Güncelleme Tarihi:
Genç kızların sevgilisi, başarılı sörfçüye A'dan Z'ye bilinmeyen her şeyi sordum.
İşte Bora Kozanoğlu'nun verdiği samimi açıklamalar;
-Sevgili Bora sörfe başlaman nasıl oldu?
Ben 11-12 yaşlarında denize girmeyen bir çocuktum. Ayağımı bile denize sokmazdım. Babam bana klasik gitar çalmayı öğretmisti. Bütün gün klasik gitar çalıyordum. Ailenin de tek çocuğum. Biraz endişelendiler tabii ki. Denize girmeyen bir çocukları var. O yaz babamın Almanya'dan bir arkadaşı gelmisti. Babama sörf tahtası hediye etmişti. Babam hergün sörf yapmaya başlamıştı. Bir gün baktım babam pespembe bir yelkenle altında bir tahtayla suyun üstünde gidip geliyor. İnanılmaz ilgimi çekti. Atladım suya. "Baba ben de denemek istiyorum" dedim. Babam bana böyle yapacaksın, şöyle yapacaksın" dedi. İlk denemem de 700 metre gittim. Halen o gidişimi dün gibi hatırlıyorum. Resmen özgürlük duygusunu o an tattım.Rüzgarın gücünü kolumda hissettim. O duygu ben de bağımlılık yaptı..Sonra babama dedim ki "Ben bu sörfü öğrenmek istiyorum" .
- Peki sonra nasıl geliştirdin kendini?
-1,5 ay sörfü kendim öğrene öğrene yaptım. Babam dedi ki "Artık sen iyi bilen birisinden ders al".O zamanlar bir tek sörf okulu vardı. Alaçatı falan yok. Çesme'nin Altınyunus Boyalık koyunda Alman bir şampiyonun açmış olduğu sörf okulu vardı oraya gittik. Bu Alman şampiyon sörfçü bana baktı ve "Türk müsün?" dedi. Ben de evet dedim. "Ben şu ana kadar bir tek Türk'e sörfü ğretemedim.Senin vücut yapında hiç müsait değil. Senden sörfçü olmaz. Sana ayıracak vaktim yok " dedi. Bir de bunu kalabalık bir yerde söyledi. Ben de bunu hırs yaptım. "Sen misin bana bunu diyen, ben sana nasıl bir sörfçü olacağımı göstereceğim" dedim.
-Yani Alman Şampiyon sörfçüye karşı hırs yaptın?
Ondan sonra 3 yıl, senede 6-7 ay açılıyordum sörfle. Babam tekneyle geliyordu. Adalara gidiyordum. Tek başına Eşek Adası'nda sörf yapıyordum. Babam beni videoya çekiyordu. Akşamları kendimi seyrediyordum.Yurt dışından sörf dergileri, kasetleri getirtiriyorduk. O zamanlar internette yok. 23 sene öncesi. İyi sörfçülerin kasetlerini seyrediyordum. Şimdi Allah'a şükür seyrettiğim sörfçülerin hepsini geçiyorum. 3 sene böyle geçti. İlk Çeşme'de sörf şampiyonası yapılıyordu. Girdiğim ilk yarışmada 3. oldum. Ve Alman şampiyonu beni beğenmeyen sörfçüyü de geçtim. O da 4.cü oldu. Beni görünce çok şaşırdı. Beni tanıdı ve tebrik etti. Ondan sonraki sene de Türkiye Şampiyonu oldum. O gün bugündür Türkiye şampiyonuyum. Dünya şampiyonu oldum, Dünya ikincisi oldum. Bu sene de 1 ay önce İspanya'da yapılan yarışmalarda Avrupa 3.cüsü oldum. Bitiş hattını yanlış yerden geçtiğim için 3. cü oldum. Birinci sıradaydım ama hatamdan dolayı üçüncü oldum. Ama 3.cü olmakta çok güzel Avrupa'daki resmi bir yarışmada.
-Türkiye'de en büyük ilgi gösterilen spor futboldur. Peki sörfe ilgi ne kadardır sizce?
Evet maleesef öyle. Son 5 seneden beri bizim sörfte aldığımız basarılı derecelerden dolayı, hem Alaçatı'nın çok güzel bir parkur olması, hem de ülkemizde uluslararası müsabakalarının olmasından dolayı bu 3 tane faktörün cok büyük bir etkisi var. Birçok insan geliyor sörf öğreniyor.15 sene önce bir tek benim sörf okulum vardı Alaçat'da. Şimdi 10 tane sörf okulu oldu. Senede 10 bin ile 15 bin arasi kişi sörf öğreniyor. Bu da oldukça ciddi bir rakam. Sörf sporu popüler olmaya başladı..Bu da çok normal.. Türkiye'nin 3 yani denizlerle çevrili. Geç bile kalındı diye düşünüyorum.
-Peki siz futbolcular kadar iyi para kazanıyor musunuz?
-Futbolcular kadar iyi para kazanmıyor olabilirim.Fakat benim paraya verdiğim değer onlarınkinden daha farklı.Önemli olan para değil. Kazandığınız parayla neler yapabileceğiniz daha önemli. Hayata bakış açınız önemli. Parayı biz gönlümüze sokmuyoruz. Cebimize sokuyoruz. Benim önüme getirin 10 tane Ferrari koyun ben yine sörfü seçerim. Çünkü sörften aldığım haz daha fazla. Doğayla bütünleşerek tek başına yapıyorum. Resmen görünmeyen bir güç olan rüzgarla gidiyorsunuz suyun üstünde. İnanilmaz bir duygu. Bu duygu da anlatılmaz yaşanır.Karada cok farklı bir hayat var. Denizde ise sörf bambaşka.. Bu yüzden 7'den 77'ye herkese sörf yapmasını tavsiye ederim. Bireysel sporun önemi oldukça önemli.
-Bora senin Alaçatı'da sörf okulun var. Seni görmek ve ders almak bir çok genç kızın geldiğini biliyorum. Ne demek istersin?
Evet kendi sörf okulum var. Buradaki en eski okul. Binlerce insan alkoliklerden tutun, eroin bağımlılarına kadar kimler geldi sörf yapmaya. Burada kötü alışkanlıklarını bırakıp bir terapi gibi rüzgar sörfü yapmaya başladılar. Buraya yerleşenler oldu. Hepsi kötü alışkanlıklarından kurtuldu.O yüzden burda çok hayırlı bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Maleesef ders vermeye şu aralar vaktim olmuyor. Ama benim yetistirdiğim hocalar dersleri veriyor...Ha ben öğretmişim ha onlar öğretmis fark etmiyor. Gençlik baska bir şey. Önemli olan gençlere iyi bir şekilde örnek olmak. Kötü bir şekilde değil.Biz burda onlara sporla örnek oluyoruz. O bahaneyle buraya gelip spora başlıyorlar.Ben hep o açıdan bakıyorum olaya. Faydamız oluyor spora bu da sevindirici bir olay. Çokta güzel yapıyor bayanlar sörfü. Bence erkeklerden çok daha iyi yapıyorlar.Çünkü çok esnek oluyor bayanlar. Çok daha kısa sürede öğreniyor bayanlar.
-Kızlar tarafından bu kadar ilgi çekmek hoşunuza gidiyor mu?
Kimin hoşuna gitmez ki ilgi. Herkes ilgiyi sever.Ama hayatta bir takım ciddi amaçlarınız varsa asıl kendi hedeflerinizin doğrultusunda gittiğiniz için bunları artık görmezlikten geliyorsunuz. Bunlar sadece size motive eden güzel şeyler oluyor.
-Başka yaptığınız spor var mı?
Profesyonel sporcu olduğum icin kış aylarında bisiklete biniyorum, ağırlık çalışıyorum.12 ay durmadan spor yapıyorum.
-Gelmek istediğiniz noktaya ulaşabildiniz mi?
Vallahi bu ülkede kimseden destek almadan sadece ailemin ve sponsorlarımın desteğiyle bir yerlere geldim. Son 10 seneden beri sporsorlarım var. Sadece onların desteğiyle bu noktalara bile gelmiş olmam mucizevi bir durum bence. O yüzden tek başına yaptım bunları. Antrenörüm olmadan. Son 5 seneden beri antrenörüm var. Türkiye'de maleseef bir yere gelmeden kimse yardım etmiyor. Siz o yere gelmeye çalışırken kimse size destek olmuyor. Bir yere gelince ancak farkına varıyorlar.Bizim ülkemizin sıkıntısı bu.Yetenekli gençlere öncesinden bir takım şeyler vermek lazım ki o zaman zaten bizim evladımız diyebiliriz. Makbul olan da budur zaten.
-Bora, sözü tekrar futbola bağlayacağım. Futbola ilgi duyuyor musun? Hangi takımı tutuyorsun?
İlgi duyuyorum hem de çok, Galatasaraylıyım. Galatasaraylı olmamın sebebi de uluslararası arenada bizi en iyi temsil etmiş olmasıdır...Önemli olan budur.Türkiye'de takımlar birbirini yiyorlar. Türkiye'de birinci olmak önemli değil. Takımlar, uluslararası arenada basarılı olmak için mücadele ederlerse daha iyi olur. Futbola yapılan yatırımların 10'da biri başka spora yapılsa eurosport kanalını açtığınızda bir Türk görürsünüz. Deniz olmayan ülkelerden yelkenciler çıkıyor.Dağ olmayan ülkeden kayakçılar çıkıyor.Bizim genlerimizde var kuvvet, biz Osmanlı torunuyuz. Biz çok güçlüyüz. Bizim yapamayacağımız bir şey yok. Sadece olması gereken destek. Devlet büyüklerinin gençleri desteklemesi gerekir. Başarırsak eğer aşamayacağımız engel kalmaz.