Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Aralık 05, 2005 00:00

Ekranda akan resimler

Amerikanın Silikon Vadisi’nden yeni ve küçük bir şirket, FilmLoop, çektiğimiz dijital fotoğrafları internet üzerinden daha büyük dost grubuyla paylaşabilmek için yeni bir fikir geliştirdi. Örneğin bir aktiviteden çektiğiniz seri fotoğrafları, FilmLoop oynatıcısında imleçle istediğiniz sıraya diziyorsunuz. Bu oynatıcıyı bedelsiz olarak internetten indirmek mümkün (www.filmloop.com).

Oynatıcı, koyduğunuz sıraya sadık kalarak, tıpkı bir sinema şeridi gibi, resimleri ekranda akıtıyor. Siz de, resimleri göstermek istediğiniz dostlarınıza bir elektronik posta göndererek durumdan haberdar ediyorsunuz. Dostunuz, gelen maile tıkladığında resimler onun da ekranına gönderiliyor. İşin ilginç yönü, bu sırada gönderenin veya katılanların da fotoğraf ekleme hakkının olması.. Eklenen fotoğraf hemen bütün ekranlarda anında görülüyor.

Cerrah ellerini yoğurtla mı temizleyecek?

Bir İngiliz cerrah ve bakteriyolog, University College London’dan Mark Spigelman, ‘cerrahlar ellerini suyla yıkamaktansa yoğurtla yıkasın ve böylece hastahanelerin başbelası, antibiyotiklere karşı dirençli enfeksiyon MRSA’ya karşı etkin önlem alınsın’, önerisini yaptı. Cerrah Spigelman, klasik olarak kullanılan antiseptik sabunların bugüne kadar dirençli bakterilere karşı en büyük silahları olduğunu söyledi ve şunları ekledi:

‘Ben bütün gün operasyonlarda çalışıyorum, durmadan ellerimi yıkıyorum ve operasyon odasından çıktığımda ellerimin üzerindeki faydalı ve doğal-normal bütün bakteriler de ölmüş oluyor. Böylece elimin üzeri, dirençli zararlı bakterilerin gelip yerleşmeleri için tamamen temiz ve arınmış kalıyor. Eğer yoğurt vb gibi yararlı bakterilerin içinde bulunduğu sıvılarla elimizi ‘yıkarsak’ bu durumu önlemiş oluruz. MRSA bakterisinin elimize konaklanmasını böylece zorlaştırmış oluruz.’

İngiliz cerrah bunu henüz test etmediğini, şimdilik bu konuda bir tartışma açmak istediğini, antibiyotiklerle bu dirençli bakterileri temizlemeye gayret ettiğimiz sürece, onların yeni varyasyonlarının ortaya çıktığını ve 18 ay içinde yeniden direnç kazandıklarını belirtti. Cerrah, bu bakterilere karşı 40 yıldır aynı yöntemlerle savaşıldığını anımsattı ve artık bakterilerden arınmış hastahaneler istiyorsak yöntemlerimizi değiştirmenin zamanı çoktan geçti, dedi.

Fırtına eken elektrik biçer!

Tayfun gibi fırtınaların sahip oldukları muazzam gücü acaba biz yeryüzünde yapay olarak oluşturabilir miyiz ve bundan acaba elektrik elde edebilir miyiz? Niye olmasın? Yerleşim yerleri için felaketler yaratan bu doğa olayından yararanarak, tayfunların oluşum biçimlerini taklit ederek, yeni güç santralları yapmak belki de mümkün.. Bir Kanadalı mühendis bu konuda çalışmaya başladı ve bir proje geliştirdi..

Mühendis Louis Michaud, yapay bir hortumun prototipini üretti. Burada temel fikir aynı: termik güçler işin içinde. Bir cam evin merkezinde bir devasa ocak duruyor varsayın. Güneş ışınları camı alttan ısıttığında ocaktaki sıcak hava yukarıya doğru yükselir. Yukarı yükselen hava turbini elektrik enerjisine dönüştürür. Bu tür bir güç santralinin randımanı, bacanın yüksekliğiyle sınırlıdır.

Mühendis şöyle diyor: Silindir biçimindeki bir yapı inşa edelim, altından sıcak hava vererkek, onu bacanın içinde tıpkı hortum gibi döndürebiliriz, böylece yapı içinde yapay bir hortum yaratılmış olur. Bu esnada da bir termik santralindekine kıyasla, çok daha büyük bir güç elde edilir.

Kanadalı mühendis, şimdilik sadece çapı 10 metre olan bir silindir içinde yapay tornado gerçekleştirdi. Eğer yapay hortumdan ciddi bir projeyle elektrik elde edilecekse, çapı 200 metre olan bir soba inşa etmek gerekmektedir.. yandaki fotoğraflarda mühedisin çizimlerini ve hortum deneyini yaptığı prototipi görüyorsunuz.

İnsan olmada soğan ve sarmısağın rolü büyük!

Amerikalı araştırmacılar Greg Laden ve Richard Wrangham, Journal of Human Evolution dergisinde yayımlanan araştırmalarında, insan oluşumuzda bitkilerin yumrularının, soğan ve sarmısağın önemli rolü olduğu iddiasını ortaya attı. Ataların 7 milyon yıl kadar önce yağmur ormanlarından çıkmalarında ve yeryüzüne dağılmalarında attıkları önemli adımda, bitkilerin yumruları, soğan ve sarmısak gibi besleyici özellikli köklerle beslenmelerinin büyük rol oynadığı görüşünde. İnsan öncesi ataların, bu köklerin besleyiciliğini gördükten sonra ormanlardan çıktığı, ancak Australopitekus insanının o zamanlar hala vahşi av ile beslendiği görüşünde, araştırmacılar. Ancak, zor koşullarda, ikinci beslenme kaynağı olarak, bitki köklerine el atıldığı belirtiliyor. Araştırmacılar bu tezlerini, fosil kemiklerin bulundukları ortamlarda saptanan yeraltı sıçanları ve benzer hayvanların varlıklarına dayandırıyor. Bu hayvanlar bitki kökleriyle besleniyorlardı.

Sosyal çevre kokain gibi bağımlılıklarda belirleyici

Maymunlar üzerinde yapılan araştırmalar, kaliteli sosyal bir çevreden gelmenin kokainden uzak durmada önemli rol oynadığını gösterdi. Stressiz bir yaşam süren maymunların beyin kimyasında, zor şartlarda yaşayanlara farklılıklar saptandı. Wake-Forest-Üniversitesi’nden Michael Nader’a göre, bu farklı beyin kimyaları, hayvanları bağımlılığa karşı dirençli kılıyor, ayrıca uyuşturucuyu bıraktıktan sonra yeniden başlamalarını engelliyor. Kokain beyindeki uyarı maddesi dopaminin seviyesini yükselterek bir tür sarhoşluk durumu yaratmakta. Ancak beyin zamanla yükselen dopamin seviyesine, dopamin reseptörlerini indirgeyerek bağışıklık kazanıyor.

Araştırmacı, maymun beyninde bulunan dopamin reseptörü miktarının, maymunun sosyal statüsüne bağlı olduğunu keşfetti. Hemcinsleri tarafından sayılan ve bakılan maymunların dopamin reseptörleri daha fazla. Fakat bu farklılık doğuştan varolmuyor, hayvanın içinde bulunduğu çevre rol oynuyor. Ayrıca daha yüksek statüde bir maymunun kokain kullanma olasılığı da daha zayıf. Böylece beyindeki dopamin reseptörü oranı ile kokain bağımlılığı arasında bir ilişkinin varlığı saptandı. Fakat maymun bir kez kokainin tadına vardıktan sonra, statüsü bağımlılığın seyri üzerine pek etkili değil. Çünkü beyindeki dopamin reseptörleri azalıyor.

Ancak kokain bağımlılığı aşılırsa, sosyal çevre yeniden önem kazınmakta. Yüksek statüden olan maymunlarda dopamin reseptörleri altı ila dokuz ay sonra yeniden artıyor. Bu nedenle bu maymunların alt statüdekiler kadar çabuk yeniden kokakine yaklaşmadıkları sanılmakta.

Bilim adamı bu sonuçlar sayesinde kokain bağımlılığından kurtulan insanlara yardımcı olabilmeyi umuyor. Çünkü insan beyninde de kokain alımı durduktan sonra dopamin reseptörleri yükselmekte diye tahmin ediyor bilim adamı. Gerçi bu uzun yıllar sürebilir ama bu konuda sosyal çevre çok önemli. Çalışma hayatı, eğitim olanakları ve ailenin desteği gibi faktörler, bağımlılıktan uzak tutuyor ve kişilerin yeniden uyuşturucuya yönelmelerini engellemekte.

Uzaydan yeryüzüne yeni bakış

Almanya’da yayımlanan ‘Yeryüzünden Resimler’ (Bilder der Erde) isimli bir kitap, yeryüzüne ilişkin çok ilginç fotoğraflarla dolu. Uzaydan çekilmiş 240 uydu fotoğrafı sayesinde yeryüzünü çok daha farklı bir şekilde görüyoruz. Çok ilginç renklendirme sayesinde yeryüzünün çeşitli bölgeleri hakkında tam ve ayrıntılı bilgiler edinmek mümkün oluyor. Resimler 700 km kadar yükseklikten çekildi ve çoklu spektral tarama yöntemi ile hazırlandı. Bu sayede insan gözünün göremeyeceği bir dalga boyunda işlenen fotoğraflar, yeryüzü özelliklerini farklı renklerle yansıtıyor. Örneğin derin sular daha az elektromanyetik dalga yansıttığı için siyah renkte görülüyor. Bitkisel bölgeler kızılötesi bölgesinde renk veriyor, tarım alanları kırmızı renkte görülüyor.

Bu nedenle, kitaptan örneklediğimiz fotoğraflarda örneğin Havai çok değerli bir taş gibi renklerle görülmekte. İran’ın tuzlu sahilleri Daş Kavir soyut bir resim tablosu gibi. İzlanda’nın batı fiyortları ise, kesilmiş insan bağırsaklarını andırıyor.

Beyin inmesinde beyin hücreleri kurtarılabilir mi?

Beyin inmesinde en önemli ve belirleyici noktalardan biri, ilk saatte krizin beyinde yolaçtığı hasarın oranı, miktarıdır. Beyine oksijen akışı kesildiğinde, beyin hücreleri bundan farklı etkilenir, her hücre aynı şekilde davranmaz ve hemen ölmez. İnmenin olduğu yerin çevresindeki hücreler gerçi oksijen yetersizliğinden iş göremez hale gelirler, ancak o sırada henüz ölmüş, kaybedilmiş değillerdir.

Almanya’da Ulm ve Heidelberg üniversitelerinden bilim insanları, şimdi, bu tür sinir hücrelerini kurtarabilmek için bir olanağın varolduğunu keşfetti. Aynı zamanda Avrupa Moleküler Biyoloji laboratuvarının da katılımıyla yapılan araştırmalarda, bir ilaç yardımıyla beyinde bir protein molekülünün bloke edilebildiği görüldü. Bu protein dolaylı olarak beyin hücrelerinin ölümünden sorumlu. Nature Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada, söz konusu deneyin farelerde kanıtlandığı belirtiliyor.

Heidelberger’den tıp doktoru Markus Schwaninger ‘Beyinde bu etki hatta 45 dakika sonra bile görüldü; bu çok önemli bir süre, çünkü hastalar genellikle bir saati geçtikten sonra hastahaneye getirilir’ dedi. Bu ilaç alındığında, hücrelerin ölmesi önlenebilir. Denemelerin insan üzerinde de gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Anne karnındaki bebeğin hastalıkları annenin kanından anlaşılacak

Hamile kadınların bebeklerinin risk durumlarının kontrolü bebeğin içinde yüzdüğü sıvı, amniyosentez, tahlil edilerek yapılır. Ancak sıvıdan örnek almanın da bir riski var. Şimdi ise PNAS dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, bebekte genetik defekti veya kromozom anomalisi olup olmadığı testlerinin, annenin kan örneğinden yapılması mümkün olacak. Hongkonglu, Amerikalı ve Hollandalı bilim adamları bu konuda bir test geliştirdi..

Bebeğin DNA’sının Plasenta üzerinden anne kanına karıştığı belirlendi. Bugüne kadar bebeğin DNA’sını anne kanından ayırmak mümkün değildi. Tıp bilimciler, eğer bebek erkek ise, kesin olarak DNA’sını ayırtedebiliyorlar, DNA erkek cinsiyet kromozomundan belli oluyor. Çin Hong Kong Üniversitesi’nden Stephen Chim ve ekibi, anne kalıtımının belirli DNA bölgelerinde fetüsün DNA’sını saptama olanağı buldu. Böylece ilk kez annenin plazmasında fetüs DNA’sı için evrensel geçerli bir kimyasal marker (belirteç) bulunmuş oluyor. Bu farklılıktan hareketle, araştırmacılar klinikte kullanılabilecek bir test geliştirmeye başladı..
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!