Son beş yılın dördünü şampiyon olarak kapatan
Galatasaray'a şans tanıyan yoktu. Aslında mantıklı görünüyordu bu yaklaşım. Çünkü diğer takımlar kadrolarını koruyup, üstüne üstlük takviyeler yaparken, Cimbom'un efsane kadrosunun yerinde yeller esiyordu.
10 as futbolcu takımla yollarını ayırmıştı. Kimini alkışlayarak yollamıştı Galatasaray taraftarı, kimini de kırgın vaziyette.
Yeni gelen futbolculara bakıldığında ortaya toplama askerlerden kurulu bir takım, bir lejyoner birliği çıkacağı aşikardı.
Teknik direktör Lucescu, sezona başladığı kadroyu bile bulamayacaktı ilerleyen haftalarda. En iyi oyuncularından Ümit Davala ve Hakan Ünsal da uçacaktı yuvadan. Sergen, Murat Sözkesen, Bülent Akın sakatlanarak sezonu kapatacaktı.
Fakat Galatasaray hem Avrupa'da hem de ligde inanılmazı başararak ilerledi. Dostlarını sevindirdi, düşmanlarını çatlattı. Ne mali kriz, ne yönetim kavgaları, ne de dışarıdan yapılan saldırılar futbolcuları yıldırmadı.
Hasan Şaş'ın dediği gibi, belki de hakikaten heykeli dikilmeli bu ekibin. Sezon sonunda Galatasaray, Türkiye'de ilklerin takımı olduğunu bir kez daha kanıtladı ve 15'inci kez şampiyon oldu.
Gökten üç yıldız düştü sarı kırmızı formanın üstüne: Biri
aslan yürekli futbolculara, biri teknik kadro ve yönetime, biri de cefakar taraftara...
Bu öykü, Cimbom'un bir sezonunun kronolojik sıralamasını değil, gözden kaçan; ufak, sıcak anektodları anlatıyor...
Gün eğlenme günüdür Galatasaraylılar, gönlünüzce eğlenin!
Kritik gecede Terim’in evinde neler konuşuldu
Galatarasaray yöneticileri, geceyarısı Fatih Terim'e evine giderek hocalık önerdiler. Terim, şu yanıtı vererek teklifi geri çevirdi: ‘‘Sizin hocaya ihtiyacınız yok. Lucescu gayet başarılı. Ligde açık puan farkıyla önde gidiyorsunuz, Avrupa'da da yolunuz açık. Bence hocanızı değiştirmeyin.’’ŞAMPİYONLAR Ligi'nde Galatasaray, güçlü rakibi Barcelona karşısında deplasmanda ilk yarıyı 2-0 önde kapatmanın avantajını kullanamayıp maçı 2-2 beraberlikle noktalayınca, Lucescu korkaklıkla suçlanmış, bazı futbolculara da ağır ceza verilmesi gündeme gelmişti.
Yönetim, Lucescu'yu çağırarak, futbolculara verilecek cezayı gündeme getirdiğinde, Romen teknik direktör, ‘‘Bazı futbolculara cezalar ağır kesilmiş’’ demiş ve cezanın daha düşük tutulmasını istemişti.
Fakat Lucescu beklenenden sert ve deyim yerindeyse ‘‘maksadını aşan’’ bir açıklama yaptı. Rumen teknik direktör, futbolcularına sahip çıkarken, kulübün mali yönetimini de eleştiriyor, bir noktada ‘‘Bu çocuklar olmasaydı kasanıza para girmezdi’’ diyordu.
Bu sert açıklama, aslında sportif açıdan başarısız bulunmayan Lucescu'nun ipinin çekilmesine yol açıyordu.
Başta Yiğit Şardan olmak üzere bazı yöneticiler, son dakikada yenilen beraberlik golüyle 1-1 biten Roma maçından beri Lucescu'nun gönderilmesi gerektiğini söyleyip duruyordu zaten.
Fatih Altaylı, olay patlamadan birkaç ay önce, Lucescu'ya yazılı olarak, ‘‘Futbolun patronu sensin. Ama idari meselelerde beyanat verme’’ mesajını iletmişti.
AKLA İLK GELEN İSİM
Bu gelişmeler üzerine yönetim, ‘‘Lucescu gitsin gitmesine ama giderse yerine kim gelir’’i tartışmaya başladı. Akla ilk gelen isim tabii ki Fatih Terim oldu. Galatasaray'ı zaferden zafere koşturan efsane teknik adam, Milan'da zor günler geçiriyordu.
Bütün bu gelişmeler yaşanırken, Yiğit Şardan, Güney Afrika'da, Fatih Terim'e yakınlıklarıyla tanınan ve uzun süredir Terim'i istediklerini dile getiren Eren Talu ve Özer Saraçoğlu da Antalya'daydı.
Müthiş bir telefon trafiği başladı.
Fatih Altaylı, Eren Talu'yu aradı ve durumu anlattı. Eren Talu, ‘‘Ben Fatih Hoca'yı ikna ederim’’ deyince de, operasyon için düğmeye basıldı.
Birkaç dakika sonra Eren Talu, Altaylı'yı arayarak ‘‘Hocayla konuştum. 'Galatasaray'ı teknik direktörsüz bırakmam' cevabını verdi’’ dedi.
Bu cevabı net bulmayan İkinci Başkan Altaylı, bu kez Özer Saraçoğlu'nu aradı ve Eren Talu'yla buluşarak Terim'i bir kez daha aramalarını istedi.
Fatih Terim, Talu ve Saraçoğlu'na da aynı cevabı verdi: ‘‘Galatasaray benim yuvam. Galatasaray'ı teknik direktörsüz bırakmam...’’
Saat 14.30 itibariyle top artık Fatih Altaylı'daydı.
Altaylı, Terim'i aramak için saat 17.00'ye kadar bekledi. Telefonu Fulya Terim açtı ve Fatih Terim'in o sırada oruç açtığını söyledi.
Altaylı 17.30'da ikinci kez Terim'i aradı.
Bu kez telefonu açan Terim'di...
Altaylı ‘‘Lucescu'yu kovarsak, gelirim mi diyorsun? Lucescu'yu 20.00'de yollasak, 21.00'de imzalar mısın?’’ diye sorunca da ‘‘Galatasaray'ı teknik direktörsüz bırakmam. Ne anlıyorsan o’’ cevabı geliyordu.
Fatih Altaylı bunun üzerine Galatasaray Adası'na gitti. Yönetime durumu anlattı. O sırada bir başka görüşmede bulunan Abdürrahim Albayrak'a da gelişmeler telefonla aktarıldı.
Bunun üzerine Başkan Mehmet Cansun'un Fatih Terim ile görüşmesi gerektiğine karar verildi. Zaten yıllardır ailecek görüşen Mehmet Cansun ve Fatih Terim, hocanın evinde buluşmak üzere anlaşıyorlardı.
EVDE ÜÇLÜ TOPLANTI
Altaylı, evde değil otel gibi bir yerde buluşulmasının daha doğru olacağını söylediğinde de Başkan, ‘‘Biz yıllardır birbirimize gider geliriz. Evde buluşacağız’’ cevabını veriyordu.
Altaylı, ‘‘Ben evdeyim. Saat kaç olursa olsun bana neticeyi bildirir misiniz? Cep telefonum açık’’ dedikten sonra evine doğru yola koyuluyordu.
Fatih Altaylı, Terim'in evine ulaştığında saat 01.00'di.
Hoş beş faslından sonra, Terim-Cansun-Altaylı üçlüsü, Fulya Terim ve Nihal Cansun'u başbaşa bırakarak başka bir odaya geçti.
Terim, ‘‘Sizin hocaya ihtiyacınız yok. Lucescu gayet başarılı. Ligde açık puan farkıyla önde gidiyorsunuz, Avrupa'da da yolunuz açık. Bence hocanızı değiştirmeyin.’’ dedi. Bu cevap Cansun ve Altaylı'da soğuk duş etkisi yarattı.
Başkan ve ikinci başkan, Terim'e ‘‘Bizim Lucescu ile sorunumuz sportif başarısızlık değil. Sen bu takımın kongre üyesisin, eski kaptanısın, efsane hocasısın. Burada sorun Lucescu'nun Galatasary'ı eleştirme şeklidir. Eğer iddia edilenleri söylediyse, Galatasaray'da 1 dakika bile duramaz’’ diyerek dertlerini anlattı.
Terim, ‘‘Bu iş kolay değil. Lucescu'yu yollarsınız, aksilik olur takım geri düşer, zor durumda kalırsınız’’ dedi. Yöneticiler bu kez ‘‘Biz buna razıyız. Gerekirse 1 yıl şampiyon olmayız’’ cevabını verdi. Ama Terim'in de kendince planları vardı:
‘‘Kariyerimi nasıl sürdüreceğime daha karar vermedim. Şu anda Milan, bana ve arkadaşlarıma her ay şu kadar para veriyor... Orada da zor durumda kalabilirim.’’
Altaylı ve Cansun da ısrarlıydı. Galiani'yi arayıp ortak bir yol bulunabileceğini söylediler. Ama Terim kariyeri konusunda henüz karar vermediğini yineledi.
Bunun üzerine, Terim'e farklı bir teklif götürüldü: ‘‘Canın sağolsun. Ama bu durumu nasıl anlatacağız. Galatasaray Başkanı buradan eli boş çıkarsa, imajımız zedelenir. Bugün, sezon sonunda Galatasaray'a geleceğine dair anlaşma imzalayalım. Sezon bitince, tek yetkili olarak futbol şubesini sana verelim. Hatta yarın Özer Saraçoğlu ve Levent Soylu gelsin, önümüzdeki sezonun bütçesini bile yapın...’’
Fatih Terim bunun üzerine ‘‘Biraz düşüneyim’’ dedi.
‘‘Ne kadar?’’ diye sorulduğunda ise ‘‘Bir hafta’’ cevabını verdi.
‘‘Peki basına ne diyeceğiz? Hepsi kapıda bekliyor’’ meselesi de ‘‘Bir palavra uydurulur’’ şeklinde karara bağlandı.
Cansun, Terim ve Altaylı odadan çıktıklarında Fulya Terim ve Nihal Cansun merakla ‘‘Ne yaptınız?’’ diye sordular. Anlaşılamadığı cevabını alan iki hanım da buna hem üzüldüklerini hem de şaşırdıklarını söylediler.
Sohbet sabah 05.00'e kadar sürdü.
HAGİ'Yİ GETİRELİM
Dışarı çıkarlarken Cansun, Altaylı'ya ‘‘5 milyon dolar verebilseydik, bu işi halledebilirdik. Parasızlığın gözü kör olsun’’ dedi.
Altaylı'nın önerisi farklıydı: ‘‘Bir uçağa atlayıp Romanya'ya gidelim ve Hagi'yi getirelim...’’
İkili, sabah 08.30'da buluşmak üzere sözleşerek ayrıldı.
Cansun'un arabasına yönelen basın mensupları, Başkan'ın arkadaki otomobili, yani Fatih Altaylı'yı gösterdiğini gördüler.
Altaylı, net olmayan bir şeyler söyledikten sonra uzaklaştı.
Buraya kadar tartışma başlatacak bir hadise yoktu. Bütün tartışma, ertesi gün Fatih Terim'in ağzından yazılan ‘‘Ben Galatasaray'a gelmeyi etik açıdan doğru bulmuyorum. Bana yapılanı benim bir başka teknik direktöre yapmam yanlış olur’’ yollu açıklamayla başladı. Fatih Altaylı da bunun üzerine, görüşmenin detaylarını basına açıkladı ve ortalık gerildi.
Son gelişmelerden sonra görüşüne başvurduğumuz Altaylı, ‘‘Keşke hoca, gündüz arayan Eren Talu'ya veya Özer Saraçoğlu'na red cevabını verseydi de bütün bunlar yaşanmasaydı. Kızgınlığım şahsi değil. Ama kulübü zor durumda bıraktı’’ diye cevap verdi.
LUCE NASIL KALDI
Lucescu'nun ağır eleştirisinin ardından zaten Rumen teknik direktörle durumu açıklaması için bir toplantı yapılmasına karar verilmişti.
Toplantı Albayrak'ın ofisinde gerçekleşti. Mehmet Cansun, Fatih Altaylı, Abdürrahim Albayrak ve Mete Razlıklı'nın katıldığı toplantıda Lucescu, ‘‘Ben böyle bir ifade kullanmadım’’ dedi.
Bunun üzerine yayın kuruluşlarından istenen ham bantlar seyredildi. Yarım saat bant izlendikten sonra Lucescu'nun doğruyu söylediği anlaşıldı.
Lucescu, montaj masasında kurban edilmişti.
Lucescu, ‘‘Sizi rahatlatacaksa, çıkıp özür dileyeyim’’ dediğinde yönetim buna gerek olmadığını söyledi.
Galatasaray yönetimi, kelimenin tam anlamıyla duvara toslamıştı. Altaylı olaylara bugün baktığında acele davranarak hata yaptıklarını, birbirlerini doldurduklarını söylüyor ve ekliyor: ‘‘Keşke 1 gün daha bekleseydik...’’