Oluşturulma Tarihi: Mart 16, 2002 21:44
Boksun seyrini değiştiren adam geçen 17 Ocak'ta 60. yaşını kutladı. Hayatının bir bölümünü anlatan film bu hafta sinemalarda. Kanlı bir sporu tüm dünyaya belki sevdirmeyi değil ama tanıtmayı başaran bir adam bu.
Irkçı hakaretlere maruz kaldığı için Olimpiyat madalyasını nehre fırlatarak, İslam dinini seçerek, Vietnam savaşına gitmeyi reddederek Amerikan toplumunu sarsmış bir adam. Tumturaklı bir Romalı adıyla doğan, sonra yine iddialı bir Müslüman ismi alan bir adam: Cassius Marcellus ya da Muhammad Ali Clay.
17 Ocak 1942'de, Kentucky'nin Louisville şehrinde 2 kilo 850 gramlık bir bebek olarak doğan Cassius Clay Jr. daha altı aylıkken bir yumrukta annesi Odessa'nın iki dişini kırıverdi. 12 yaşındayken yepyeni Schwinn marka bisikleti çalınınca polis memuru Joe Martin'in ‘‘Onu geri almak istiyorsan boks öğrenmelisin’’ tavsiyesiyle eldivenleri eline geçirdi. Daha bu yaşlarda iddialı konuşması ve hızıyla dikkat çekiyordu. Hızına o kadar güveniyordu ki, gardını bel hizasında tutup eskivler ve ayak hareketleriyle rakip yumrukları savuşturmayı tercih ediyordu.
Genç Cassius'un en büyük düşü Olimpiyat altınını boynuna geçirmekti. Emeline 1960'ta Roma'da ulaştı. Ağır siklet finalinde Polonyalı Piertrzkowski'yi darmadağın edip altın madalyayı boynuna geçirdi.
Olimpiyat şampiyonluğundan birkaç hafta sonra Louisville'de arkadaşıyla gittiği bir lokantada o dönem yürürlükteki ırkçı uygulamalar nedeniyle kimse onlara servis yapmadı. Hakarete maruz kalıp kovuldular. O kadar öfkelenmişti ki, uğruna o kadar ter döktüğü altın madalyasını Ohio nehrine fırlattı. Aynı yıl profesyonel oldu. Artık para kazanacaktı. İlk kazandığı parayla da pembe bir Cadillac satın aldı.
SAVAŞA KARŞI ÇIKIYOR
Antrenör Angelo Dundee'yle çalışmaya başladı. 20 yaşında genç bir boksör olarak büyük gelecek vaadediyordu. Bunu farkeden Dundee, Clay'in hamiliğini üstlendi. 1963'te Londra'daki Henry Cooper maçı bir çalıştırıcının önemini anlamak açısından yeterliydi: Dördüncü raundda bir ara yere serilen Clay'in soluklanacak zamana ihtiyacı vardı. İki raund arasında Dundee eldivenindeki ufak bir deliği büyüterek yırtık haline getirdi. Yedek eldiven bulmak için geçen sürede genç boksör soluklanıp gücünü topladı. Beşinci raundda ipleri eline aldı ve Cooper'ı nakavtla yendi. Dundee, bu Allah vergisi yeteneğe ve hıza sahip gencin stilini değiştirmeksizin dünya çapında bir boksör haline getirecek detaylarla uğraştı. Bu arada menajeri Drew 'Bundini' Brow'la beraber kariyerine damga vuracak sloganı da buldular: Kelebek gibi uçarım, arı gibi sokarım.
Cassius Clay 25 Şubat 1964'ta ağır siklet unvanı maçı için ringlerin korkutan isimlerinden Sonny Liston'ın karşısına çıktı. Maç öncesi beklentilerin aksine Liston, karşısında çok sıkı bir rakip buldu. Altıncı raundun sonunda omzundaki sakatlığı bahane edip çekilince, Clay 22 yaşında Dünya Ağır Siklet Boks Şampiyonu unvanını eline geçirdi. Hemen arkasından İslam dinini seçtiğini ve adını Muhammad Ali olarak değiştirdiğini ilan etti. Bu, beyaz Amerika'nın tepkisini çektiği ilk olaydı. Ali büyük bir sabırsızlıkla beklediği Liston unvan maçını bir yıl sonra Michigan'da oynadı. Daha birinci raundda kimse ne olduğunu anlamadan Ali hayalet yumruğuyla Liston'ı indirdi.
1967'de Vietnam Savaşı en kanlı dönemindeydi ve Amerika bölgeye asker göndermeye devam ediyordu. Askere çağrılanlar arasında Muhammad Ali de vardı. Muayeneden geçen Ali yemin etmeyi reddetti ve Vietnam'a gitmeyi istemediğini açıkladı. ‘‘Vietkonglar bana hiçbir kötülük yapmadılar ki onlarla savaşayım’’ sözü beyaz Amerika'nın nefretini yine üzerine çekti. Bu savaş karşıtı tutum Dünya Şampiyonluğu'nun elinden alınmasına ve boks lisansının da iptal edilmesine neden oldu. Üç buçuk yıl boyunca resmi bir maç için ringe çıkamayan Ali, üniversitelere gidip politik ve dini görüşlerini anlattı.
Amerikan kamuoyunun Vietnam Savaşı'na bakışı değişince lisansı geri verildi ve 26 Ekim 1970'te Jerry Quarry'i yenerek ringlere döndü. Dönüşten sonraki üçüncü maçında da unvanını geri alabilmek için Joe Frazier'la karşılaştı. Kıran kırana geçen 15 raundun sonunda sayıyla da olsa Ali kariyerinin ilk yenilgisine uğradı. 1973'teki Ken Norton yenilgisi daha da acıydı. İkinci raundda çenesi kırılan Muhammad Ali 10 raund daha ringde kaldı ve maçı sayıyla kaybetti. Artık işinin bittiği söyleniyordu.
İyileşip önce Norton'dan, sonra Frazier'dan rövanşı aldı ve 1974'ün sonbaharında Zaire'de George Foreman'ın karşısına çıktı. Maçtan bir ay önce Kinşasa'ya yerleşen Ali halkın sevgisini kazandı. Öyle ki 30 Ekim'de ilk iki raundda tüm stat ‘‘Ali bumaye’’ (Ali, onu öldür) diye inliyordu. Yedi raund boyunca gardını alıp Foreman'ı yoran Ali, sekizinci raundda çıkardığı ani bir sol direktle rakibini yere serdi. Bu yedi yıl aradan sonra Dünya Şampiyonluğu'na tekrar ulaşması manasına geliyordu.
Ertesi yıl Manila'daki Frazier karşılaşması kariyerinin son büyük maçıydı. 25 bin kişinin önünde yumruklaştıkları 14 raundun sonunda iki boksör de neredeyse bilinçlerini kaybetti. Frazier'ın çalıştırıcısı Eddie Futch maçtan çekilince Ali unvanını korudu. Ama çektiği ızdırabı ‘‘kendimi ölüme hiç bu kadar yakın hissetmemiştim’’ diye anlatıyordu.
ÜÇÜNCÜ KERE ŞAMPİYON
Karısı Belinda'dan ayrılıp 1977'de manken Veronica Porsche'yle evlendi. Bu evliliğin ardından ilk maçlardan birinde tecrübesiz rakibi Leon Spinks'e sayıyla yenilerek unvanını ilk defa ringde kaybetti. Ama üçüncü kez şampiyon olacaktı, azimliydi. Altı ay sonra, Eylül 1978'de tekrar Spinks'in karşısına çıktı. İyi hazırlandığı maçı kazanarak emeline ulaştı. Bu mücadeleden sonra boksu bıraktığını açıklayarak dünyayı dolaşmaya çıktı.
Paraya ihtiyaç duyduğundan 1980'de boksa geri döndü. Larry Holmes'la yapacağı maç için sekiz milyon dolar aldı. Yıllardır yediği yumrukların ekisiyle Ali'de bazı rahatsızlıklar başgöstermişti. Buna karşın doktorlar ciddi bir sorun göremeyip dövüşe onay verdiler. Holmes'un karşısına 17 kilo kaybederek 97 kiloyla çıkan Ali'nin ayakta duracak hali yoktu. 10. raundda maçtan çekildi. Bir yıl sonra Trevor Berbick'le Bahamalar'da kariyerinin son mücadelesine çıktı ve nakavtla yenilerek boksu noktaladı.
1984'te artık titremeleri sıklaşmış, konuşmada büyük zorluk çekmeye başlamıştı. Parkinson teşhisi kondu. 1987'de Michigan'da bir çiftliğe taşındı. Zamanının büyük bir bölümünü Kuran ve felsefi kitaplar okumaya, ata binmeye ayırdı. Louisville'deki gençlik yıllarından beri tandığı kendisinden 16 yaş küçük dördüncü karısıyla evlendi. Lonnie Williams, tıpkı kocası gibi günde beş vakit namaz kılan, ağzına içki ve domuz eti koymayan, dindar bir kadındı.
Atlanta Olimpiyat Oyunları'nda Amerika bir bakıma bu büyük şampiyona borcunu ödedi. Milyarlarca kişinin bakışları altında elleri titreyerek Olimpiyat meşalesini yaktı. Olimpiyatlar Muhammad Ali'ye 1960'da nehre attığı altın madalyasını geri getirdi: Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı, 1960 şampiyonluğunun yerini tutan yeni bir madalya verdi ona.