35 defa değişen İstanbul 2020 konuşması

İstanbul 2020 için kader günü yaklaşıyor.
7 Eylül 2013 tarihinde Arjantin’in başkenti Bounes Aires’te yapılacak oylamayla 2020 Olimpiyatları’na hangi kentin ev sahipliği belli olacak.
3 aday kent var: İSTANBUL, TOKYO VE MADRİD.
Soru şu:

- İstanbul, Olimpiyatlara ev sahipliği yapabilecek mi, şansı ne kadar?
Bu sorunun yanıtını en sona bırakalım ve adım adım şansımızı belirleyen faktörleri bir göz atalım.
Bugüne kadar 3 ayrı sunum yapıldı.
St. Petersburg’taki Spor Acccord Fuarı’nda.
Lozan’da Anoc toplantısında.
Yine Lozan’da IOC teknik toplantısında.

Hangi şehrin ne kadar şansı var?

İSTANBUL: Yüzde 35
TOKYO: Yüzde 35
MADRİD: Yüzde 30

Gezi endişesi böyle giderildi

TÜRKİYE en büyük endişeyi IOC Teknik Toplantısı öncesinde yaşadı. Gezi Parkı olayları nedeniyle heyette bir tedirginlik vardı:
- Gezi Parkı olayları çok ön plana çıkar mı?
Ama ilginçtir, bu konuda IOC üyelerinden hiç soru gelmedi Türk ekibine. Bunun bir kaç nedeni var elbette:
IOC teknik raporu 3 aday kentin de olimpiyatları düzenleyebilecek kapasitede olduğunu gösteriyordu.
Bu madde çok önemliydi. Ama diğer maddeler de yabana atılamazdı:
Devlet olayları kontrol altına almıştı.
Olaylar büyümemiş tam aksine yatışmıştı.
Ve bu olaylar barışçıl protestolar olarak algılanmıştı. Bu protesto türünün farkı algıyı değiştirdi.

Babacan’ın konuşması sunumun kaderini belirledi

AMA işin başka bir boyutu daha vardı. Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç ile birlikte mükemmel bir çalışma yürüten Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın konuşması.
Babacan’ın IOC üyelerine yapacağı konuşma çok önemliydi.
Hem de sunumun kaderine değiştirecek kadar önemli. Ve tam 35 kez değişti Babacan’ın konuşması. Doğru kelimeyi, doğru vurguyu yakalamak açısından. Ve başarılı da oldu. Babacan’ın Gezi Olayları için ılımlı ve sorumlu yaklaşımı soruların önünü kesti.

Kulis sonrası Ali Babacan’ın önündeki isim listesi de tek tek kontrol edildi.

Lozan’daki sunumdan sonra Türk heyeti tek tek IOC üyelerini dolaştı. Görev dağılımı mükemmel planlanmıştı. Hemen her üyeye ulaşıldı.

Yüz soru yüz cevap

OLİMPİYAT sunumu içinde sayısız dinamikleri barındıran, stresli bir süreç.
Türk ekibi de son sunum öncesi bu stresi bol bol yaşadı. IOC üyelerine yapılacak sunum öncesi defalarca ama defalarca prova yapıldı.
Sorulması muhtemel tam 100 soru hazırlandı.
Ve bu 100 sorunun yanıtı.

Sunumun yıldızı 3 kızımız�

TÜRKİYE sunumun yıldızı olarak 3 isim belirlemişti. Ve bu 3 isim de kadındı.
Milli okçumuz Gizem Girişmen, voleybolcumuz Neslihan Demir ve tenisçimiz Çağla Büyükakçay. Kadın ve gençlik vurgusu sunumda buram buram hissediliyor, Türkiye’yi daha enerjik kılıyordu.
Özellikle Giriş-men’in, İngilizce’nin yanı sıra Fransızca yaptığı konuşma da çok etkileyiciydi.

Madrid’in ‘Kraliyet’ kartı

MADRID öteden beri çok az şans verilen bir kentti. Sonunda onlar da “Kraliyet kartını” çıkardı. Sunuma İspanya Prensi Felipe de katıldı ve bir konuşma yaptı.
- Önce babam olimpiyatları istedi vermediniz. Sonra annem istedi yine olmadı. Artık vermek zorundasınız çünkü ailede başka kimse kalmadı. Bu esprili yaklaşım Madrid’i daha sempatik kıldı.

Tokyo kopya çekti

TOKYO İstanbul’dan kopya çekiyor dersek sakın kızmayın.
St. Petersburg’da İstanbul’un kullandığı teknoljik tanıtımı bu kez onlar taşıdı Lozan’a. Ama standı yine de İstanbul kadar ziyaretçi bulamadı. Fakat herşeye rağmen Tokyo 3 şehir arasında gerek maddi açıdan, gerekse oyunları teslim edebilirlik açısından en çok krediye sahip kent.
Ama tüm bunlar yeterli değil tabii ki.
Niye mi?
Öncelikle izlenimim o ki, IOC üyeleri Tokyo’da olimpiyata çok sıcak bakmıyor.
Avrupa’ya uzak bir iklim.
Sıkıcı ve tek düze bir kent.
Zaman dilimi açısından (yani TV yayınları) riskli bir kent.

İstanbul’un farkı enerjisi ve gençliği

OYSA İstanbul bu kentler içinde gerçekten farklı bir konuma sahip.
Enerjik, genç ve istekli.
IOC’yi etkileyen en önemli faktörler bunlar. Bir de Akdeniz Oyunları meselesi var tabii ki.
Türkiye’nin en büyük kozu oldu o oyunlar.
Spor Bakanı Suat Kılıç bu konuda çok övgü alıyor. Ve elbette sunumda da bu konu gündeme geldi.

Koç, Şahenk ve Kotil...

IOC’nin üye yapısı şöyle;
1- Sporculuktan gelen atlet politikacılar.
2- İş dünyasından gelen üyeler
3- Politikacılar.
4- Spor yöneticiliğinden gelen isimler.
Türkiye bu 4 üye profili için özel bir lobi faaliyeti yürütüyor. İşadamları, işadamlarıyla, politikacılar, politikacılarla görüşüyor.
Ve canla başla çalışıyorlar.
Lozan’da da 4 isim öne çıktı. Ali Koç, Ferit Şahenk ve THY Genel Müdürü Temel Kotil ve TOKİ Başkanı Ahmet Haluk Karabel.
IOC üyeleriyle biraraya gelerek kulis çalışması yürüttüler.

Bunlar da İstanbul’un eksileri

İSTANBUL’un dezavantajları yok mu peki.
Elbette var: Öncelikle trafik ve güvenlik. Bu iki konunun üstünde hassasiyetle duruyorlar.
Tesislerin yetişme durumu konusunda neredeyse IOC’nin hiç bir endişesi kalmadı. IOC üyeleri istanbul için Fresh Air deyimini kullanıyorlar.
Yani temiz hava.