Oluşturulma Tarihi: Kasım 29, 2002 14:34
Yarın 1 Aralık Dünya AIDS günü. Eşcinsel hastalığı olarak ortaya çıkan AIDS günümüzde yüzde 55 oranında kadın-erkek ilişkisiyle geçiyor. Türkiye'de AIDS konusunda tedavi veren Ankara AIDS Savaşım Derneği Başkanı Prof. Serhat Ünal ve ekibi; 1981 yılında ortaya çıkan, dünyada hızla yayılan ve şimdiye kadar 20 milyon kişinin ölümüne neden olan AIDS ve HIV virüsü konusundaki temel soruları yanıtladı.
AIDS nedir?
İlk kez 1981 yılında ABD'de bir grup homoseksüel erkekte ve Haiti'den gelen göçmenlerde ender rastlanan bir zatürre türünün tespit edilmesiyle tanımlanmıştır. Araştırmacılar bu yeni hastalığa AIDS (Akut Bağışıklık Yetmezlik Sendromu) adını vermiştir.
HIV / AIDS'in bulaşma yolları nedir?
HIV enfeksiyonunun en önemli bulaşma yolu cinsel temastır. Bulaşma için HIV pozitif ile yapılan bir tek cinsel temas bile yeterlidir. Başlangıçta hastalığın bulaşma yolunun homoseksüel cinsel temas olduğu bildirilirken, bugün HIV'in yüzde 55 - 60 oranında heteroseksüel cinsel temas ile bulaştığı bilinmektedir. Kanda virüsün yoğun miktarda bulunması nedeni ile virüsü taşıyan kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile hastalık bulaşabilmektedir. Ancak hastalığın 10 - 12 hafta süren pencere döneminin olması ve acil durumlarda dest yapılmadan kan ve kan ürünlerinin kullanılabilmesi az da olsa bu yolla geçiş olabileceğini göstermektedir. HIV gebelik süresince doğum sırasında ve emzirme ile bebeğe geçebilmektedir. Bu olasılık yüzde 20 - 30'dur. Ancak tedavi uygulanırsa bu oran yüzde 8 - 10'lara düşürülebilmektedir.
HIV / AIDS nelerle bulaşmaz?
HIV birçok vücut sıvısında bulunmasına rağmen sadece kan, semen ve vajinal sıvılar aracılığı ile bulaşabilmektedir. Dokunmak, el sıkışmak, sarılmak, aynı yerde oturmak, aynı saunayı, havuzu, banyoyu, tuvaleti paylaşmak, sivrisinek, böcek, arı sokması ile giysilerin ortak kullanımıyla, telefonun ahizesiyle, gözyaşı ve ter ile HIV bulaşmaz.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
Virüs alındıktan semptomlar başlayana kadar geçen süre genellikle iki - dört haftadır. Ateş gece terlemesi, kilo kaybı, artan öksürük, nefes darlığı, faranjit, yüzde ve gövdede döküntü, ağız ve genital bölgelerde lekeler, ishal, bulantı, kusma, yutma zorluğu, erken doygunluk hissi, mide kanaması, karın ağrısı ise virüsün tipik semptomları olarak rapor edilmiştir. Hastalığın klinik döneminde ise vücutta lenf nodlarının büyüdüğü ve yavaş ilerleyen zatürree tablosunun oluştuğu da dikkat çeker.
Şüpheli bir cinsel ilişkiye girildiğinde ne yapılmalıdır?
HIV'e özgü antikor testleri yapılmalıdır. Ancak akut HIV antikorlarının çoğunlukla saptanamayacağı akılda tutulmalıdır. Serum HIV p24 antijen seviyesi denilen kan seviyesi ölçülebilir. İlk 24 saat içinde bile yüksek p24 antijenemi seviyeleri tespit edilebilir.
Güvenli seks AIDS'i önler mi?
New York ve San Francisco'da homoseksüel erkekler arasında yapılan pek çok araştırma cinsel partnerlerin sayısındaki azalma ile birlikte hem yeni enfeksiyon hızında hem de cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların hızında azalma meydana geldiğini saptamıştır. Ancak hetoroseksüel cinsel temasta bulunanlarda ve damar içi uyuşturucu kullananlarda riskli davranışlarını azalttıklarına dair kanıt bulunamamıştır.
Kondom HIV virüsünün bulaşma olasılığını azaltabilir mi?
Delinme, sızdırma gibi doğru olmayan kullanımlar kondomun hastalıktan korunma fonksiyonunu yok edebilir. Her cinsel temasta yeni kondom kullanılmalıdır. Kuzu derisinden yapılmış kondomlar kullanılmamalıdır. Son tarihi geçmiş kondomlar kullanılmamalıdır. Kondomlar serin ve karanlık ortamlarda saklanmalıdır. Paketlerinden yalnızca kullanılacakları zaman çıkarılmalıdır. Kayganlaştırıcı madde olarak jel ya da su bazlı kayganlaştırıcılar kullanılmamalıdır.
HIV hastalarında sıkça görülen ruhsal bozukluklar nelerdir?
En sık karşılaşılanı depresyondur. Depresyon AIDS hastalarında normal popülasyondan yüzde 40 daha fazla görülür. Bunaltı bozuklukları yüzde 2 - 38 oranlarında görülmektedir. İntihar riski normal kontrollerden 10 kat daha fazladır. Depresyon, eşcinsellik ve madde kullanımı riskini arttırmaktadır. HIV pozitif olduğunu öğrendikten sonra ve yakın bir zamanda AIDS'li bir arkadaşın kaybından sonra intihar oranları artmaktadır.
HIV anne, baba ve çocukların durumu nedir?
HIV (+) bir anne ya da babaya sahip olmak hamilelik ve doğum sırasında HIV ile enfekte olma dışında da riskler taşımaktadır. Kendileri HIV (+) olmayan ama HIV (+) aileye sahip çocuklar bunun getirdiği toplumsal sorunların hepsini onlarla birlikte göğüslemek zorunda kalmaktadır. Tüm dünyada HIV (+) çocuk sayısı hızla artmaktadır. HIV (+) olarak doğan çocuklar HIV ile birlikte birçok fiziksel sorunun yanı sıra çeşitli sosyal sorunlara ve bunlara bağlı ruhsal sorunla rda doğmuş olurlar.
RAKAMLARLA AIDS
- Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Aralık 2002 verilerine göre dünyada 36.1 milyon HIV ile infekte kişi olduğunu ve epideminin başından beri 21.8 milyon kişinin hayatını bu hastalıktan kaybettiğini bildirmektedir.
- Afrika tam anlamıyla hastalığın pençesinde. Dünya toplamı olan 36.1 milyonun 25.3 milyonu Afrika'da. Her iki gebeden biri AIDS. AIDS olan anneler çocuklarını emzirmediği vakit çocuk üç yıl içinde AIDS'ten ölüyor. Tayland'ın içinde bulunduğu güney ve güneydoğu Asya ülkelerinde rakam ise 5.8 milyon.
- Türkiye'de ilk kez 1985 yılında bir AIDS vakası ve bir taşıyıcı olduğu bildirilmiş daha sonraki yıl taşıyıcı ve AIDS vakalarının sayılarında giderek artma gözlenmiştir. Haziran 2002 verilerine göre Türkiye'de 1429 HIV / AIDS vakası vardır. Bunların 431'i AIDS basamağına ulaşmış, 998 kişi ise taşıyıcıdır. Ancak hastalığın asemptomatik geçen döneminin 10 yıl gibi uzun süreli olması cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda kişilerin sağlık kurumlarına yeterli başvurularının olmamaları, kayıt sistemlerinin yeterli çalışmaması bu sayının gerçekleri yansıtmadığını düşündürmektedir.
Türkiye'de kaç tedavi merkezi var?
Türkiye'de AIDS konusunda tedavi veren ilk merkez 1997 yılında Prof. Dr. Serhat Ünal başkanlığında kurulan Hacettepe AIDS ve Tedavi Merkezi (HATAM), İstanbul Tıp Fakültesi ve İzmir'de Ege Üniversitesi'nde AIDS merkezi bulunmaktadır.
Tedavi yöntemleri nelerdir?
AIDS tedavisi için ilk ilaç 1985'te çıktı. Halen bu ilaç kombinasyonu kullanılıyor. Kesin tedavi söz konusu değil ancak ilaç alındığı sürece hasta normal yaşam süresinde yaşayabiliyor. Yaşam boyu düzenli olarak kullanılması gerekiyor. İlacın yan etkileri olduğu gibi hastalığın ilerleme seviyesine göre ilacın etkisi de olmayabiliyor.
Tedavide son durum nedir?
Dünyanın en büyük ilaç firmalarından Merck Sharp & Dohme İlaçları, üzerinde çalıştığı AIDS aşısının gelecekte hastalığa çözüm sağlayacağını açıkladı. Maymunlar üzerinde oldukça iyi sonuçlar veren aşının insan üzerinde de denendi. Yeni AIDS aşı için uzmanlar aşının daha çok vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek virüsün kontrol altında tutulmasını sağlayacağını veya uzun yıllar hastalığın başlamasına engel olacağını ümit ediyorlar. Her şeyin mükemmel gitmesi halinde aşının beş yıl içinde kullanılmaya başlayacağı tahmin ediliyor.