Güncelleme Tarihi:
Aslında bu maçı bir tek adamın üzerine kurmak doğru bir tesbit sayılmaz. Çünkü bütün rezaletler maçtan önce başladı. Hakemler sahaya çıktığı sırada sahanın içinde biri Antalyaspor bayrağı, ikisi de Türk bayrağı sallayan üç tane amigo hoplayıp duruyorlardı. Statta kontrol, disiplin, ciddiyet namına hiçbir şey yoktu. Maç başlamadan önce çalınması gereken milli marşlar sırasında da utanılacak bir olay yaşandı. Arnavutluk milli marşı bir türlü çalınamadı. Sonra Türk milli marşı başladı. O da kesilip, Arnavutluk milli marşının son bölümü verildi. Bütün bunlar bizim bırakınız futbol oynamayı, futbol organizasyonu bile yapacak durumda olmadığımızın göstergeleri idi. Ne var ki, sahada futbol oynanacaktı. Ve daha maç başlar başlamaz benim dikkatimi Arnavutluk Milli Takımı'nın 10 numaralı adamı çekti. Takım kadrolarını yazan kağıt da bana verilmediği için ‘‘bu adam kim?’’ diye sordum. ‘‘Altın’’ dediler. Adamın duruşu bile futbolcu olduğunu ilk anda belli ediyor. Her hareketiyle ‘‘ben bu işi biliyorum’’ diye haykırıyordu. Nitekim, oyundan çıkana kadar başımıza bela oldu. İki enfes gol attı. Eğer yan hakemin bizi kayıran tutumu olmasa daha da atabilirdi.
Bizim takıma gelince... Gayri ciddi bir havadaydılar. Ve Arnavutları küçümsediler. Hami Mandıralı kişisel oyunuyla hem takımı, hem de Hakan Şükür'ü katletti. Mustafa Denizli takımı hem yanlış kurdu. Hem de oyunu yanlış okudu. Sonuçta her şeyin berbat başladığı maçın başka türlü bitmesi zaten beklenemezdi.