ABD milli takımı tanıdık geldi mi?

Çok tanıdık geldi…
12 kişilik kadronun neredeyse tamamının, ülkemiz takımlarında yer almış olduğunu gördük…
Özellikle Galatasaray, neredeyse ABD milli takımının arka bahçe gibiydi…
Tam yedi oyuncu sarı kırmızılı forması giymiş veya giymek üzere olduğuna şahit olduk. (Seimone Augustus, Tamika Catchings, Tina Charles, Sylvia Fowles,  Maya Moore,  Diana Taurasi, Lindsay Whalen)

Fenerbahçe’de oynayan Angel McCoughtry ve bu yıl Kayseri’de oynayacak Asjha Jones ‘de ilave edersek;
Tam 9 ABD milli takımı oyuncusu ülkemizde oynamış olacak…
Transfer sezonu da henüz bitmedi…
ABD milli takımının tamamını ülkemizde görürsek şaşırmayalım.
      �
                          ***                   �
Doğrumu bu yaptığımız?                                 �
Önce bardağın boş tarafından bakalım;                         �
--------- Bu kadar parayı ancak bizim gibi ülkeler verir, ülkemizin dövizine yazık!
--------- Bizim kızlarımız bu yüzden yedek kalıyor, maç tecrübesi kazanamıyor.
Diyebilirsiniz…
Pek haksız de sayılmazsınız…
Kızlarımızın birçoğu maçlarda süre alamıyor. Alanlar da, sınırlı sayıda top kullanabiliyorlar.
Ayrıca bu paraları vermezseniz, bu oyuncuları oynatamazsınız.
Biraz, İsrail ve Rusya’da  kendilerine pazar bulabiliyorlar…
Ancak son yıllardaki en favori yerleri Türkiye…
Geçen yıl,  23 tane WNBA oyuncusu ülkemizde oynadı.
Yalnızca İstanbul’da değil, Kayseri, Antakya, Samsun, Mersin, Ceyhan parkelerinde WNBA oyuncuları vardı…
Oyuncu yetiştirmesi ile bilinen Optimum TED kolejliler de bile tam 4 WNBA oyuncusu oynadı.
Çok fark etmedik ama bu maçlarda seyirci rekorları kırıldı…
Ancak bu maçları yayınlayan popüler bir kanal ve lige bir sponsor bulunamadı(?)

                     ***
Birde bardağın dolu tarafından bakalım:
Bizim ligimizin üst düzey olması bizim kızlarımızı da geliştiriyor.
Taurasi’ye defans yapmak, Tina’dan ribaunt almak,  Angel’la karşı sayı atmak kişisel gelişimlerini sağlıyor.
Birlikte idman ve maç yaptıkları;
Dünyanın en önemli oyuncularının da insan olduğunu, durdurulabileceğini görüyorlar.
Öz güvenleri gelişiyor, korkularını yeniyorlar…
Belki de bu nedenle;
Avrupa ikincisi olduk ve ilk kez olimpiyatlara gitme hakkını elde ettik…
Bu da, bardağın dolu tarafı.

                         ***
İyi de şimdi ne yapmak lazım?
İşin zor tarafı da bu zaten.
En iyisi fikrimizi yazmak;
İki yaklaşımdan yalnızca birinin, “mutlak doğru” olduğunu söylemek mümkün değildir…
Sistemin nasıl kullanıldığı önemlidir.
Bu bakış açısı aslında;
Her spor dalındaki, “yerli-yabancı sayısı” gibi tartışmalar için geçerlidir.

                      ***
Bence;
Lig, kesinlikle üst düzey olmalıdır.
Ancak bu yatırımın sonunda, “kendi oyuncularınızı üretecek kalıcı bir yapıya” dönüştürülmesi hedeflenmelidir.
Lige olan ilgi arttırılmalı, sponsor ve yayıncı kuruluş bulunmalıdır.
Özetle lig kendi kendini finans eden ve yerli oyuncu üreten bir yapıya dönüşmelidir…
Bunu yapamaz isek;
Para biter, WNBA oyuncuları gider, yerine yalnızca kaybolmuş dolarlar ve bir tortu kalır…
İş hangi sistemin doğru olduğunda değil;
Sistemin doğru yönetilip yönetilmediğindedir…