Prag’da düzenlenen Color Marketing Group (CMG) birliğinin toplantısında dünyanın önde gelen tekstil üreticileri, kozmetik firmaları, otomobil endüstrisinin temsilcileri ve duvar boyası şirketleri bir araya geldi. Konu, Avrupa’nın 2009 yılında hangi renklere bürüneceği idi.
Renk tasarımcıları iki gün boyu dev bir masanın etrafında toplanarak, şu sıralar hangi tonlar seviliyor, gelecek yılların renkleri hiç fark ettirmeden nerelerde görünmeye başladı, gibi soruları yanıtlamaya çalıştılar. Bu konuda mobilya fuarlarının kataloglarından, moda dünyasının podyumlarından hatta parfüm reklamlarından bile yararlanılmakta.
Renk tahminleri endüstri için büyük bir önem taşımakta. Mesela bir otomobil üreticisi yeni bir model serisini üretmeye başlamadan dört yıl önce renkleri seçer. Çünkü istenilen renk karışımın elde edilmesi ve ilk prototiplerin üretilmesi çok fazla zaman gerektiriyor. Ayrıca her renk, her modele uygun düşmemekte.
Tekstil endüstrisindeki hazırlıkların daha kısa sürdüğü söylenemez. Yeni renkler ilk önce laboratuvarda çeşitli dokumalar üzerinde denenmekte. Çok renkli kombinasyonların ayrıca farklı ışıklarda da uyumlu olmasına dikkat edilmekte.
Dünyanın gidişatına bağlı
CMG başkanı Charles Smith, renk modasının, dünyanın gidişatına bağlı olarak değiştiğinden emin.
Mesela Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırısından sonra Amerika’daki renk paleti yıllarca "karardı" diyor Smith. Yüzüklerin Efendisi’nden sonra ise mesela demir grisi ve Hobbit’lerin yaşadıkları kır manzarasına ait doğal renkler moda olmuş. Smith’in öncelemesine göre önümüzdeki yıllar, espresso kültürünün yaygınlaşması nedeniyle kahverenginin sıcak tonları moda olacak.
Toplumlar yeni renkleri her zaman eskileriyle birleştirmekte ve beğeniler çok değişken. CMG’nin Prag’daki toplantısında tasarımcılar ve trend araştırmacıları bu yüzden, kolektif renk beğenisi üzerinde etkili olabilecek güncel konuları da tartıştılar ki bu hiç de kolay değil. Toplantıya katılan her üye bir yığın dosya getiriyor yanında. Aday renkler seçildikten sonra geriye kalanlar arasında da bazı tercihler yapılmakta.
Amerika Birleşik Devletlerinde yılda iki kez düzenlenen Dünya CMG konferansının sonunda "Kitle İletişim Yürütme Komitesi" toplanıyor. Bu komite tüm seçimleri geçen renkler arasından yaklaşık olarak 30 ana renk tonu belirliyor. Moda olacak renkler genelde iki ila üç yıl öncesinden tahmin edilmekte.
10 ana renk tonu
Elbette üreticiler CMG’nin önerdiği renk paletine uyup uymamakta serbestler ama genelde takip etmeyenler azınlıkta. CMG’nin renk önerileri ülkemizdeki mobilya üreticileri, perdeciler ve diğer birçok üretici tarafından izlenmekte.
Şu sıralar moda olan yeşilin tonları iki yıl öncesinden tahmin edilmişti ve 2007 yılında yeşilin en moda renk olması beklenmekte. Öte yandan tüm dünyayı ilgilendiren büyük bir etkinlik iyice yaklaştı. Uzmanlar Pekin’de 2008 yılında gerçekleştirilecek olimpiyatların, kırmızı rengi ön plana taşıyacağını sanıyorlar.
Renklerdeki dönüşüm
Fakat CMG’ye göre genel bir trend söz konusu. Halihazırdaki parlak, doygun ve canlı renklerin yerini yavaş yavaş sise bürünmüş doğal renk tonları almakta.
Tabii denizci mavisinden, şarap kırmızısına kadar uzanan klasik renk paletine dokunulmuyor. Ama diğerleri karmaşık çevrimler yaşıyorlar. Herhangi bir zaman geri dönseler de muhakkak biraz değişirler, diyor Almanya’daki Hildesheim Deneysel Bilim ve Sanat Yüksek Okulu renk uzmanı Axel Venn.
Bu otomobiller için de geçerli. Doksanlı yılların ortalarına kadar otomobil piyasasındaki kırmızı rengin payı %25-30 civarındaydı. 1978’de ise yeşil neredeyse %20’lik bir payla zirvedeydi. Uzun süredir pek görünmeyen bu renkler artık yavaş yavaş geri dönüyor. Mesela turuncu ve kırmızının karışımından oluşan tonlar veya altın parıltılı yeşil.
Özel pigmentlerÖzel pigmentlerle mucizeler yaratıyor tasarımcılar. Mesela metalik parlaklık için renklerin alüminyum plakalarla karıştırılması yeterli. Çok parlak pırıltılar içinse mikadan elde edilen minik partiküller karıştırılmakta. Yarı saydam olan bu parçacıklar, kesimlerine ve büyüklüklerine göre cilaya mavimsi bir parlaklık ya da kadife yumuşaklığı veriyor.
Zahmetli tekniklerle üretilen cilalar, otomobilin değerini arttırıyor. Yeni efekt renkleriyle bakır veya platin gibi görünen yüzeyler de elde etmek mümkün. Daha şık ve göz alıcı bir görünüm için birkaç cila tabakasından oluşan saydam boyalar kullanılmakta. Mesela BMW Mini’de olduğu gibi.
Böylece müşteriler siyahtan, "takım elbise laciverdinden" ve gümüş renginden uzaklaştırılmaya çalışılmakta. Anlaşılan yakında sokaklar iyice renklenecek.
İnsanlar artık evlerinde de daha "renkli" bir yaşam sürmeye başladılar. Klasik beyaz duvar boyasının yerine koyu sarı, kil kırmızısı ya da gece mavisi gibi iddialı renkler seçilmekte.
Mutfak aleti bile
Ve günümüzde en basit bir mutfak aletinin bile modanın renklerinden nasibini aldığını söyleyen uzmanlar, "en moda renkleri" tahmin etmek CMG’nin önerileri kadar kolay değil diyorlar.
Bu nedenle daha küçük trend büroları ve tasarım şirketleri, genel tahminleri farklı pazarlara göre "uyduruyorlar". Ve bu çaba sırasında küresel birliğin bozulmaması çalışılmakta.
Tek başına kararlar almaya zaten hiç kimse cesaret edemez. Her moda döneminde sadece birkaç tane renk tutuluyor gerçekten. Ve an başından itibaren kazanç sağlamak kuruluşlar için çok önemli.
Her ne kadar insanlar canlı renkleri seviyorlarsa da doğru rengi seçtiklerinden de emin olmak istiyorlar.
10 milyon farklı renk
İnsan gözü neredeyse on milyon farklı rengi birbirinden ayırt edebilmekte. Burada ilginç olan küçük bir çeşidin her sezon öne çıkabilmesi. Müşteri hem öncelemelere inanmak zorunda olduğu kadar diğer insanların da inandıklarından emin olmak zorundadır.
Burada problem şu, espresso kahverengisi gibi trendler ender olarak kendiliğinden ortaya çıkıyorlar. Ama diğerleri için hummalı bir çalışma gerekiyor.
Bu iş "hadi bu sene şu rengi moda yapalım" diyerek olmuyor, yani olay bu kadar basit değil. Onlarca yüzlerce hatta binlerce uzman konferanslarda, atölyelerde ve seminerlerde bir araya gelerek konuşuyor, tartışıyor ve kararlar alıyor. İş bu kadarıyla da kalmıyor, yeni seçilen renklere birbirinden ilginç isimler veriliyor.
Bu isimler renkleri hem daha çekici kılıyor hem de akılda kalmasını sağlıyorlar. Yoksa siz geçmiş yılların en moda renkleri olan "yavru ağzı", "somon pembesi" ya da "fuşya pembesini" unuttunuz mu?