Güncelleme Tarihi:
Ve biz hem yağmurdan kaçınmaya çalışarak hem de yerimizi arayarak ortalama bir saat kadar vakit geçirdik. Daha sonra maçın başlamasına on beş dakika kala yağmur yavaşladı ve biz de herkes gibi başka başka insanların yerine oturmak zorunda kaldık. Tabi koltukların gerçek sahipleri geldikçe hafif sinir, hafif kızarma bozarma ile herkes kalkıp kendine başka yer arıyordu. Antalyasporlu taraftarlar kombine biletlerini almışlar yerlerine oturup maç izlemenin tadını çıkarmak için gelmişlerdi ancak onlar da benzer problemlerle karşılaştılar.
Şerife Çaldenk yazıyor |
Bir kere şuna anlam veremedim. Kapalı tribün neden kapalı değil? O zaman onun adı neden Açık Tribün değil?
Neyse ki maç başladığında yağmur dinmişti ve biz de izlemeye başladık maçımızı. Tabi maçın öncesinden başlayarak devamında da savrulan küfürlere kulak tıkamak zorunda kaldık.
İşin ilginç tarafı bu küfürlerden hem Antalyaspor başkanı hem de Fenerbahçeli futbolcular nasibini aldı . Küfür etmenin yanı sıra bir de oturulması için tasarlanmış sandalyeler sökülerek Fenerbahçe kalesine fırlatıldı.
Maç başladıktan sonra sandalyeler rahat bırakıldı ancak küfürlere tam gaz devam edildi.
Her ne kadar taraftarlar çok ateşli ve öfkeli olsalar da futbolcular sahada bu baskılara aldırmadan centilmence oyunlarını oynadılar. Olayların daha fazla büyümemesinde bunun da etkisi büyüktü.
İlk golün atılmasına kadar her iki takım da birbirleri üstünde baskı kurmaya çalıştı. Ancak bu baskıların sonucunu ilk alan taraf Kazım'ın golü ile Fenerbahçe oldu. Kazım yetenekli bir futbolcu olmasına rağmen disiplinsiz tavırları ve kontrolsüz tepkileri ile sürekli eleştiri almıştı ve almaya da devam ediyor zaman zaman.Ancak bu olumsuz yönlerini törpülemeyi başarırsa gerçek anlamda gelecek vaat eden ve eğer kalırsa FB'e çok faydalı olması beklenen bir futbolcu.
Bu golden sonra Antalyaspor Ali Zituni – okunduğu gibi yazıyorum - ile - Gökhan Gönül'ün bu goldeki hatası gözden kaçırılamaz – durumu bir-bir'e getirdi.
İki takım ikinci yarıya berabere ve Fenerbahçe ise Santos'suz çıktı. Uzun bir aradan sonra Daum Uğur Boral' a şans vermişti. Umarız Uğur eski formunu yakalayabilir.
Maçın ikinci yarısı gerçek anlamda çok çekişmeli geçti. Gökhan Gönül ilk yarıda aldığı darbenin etkisi ile de olsa gerek ikinci yarıda yerini Semih'e bıraktı.
İkinci yarıda Antalya'nın önemli pozisyonları vardı ancak bunlar gole dönüşemedi.
Maçın artık 90. dakikasına gelinmişti ki; Antalyaspor hani derler ya: '' Bütün hatlarıyla rakip kaledeydi'' aynen öyleydi. Bu ataktan dönemeyince de kendi sahalarında başıboş bıraktıkları üç Fenerbahçeli - ki bunlardan biri de Nöbetçi lakaplı golcü Semih'ti – ani bir atakla ani bir gol yediler.
Bu dakikadan sonra zaten elektrikli olan hava iyice elektriklendi ve yabancı cisimler havada uçuşmaya başladı. İşte biz bu dakikada kendimizi stadın dışında çoktan bulmuştuk.
Not: Guiza'dan bahsetmedim farkındaysanız. Çünkü Alex'in muhteşemin muhteşemi denecek iki pası vardı ki; atamayanın taş olabileceği o nedenle ikinci emre kadar onunla ilgili yazmayı kendime yasaklıyorum. Siz kendi aranızda konuşabilirsiniz.