Ahmet Çelik kimdir? Jokey Ahmet Çelik'in hayatı

Güncelleme Tarihi:

Ahmet Çelik kimdir Jokey Ahmet Çelikin hayatı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2018 17:47

2018 Gazi Koşusu’nu da kazanarak üst üste dördüncü kez Gazi Koşusu’nda zafere ulaşan Ahmet Çelik'in kim olduğu sporseverler tarafından merak konusu oldu. Kariyeri başarılarla dolu Ahmet Çelik'in kim olduğunu ve jokeylik kariyerini araştıran vatandaşlar konu hakkında bilgi edinmek adına internette araştırma yapıyor. Peki, Ahmet Çelik kimdir? Ahmet Çelik kaç yaşında ve nereli?

Haberin Devamı

Türk atçılığının bir numaralı kupasını dört yıldır üst üste alarak adeta ambargo uygulayan Ahmet Çelik'in kim olduğu son günlerde en çok konuşulan konulardan biri oldu. İşte, 92. Gazi Koşusu’nda Veysel Kahraman’ın sahibi olduğu "Hep Beraber" adlı atla birinciliğe uzanan Ahmet Çelik hakkında merak edilen detaylar...

AHMET ÇELİK KİMDİR?

1987 yılında Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde dünyaya gelen Ahmet Çelik, ağabeyi Mehmet Çelik’in ısrarı üzerine Ekrem Kurt Apranti Eğitim Merkezi’ne kayıt olarak bu alanda eğitim almaya başladı. 2003 yılında buradan mezun olan Ahmet Çelik, 2004'den beri profesyonel olarak at biniyor.

Ahmet Çelik, jokey olmaya nasıl karar verdiğini Hürriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda böyle anlatmıştı;

"Ben Şanlıurfa Suruçluyum. Bizim oralar, çayırlıklar içinde olduğu için nüfusun yüzde 80’i atçılık yapar. Babam da heves etti, dört arkadaşıyla birleşip, ucuza ‘Çetebey’ isimli bir Arap atı aldı. At aldı dediysem insanlar zengin bir aile olduğumuzu düşünmesin. İki odalı köy evinde anne, baba ve 9 kardeşiyle yaşayacak kadar çok fakirdik. Aldıkları at bedava denilecek kadar ucuz alınan bir attı. Çetebey bahçeye getirildiğinde onu birinin gezdirmesi gerekiyordu. Atı yormamak düşüncesiyle en hafif kilolu olarak beni üzerine oturttular. Heybetli bir yarış atının üzerine çıkınca çok korktum. Birkaç kez arka arkaya binince de alıştım, çok hoşuma gitti. Ertesi gün çırak olarak çalıştığım oto sanayideki ustama da babama da tamirciliği sevmediğimi söyleyip, jokey olmanın yollarını araştırdım. Babam beni İstanbul’a gelip, Apranti Eğitim Merkezi’ne kaydımı yaptırdı ve gitti. 12 yaşımda İstanbul’ta bir başıma kalmıştım. Sabah 09.00’da okula gidip ders görüyor, öğlen yemeğini okulda yedikten sonra, iki arkadaş Veliefendi’nin ahırlarında, atların üst katındaki seyis odalarında uyuyorduk. Geceleri çok üşüyor, titriyorduk. Akşam yemekleri, banyo, çamaşır yıkamak, giyinmek; her şey çok zordu. Resmen çok çileli bir hayat yaşadım. " Röportajın tamamını okumak için aşağıdaki linke tıklayınız.

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!