Güncelleme Tarihi:
HATIRALAR... Hatıralar...
Daha dün gibi... Fenerbahçe’ye gelişi... Birlikte oynadığımız onca yıl... Beraber kaldırdığımız kupalar... İki altın şampiyonluk...
Jübileler o kadar çok şey ifade eder ki, hem futbolcu, hem sporsever için...
Tamam, değer vermek, onurlandırmaktır jübile ama aynı zamanda bir hüzün fırtınası yaratır insanda.. Alır götürür seni taa gerilere, güzel günlere...
Bitiştir jübile... O güzellikler bir daha geri gelmeyecektir çünkü!
***
Alex... Çok sevildi, çok takdir edildi, çok alkışlandı... Ve önceki gece, 10 numarayı öksüz bırakıp gitti.
Kendisinin de bir yanı ömür boyu eksik kalacak.
Her futbolcu, bıraktıktan sonra boşluk yaşar. Kendini korumaya ne kadar çalışırsa çalışsın, o yeşil sahanın büyüsünün, o onbinlerin sevgisinin, o alkışların yerine ne koyabilir ki?
Güzel yaşadı Alex... Güzel de yaşattı...
Çoğuna takım arkadaşı olarak tanıklık ettim. 2004’ten 2007’ye dek Fenerbahçe formasıyla aynı hedef için ter döktük. 2005 ve 2007’de şampiyon olduk. Sonrasında rakip de olduk. Ama hep arkadaştık. Bu “adam”ın dostluğunu kazanmak, büyük onur...
***
Jübilesi için çağırdığı arkadaşları arasında yer almak harika bir duyguydu. Türkiye’den yine takım arkadaşımız Tuncay Şanlı oradaydı.
Takımımızın emektarı Marco Aurelio, hocamız Arthur Zico, Scoları, Gilberto Silva, Denilson, Junior, Miranda ve daha bir çok önemli futbol adamı ile birlikte Alex’in futboldan saha kenarına taşındığı anlarına eşlik ettik.
Aktif futbol hayatındaki maçları gibiydi vedası da... Görkemi, coşkusu ve Alex tarzı golleriyle...
Canım arkadaşımdan, son maçında 2 gol yemiş olmaya ne diyeyim?. Güzel anılar arasına onu da ekliyorum..
Arkadaşlarla jübile günü otelden hareket ederken çok güzel bir kalabalık gördük. “Güzel” diyorum özellikle, çünkü yakın zamana kadar Türkiye’deki statların çevresi de böyle kalabalık olurdu. Ve stada girdigimizde Alex’in video ve fotoğraflarıyla karşılaştık...
Yine yakın geçmişte bizde de böyle değer verme jestleri yapılırdı. Acaba şimdilerde neden yok, diye düşünmeden edemiyor insan.
***
Jübile maçı harika bir atmosferde yapıldı. 15 bine yakın futbolsever vardı tribünlerde. Onlar ve ülkenin büyük şöhretleri Alex’leri için koşmuştu stada..
Ve kaptan, güzellikler arasında gitti futboldan..
Tesekkürler dostum... Bizlere bu güzellikleri hatırlattığın, ortak ettiğin ve hem Fenerbahçe, hem Türk futboluna kazandırdığın insani ve sportif değerler için...
BAĞDAT CADDESİ’Nİ VE DENİZLİ’Yİ UNUTAMAM KAPTAN
ALEX ile maç sabahı kahvaltı yapıp hasret giderirken, muhabirliğe özenip röportaj yapayım diye düşündüm.. Ben sordum, o yanıtladı...
Bundan sonra ne yapacaksın?
Şu an bir televizyona yorum yapıyorum. Amacım ise teknik direktörlük. Seneye lisansımı almış olacağım.
Futbolu bırakmak zor mu?
Çok önemli bir varlığınızdan kopuyorsunuz. Bu boşluğu nasıl dolduracağım?
Türkiye’de beraber de anılarımız var. En unutamadığın hangisi?
2004-2005 sezonundaki ilk şampiyonluk. Ayrıca İnsanların sevgisi hep aklımda. Bağdat Caddesi’ndeki şampiyorluk kutlamaları da unutulmaz.
Seni en çok üzen olay?
Denizli’de son maçta kaçırdığımız şampiyonluk unutulmaz bir acıydı..
Aileden futbolcu çıkacak mı?
Oğlum Felipe, yetenekli (İdmandaki videolarını izletti). Ama tek sıkıntısı sağ ayaklı (Gülüyor).
Bu son maçınla ilgili ne diyebilirsin?
Kaptan, bazı şeyleri kabul etmek gerekir. Bu benim son maçım (Duygusal bir ses tonuyla). Ama değer görmek, önemsenmek çok güzel bir şey Rüştü...