Araştırma Dünyasından

Güncelleme Tarihi:

Araştırma Dünyasından
Oluşturulma Tarihi: Ekim 29, 2005 00:00

Afrika’dan çıkış, adım adım gerçekleşmiş
/images/100/0x0/55eb4c5ff018fbb8f8b8387e

Sonuç, bini aşkın kişinin kalıtımını inceleyen Stanford Üniversitesi bilim adamlarına ait. Araştırma ayrıca "Out of Africa" (Afrika’dan Çıkış) teorisini de desteklemekte.

Sohini Ramachandran yönetiminde çalışan ekip, kökleri Afrika’ya uzanan insanların göçlerini adım adım sürdürdüklerini söylüyor. İki popülasyonun kalıtımı normalde birbirinden uzaklaştıkça farklılaşmakta. Bu fenomenle ilgili araştırmalar bugüne kadar küçük bölgelerle sınırlıydı. Rachmandrian ve ekibi şimdi 53 popülasyona ait 1023 kişinin kalıtımını incelediler.

Çeşitli coğrafyalardaki insan gruplarındaki genetik çeşitliliğin karşılaştırılması, bu bağlantının dünya genelinde varolduğunu göstermekte. Ramachandran ve ekibine göre bu, modern insanın tek bir çıkış noktasından göç ederek yayıldığı anlamına gelmekte. İnsanlar küçük adımlarla Afrika’dan yeni bölgelere göç ederken ilk grubun sadece bir kısmı göçe devam ederek diğer bölgelerde yeni topluluklar kurmuşlar.

Ancak izole olmuş bu yeni popülasyon Afrika’dan çıkan ilk topluluğa ait genlerin çok küçük bir kısmını taşımaktaydı. Göç dalgaları arttıkça yeni oluşan popülasyonlardaki genetik çeşitlilik de küçülmüş. Ramachandran araştırmanın ikinci bir aşamasında her popülasyondaki genetik çeşitliliği incelemiş.

Buna göre Afrika’daki topluluklar en büyük, güney Amerika’da en son yerleşilen bölgelerdeki topluluklar en küçük genetik çeşitliliğe sahip. Bundan sonraki araştırmalarla köklerimizin tam olarak nereye uzandığı öğrenilmeye çalışılacak.

Yakıt hücreli mini uçak

Alman Hava ve Uzay yolculukları (DLR) merkezi yakıt hücresiyle çalışan balık görünümünde mini uçak üzerinde çalışıyorlar. İnsansız işleyecek uçak saatte 200 ila 300 km hızla 7000m’ye kadar yükselebilecek. Pille çalışan bir prototip testlerde başarılı oldu. Smartfish kuruluşunun tasarımcıları tarafından HyFish olarak isimlendirilen uçak, hidrojenle çalışıyor. Kuruluşun hedefi balık biçimli, saatte 900km hız yapabilen ve otomobilden daha fazla yakıt tüketmeyen bir yolcu uçağı geliştirebilmek. DLR Teknik Termodinamik bilim adamları öte yandan Smartfish kuruluşuyla birlikte diğer bir gelişme üzerinde çalışıyorlar. Bilim adamları kanat açıklığı 1,5m olan, ağırlığı 5 kiloyu aşmayan ve enerjisini 1kw’lık yakıt hücresi sisteminden alan uzaktan kumandalı bir uçak tasarlamak istiyorlar. HyFish, hidrojen tankı dışında saf oksijen tankına da sahip. Bu şekilde yakıt hücresinin yüksek mesafelerdeki hava ihtiyacının giderilmesi için ayrıca kompresöre gerek kalmamış. Hesaplara göre HyFish bir depoyla yaklaşık olarak bir saat havada kalabilecek.

125 yılın en sıcak eylülü

Dünyadaki hava sıcaklıkları 125 yıldan bu yana kaydedilmekte. Bu veri birikimine göre geçen ay 125 yılın en sıcak eylülü yaşanmış.

Amerikan Deniz ve İklim Koruma Dairesi (NOAA) tarafından yapılan açıklamaya göre Eylül ayındaki ortalama sıcaklık normalin 0,63 santigrat derece üzerinde olarak saptanmış. 2003 yılındaki Eylül ayı ortalama sıcaklığı normalin 0,57 derece üzerindeydi. 29 Ağustosta "Katrina" kasırgası yüzünden sulara gömülen Louisiana eyaleti bu yıl 111 yılın en sıcak Eylül ayı yaşanmış.

Grip aşısı ‘süper virüse’ karşı önlem olabilir

Kuş gribi başta yurdumuzda ve Romanya’da olmak üzere tüm Avrupa’da korku salıyor. İnsanlar birçok konuda bilgisiz ve çaresiz. Kafaları kurcalayan sorulardan bir de grip aşısı işe yarar mı? Bizde birçok uzman grip aşısının kuş gribine karşı önlem olmayacağını bildirdi. Aynı açıklama Almanya’daki Robert Koch Enstitüsü tarafından da yapıldı.

Fakat kimi bilim adamları grip aşısının yararlı olabileceğini savunuyorlar. Örneğin Marburg Üniversitesi Hijyen ve Enfeksiyon Biyolojisi Merkezi viroloji uzmanı Hans Dieter Kenk şöyle diyor: "Evet, Asya’da bugüne kadar 60 kişinin yaşamına mal olan kuş gribine karşı doğrudan korunma söz konusu değil.

Ama insanda görülen gribe karşı yapılan aşı, H5N1 virüsü ve insan grip virüsüyle ortaya çıkacak çifte enfeksiyonu önleyebilir." Uzmanlar bu iki virüsün insan bedeninde genetik olarak birbiriyle karışabileceğinden endişeliler.

Bunun sonucunda milyonlarca insanı öldürebilecek bir süper virüs ortaya çıkabilir. (www.spiegel.de) Klenk: "Bu korkunç senaryo gerçekleşmeyecek olsa bile grip aşısı yine yararlı olabilir. Tabii bu tür bir virüsün neye benzeyeceğini bilmiyoruz. Fakat her yıl Dünya Sağlık Organizasyonu (WHO) tarafından her yıl yeniden onaylanan aşı virüs salgınına karşı etkili olabilir diyor.

Yeni kök hücre teknolojisi klonlama karşıtlarını yatıştıracak

Canlı embriyoya zarar vermeden embriyonik kök hücre üretimine izin veren iki yeni yöntem Amerika’da olumlu karşılandı. Son çalışmalar gerçekten de doğal embriyo olmayan (hücre-) birimlerinden işlevsel embriyonik kök hücrelerin elde edilebileceğini gösteriyor diye konuştu Amerikan başkanı George W.Bush’un biyoetik danışmanı Stanford profesörü William Hurlbut.

Hatta çalışmalar yapay döllenmeye bile karşı olan Pro-Life birliğini de tatmin etti deniyor New York Times gazetesinde de. Yeni teknolojiler, doktorların ağır hastalar için yedek doku üretmek istedikleri terapötik klonlama için bir alternatif sunuyorlar. Amerika’da ve Avrupa’nın bazı ülkelerinde terapötik klonlama yöntemi etik kaygılar nedeniyle yasaklanmıştı.

Yöntemlerden birinde Cdx2 geni etkisiz kılınarak, embriyo cansız hale getirilmekte. Lanza olarak isimlendirilen ikinci yöntemde ise embriyonun en erken evresindeki sekiz hücresinden biri alınıyor. Bu hücreden daha sonra embriyonik kök hücreleri elde ediliyor. Bu durumda embriyo zarar görmüyor ve implantasyondan sonra normal bir şekilde gelişiyor. Hurlbut ikinci yöntemi daha akılcı bulduğunu bildirdi.

Stres, erkeklerde daha tehlikeli

Kadınlar ve erkekler stres, depresyon ve Burn- out sendromuna farklı tepkiler gösteriyorlar. İsrailli bilim adamları, erkeklerin yaşamı tehdit eden kalp-dolaşım hastalıkları ve inmeye daha sık yakalandıklarını saptadılar.

Kadınlarda stres ve baskı yüzünden ortaya çıkan ve psişik ve bedensel bitkinlik gibi belirtilerle kendini gösteren burn-out (tükenmişlik) sendromu kalp-dolaşım hastalıkları ve inme riskini 1,6 misli yükseltirken erkeklerde bu risk oranı üç kat fazla. Tel Aviv Üniversitesi’nden Sharon Toker yönetiminde çalışan ekibin araştırma sonuçları "Journal of Occupational and Health Psychology" dergisinde yayımlandı.

Toker ve ekibi 630 sağlıklı kadın ve 933 sağlıklı erkekle kişisel görüşme ile depresyon ve burn-out sendromunu araştırırken ayrıca sigara içimi ve aşırı kiloya bağlı kalp-dolaşım hastalıkları riskini de incelemişler. Ve kalp-dolaşım hastalıkları riskinin belirleyebilmek için kandaki göstergeleri yani mikro iltihaplanmaları kontrol etmişler. Bu göstergeler fibrinojen ve CRP proteinidir.

Bu iki madde, daha önceki araştırmalarda da kalp-dolaşım hastalıkları ve inmeyle ilişkilendirilmişti. Bilim adamları depresyonun yaşamın her alanında ortaya çıktığını kabul ederken, burn-out sendromundan iş yaşamını sorumlu tutuyordu. Fakat diğer risk faktörlerinde dikkate alınmasından sonra kadınlardı burn-out sendromu, erkeklerde ise depresyonun, kalp-dolaşım hastalıkları riskinin artışında etkili olduğu ortaya çıktı.

Bilim adamları elde ettikleri sonuçlar doğrultusunda erkek ve kadınların strese karşı farklı tepki gösterdikleri sonucuna vardılar. Araştırma öte yandan hastanın duygusal durumu ve sağlık riski arasında da bir bağlantının bulunduğunu göstermiş.

Güneydoğu Asya’daki tsunami yer kaymasına bağlı oluşmamış

Geçen yıl Asya’da yılbaşına kısa bir süre önce meydana gelen Tsunami’nin yer kaymasıyla meydana gelmediği bildirildi. Fransız araştırmacılar Hint Okyanusu’nda şiddetli bir yer kaymasının meydana gelmediğini dev dalgaların tektonik bir yer hareketiyle oluştuğunu savunuyorlar. Açıklama, "Sumatra Aftershocks" projesini yöneten Ifremer Araştırma Enstitüsü jeofizikçisi Jean-Claude Sibuet tarafından yapıldı.

Deprem sırasında Hint-Avustralya levhası yaklaşık olarak 15cm kadar Avrasya levhası altına kaymıştı. Kırılma aşağı yukarı on dakikada Bengalen körfezini etkisi aldı. Sibuet, kutup araştırma gemisi "Marion Dufrense" ile yaptığı araştırmalarla sadece birkaç küçük yer kayması saptamış. "Sumatra fayı hareket etmemiş. Hala gerilim altında ve bugün yarın her an boşalabilir " diyor Sibuet. Ayrıca Sumatra’nın kuzey ucundaki tortullar iyice sarsılarak neredeyse sıvılaşmış.

Alyuvarlara kuyruk takviyesi

Alyuvarlara hareketli manyetik kuyruklar ekleyen bilim adamları, bu şekilde alyuvarları yüzdürmeye başardılar. Kuyruk yönünde ilerleyen hücreler ters yönde yüzen spermlere benziyor. Fakat spermlerden çok daha yavaş hareket eden alyuvarlar dakikada 0,4mm ilerleyebiliyorlar ancak.

Araştırmacılar hareketsiz kan yuvarlarına manyetik küreciklerden oluşan bir kuyruk eklediler. DNA ile bir arada tutulan bu kürecikler yuvarlara hareket yetisi kazandırıyorlar. Kuyruğun hareket etmesi için titreşimli bir manyetik alan yaratılıyor. Manyetik kürecikler böylece değişken alanda hareket ediyorlar. Koyu bir sıvı içinde hareket ettikleri için de küreciklerden oluşan kuyruk kıvrılarak yılankavi bir hareketle ilerlemekte.

Kan yuvarlarının hızı ve yönleri de manyetik alanla ayarlanmakta. Bilim adamları ilk kez mikroskobik boyutta hareketsiz bir cismi yapay kamçıyla hareket ettirmeye başardılar. Araştırmayı yöneten Rémi Dreyfus, bu minik yüzücülerden damardan ilaç vermek için yararlanılabileceğini düşünüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!