağını sanıyorlar.

UFO’culara kötü haber

Bilim adamları dört yıl boyu, dünyamızda, dünya dışı yaşamın var olup olmadığını araştırdılar. "Birleşik Krallıkta Açıklanamayan Gökyüzü Fenomenleri" adlı çalışma, gözlemlenen biçimlerin farklı bir doğaya ait olduğunu ya da farklı doğa kanunları tarafından kontrol edildiğini gösteren hiçbir kanıt bulunmamakta şeklinde sonuçlandı.

Diğer sözlerle, 400 sayfalık çalışma, dünya dışı varlıkların bulunmadığını kesin bir şekilde yanıtlamakta. Bilim adamları niçin birçok kişinin uzaylı görmüş olduğuna inanmasının nedeni bilimsel olarak açıklayabiliyorlar.

Buna göre meteoritler ve bilinen ve az bilinen bazı yan oluşumlar Ufo olarak görülmekte. Bilim adamları bu tür oluşumları kesin bir şekilde fiziksel, elektriksel ve manyetik fenomenlerle açıklayan tezlerin bulunduğunu söylüyorlar. Uzaylı gördüklerine inanan kişilerin, aksine ikna olmalarının zorluğu ise elektromanyetik alanlarla ilişkili olabilir.

Bu alanların insan beyni üzerinde etkili olduğu tıbbi açıdan da kanıtlanmıştır. Manyetik alanların etkisinde kalan insanlar, gördüklerinden veya görmek istediklerinden vazgeçmiyorlar. Son araştırma ve daha önceki çalışmalar da açıklanamayan gökyüzü fenomenler için kanıtlayıcı bilgiler vermediği için İngiltere Savunma Bakanlığı başka Ufo araştırması yapılmayacağını bildirdi.

Yeni ayakkabı tekniğiyle daha güçlü vuruşlar

Ayakkabının ara tabanındaki ağırlıklar sayesinde ayakkabının ağırlık noktası ayağın topla buluştuğu noktaya kayıyor. Bu şekilde vuruş gücü %5 oranında yükselmekte. Uluslararası kurallara uygun olduğu söylenen yeni teknikte kullanılan ağırlıklar 10-40 gram arasında değişmekte. Ağırlık seçimi oyunculara bırakılmakta. Bununla birlikte yeni teknik hala araştırma evresinde, uzmanlar, yeni ayakkabı tekniğinin ne şekilde etkidiğini dünya futbol şampiyonasında takip edecekler.

Kadın beyni daha hızlı çalışıyor

Zaman kısaysa, kadınların reaksiyonu erkeklere kıyasla daha hızlı.

Zaman kısıtlığı olduğunda kadın beyni daha hızlı işliyor. İki Amerikalı araştırmacının sonucuna göre bu fark özellikle de çocuklarda ve gençlerde daha belirgin.

Venderbilt Üniversitesi Tıp Okulu’ndan Richard Woodcock ve Stephen Camarata araştırmaları sırasında yaşları iki ila doksan arasında değişen 10.000’i aşkın kişinin bilişsel yetisini incelemişler.

Zeka açısından kadın ve erkeklerde benzer sonuçlar elde edilmiş, fakat kısa sürede tamamlanması gereken görevlerde kadınlar çok daha başarılılar, diyen bilim adamları bunu hızlı işlem süresine bağlıyorlar.

Bu durum sadece reaksiyon süresinin kısa olmasıyla değil, orta derece zorluktaki görevleri daha çabuk ve doğru yapma yetisiyle ilgili. Buna karşı erkek katılımcılar kavrama açısından daha başarılı.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!