Alman suyun damlasını soruyor, bizimkine uçakla imam gidiyor

Güncelleme Tarihi:

Alman suyun damlasını soruyor, bizimkine uçakla imam gidiyor
Oluşturulma Tarihi: Haziran 17, 2002 00:00

ALMANYA'daki Türk şirketlerinden birinin merkezine yerel yönetimden bazı yetkililer gitti.Ellerinde şirketin su harcamasıyla ilgili belgeler vardı... Belgeleri gösterip, şirketin yöneticilerine soruyu yönelttiler:‘‘Su kullanımınızın çok yüksek olduğunu gördük. Ayrıca yağmur yağarken bile bahçe suladığınızı belirledik...’’Şirketin yöneticileri duraksadı... Parasını ödedikten sonra, su kallınımının hesabı sorulur mu diye düşündüler...Ancak, gelenler işin üzerine gitmekte kararlıydı:‘‘Su kaynaklarının israf edilmesini doğru bulmuyoruz. Yeterli yağmur yağıyorsa, bu durumda bahçenizi sulamanıza gerek yok. Buna dikkat edin.’’Frankfurt'ta yaşayan bir arkadaşıma sordum bu su olayını, bana otobüslerde yazılı ilginç bir sloganı aktardı:‘‘Tilkiler susuz kaldı...’’Bu sloganla, ‘‘Elindekini kullanırken, çevrendeki insanları, doğadaki diğer canlıları da düşün’’ mesajı veriliyormuş.GELELİM MİLLİ TAKIM'AAlmanya'daki bu çarpıcı uygulamadan bizim Milli Takım'a uzanalım...Başta Şenol Güneş olmak üzere oynayan, oynamayan tüm ekibi alkışladık.Gerçekten Türkiye'ye, bizlere büyük gurur yaşattılar...75'er bin dolar ikinci tur primi alacaklarmış, helal olsun...Türkiye'den özel yiyecekler götürüldü. Onlar da helal olsun. Alıştıkları gıdalarla beslenmeleri, sahada daha güçlü durabilmeleri önemliydi.48 yıl sonra Türkiye'ye Dünya Kupası heyecanını ikinci tur hediyesiyle tattırdılar... Buraya kadar hepsi güzel...Bunlar arasında milliler Ulsan'dayken Hakan Şükür'ün başını çektiği bir ekibin isteğiyle Seul'den uçakla imam götürülmesine takıldım. Hakan Şükür ve arkadaşları Ulsan'da cuma namazı kılmak istemiş. Şenol Güneş, ‘‘Biriniz imamlık yapın’’ demiş, yanaşmamışlar. Seul imamı Ulsan'a uçurulmuş.En iyi şartlarda beslenmeniz, en iyi şartlarda kamp yapmanız, kazandığınız anda prim almanız doğal.Dinimiz seferiye ibadette her kolaylığı sağlarken, ‘‘İmamsız olmaz’’ diye bizim cebimizden özel imam getirtip cuma namazı kılmak da ne oluyor?İbadetinizi yapın, duanızı edip sahaya çıkın. Buna kimse karışamaz.Hakan Şükür, ‘‘Rakiplerimiz sahada ıstavroz çıkarıyor’’ diyor. Siz de dua edin. Ama bizim cebimizden uçakla imam getirtip, namaz kılmayın.Bu ülke geçmişte para yok diye Milli Takım'ı Dünya Kupası'na gönderemedi. Her ne kadar bugün daha iyiysek de, hálá kriz yaşıyoruz.Bakın, koca Almanya suyun bir damlasının bile peşine düşüyor.Bizim futbolcu, uçakla imam getirtip cuma namazı kılıyor.Başkasının parasıyla sevap kazanamayacağını düşünmüyor.Yatağım, gömleğim kanser yapar mı?HOHENSTEINER Ekoteks Tekstil Analiz'in uzmanı Vehbi Cin anlatıyor:‘‘Bir gün saatime kayış aldım. Birkaç gün sonra kolumun kayışın temas ettiği bölümü kızardı. Doktora gittim. Kayıştan şüphelendi. Uzmanlık alanım olmasına rağmen pek aklıma gelmemişti. Bir anazil ettirdim ki ne göreyim, kayış büyük ölçüde benzidin içeriyor. Bu madde bünyeme zarar veriyor.’’Bir yerimiz kızardığında, kaşındığında veya deride soyulma olduğunda genelde, ‘‘Acaba yediğim birşey mi dokundu’’ diye düşünürüz.Kimsenin aklına, ‘‘Yatak çarşafım, yastığım, giydiğim gömlek, pantolon, iç çamaşırı bu etkiyi yapar mı?’’ demek gelmez.Tekstil ve konfeksiyon ürünlerine Öko-Tex 100 Sertifikası veren Hohenstein Institue'nin 13 ülkeden 42 üyenin katılımıyla İstanbul'da düzenlediği zirve işte bunları aklımıza getirdi.Hohenstein Institue'nin Direktörü Rainer Weckmann, enstitünün Türkiye ayağının başındaki Ömer Güzel, Vehbi Cin'in örneğini hatırlatıp uyarıyor:‘‘Giydiğiniz gömlekte, yatak çarşafınızda, yastık örtünüzde, iç çamaşırınızda, pantolon fermuarınızda ne tür maddeler, boyalar kullanılmış merak edin. Çünkü, kullanılan boyaların kanserojen etkisi olabilir. Bunun için bizim papatyaya benzeyen amblemimizi ya da bizim gibi sertifika veren diğer kuruluşların amblemini arayın. Ne giydiğinizden emin olun:’’Gerçekten önemli... İnsan yediğini, giydiğini, yattığı yeri bilmeli...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!