Alp ULAGAY
Oluşturulma Tarihi: Aralık 11, 2011 00:00
Hollandalı Thomas Rensen futbol ve seyahat aşkını aynı projede buluşturdu. ‘Raylar Üzerinde Futbol’ adını verdiği gezisinde 31 günde 18 ülkede tam 32 maç izledi. Tüm seyahatleri trenle yaptığı gibi, taraftarların evine de konuk oldu. Rensen’i iletişim uzmanı olarak görev yaptığı Hollanda’nın Hilversum kentinde telefonla bulduk, bir aylık macerasını konuştuk
“Futbolu hep sevdim. İlk maçıma 10 yaşımda babamla gittim. O günden beri de sıkı bir futbol izleyicisiyim. Yıllarca Hollanda Ligi’nde Ajax ve Willem II takımlarının maçlarını izledim. Aynı zamanda seyahat etmeyi de çok sevdiğim için aklımda hep böyle bir serüvene atılmak vardı.” Böyle anlatıyor Thomas Rensen (29) bir ayda Avrupa’daki 18 ülkede tam 32 maç izlediği futbol gezisini. Üstelik ‘Raylar Üzerinde Futbol’ adını verdiği gezisini tamamen trenle yaptı, hiçbir bağlantı için uçak kullanmadı.
2000’de, henüz 18 yaşında, yakın bir arkadaşıyla trenle Avrupa’yı dolaşmıştı. Tren seyahati ve futbol tutkusunu birleştirme fikriyse birkaç yıldır somutlaştırmaya çalıştığı projesiydi. Geçen yıl mart ayında bir web sitesi açarak girişti işe. “Önce bu planımı duyurdum sitemden. Yaklaşık altı ay süren bir planlamadan sonra bir maç takvimi oluşturdum. Çalıştığım Hilversum Belediyesi’nden bir aylık izni kopardım, sponsorumdan bir ay geçerli Interrail biletini aldım ve 31 Mart günü yola koyuldum. İlk maçım komşu ülke Belçika’nın Mol şehrinde, İngiltere ile İspanya arasındaki Avrupa Gençler Şampiyonası maçıydı.”
17 yaşındaki gençlerin kapıştığı bu ilk maçı her gün bir yenisi izledi. 2 Nisan’da yani gezinin üçüncü günü Almanya’da iki maç birden izledi. Hedefi maçsız hiçbir gün geçirmemekti. Bu sebeple genelde geçişleri komşu ülkelere arasında yapmaya gayret etti. “Daha fazla ülkeda maç izlemek isterdim. Örneğin Barcelona ve Porto şehirlerinden davet aldım ama ıspanya ve Portekiz’e bir günde trenle gidiş-dönüş yapmak mümkün değildi. En uzun bağlantımsa Berlin ile Stokholm arasındaydı. Berlin’den 22.00’de trene bindim. Birkaç aktarmadan sonra ertesi gün 16.00’da yani tam 18 saat sonra Stokholm’a vardım.”
PASAPORTU KAYBEDİNCE GEZİ SUYA DÜŞÜYORDU
Belçika, İngiltere, Almanya, İsveç, Danimarka, Avusturya, Hollanda, Fransa derken bir aylık gezinin tam da göbeğinde Rensen’in 31 maç hayali suya düşüyordu. 16 Nisan günü Fransa’da İtalya’ya geçen futbol tutkunu Rensen, Milan takımının maçını izlemek üzere Milano’ya vardı. Ancak Milan-Sampdoria maçına bilet bulmak için uğraşırken ciddi bir sorunla karşılaştı.
“İtalya’da güvenlik uygulamaları sebebiyle bilet alırken bir kimlik belgesi beyan etmek mecburi. Ben de pasaportumu verdim ama bilet işlemleri sırasında kayboldu. Ertesi gün İsviçre’ye geçip Bazel-Grasshopper maçını seyredecektim. Tabii bu plan suya düştü. Günlerden cumartesiydi. Zor bela Hollanda konsolosluğuna başvurup geçici pasaport talep ettim. Monza’da bir İtalya 2. lig maçı izleyip pazar günü seriyi kurtardım. Pazartesi 09.00’da pasaportu alıp 11.00’deki Almanya trenine zor bela yetiştim.”
BİRÇOK TARAFTAR ONU EVİNDE AĞIRLADI
Seyahat masraflarına gelince... Sponsoru onu ulaşım giderinden kurtardı. Maç biletlerini kendi parasıyla satın aldı. Konaklamadaysa Avrupa’daki taraftar dayanışması devreye girdi. “Bazı şehirlerde otelde kaldım, bir gece trende uyudum. Ancak Hollanda’da, Belçika’da önceden tanıdığım birkaç futbol taraftarı beni evlerinde ağırladı. Almanya’da da Sport Bild dergisindeki röportajımı okuyan bir Schalke taraftarına misafir oldum.”
Peki gelecekte benzer planları var mı? şimdilik futbol izlemeyi sürdürüp böyle meşakkatli gezilerden uzak durmaya niyetli görünüyor. “Seyahat etmek harika, maçları izlemek çok zevkli. Böyle bir gezide tek sorun, vardığınız şehirde maçların başlama saatini beklemek. Kimi zaman üç-dört saat boyunca gezindim durdum. Ancak, bir daha böyle bir geziye çıkacağımı sanmıyorum. Bu, hayatta ancak bir kez yapılır.”
GALATASARAYLILARIN DAVETİNİ REDDETMEK ZORUNDA KALDIM
‘Raylar Üzerinde Futbol’ seyahatim devam ederken farklı ülkelerdeki taraftarlardan davet aldım. Bunlar arasında ıstanbullu
Galatasaray taraftarları da vardı. Ancak, trenle İstanbul’a ulaşıp maç izledikten sonra başka bir ülkeye ulaşmam neredeyse imkansızdı. Bu sebeple teklifi reddetmek zorunda kaldım. Ama Türk seyircisinin şöhretini biliyorum. Bir gün mutlaka Türkiye’de de maç izlemek istiyorum.
RENSEN’İN EN SEVDİKLERİ
* MAÇ: West Ham United - Manchester United. ızlediğim ilk önemli maçtı. İlk yarı 2-0 West Ham öndeydi, ikinci yarı Manchester dört gol birden attı. Lihtenşayn’daki USV Eschen-Mauren Balzers maçı.
* STADYUM: Hohe Warte. Avusturya’nın başkenti Viyana’da First Viyana’nın bu stadyumu 116 yıllık. Orada maç izlemek büyük bir zevkti.
* TARAFTAR: Dinamo Dresden taraftarları. Kötü bir şöhretleri var. Ama izlediğim RW Erfurt maçında müthiş tezahürat yaptılar.
* OYUNCU: Milanlı Seedorf ve Kevin Prince Boateng ile Schalkeli Raul. Seedorf yaşına karşın hâlâ çok iyi oynuyordu. Boateng de müthişti. Eskiden beri hayranlık duyduğum Raul’u ise ilk kez izledim.
* ŞEHİR: Zagreb ve Prag. İlk kez gittiğim Zagreb’i çok sevdim. Prag da harika bir şehir.