"ALLAHAISMARLADIK KAHRAMAN ASKERLER..."Süleyman Demirel, Çankaya Köşkü'nü terkederken, merasim kıtasını selamlıyor: "Allahaısmarladık, kahraman askerler."Pardon yani, "Merhaba asker" hatta "Allaha emanet ol asker"in suyu mu çıktı?Ben asker kızıyım. "ASKER" sözü çok kutsaldır. Türk milletinin gönlünde ve benim ailemde herkes askerdi. Üniformasız bir mahlukun yaşama hakkı olabilirdi, ama aynı zamanda, bir "erkek" de olabileceğini, nihayet, dank ettiğimde, 20 yaşımı çoktan geçmiştim."Merhaba asker" asırlar boyu, başta bu topraklar için can vermiş şehitlerimiz olmak üzere, geçmişteki, bugünkü ve gelecekteki tüm askerlerimizi içerir. "Kahraman askerler" deyince, -Türkçe'nin gramer kuralları gereği- selam kıtasındaki askerler kastedilmiş oluyor. Selam kıtasındaki askerlerin hepsi birer iyi aile çocuğudur, eminim. Şırnak taraflarında, Allah'ın unuttuğu bir dağ karakolu yerine, Çankaya Köşkü'nde askerlik yapmaları ayarlanabildiğine göre, şanslı da sayılabilirler. Ama, kahramanlık? Bu 19-20 yaşını ancak bulmuş delikanlıların "kahraman" olmak için, ne yaşları müsait, ne de (???) rakımlı tepede böyle bir "fırsat" (???) yakalayabilirler."Merhaba asker"den şaşmamalı.BABA BİZİ ÖKSÜZ BIRAKMA!..."Görevini devreden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Çankaya'dan aşağı iniyor. Adım adım Güniz Sokak'a yaklaşıyor. Sivil plakalı Mercedes otomobilinin üstüne gülsuyu serpiliyor, gül yaprakları saçılıyor.Ve, Güniz Sokak girişinde, bir pankart Demirel'i karşılıyor:"BABA BİZİ ÖKSÜZ BIRAKMA!..."Bir dakika Abicim,Kimin annesi ölmüş????Yarım asıra yaklaşan siyaset hayatını hep "Baba" olarak geçiren Demirel'e yapılacak saygısızlık mı bu?Benim bildiğim, babası ölene ya da evini, yurdunu seneler boyu terketmek zorunda kalan erkeğin çocuklarına "yetim" denir, "öksüz" değil!...(Yoksa, spikerin gözü görmedi de, koskocaman pankartı yanlış mı okudu?)GÜNİZ SOKAK GÜLSUYU İLE YIKANDIAdamın biri kapmış hortumu, sanırsınız, temizlik işçisi sokak yıkıyor. Fonda spiker,
haber sunuyor: "Güniz Sokak sabahtan beri Demirel'i karşılamaya hazırlanıyor. İslamköy'den gelen güller hazırlandı. Sokak gülsuyu ile yıkanıyor.)Başka türlü bir karşılama olamaz mıydı? Onca sulu sepken gülsuyunun orta yerinde, ayağı kayıveren birileri olmadık bir arızaya uğramamışlardır, inşallah.Tüm benzeri merasimlerde, ya koca koca danaları, develeri yatırıp "Ya Allah..." diye boğazlarız. Dört bir yan kan gölüne döner. Yahut, böyle bir gülsuyu banyosu çıkar piyangodan. Diyelim, bendeniz Demirel hayranıyım, ama gülsuyundan hiç mi hiç haz etmiyorum. Ne olacak?"Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer görevi devraldı."Anayasa Mahkemesi ne zaman eskidi?İnsanın aklını oynatası geliyor. Doğru dürüst Türkçe ile haber sunan spiker yok gibi. Özellikle, canlı yayınlarda. Spiker tecrübeli olsa, bu sefer haber metnini her kim yazıyorsa, mutlaka inanılmaz hatalar yapmanın bir çaresini buluyorlar. Vahim soru: Ana dilimize ne zaman saygı duyacağız? Güzelim Türkçe'yi ne zaman layık olduğu yetkinlikle kullanacağız.On yıllık yasak...
Altın bilezik..."BaÅŸlık, "Baba'dan çok özel anılar" olunca, insan hemen okumaya yumuluyor. Lakin, aÅŸağıdaki anektod tüm neÅŸemi aldı, götürdü. Sene 1982... Türkiye yeni anayasayı tartışıyor. Eski siyasetçilere on yılı yasaklayan anayasa. Süleyman Demirel'in 'sesini duyuramama' sorunu var. Sıkıntısı gittikçe büyüyor. Oysa, 3. CumhurbaÅŸkanı Celâl Bayar her gittiÄŸi yerde yeni anayasayı savunuyor. Demirel buna müthiÅŸ tepki duysa da, sesini çıkaramıyor.Bayar ile Demirel'i bir araya getirmek için, Moda Deniz Kulübü'nde bir yemek düzenleniyor. Bayar rakısını içip etrafındakilerle ÅŸakalaşırken, Demirel mesafeli...Gecenin "bomba"sını Demirel anlatıyor:"Celal Bey bir ara bana döndü... Dedi ki... Süleyman Bey, beni iyi dinle... Bak, sana ne söyleyeceÄŸim... Ä°htilallerde bir ÅŸeye dikkat edeceksin... Kelleyi kurtarmaya... Sen kelleni kurtardın mı?... Kurtardın... Ona bak... Yok neymiÅŸ?... On yıllık siyaset yasağıymış... On yıllık yasak, altın bilezik... Altın bilezik." Demirel, ne zaman bu anısını hatırlasa, Bayar'ın "altın bilezik" sözüne gülüyormuÅŸ.Nasıl olur? Bayar ipten kurtulmak için ne pazarlıklara giriÅŸti, bilmiyorum. Tarihçilerin iÅŸi. Görünüşte, sırf 65 yaşını geçtiÄŸi için kurtulmuÅŸtu. Ömrümde hiç sevmediÄŸim bir adamın, en yakın dava arkadaÅŸları öldürülmüşken, elinde rakı kadehiyle, "Kelleni kurtardın ya..." esprisi yapması, ürkütücü... İçim fena oldu.23 Nisan GAFLARI?????"Düzgün Türkçe konuÅŸan bir spiker bulayım, diÅŸimi kıracağım." Diyorum ya, onlardan kat be kat daha tahsilli, bilinçli ve de dirayetli olmaları beklenen devlet ricali nasıl konuÅŸuyor ki?Bırakın, meclis kürsüsündeki komiklikleri, milli bayramların resmi demeçlerini bile doÄŸru dürüst okuyamıyorlar.(Bu konuda, Kamer Genç'in hakkını yememek lazım. "Abukluk rekoru" onda. Adam, asırlık "Anlamayana davul zurna az / Anlayana sivri sinek saz!" tekerlemesini bile madara etti, bıraktı. ÖzdeyiÅŸi öyle periÅŸan etti ki, ben bir ara, rol kesiyor olmasın, kasten yapıyor galiba diye düşündüğümü hatırlıyorum. DeÄŸilmiÅŸ, düpedüz cahilmiÅŸ...)(Tasavvur edebiliyor musunuz? Kamer Genç kazara aday olup da cumhurbaÅŸkanı seçilseydi -zira, bu meclisten her ÅŸey beklenir- yemin metnini nasıl okurdu?)23 Nisan gaflarında sıra:Yıldırım Akbulut "turnayı gözünden" vurmuÅŸ!Bir Mekteb-i Mülkiye öğrencisi olarak, Atatürk'ün "Hâkimiyet Kayıtsız Åžartsız Milletindir!" deyiÅŸinin ne türlü, çeÅŸitli yorumlara vesile olduÄŸunu bilirim. "Hâkimiyet" ??????... Millet ??????.... Kayıtsız???????, hemi de Åžartsız?????...Yandık vallahi... Yıldırım Akbulut da bu kargaÅŸaya tuz biber ekmek ÅŸerefini kazanmış bulunuyor. Resmi bayram konuÅŸmasında, "hükümran" kelimesini artarda "hükümdar" diye telaffuz etmiÅŸ.DerviÅŸin fikri neyse, zihri de odur ile bir alakası olmasın bu sürç-i lisan'ın?MHP lideri Bahçeli, demokratikleÅŸme yolunda hızlı adımlar atılmasını talep ediyor. Bir de cümlelerini düzgün kursa... Altı kavak üstü ÅžiÅŸhane cümleye bakar mısınız?"Yapılması gereken, daha demokratik, daha çaÄŸdaÅŸ bir anayasa yapmaktır."Bahçeli'nin, yeni bir anayasa yazılacaksa bile, bu çalışmalara katılmamasında fayda var.Fazilet Partisi Lideri Recai Kutan bir âlem. Parlamenter sistemin köklü bir deÄŸiÅŸim olduÄŸunu vurguladıktan sonra, 80 sene geçtiÄŸi halde, bu dönüşümü kavrayamayanların varlığından ÅŸikayet ediyor. Ve, son incisi:"Parlamenter sistemlerde hakimiyet millete aittir."Evvela, kendi parti tabanından gelen seslere kulak verip, üç kuruÅŸluk da kendi "parti milleti"ni ciddiye alsana be adam?ANAP Genel BaÅŸkanı Mesut Yılmaz'ın cümleleri, "Nasıl Türkçe konuÅŸulmaz?" dersleri için muhteÅŸem (ve, ne yazık ki, çok "zengin") malzeme arz ediyor:"Bütün meselelerde tek ve tartışmasız karar iradesi, milli egemenliÄŸin tecelli ettiÄŸi Yüce Mevlis'e aittir."Tanrı aÅŸkına, "karar iradesi" ne demek? "Karar mercii" dese, cümle kurtulacak, belki. O da, son dakikada gelen, dandik bir serbest vuruÅŸla.Tansu Çiller = GAF zaten.Tansu Hanım, bu sefer deÄŸiÅŸiklik olsun diye, Türkçe'yi katletmek yerine, rakamları ÅŸaşırmaya karar vermiÅŸ. 23 Nisan'ı 29 Ekim ile karıştırınca, 80 sene yerine 77. yıldönümü deyivermiÅŸ.Siviller, askerleri de bozuyor; özensizlik bulaşıcı bir hastalık olmalı. 23 Nisan resepsiyonunda, cumhurbaÅŸkanı adaylarının aranan özellikleri sayılıp dökülürken, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Ergin Celasin, "Hem laik, hem de layık" olmalı buyurmuÅŸ. "Laik"i az çok anladık. Ama, "layık"ın kıstaslarını da açıklasa idi bari.(ANNELER GÃœNÃœ - Özel...)Annelerinize iyi davranın..."Ne zaman? Sadece, "Anneler Günü"nde mi?Annelerin senede bir defa, piyasa ÅŸartları gereÄŸi fevkalade kazık, ama gene de uyduruk, birer demet çiçekle hatırlanmasına -iÅŸin doÄŸrusu, "geçiÅŸtirilmesi"ne- ÅŸiddetle itiraz ediyorum. Bir kiÅŸi ya da olay için, tek bir gün varsa, cümle ahali o günlük tantananın ardından, iÅŸi "unutulanlar" sepetine atıyor demektir.Lakin, cin fikirli bir arkadaşımız öyle bir cevher dile getirmiÅŸ ki, yenir yutulur gibi deÄŸil."Eve gidince annelerinizle iyi geçinin. Zira, onlar hayat boyu, babalarınıza tahammül ediyorlar."Elhak, doÄŸru. "Ömür boyu iÅŸkence..."yi tarif etmiÅŸ.Haydi bakalım, annelerinizi tek bir gün hatırlayıp sonra unutun da göreyim..."Cennet, anaların ayakları altındadır."Muhammed Peygamber böyle buyurmuÅŸ. Annesini çok küçük iken kaybettiÄŸi için, onun cennette olduÄŸunu düşünüp ruhu teselli bulmuÅŸtur. Tüm öbür anneler için de aynısını temenni etmiÅŸtir. Ne yazık ki, sadece "temenni" ile olmuyor. Koca zulmü altında inim inim inleyip itilip kakılarak gençliÄŸini tüketen, ev emeÄŸinin beÅŸ kuruÅŸluk kıymeti bilinmediÄŸi gibi, hayrını da görmeyen, en kötüsü, tahsilsiz annelerimizin acaba yüzde kaçı, cennetin ayakları altında olduÄŸuna inanıyordur?En sonturlu, aÄŸza alınmayacak küfürler, anneler üzerine deÄŸil mi?"HELAL OLSUN!" köşesi...Tamam arkadaÅŸlar, "abuk cenneti" bir ülkede yaşıyoruz. Malzeme gani. Yaz, yaz bitmiyor. Çok da güldürüyor. Fakat, onca gülünçlüğün sinir bozucu bir yanı da var. Zaman zaman, "Bu kadar saçmalığa nasıl dayanıyoruz? Türk ırkı olarak özel bir direncimiz mi var?" diye düşündüğüm oluyor. Tanrı vergisi midir, nedir?... Åžerbetliyiz zahir... Ol nedenle, "abuk" dizilerinin bazısında, sona bazı ÅŸirinlikler koymak istiyorum.Ruhumuz ferahlasın, diye..."YA ONCA YÃœKÃœN ALTINDAN KALKAMAZSA?????"Bu aralar, durmadan "Büyük Gün" yaşıyoruz. Güç bela bir cumhurbaÅŸkanı seçebildik nihayet. "Oooohhh..." dedik. Bazı karga kardeÅŸlerimizin seçim sürecinde mecliste yaÅŸanan gülünçlükler yüzünden kahkahadan fıtık oldukları haberlerini müzevir arkadaÅŸlardan alıyorum. Ama, ben masumum, onların yalancısıyım.10. CumhurbaÅŸkanı'mıza, görevinin sınırları konusunda bunca soru iÅŸareti olmasına raÄŸmen, baÅŸarılar dilemek, hem hepimizin boynunun borcu, hem de milletçe hayrımıza...Ama, benim "Helal"im muhterem Validesi Hanımefendi'ye!Afyon'daki evinde, sessiz sedasız oturan bu gönlü yüce hanım, oÄŸlunun cumhurbaÅŸkanlığı için aday gösterildiÄŸini ilk öğrendiÄŸinde ne demiÅŸ, biliyor musunuz?"Ahh, canım... Daha iki ay evvel by-pass oldu. Ameliyatlı. Bu halde, onca yükün altından nasıl kalkacak?"Bir dakika düşünün. Herhangi bir sıradan kadın, böyle bir havadis alsa, ilk iÅŸi zil takıp mahalle meydanında dört kol çengi oynar, millete nispet yapmak fırsatını asla kaçırmazdı.Ahmet Necdet Sezer'e (özel hayatında) cumhurbaÅŸkanlığı hayırlı gelir mi, bilemiyorum. Umarım, makamını geliÅŸinde olduÄŸu gibi zirvede terk eder.Fakat, "gerçek bir anne"ye sahip olduÄŸu için, çok talihli bir erkek, özel bir oÄŸul olduÄŸu kesin.Bu satırlar, "tüm gerçek" anneler içindi...Jülide ERGÃœDER - 5 Haziran 2000, Pazartesi Â
button