Güncelleme Tarihi:
Belki de 25 milyonluk şehirde bir otobüs durağında gördüklerim bu yazıyı yazmama neden oldu. O durakta 5 yaşında Ricardo adında bir çocuk vardı. Çubuklu Fenerbahçe forması giymişti. Sırtında Alex yazıyordu. Babasıyla birlikteydi. Onlara, Türkiye’den geldiğimi söyleyince aynı anda ikisinden de ‘İstanbul, Fenerbahçe’ sözleri geldi. Etkilendim. İnanın Fenerbahçe Kulübü milyon dolarlar harcasa böyle bir reklam yapamaz... Türkiye adına... Fenerbahçe için... Alex De Souza işte böyle bir reklama imza atmıştı.
Geçtiğimiz günlerde heykeli yapıldı ve açılışta için için ağladı, Alex... Etkileyiciydi, o yapmacıksız göz yaşlarıyla... Kahramanlar ağlar.. Kimler ağlamadı ki.. Onların duyguları daha derinden gelir. Franz Kafka babasının bitmek bilmeyen alaysı tutumu karşısında Prag’daki abla evinde az göz yaşları dökmedi. Latin Amerika edebiyatının ölümsüz ismi Gabriel Garcia Marquez de babasının hakarete varan sözleri karşısında çok ağladı, büyükbabasının evinde...
‘Efsane demiyorum, kahramandır’
Başkan Aziz Yıldırım bir televizyon kanalında çıktı, “Alex bir efsane değildir. Bizim önemli biri oyuncumuzdur” dedi. Bu sözler başkanın ona bakış açısının mesafesini de ortaya koydu. Oysa aynı Aziz Yıldırım, futboluna hiçbir şey demediğimiz ama insan ilişkilerinde sıkıntı yaşayan Emre Belözoğlu’na kapılarının her zaman açık olduğundan dem vurdu. Alex için böyle bir cümle işitmedik başkandan. Olsa da olur olmasa da yaklaşımındaydı. Peki öyle mi?
Alex, Fenerbahçe’nin son 8 yılda elde ettiği 3 şampiyonluğun önemli ismidir. Sarı Kanarya tarihinin, Avrupa’daki en büyük başarısının gerçek mimarlarındandır. Kovulan Zico ile birlikte...
Başkanın TV’de üslubu kızgındı
Hani diyor ya, Aziz Başkan, Abdullah Avcı’ya sabretmek gerek. Bence de çok haklı. Peki sormazlar mı başkan, Rıdvan Dilmen’i niye sezon başında yolladınız. Neden Oğuz Hoca ile sonraki yılda devam etmediniz. Başarılı Zico’yu niçin kovdunuz? Neyse konumuz bunlar değil. Eğri oturup doğru konuşalım. Şu anda Alex’e, Selçuk Şahin muamelesi yapıyorsunuz. Diyebilirsiniz ki her futbolcu eşittir. Öyle değil başkan... Barcelona’da Messi ile Busquets arasındaki fark gibidir Alex-Selçuk farkı... Kızgınsınız O’na... Belli... NTV Spor’daki üslubunuzda bu tavır açıkça ortadaydı. Bu benim gözlemim... İtiraz edebilirsiniz...
Heykeller dikiliyor başkan... Dünyada bunun örnekleri var. Portekizli Eusebio’nun heykeli Benfica’nın Luiz Stadı’nın hemen önünde... Rus Lev Yaşin’in heykeli Dinamo Moskova stadının 30 metre uzağında.. Ünlü teknik adam Valery Labonovski’nin heykeli de Dinamo Kiev Stadı’nın tam önünde yer alıyor. Bu üçünü de bizzat gördüm.
Aykut’u savunurken Alex’i kırdı
Dünyada da örnekleri var. Futbolcuların heykeli dikiliyor. Kaldı ki, bu üç heykel o isimlerin futbolu bırakmasından sonra dikildi. Ancak Alex heykeli, O’nun aktif futbolculuğunda yapıldı. Öyle ya da böyle, o heykeli yaptıranların zihinlerini sıkça ziyaret etmişti Brezilyalı... Oynarken, onları coştururken. Ezeli rakipleri Galatasaray zaferlerinin mimarı Alex değil mi? Aziz Başkan bunları hepimizden iyi biliyor aslında... Bence Aziz Yıldırım, Aykut Hoca’da sahip çıkarken Alex’i kırmıştır. Aziz Yıldırım nasıl duygularına ambargo uygulamıyor, istediğini küt diye ortaya koyuyorsa Alex de öyle yaptı... Heykelinin açılışında hüngür hüngür ağladı...
Başbakan da onu örnek gösterdi
Gabriel Garcia Marquez, ölümsüz eseri ‘Yüzyıllık Yalnızlık’ın önsözünde söylediği sözler tam da Alex’lik... “Yazarlığım utangaçlığımdandır. Asıl kabiliyetim sihirbazlığadır, fakat sihir yapmaya alışırken o kadar telaşlanırım ki edebiyatın yalnızlığına sığınırım. Zaten iki faaliyet de çocukluğumdan beni ilgilendiren tek şeye çıkar: Arkadaşlarımın beni daha çok sevmesine..”
Ağlarken de bu ülke onu çok sevdi. Hatırlayın, Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, O’nu örnek göstermedi mi? Ailesi ve örnek yaşamıyla... Aziz Başkan diyor ya, ‘O efsane değil.’
İnanın belki de Alex’e bu soru sorulsa o da ‘Evet ben efsane değilim... İnsanım’ diyecektir..
Bu ülkeden bir Alex geç(ti)iyor...