Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2003 01:39
Bu tozlar, birbirleriyle iletişim kurabilen, yerel sıcaklıklardan tutun da, bir yerdeki insanların sayısı, akan trafiğin yoğunluğu, bir depremin yol açtığı hasarın miktarı ve deniz kuşlarının sağlığına dek hemen hemen her şeyi denetleyebilen minik, ucuz ve akıllı telsiz denetleyicilerin yapımında kullanılıyor.
Şimdilik pirinç tanesi boyunda olan akıllı tozlar gerekli enerjiyi çevrelerinden toplayacak, tüm dünyaya dağılacak ve çevreleriyle ilgili her tür bilgiyi kaydedip aktaran, sessiz ve görünmez bir ağ oluşturacaklar. Hatta bu tozlar depremde ayakta kalan yapıların sağlam olup olmadıklarını bile denetliyor.
Akıllı tozları bir bilgisayar yazılımıyla kullanan akıllı ağlar, askeri işlemlerin yanı sıra, yangınların saptanması, dağların içindeki olağanüstü koşulların gün yüzüne çıkartılması, kuşların çiftleşme süreçlerinin izlenmesi ve tehlikede olan türlerin belirlenmesi gibi çeşitli işlemleri de yerine getiriyor.
Daha şimdiden dünyanın dört bir yanına kolilerle akıllı toz ihraç eden, bir mühendis var: Kris Pister. Geliştirilen bu yeni teknolojiye şimdiden dünyanın akışını değiştirecek bir şey gözüyle bakılıyor.
Bu görüşün ne denli geçerli olduğunu zaman gösterecek. Ancak, akıllı toz, sonunda yaşama damgasını vurmaya hazır görünüyor.
Kaliforniya Üniversitesi laboratuvarlarında üretilen ‘toz zerrecikleri’ şimdi bir pirinç tanesi boyunda. Gelecekte bunlar
Pillere bile ihtiyacı olmadan, gerekli enerjiyi çevrelerinden toplayacak.
Tüm dünyaya dağılacak.
Çevreleriyle ilgili her tür bilgiyi kaydedip aktaracak.
Sessiz ve görünmez bir ağ oluşturacak.
Başka bir boyut
Kimileri akıllı tozun her şeyi göz hapsinde tutup bir karabasana dönüşebileceğini öne sürerken, kimileri bunun gezegenimizin kurtuluşu için tek çıkar yol olduğunda ısrar ediyor.
Bu konuda çok daha geniş bir bakış açısına sahip olan Kris Pister ise, teknolojinin sanal alem ile fiziksel dünya arasında bir başka boyut oluşturabileceğine inanıyor.
Telsiz denetleyiciler oluşturma fikrine ilk kez 90’ların ortalarında kapılan Kaliforniya Üniversitesi mühendislerinden Pister, bu denetleyicilerin her yana dağıtılması suretiyle başka türlü kolay kolay elde edilemeyen bilgilerin toplanmasına olanak veren bir ağ oluşturmayı amaçlıyordu.
O sırada akıllı evler, akıllı bombalar, akıllı yollar herkesin dilinde dolandığından Pister de bu akıma uyup ‘akıllı toz’ adını verdiği projesini Pentagon’un araştırma kanadı olan DARPA’ya sundu. DARPA’nın projeye destek vermesiyle birlikte adı da yerleşmiş oldu.
Yine aynı üniversiteden meslektaşı David Culler ve öğrencileriyle birlikte ilk akıllı toz birimlerini üretti, bunlar için de ‘toz zerreciği’ deyimini kullandı. O günden sonra bilgisayar dili dağarcığına giren bu deyim, telsiz denetleyiciler anlamına geliyor.
Telsiz denetleyici
Pister ve arkadaşlarının ürettiği ilk telsiz denetleyici örneği bir mikro-işlemci, iki-yönlü radyo ve bir ışık denetleyicisinden oluşmaktaydı.
Daha sonra üretilen daha gelişmiş telsiz denetleyiciler, manyetometre ve barometre gibi farklı denetleyicilerin iliştirilebildiği ortak bir yüzeyi içermekteydi. Bunlar da sonunda yerlerini, Mica adı verilen çok daha küçük ve güçlü denetleyicilere bıraktılar. 2001 Ekim’inden beri piyasada üretilen ve kibrit kutusundan biraz daha büyük olan bu denetleyiciler iki AA pil ile çalışıyor ve sekiz denetleyici içeriyordu.
Her ne kadar ‘toz’ yakıştırması pek adil olmasa da, Mica toz zerrecikleri bu kavramın içerdiği gücü şimdiden gözler önüne sermiş durumda. Örneğin, Kaliforniya Üniversitesi inşaat mühendislerinden Steve Glaser bu toz ağlarının depremde ayakta kalan yapıların sonradan da güvenli olup olmadıklarını anında saptayabildiklerini ortaya koydu.
Gelgelelim, amaç yalnızca minik denetleyiciler üretip bunları her bir yana iliştirmekten ibaret değildi. Öncelikle, denetleyici sayısı arttıkça bilgisayarların hızla verilerle dolup taşması söz konusuydu.
Ayrıca, bu denetleyiciler verileri sürekli geri gönderdiklerinde pillerin kısa sürede tükenmesi kaçınılmazdı. Bunun için bir çözüm, verileri bir ön-işlemden geçirip, yalnızca ilgi duyulan bilgilerin geri gönderilmesini sağlayan akıllı ağların oluşturulmasıydı.
Işte akıllı toz tam da bu noktada devreye giriyor.
Özünde yepyeni bir yazılımın yattığı bu ağda, her bir denetleyici kendine özgü bir işletim sistemine sahip. Ustalıklı bir tasarım ürünü olan bu sistem, neyse ki, çok küçük bir belleğe gereksinim duyan mikro-işlemcilerle çalışıyor. TinyOS adı verilen bu işletim sistemi akıllı toz düşünü gerçeğe dönüştüren şeyin ta kendisi.
Işletim sisteminin görevlerinden bir tanesi, donanım kaynaklarının verimli bir biçimde yönetilmesidir. Telsiz denetleyicide bu kaynaklar kendisine iliştirilmiş çeşitli denetleyicileri, öteki denetleyicilere olan radyo bağlantılarını ve pili içeriyor.
Bu görevi olabildiğince az enerji harcayarak yerine getirmek zorunda olan TinyOS, zamanının çoğunu ‘uykuda’ geçirmek suretiyle bunu başarıyor. Pilin ömrünü daha da artırmak için TinyOS, her bir denetleyicinin tek bir merkezle (sözgelimi, bir dizüstü bilgisayar) iletişim kurması yerine, yalnızca en yakınındakilerin bunu yerine getirdikleri ‘çok-sekmeli bir ağ’dan yararlanıyor. Sekme, denetleyicilerin içindeki radyo vericilerinin de son derece kısa menzilli olabilecekleri anlamına da geliyor.
Her şeyde onlar var
Telsiz denetleyiciler, artık standart telsiz aygıtların binde birine eşit bir enerji tüketiyor.
Gelgelelim, TinyOS yalnızca pilin ömrünü uzatmakla kalmayıp, çok daha karmaşık işlemleri yerine getirebiliyor.
Askeri işlemlerin yanı sıra, yangınların saptanması, dağların içindeki olağanüstü koşulların gün yüzüne çıkartılması, kuşların çiftleşme süreçlerinin izlenmesi ve tehlikede olan türlerin belirlenmesi gibi çeşitli işlemleri de yerine getiriyor.
Atlantic College dirimbilimcilerinden John Anderson, akıllı tozun doğa araştırmalarına daha şimdiden farklı bir boyut getirdiğine, telsiz denetleyicilerin araştırmacıların orada olmalarına gerek kalmadan yüksek çözünürlü mikro-çevresel veriler sunduğuna dikkat çekiyor.
Akıllı tozun etkisi giderek tüm dünyaya yayılmakla birlikte, özel yaşam konusunu da gündeme getiriyor.
New Scientist’te yayımlanan habere gore, kimileri bunun bir ‘Büyük Birader’ teknolojisine dönüşebileceğini öne sürüyor. Pister bu görüşe katılmakla birlikte, telsiz denetleyicilerin her yanımızı sarıp çevre kirliliğine yol açabileceği görüşüne karşı çıkıyor ve akıllı toz teknolojisinin eninde sonunda insanları fiziksel dünyaya bağlayacağına inanıyor.