Metehan Demir
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2010 00:00
Bir elektronik firmasının, üç boyutla ekrandan verdiği maçlar benim için Güney Afrika’nın unutulmazı. Eğer bu iş daha da ilerletilirse, bir sonraki Dünya Kupası’nda statlara gitmenin bir anlamı kalmayabilir.
DÜNYA Kupası’nda artık finale sayılı günler kaldı. Heyecan dorukta. Herkesin kendine göre bir favori maçı kaldı hafızasında. Kupadan unutulmaz anlar, goller, yorumlar, şunlar bunlar.
Ne yalan söyleyeyim, Ankara’nın bu yoğun temposunda iki üç gün Güney Afrika’ya kaçıp birkaç maç izleme imkanı olan şanslı azınlıktanım.
Ama itiraf etmem gerekir ki, benim unutulmaz anım bambaşka...
Hem de üç boyutlu bir unutulmazlık.
Bir maçı sanki stadın ortasında oturuyormuşum, Mesut Özil ile birlikte orta yapıyormuşum ya da Arjantin kalesinin arkasındaymışım gibi hissettiğim bir 3 boyut mucizesi. Bir ünlü Japon elektronik firmasının neredeyse dünya lansmanını yaptığı, üç boyutla ekrandan verdiği maçlar benim için Güney Afrika’nın unutulmazı.
Bizde, siyasette çökme, çökmeme tartışması yaşanırken, bunlarla vakit kaybederken, adamların yarattığı teknolojinin önünde maalesef insanın ‘çökesi’ geliyor. Johannesburg’un en ünlü noktası Nelson Mandela meydanı. Kafeler, mağazalar ve restoranlar. Buradaki meydanda neredeyse yürüyecek kadar bile yer bırakmayacak dev bir çadır kuran şirket, tahmin ediyorum, alanın kapatılması ve bu aktivitenin gerçekleşmesi için yerel yönetime hatırı sayılır bir para ödemiş. İçeriye belli aralıklarla insanları alıyorlar. Bir önceki maçın önemli anlarını izlettiriyorlar. Yanımda Kadri Özen ile birlikte Almanya-Arjantin maçını izledim. Tek kelime ile inanılmaz. Her atılan golde insan takımın oyuncusu gibi kendini sahanın içinde hissediyor. Gelen bir şutu kurtarası geliyor. Arjantin ve Almanya ile beraber atağa kalkıyor.
Sadece maç da değil. Shakira’nın dünya kupası şarkısı waka waka’nın klibi, yerel dansçıların sahnenin hemen yanında yaptığı zulu dansının ekrana üç boyutla başdöndürücü yansıması da 20-25 dakikalık şovun parçası. Brezilyalı Kaka’nın çektiği şutta topun ekrandan dışarı taşması da olağanüstü.
Bir sonraki kupada 3 boyut keyfiTabii bu televizyona uyarlanınca nasıl olur bilinmez. Çünkü, gerçek
sinema ortamında ve özel gözlükle izliyorsunuz. Evet, piyasada 3 boyutlu televizyonlar satılıyor ama görmek lazım. Bu arada, firma, stadları kabusa çeviren vuvuzeladan da usanmış olacak ki, içeride yayın başlamadan önce, ‘Lütfen salonda maç sırasında vuvuzela çalınmasın’ uyarısında bulunuyor.
Eğer bu iş daha da ilerletilirse, bir sonraki Dünya Kupası’nda statlara gitmenin bir anlamı kalmayabilir. Ayrıca, futbolda pozisyon yorumcuları da 3 boyutlu maçlarda anlatımlarına mesela nasıl yenilikler getirecek, onu da merak ediyorum.
‘Tamam, ama stat atmosferi başka, klasiklerden ayrılmayız’ gibi sesler duyuyorum. Olabilir fakat bu üç boyutlu da iddialı bir teknoloji. Kim bilir belki de ileride maçların gerçekten 3 boyutla verildiği sinema salonları olur. Çünkü, hala Türkiye’de sinemalar niye bazı ülkelerdeki gibi maçları naklen vermez, anlamam.
Şimdi, tüm Türkiye ‘Afrikayı eve getirdik’ sloganı ile, D-Smart ve TRT işbirliğinde HD kalitesinde Dünya Kupası’nı keyifle izledi. Türkiye’de de ileride bana kalırsa teknolojinin gelecek için ayak sesleri 3 boyuta doğru taşınıyor.
Bu teknolojiyi dediğim gibi ‘ister çömelerek, ister çömelmeyerek’ izleyin. Ama izleyin.
Bu arada, unutmadan bir dip not. Vuvuzela Türkiye’de Gebze’de ilk vukuatına yol açtı. Polis biber gazı ile kavgayı dağıttı. Ümit edelim, bu iş daha kötü boyutlara ulaşmaz. Ama durum parlak değil. Daha dönerken, 2 Türk, 4 Brezilyalı’ya uçağa bizi götüren otobüste vuvuzela çaldığı için sert şekilde çıkışıyordu. Benim bildiğim, Türkiye’de millet bu vuvuzela çalanlara bir süre sonra sinirlenip, kendini de kaybedebilir. Hele o kişi bir de yenik durumda ise faciaya yol açabilir. Elindeki milyarlık telefonu bile sinirden stada fırlatan, maça döner bıçağı ile gelebilen ruh halimizin, önümüzdeki sezon vuvuzelaları Afrika mızrağı gibi sahaya fırlatma kabiliyet ve ihtimalini düşünmek bile istemiyorum.