Arabanın içi, aile olmanın en iyi yeri

Güncelleme Tarihi:

Arabanın içi, aile olmanın en iyi yeri
OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 16, 2004 00:00

Size de olur mu?Yoksa tek manyak ben miyim!Bazen bir sözcük gelir aklınıza...Küt diye.Sebepsiz yere.‘‘Nereden çıktı ÅŸimdi bu?’’ dersiniz...Bu, bir ÅŸeydi.Ama neydi?Kestiremezsiniz.Kimin ya da nerenin ismiydi?Zihninizdeki dosyalar, patır patır açılmaya baÅŸlar.KiÅŸisel tarihinizde, geçmiÅŸe şöyle bir yolculuk edersiniz.Israrla, o sözcüğün ve sözcüğün size çaÄŸrıştırdığı hislerin peÅŸine düşersiniz.Ve sonunda ‘‘Bulduuuum!’’ dersiniz.*Bugün yine oldu.Aval aval Bebek Işıklar'da, kırmızının yeÅŸile dönmesini beklerken...‘‘Nova Gradiska’’ dedim.Efendim, buyur? Duymadım!Arabanın içinde benden baÅŸka kimse de yok.Kendi kendime tekrar ettim:‘‘Nova Gradiska.’’İçimden bir ses, resmen bana ‘‘Nova Gradiska’’ dedirtiyor.Ãœstelik ben bunu, dışımdaki ben'in duyacağı bir biçimde yüksek sesle söylüyorum.Ama ne o kelimenin anlamını ne de onu neden telaffuz ettiÄŸimi biliyorum.‘‘Olacağı buydu. O yazı, bu yazı, o röportaj, bu röportaj. Sen sonunda kafayı yedin!’’Dedim.Der demez de ekledim:‘‘Henüz deÄŸil! YaÅŸasın! Hatırladım ben bu Nova Gradiska'yı...’’*Nova Gradiska...Yugoslavya'da bir kasaba.Bebek Işıklar'ın çaprazındaki Paul'ün mimarisi mi bana o kasabayı çaÄŸrıştırdı, artık bilemeyeceÄŸim.Beyin denilen mucizeyi kimse çözemedi, ben mi çözeceÄŸim?Yeryüzünde sadece 4 kiÅŸi için ‘‘kabus’’un adı Nova Gradiska.Babam, annem, ablam ve ben.Ablam 13, ben 9 yaşında, kardeÅŸim ise 3 aylık.Ve biz meÅŸhur araba seyahatlerimizden birini gerçekleÅŸtiriyoruz.*Zaten benim çocukluÄŸum araba seyahatleriyle geçti.Bayılırım.Åžoför mahallinin arkasında ben oturacağım ama...Babam da ‘‘Dizlerini dayama kızım’’ diyecek.Ekleyecek:‘‘Bir ricam daha var. Bir sonraki ihtiyaç molası iki saat sonra!’’Hiç aldırmayacağım. Annemin hazırladığı, içinde çikolataların, ÅŸekerlerin, çerezlerin bulunduÄŸu yemek kutusunu gaspedeceÄŸim. Kucağımda Mary Poppins'in bavuluna benzer o kutu, kendimden geçeceÄŸim.Yedikçe yiyeceÄŸim, içtikçe içeceÄŸim.Yanımda oturan ablamla didiÅŸeceÄŸim.Walk-man'ı kim dinleyecek diye kavga edeceÄŸim.Yol bitmeyecek...Hep ama hep devam edecek...CoÄŸrafya deÄŸiÅŸecek, tabiat deÄŸiÅŸecek, ışık deÄŸiÅŸecek.DeÄŸiÅŸmeyen tek ÅŸey, aynı arabada ailecek hayal kurmamız...Ve farkında olmadan birbirimize daha da yakınlaÅŸmamız...Annem uyuyacak her zamanki gibi. Babam, ‘‘Annenizin adeti. Biliyorsunuz, ön koltuÄŸa oturduÄŸu anda uyumaya baÅŸlar’’ diyecek, hafif hafif dalga geçecek. Annem, ‘‘Hayır. Uyumuyorum. Sizi dinliyorum. Sadece göz kapaklarımı dinlendiriyorum’’ diye ona laf yetiÅŸtirecek.Aynı kasetler arabada defalarca dinlenecek.Sıkılınca herkes korkunç ÅŸarkılar söyleyecek.Bazen hep bir ağızdan konuÅŸma, bazen de uzun sessizlikler olacak.AkÅŸam kalacağımız otellerde maaile oy kullanılacak:‘‘Bu iyi, bu deÄŸil!’’DiyeceÄŸim o ki, müthiÅŸ bir aile saadetidir, araba seyahatleri.*Nova Gardiska'ya kadar her ÅŸey yine müthiÅŸti.Arabamız Renault TS 12.O yıllar için iyi bir ÅŸeydi.Almanya'dan dönüyoruz. Bu tabii ÅŸu anlama geliyor:Egzoz neredeyse yere deÄŸiyor!Anladınız, bagaj ful.Ve biz cırt diye gelmezdik Türkiye'ye.Giderken de dönerken de, babam kendine yeni bir rota çizerdi. Her yaz bize gösterebileceÄŸi kadar farklı ülke, ÅŸehir gösterirdi. Ä°yi ki de öyle yapmış. Yoksa mümkün mü benim Adriyatik'i bu yaşımda günlerce, her koyuna kadar gezmem. Dubrovnik, Split, Ãœsküp, Varna, Burgaz gibi biraz da sapa sayılacak ÅŸehirleri çok iyi bilmem.Ama biliyorum.Ne var ki ÅŸu Nova Gradiska hikayesine bir türlü gelemiyorum!*Araba aşırı yüklü olduÄŸu için farlar karşıdan gelenin gözünü alıyormuÅŸ. Bizim haberimiz yok tabii.Yugoslavya'da sözde bir ÅŸikayet üzerine durduruluyoruz. Babam Ä°ngilizce'yi de Almanca'yı da kusursuz konuÅŸur. Kár etmiyor, bu adamlar onu anlamak istemiyor. O da ne? Bizim ÅŸaÅŸkın bakışlarımız arasında, babamı polisler tartaklıyor. Hayır olamaz, sarhoÅŸ mudur bu polisler nedir, iÅŸaret levhasıyla ona vuruyorlar. Silahlarına davrandıkları zaman, annem, ablam ve ben arabadan fırlıyoruz. Ablamla ikimiz bir ağızdan bağırıyoruz:- Babaaaaaaa...*Mahkemeye çıktı ertesi gün Nova Gradiska denilen kasabada.‘‘Ola ki mahkemeden geri gelmezsem bunlar pasaportlarınız. Belgrad'a gidin. Oradan Ä°stanbul'a uçun!’’Çıkmadan da böyle söyledi.Anlatamam size nasıl sıkıntılı bir geceydi.24 yıl sonra bile hatırlayabildiÄŸime göre...Neyse ki, yüklü bir para cezası ödeyerek paçayı kurtarabildik. Ve benim aslan babam, dik baÅŸlılığıyla (ve kırık küçük parmağıyla!) giderken şöyle demiÅŸ:‘‘Siz önce turistlerinizi döver sonra paralarını mı alırsınız!’’*Hemen devam ettik.DiÄŸer seyahatlerimizden farklı olarak geze geze deÄŸil.Yugoslavya'da ihtiyaç molası vermeyi bile reddettik!Hadi Kapıkule, ver elini bir an önce...Edirne'ye gelince de toprağı filan öpmedik.Ama ÅŸahane Adanalılar olarak...Kebapçıya benzeyen ilk köfteciye girip,‘‘Bu köftenin yanında sumaklı soÄŸan var mı?’’ dedik!Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!