Sportmen farelerin yavruları daha akıllı
Koşmanın beyin gelişimine iyi geldiği, farelerle araştırma yapan Max-Delbrück Merkezi ve Charit Enstitüsü beyin araştırmacıları tarafından saptandı. Elde edilen sonuçlara göre tekerlek içinde koşan anne farelerin bebeklerinde yaklaşık olarak %40 daha fazla sinir hücresi oluşmakta.
Sinir hücrelerindeki artış, öğrenme ve bellek süreçlerinden sorumlu olan hipokampüs bölgesinde saptanmış. Ancak Anika Bick-Sander ve Gerd Kempermann’ın Proceedins of the National Academy of Sciences dergisindeki yazılarında bu etkinin tam olarak neye dayandığı belirtilmiyor.
Anlaşıldığı kadarıyla anne farenin kanında belli başlı büyüme faktörleri önemli bir rol oynamakta. Aynı etkinin insanda da ortaya çıkıp çıkmayacağı, bu konuda neredeyse hiçbir araştırmanın bulunmaması nedeniyle şimdilik bilinmiyor. Fakat bilindiği üzere hamilelikten önce yapılan
spor, sağlıklı bir hamilelik dönemi için iyi geliyor.
Afrika için büyük kuraklık beklentisi
İklime zarar veren sera gazı emisyonunun düşürülmemesi halinde Afrika, büyük bir kuraklığın etkisi altında kalacak. Güney Afrikalı bilim adamlarının bir araştırmasına göre kıtanın dörtte biri bu yüzyılın sonunda susuz kalacak.
Science dergisinde yayımlanan araştırma yazısı, çok sayıda nehir ve gölün yetersiz yağış yüzünden kuruyacağına dayanıyor. Kuraklıktan en fazla etkilenecek olan bölgeler kıtanın güneyi ve kuzeyinde kalan bölgelerle, Nil’in yukarı bölgeleri olarak açıklanıyor.
Kapstadt Üniversitesi’nde Maarten de Wit ve Jacek Stankiewics yönetiminde çalışan araştırmacılar, Afrika’nın ırmakları ve gölleriyle ilgili verileri farklı iklim değişimi senaryolarıyla ilişkilendirebilmek için kıtayı yıllık yağış oranına göre 37 kareye bölmüşler. Hesaplara göre Güney Afrika ve kıtanın önündeki Madagaskar adası en büyük tehdit altında.
Bilim adamları Afrika’nın en büyük beşinci ırmağı olan Orange River’ın bile kuraklıktan etkilenebileceğini söylüyorlar. Irmak, 1862 ve 1903 yıllarında tamamen kurumuştu. Küresel ısınma öte yandan Senegal ve Sudan arasındaki bölgede büyük sorunlar yaratacak gibi. Çad ve Nijer devletlerindeki Sahra’nın sınırı kuzeybatıya doğru ilerlerken, Mali çölü ve Burkina Faso’nun güneye doğru yayılacağı tahmin edilmekte.
Yeni bir güneş tapınağı bulunduMısır’ın başkenti Kahire’deki bir Pazar yerinin altında arkeologlar bir güneş tapınağı buldular. Mısır Eski Eserler Dairesi tarafından yapılan açıklamaya göre yapı, antik Heliopolis kentinde inşa edilmiş en büyük güneş tapınağı. Güneş kenti anlamına gelen Heliopolis, güneş tanrısı Re’nin kutsal alanı idi.
Tapınağın zemini yeşil arduvazdan, içinde bulunan heykeller ise pembe granitten üretilmiş. Beş ton ağırlığındaki bir heykel Ramses II’ye ait. Ramses II, ikinci bir heykelde de oturarak tasvir edilmiş. Ramses II, günümüzden İ.Ö. 1304-1237 yılları arasında hüküm sürmüş en önemli hükümdarlardan biriydi. Onun döneminde çok sayıda tapınakla birlikte babası Sethos I’in yapıları da tamamlanmıştı.
Ortakulak iltihabına karşı yeni aşıCek araştırmacılarının "The Lancet" dergisindeki yazılarına göre yeni bir aşı küçük çocukları ortakulak iltihabından koruyor. Ortakulak iltihabı küçük çocuklarda en sık görülen hastalıklardan biridir. Bilim adamları yeni aşıyı, yaşları 3 ila 15 aylık arasında değişen 5000 çocuğa aşılamışlar. Hradec Kralove Üniversitesi’nden Roman Prymula’nın açıklamasına göre iki yıl sonra aşılanan çocuklarda, kontrol grubuna kıyasla üçte bir daha az ortakulak vakası görülmüş.
Ortakulak iltihabında en önemli hastalık etkenleri Streptococcus pneumoniae ve Haemephilus influenza’dır. İki hastalık etkenine karşı da aslında aşı bulunuyor ancak bunlar küçük çocuklarda pek etkili olmamakta. Çek bilim adamları şimdi on bir farklı Streptococcus pneumoniae kökünün proteinin Haemophilus influenza proteiniyle birleştirmişler. Aşılanan çocuklar arasında sadece 333 çocuk ortakulak iltihabına yakalanırken, kontrol grubunda hastalanan çocuk sayısı 499.
Sıradaki uzay turisti bir Japon işadamıBundan sonra Uluslararası Uzay İstasyonu’nu ziyaret edecek olan kişinin bir Japon işadamı olduğu bildirildi. Amerikan Space Adventures kuruluşundan yapılan açıklamaya göre, Daisuke Enomoto, tıbbi testleri tamamladıktan sonra yolculuk için gerekli evrakları da imzalamış.
Rusya’da kozmonot eğitiminden geçecek olan işadamının, Eylül ayında Rusların Sojus TMA-9 roketiyle uzaya gitmesi bekleniyor. Enomoto, uzay istasyonunu ziyaret edecek ilk Japon olacak. Enomoto’dan önce Amerikalı dolar milyoneri Dennis Tito (2001), Güney Afrikalı Mark Shuttleworth (2002) ve Amerikalı işadamı Greg Olsen (2005) 20 milyon dolar karşılığında turist olarak uzay istasyonuna uçmuşlardı. Bilişim teknolojisi sayesinde büyük kazançlar elde eden otuz beş yaşındaki Enomoto, şu sıralar Hong Kong’da serbest yatırımcı olarak yaşıyor.
Avrupa’nın en hızlı süper bilgisayarı çalışmaya başladı
Avrupa’nın en hızlı süper bilgisayarı "Jülicher Blue Gene/L (JUBL)", Jülich Araştırma Merkezi’nde çalışmaya başladı. IBM tarafından üretilen süper bilgisayar, saniyede 46 bilyon işlem yapabiliyor. Bilim insanları JUBL teknolojisi biyoloji, kimya, fizik ve iklim araştırmalarındaki temel bilgiler için bir anahtar oluşturmakta ve madde bilimleri, nanoteknoloji ve enerji araştırmacılarına yepyeni kullanım alanları açacak diyorlar.
Avrupa’daki bu eşsiz işlem gücü, toplam 16.384 işlemcinin paralel olarak çalıştırılmasıyla elde edilmekte. Jülich’deki araştırmaların odağında enerji dağıtımı, çevre korumacılığı, veri işlemi ve sağlık var. Araştırma merkezi fizik ve süper bilgisayarlarla bilimsel işlem alanlarında yeterli kapasiteye sahip.
Çocuklar şişmanlıyorGünümüzde çocuklarda şişmanlık büyük bir sorun haline geldi. Ama bu sadece başlangıç. Amerika’da gerçekleştirilen son bir araştırmaya göre 2010 yılında Kuzey ve Güney Amerika’daki çocukların yüzde ellisi aşırı kilolu olacak. International Journal of Pediatric Obesity dergisinde yayımlanan araştırma, aynı tarihte Avrupalı çocukların %38’inde şişmanlık görüleceğini söylüyor.
Gerek Amerika’da gereksi Avrupa’da şimdilik dört çocuktan biri şişman sayılmakta. "Gerçekten de dünyadaki bir çok ülkeyi etkisi altına alan bir şişmanlık salgınıyla karşı karşıyaysız" diye konuştu IOTF (Uluslararası Araştırma Ağı) başkanı Philip James. Uzmanlar, Yakındoğu, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Batı Pasifik’te yaşayan çocukların da git gide şişmanladıklarını ve şişman çocuk sayısının önemli ölçüde artacağını tahmin ediyorlar.
Meksika, Şili, Brezilya ve Mısır’daki şişman çocuk sayısı da endüstri ülkelerindekine yaşlaşacak. Türkiye’de yapılan araştırmalar, çocuklar arasındaki şişmanlığın ülkemizde de büyük bir problem haline geldiğini göstermekte. Uzmanlar, bu gelişmeyi özellikle sağlıksız beslenme yetersiz harekete bağlıyorlar.
Yaşlılığa bağlı makula dejenerasyonunun anahtar genleri saptandıColumbia Üniversitesi bilim adamlarıyla çalışan bir ekip, vakaların üçte ikisinden sorumlu olan iki gen saptadı. Yaşlılığa bağlı makula dejenerasyonu dünya genelinde milyonlarca yaşlı insanda ortaya çıkmakta. Bilim adamları şimdi H ve B faktörlerinin saptanmasıyla yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilebilmesini umuyorlar.
Daha önceki araştırmalarla, H faktörü genine ait varyantların hastalık riskini yükselttiği anlaşılmıştı. H faktörü, bir enfeksiyonun ardından, bedendeki bağışıklık reaksiyonunun sona erdirilmesine yardımcı olan bir proteinin üretimini kontrol ediyor. H faktörü varyantlarını taşıyan insanlarda, enfeksiyona bağlı iltihapların kontrolü daha zordur ve bu durum yaşlılıkta makula dejenerasyonuna yol açabilmekte.
Son araştırma sadece H faktörüyle ilgili değil, aynı bağışıklık reaksiyonunda önemli rol oynayan diğer genleri de incelemiş bilim adamları. 1300 kişinin genetik analizi sayesinde ikinci gen, yani B faktörü de saptanmış. H faktörü enfeksiyona karşı bağışıklık reaksiyonunu durdururken, B faktörü etkinleştiriyor.
Bu karşıt görevler nedeniyle, B varyantı, H faktörünün varlığında bile makula dejenerasyonundan koruyabilmekte. Bilim adamları makula dejenerasyonuna sahip hastaların %74’ünün H veya B faktörü riski taşıdığını saptamışlar. Araştırmayı yöneten Rando Allikmets, şimdi bağışıklık reaksiyonunu harekete geçiren uzmanlaşmış etkenleri bulmaya çalışacaklar.
Atalarımızın yürüyüş şekli de farklıymışAustralopithecus türlerinin daha büyük dişleri, daha kalın kafatasları, daha kuvvetli çiğneme kasları ve daha küçük beyinleri olduğu zaten biliniyordu. Fakat Amerikalı araştırmacılar Daniel Gebo ve Gary Schwartz, şimdi bu öncü insanların farklı bacak yapısına da sahip olduklarını buldular.
Gebo ve Schwartz, 2-3 milyon yıl önce yaşamış olan atalarımızın ayak kemiklerini, modern insan, şempanze ve gorilin ayak kemikleriyle karşıtlaştırmışlar. Bugüne kadar maymundan insana geçiş evresine sınıflandırılan bazı kemikler aslında insan kemiklerine daha çok benziyorlar. Bu da öncü insanın, modern insan gibi iki ayak üzerinde yürüdüğünü kanıtlıyor diyor araştırmacılar. Fakat Australopithecus farklı yürüyüş stilleri geliştirmişti.
Kemik analizleri, bir Australopithecus türünde, incik kemiğinin belirgin bir şekilde içe dönük olduğunu gösteriyor. Elbette Australopithecus’ların yürüyüşleri bizimkiyle tamamen aynı değildi ama diğer bazı evrimsel avantajlara sahip olmuş olabilirler diye düşünüyor Schwartz. Analizlerle ortaya çıkan diğer önemli bir nokta da, dik yürüyüşün çeşitli türlerde birbirinden bağımsız olarak değil tek bir evrim çizgisinde gelişmiş olması.
İki ayak üzerinde dik yürüyüşün gerçekleşmesi için kemiklerin önemli ölçüde değişmesi gerekiyordu, bu yüzden de iki ayak üzerinde yürüme yetisi birbirinden bağımsız olarak birkaç kez gelişmiş olamaz diyor bilim adamı.