Oluşturulma Tarihi: Haziran 26, 2005 00:24
Wimbledon tenis turnuvasının ilk haftası son ererken, yaşları henüz 16 veya 17 olan uzun boylu kadın tenisçiler dikkat çekiyor. Aslında son 10 yılda ortaya çıkan eğilim bu yılki Wimbledon’da iyice göze batıyor. ABD’li Lindsay Davenport ve Venus Williams gibi tenisçilerin kortta hakimiyet kurmasından sonra dünya sıralamasının tepesi 1.80’lik oyuncularla doldu.
Dünyanın ilk 10 kadın tenisçisi arasında 1.70’ten kısa tek bir tenisçi var: Geçen ay Roland Garros’u kazanan 1.67 boyundaki Belçikalı Justine Henin-Hardenne. O da sert servise dayalı bir oyunun oynandığı Wimbledon çimlerine ilk turda veda etti. Agassi, Seles, Şarapova gibi tenisçileri dünya sahnesine çıkaran ABD’li tenis antrenörü Nick Bollettieri de kararını vermiş: ‘Tercih hakkım varsa daha uzun boyluyu alırım!’
Maria Şarapova 1.83 metrelik boyuyla maçları bir bir kazanıp ikinci Wimbledon şampiyonluğu için ilerliyor. Uzun boyuyla çok etkili servis atıp rakiplerini bezdiriyor. Ama Şarapova, Londra’nın çim kortlarında raket sallayan tek uzun boylu kadın tenisçi değil. Yeni kuşaktan birçok kadın tenisçi uzun boyuyla dikkat çekiyor. Örneğin Çeklerin yükselen yıldızı 16 yaşındaki Nicola Vaidisova 1.80 m ve geçen ay Fransa Açık’ta çeyrek finale kadar yükselen 17 yaşındaki Sırp Ana İvanoviç 1.83 m boyunda.
Üstelik üst düzey kadın tenisçiler arasında kısa boyluların oranı da düşüyor. Fransa Açık’ı kazandıktan sonra Wimbledon’da ilk turda elenen Belçikalı Justine Henin-Hardenne dünya sıralamasındaki ilk 10 arasında 1.67 metreyle en kısa boylu tenisçi.
LAKABI BİLE KÜÇÜK MO’YDU
Halbuki bundan 50 yıl önce kısa ve orta boylu kadın tenisçiler turnuvalara katılmakla kalmıyor, en büyük ödülleri topluyordu. 1953’te aynı takvim yılı içinde dört Grand Slam turnuvasını kazanarak bir ilki gerçekleştiren ABD’li Maureen Connolly 1.63 m boyundaydı. Küçük Mo lakaplı Connolly kısa boyuna karşın üstün tekniğiyle kortların hakimiydi.
1960’ların ve 1970’lerin en önemli isimlerinden ABD’li Billie Jean King ise Connolly’dan sadece bir santim daha uzundu. Ama bu onun Wimbledon’da altısı tekler, 10’u çiftler ve dördü karışık çiftler toplam 20 şampiyonluk kazanıp bir rekor kırmasını engellemedi.
Tam 18 Grand Slam turnuvası kazanan ve güzelliğiyle bir dönem tenis severlerin gözdesi ABD’li Chris Evert 1.67 metre boyundaydı. Daha yakın dönemde de kısa boylular kayda değer birçok başarı kazandı. Örneğin 1.67’lik İspanyol Arantxa Sanchez Vicario üç kez Fransa Açık’ı kazandı, 1.70’lik İsviçreli Martina Hingis 1997 ve 2001 arasında aylarca dünya sıralamasının en üst basamağındaydı. Bunun yanına beş de Grand Slam şampiyonluğu eklemeyi başardı.
Ama yıllar içinde Wimbledon şampiyonlarının boyu kademeli biçimde uzadı. 1978 ila 1990 arasında dokuz şampiyonluk kazanan ABD’li Martina Navratilova 1.73 metrelik boyu ve üstün fizik gücüyle file önündeki rakiplerine korku salıyordu. Navratilova’nın halefi Alman Steffi Graf’ın boyu 1.75’ti.
Steffi Graf’tan sonra Wimbledon şampiyonları birden boy attı. 1999 şampiyonu ABD’li Lindsay Davenport 1.89’la neredeyse erkeklere bile tepeden bakıyordu. 2000 ve 2001’in şampiyonu Venus Williams 1.85 boyundaydı.
İLK 10 TENİSÇİ ARASINDAEN KISA HENIN-HARDENNE
Dünya sıralamasına bakınca durum daha iyi görülüyor. Dünya sıralamasındaki ilk 10 kadın tenisçinin boy ortalaması 1.78 metreyi buluyor. Aralarında en kısası Justine Henin-Hardenne. 2002 ve 2003’te Wimbledon’u kazanan Serena Williams da kendi 1.75’lik boyuna karşın bu uzun tenisçi çokluğundan şaşkın: ‘Kızların çoğu benden uzun. Bu kızların nasıl bu kadar uzun olduğunu anlayamıyorum. ‘Uzun boyuyla ön plana çıkıp Grand Slam kazanan ilk tenisçi Davenport’a göre de tenis son dönemde daha çok vuruş gücüne ve fiziksel hazırlığa dayanan bir
spor dalı haline geldi.
Peki tüm bu 1.80’lik kadınlar arasında kısa boyluların hiç mi şansı yok? Henin’in antrenörü Carlos Rodriguez’e göre yakın gelecekte durum pek parlak değil: ‘Justine bu uzun boylu kızlara karşı oynayarak yetişti. Ama bundan sonra yetişecek kısa boylu kızlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.’
ABD’nin Florida eyaletinde kendi adını taşıyan akademide Şarapova ve Vaidisova gibi isimleri yetiştiren Nick Bollettieri de bazı dezavantajlarına karşın uzunlardan yana:
‘Tercih hakkım varsa kısa boylu yerine uzun boylu, güçlü ve esnek bir sporcuyu alırım. Tabii aynı çalışma ahlakına sahip olması şartıyla... Uzun boylu bir tenisçiyle daha fazla şansınız var. Aslında kadın tenisinin şartlarını kondisyon salonundan çıkmayan Williams kardeşler değiştirdi.’
Halen Şarapova’yı çalıştıran antrenör Robert Lansdorp ise bu kadar kötümser değil: ‘Kortta çok hareketli ama kısa bir oyuncunun hálá birçok avantajı var. Belki 1.60’lık bir oyuncunun pek başarı şansı yok. Ama niye 1.70’lik çok iyi bir oyuncu çıkmasın?’